16 Ağustos 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / SEZER VE DERVİŞ'İN TILSIMI

Cahit UYANIK 

Siyasetimiz o kadar yoz ve kısır ki sokaktaki vatandaş daha Türkiye'ye 3 hafta önce gelen ve 1 günde Devlet Bakanı olan Kemal Derviş'e umut bağladı. Vatandaş yıllardır mitinglerine katıldığı, televizyonlarda nutuklarını dinlediği ve zaman zaman kapısına gidip iş ve aş istediği liderleri bir anda unutuverdi. 

Yapılan anketlerde Derviş'e destek üçte iki oranında çıkıyor. Peki niye böyle oldu? Sorunun cevabı çok basit: Çünkü vatandaş şu anki 5 siyasi lider arasında en güvendiği 3 isme verdiği kredinin iyi kullanılmadığını gördü. Vatandaş, zorlu bir ekonomik programı 14 ay boyunca kaptansız götüren, ilk 6 aydan sonra gelen olumsuz sinyalleri iyi değerlendiremeyen 'gemi idare heyeti'ne artık ihtiyatla yaklaşıyor. Vatandaş rüzgardan anlayan, dalgaların boyunu ölçebilen, açı ve trigonometri bilen, hava kapandığında sonunun fırtına mı yoksa basit bir sağanak yağış mı getireceğini anlayan bir kaptan arayışı içinde...

Ya Derviş'in Dünya Bankası patentli bir iktisatçı olması bir çelişki değil mi? Bence hayır. Sokaktaki vatandaş ellerini bizim siyasetçilerden daha fazla taşın altına sokan IMF ve Dünya Bankasının bünyesinde tecrübe ve şöhret kazanmış bir teknokratın işin başına geçmesini pek dert etmiyor. Dert eden sadece post kavgası tehlikesini gören Şark zihniyetindeki bazı politikacılar...

Bu atmosferde; Avrupalı olmak yolundaki en önemli hukuksal belgenin açıklanacağı bugünlerde bile bir sürü ayak oyunu tezgahlandığına dair duyumlar Ankara kulislerini kapladı. Aslında Türkiye benzeri deneyimi 2000 yılı ortasında da yaşamıştı. Aylarca akıl ve hukuk normları zorlanarak 5+5 formülü topluma dayatılmaya çalışılmış, halk olup biteni sessizce ama bilgece izlemişti. Sonunda bu değişiklik yapılmamıştı. Toplum günlerce cumhurbaşkanı adayı aramış, sonunda politika ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı 'yüksek siyaset'in tepesine oturtulmuştu. 

Aslında bu noktada Sezer'in yürüttüğü makama atfedilen değer kadar;  Sezer'in usta ve tarafsız bir hukukçu olması politikacıları ve toplumu rahatlatmıştı. Aradan geçen ilk 4 ayda Sezer, itimat anketlerinde Türk Silahlı Kuvvetlerini bile geçti. Sezer, vatan millet sakarya edebiyatıyla insanların işinden gücünden edilemeyeceğini, 2 müfettişin hazırladığı raporla kişilerin 'irticacı' olarak tescil edilemeyeceğini söylediğinde aslında evrensel hukuk normlarından hareket ediyordu. Sezer'in daha sonraki tavırlarını ise hep birlikte izledik.

Bu noktada Derviş'e yeniden dönmekte fayda var. Acaba bugüne kadar hangi bakan TOBB'un kaymak tabakasının toplandığı bir mekana giderek, THY'nin görev zararının aslında yüksek gelir gruplarını sübvanse etmek anlamına geldiğini yüzlerine söyleyebildi? Hiç kimse. Aynı toplantının öğleden sonraki bölümüne katılan bir başka bakanın da sözlerini duyduk. 'Hamaset klasiği' olarak edebiyat fakültelerinde kolayca okutulabilir. Derviş, evrensel iktisat normlarına uygun hareket ettikçe halkın gözünde yükselmeye devam edecektir.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  19 Mart 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder