Eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Nisan 2024 Cuma

PROF. DR. OĞUZ ERGİN, YAPAY ZEKAYI VE YAPAY ZEKA MÜHENDİSLİĞİNİ ANLATIYOR: YAPAY ZEKA MÜHENDİSLİĞİ, ROBOT TASARLAMAK DEĞİLDİR

Prof. Dr. Oğuz Ergin

Cahit UYANIK 

Bu yıl ilk öğrencilerini kabul edecek olan TOBB ETÜ Mühendislik Fakültesi Yapay Zeka Mühendisliği Bölümü, tercih sürecindeki adaylar ve ailelerine tanıtıldı. TOBB ETÜ Tanıtım Günleri kapsamında bir sunum yapan Yapay Zeka Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oğuz Ergin, giderek artan ve disiplinlerarası bilgilerle donatılmış veri analizcilerine duyulan ihtiyaç sebebiyle bu bölümü açmaya karar verdiklerini bildirdi. 

Geçmişte veri analizcisi ihtiyacının çoğunlukla bilgisayar mühendisliği alanından gelenlerle karşılandığını, ancak sektörlerin ihtiyaçlarının değişerek çeşitlendiğini gözlemlediklerini kaydeden Prof. Dr. Ergin, Yapay Zeka Mühendisliği Lisans Programını endüstri mühendisliği, bilgisayar mühendisliği ve finans alanlarından seçilen derslerle tasarladıklarını söyledi. Prof. Dr. Ergin, bu yıl bölüme 10 tam burslu öğrenci kabul edileceğini belirterek;  ABD’deki MIT’de de bu yıl Yapay Zeka Fakültesinin açıldığını ve okul yönetiminin bu alana 1 milyar dolar yatırım yapma kararı aldığını anımsattı.

27 Şubat 2024 Salı

TÜRKİYE, TÜM SORUNLARINI EĞİTİM ODAKLI ÇÖZÜMLERLE AŞMAYI ÖĞRENMELİ

EĞİTİM ODAKLI ÇÖZÜMLER VE TÜRKİYE 

Cahit UYANIK 

Standard dergisi için epeyce süredir bir gazeteci gözüyle yazılar kaleme alıyorum. Bu seçkin derginin diğer yazar konukları ise çoğunlukla üniversite öğretim üyeleri. Hepsi de eğitim ve öğretim dünyasının içinde birer nefer gibi çalışıyorlar. Ayrıca akademik araştırmalarla bilimin ışığını yaşamımıza taşıyorlar. Bu sebeple günleri zaten eğitim ve öğretim sorunlarını tartışmakla  geçen sayfa komşularıma saygımdan dolayı bu konuda ahkam kesmeyeceğim. Türkiye'de eğitime ayrılan kaynakların ne kadar az olduğundan, devlet bütçesinin faizden kurtarılıp eğitime büyük pay ayırır hale gelmesi gereğinden de bahsetmeyeceğim. Çünkü zaten sayfa komşularım bu meseleleri derinlemesine ele alıp size yansıtıyorlar; dünyadaki modern eğitim sistemleri, eğitimin kalkınma sürecindeki önemi, eğitimde en son trendler gibi konuları çok iyi biliyorlar ve bize de öğretiyorlar. Sağolsunlar, varolsunlar.

Ama bir gazetecinin en önemli görevi güne ışık tutmak, karanlıklar içinde kalan olayları açığa çıkarmaktır. Peki basın, eğitim ele alındığında bu görevini yerine getirebiliyor mu? İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıralım: Hayır, basın bu görevi yeterince yapmıyor. Son rakamlara göre Türkiye'de 14 milyon ilk ve orta öğretim öğrencisi var. Buna üniversiteleri de eklersek sayı neredeyse 16 milyonu geçiyor. Yani her evde her gün eğitimle ilgili bir konu konuşulup tartışılıyor. Oysa gazetelerde, televizyonlarda bu konulara gösterilen duyarlılık neredeyse sıfır düzeyinde. Sadece okullar açılır ve kapanırken ele alınan eğitim meselesi için, basında ciddi bir uzmanlaşma yok. Günübirlik ve tepkisel bir yaklaşımla eğitimin sorunları topluma aktarılmaya çalışılıyor.

6 Şubat 2024 Salı

EĞİTİM, SAĞLIK VE YENİ BÜTÇE SİSTEMİ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de uzun zamandır tartışma gündeminden düşmeyen sorulardan birisi devletin yeniden yapılanması. Bazılarına göre devletin sosis, postal, basma, iplik, içki vb. malları üretmemesi anlamına gelen devletin yeniden yapılanması, geri planına bakıldığında çok daha karmaşık problemleri barındırıyor. Globalizasyon sonrasında oluşan yeni dünyada devleti dönüştürme görevini sadece özelleştirmeye indirgemek büyük bir hata gibi görünüyor. Özelleştirme, artık olsa olsa devletin yeniden yapılanmasında sadece bir boyut olarak ortaya çıkıyor, o kadar...

Devletin yeniden yapılanması denilince toplanan vergilerin toplumun gelişimi yolunda nasıl harcandığı daha büyük önem kazanıyor. Özellikle Türkiye gibi geniş nüfusa sahip ülkelerde eğitim ve sağlık alanında bir ara moda olan özelleştirme eğilimleri rafa kalktı. Devletlerin insani gelişim açısından büyük önem taşıyan bu iki alandaki eylem planları, toplum tarafından çok yakından takip ediliyor. Aslında bu 1950'lerden sonra eğitim ve sağlık alanlarına büyük yatırım yaparak, bunların piyasa ekonomisiyle bağını kurabilmiş ABD ve Japonya gibi devletlerin modellerinin başarıya ulaştığının kanıtı. 

Bugün ABD ve Japonya'da öğretmenler ve doktorlar toplumda çok büyük itibar sahibi kimseler. Japonya'da öğretmen yetiştiren üniversiteler, üniversite seçme sınavlarında en yüksek puanları almış kişileri bünyelerinde topluyorlar. Öyleyse Türkiye'de devletin yeniden yapılanmasının nereye gitmekte olduğu üç aşağı beş yukarı kestirilebilir:  Türkiye insanlarını iyi eğiterek ve sağlıklarını koruyarak üretim kapasitesini artıracak. İnsan zenginliği haricinde başkaca büyük bir doğal kaynağı olmayan Türkiye'nin çıkış yolu buna dayanıyor. Türkiye'nin 1998 yılında yaptığı 8 Yıllık Kesintisiz Temel Eğitim Reformu da bu yönde atılmış en önemli adım. Artık devletin bu noktadaki kilit rolünün yadsınmaması gerekiyor.

16 Kasım 2023 Perşembe

GENÇ NÜFUS VE TÜRKİYE'NİN FIRSAT PENCERESİ

Cahit UYANIK 

Hani insan hayatında bazen öyle anlar gelir ki, ayağına bağ olduğunu sandığı bir özelliği büyük avantaja dönüşebilir. Ülkeler için de böyle bir nokta var mı acaba? Soruyu bize, yani Türkiye'ye uyarlayıp sorarsanız nasıl bir tablo ortaya çıkabilir?  Merak etmeyin hep olumsuzluk yazacak değilim ya... Türkiye'nin genç nüfusu kendisine ekonomide ve dünyanın geleceğinde büyük fırsatların kapısını açabilir. Bunu ben söylemiyorum. Türkiye'ye Avrupa Birliğine (AB) tam üyelik konusunda bahane üzerine bahane çıkaran Avrupalılar söylüyor. Üstelik bilimsel bir araştırmaya dayanarak...

Araştırmayı AB'nin bir alt kuruluşu olan Avrupa Eğitim Vakfı yaptırmış. Mesleki ve teknik eğitim sistemiyle ilgilenen bu vakıf AB üyesi, AB'ye aday ülkeler, Bağımsız Devletler Topluluğu'na üye devletler, Akdeniz ülkeleri ile Moğolistan'da birer gözlemevi kurdu. Bu gözlemevleri bir ağ şeklinde birbirine bağlı. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) bünyesinde geçen yıl faaliyete başlayan Türkiye Ulusal Gözlemevi, ilk ülke raporunu çıkarttı. Rapor, AB'nin TACIS ve PHARE adlı programları tarafından desteklendi. Yaklaşık 275 sayfadan oluşan rapor Türkiye ekonomisi, nüfus, işgücü, işsizlik, eğitim ile teknik eğitim konularını bütünsellik içinde inceliyor.

27 Ekim 2023 Cuma

TÜRKİYE'NİN ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM YAPMASI GEREKEN YENİ EKONOMİK REFORMLAR

Cahit UYANIK 

Türkiye bu yılın Mart ayından bu yana siyasetin çok ön planda olduğu bir gündemi geride bıraktı. Erken genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili ikiye bölünmüş süreç, yeni hükümetin kurulması, bu 6-7 aylık zaman dilimine sığdı. Siyasi ortamın beraberinde getirdiği tartışmalar, bu yılın sonuna kadar sürecek gibi görünüyor. 2008 bu açıdan bakıldığında hayli kritik bir dönem. Çünkü Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkinin ne yönde gelişeceğine önümüzdeki yıl karar verilecek. 2008 aynı zamanda 2009'daki yerel seçimler öncesindeki son yıl ki, önümüzdeki yılın son çeyreğinden itibaren yerel seçimler ve siyaset, tartışma gündemini belirleyecek gibi görünüyor. 

Bu ortamda Türkiye'nin önümüzdeki aylar ve 2008 boyunca yapacağı veya başlatacağı reformlar biraz daha fazla önem kazanıyor. Türkiye'nin gerek ekonomik istikrarı devam ettirmek ve sağlam temellere oturtmak, gerekse Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik görüşmelerini başarı ile sürdürmek için iyi planlanmış bir reform takvimine ihtiyacı var. Türkiye aslında 1999 yılından bu yana ekonomisinde sürekli bir reform arayışı içinde. 2001 Krizi sonrasında iyice belirginleşerek güçlenen reform sürecinin bazı meyveleri de toplanmaya başladı. Özellikle finans sektöründeki yeniden yapılandırmalar bu açıdan dikkat çekici bulunuyor. Şimdi bu reform sürecini belirli bir program ile reel sektöre ve reel piyasalara yaymak gerekiyor. 

29 Eylül 2023 Cuma

“HOCALARIN HOCASI” PROF. DR. KAKAÇ, LUİKOV MADALYASINI ALDI…

Prof. Dr. Sadık KAKAÇ

Cahit UYANIK

“Hocaların Hocası” olarak bilinen TOBB ETÜ Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık KAKAÇ, 1979 yılından bu yana dünyada 16 bilim insanına verilen Luikov Madalyasını Sarajevo’da düzenlenen törenle aldı.

Isı transferi  konusundaki yayınları başta ABD olmak üzere dünyanın birçok üniversitesinde ders kitabı olarak okutulan Prof. Dr. KAKAÇ, Uluslararası Isı ve Kütle Transferi Merkezi’nin (ICHMT)  iki yılda bir verdiği Luikov Madalyasını alan ilk Türk bilim insanı oldu. “Isı ve transferi konusundaki bilimsel çalışmalara üstün katkıları sebebiyle”  Prof. Dr. KAKAÇ’ı ödüllendirdiğini açıklayan ICHMT, Luikov Madalyasını daha önce ABD’li, İngiliz, Rus, Alman, Avustralyalı, Japon, İtalyan, Bosna Hersekli ve Hintli bilim insanlarına vermişti. Prof. Dr. KAKAÇ, Luikov Madalyasını ICHMT Başkanı Prof. Dr. K. Hanjalic’in elinden aldı. 

21 Ocak 2023 Cumartesi

YÖK'ÜN EN BÜYÜK GÜNAHI NE OLDU?

NEHİRLER TERSİNE AKITILMAZ Kİ...

Cahit UYANIK

Allah'ın işi midir bilinmez, Türkiye'de zengin petrol kaynakları bulunup bulunmadığı tartışmaları ile aynı gün bir petrol mühendisi banka soyarken öldürüldü. Orta yaşı geçkin ve orta sınıfa mensup, tahsil-terbiye görmüş bir aydının bile ağır ekonomik bunalım dönemlerinde pusulasının şaşabileceğini böylece öğrenmiş olduk. Belki İstanbul-Kazasker'de sıkılan birkaç el silah sosyal patlamaya yol açmadı ama sosyal patlama tehlikesinin çok yakınımızda olduğunu gösterdi. 

Meraklıları fotoğrafları dikkatle incelediğinde görmüştü ki, Arjantin'de birkaç ay önce yaşananlar da düpedüz bir orta sınıf isyanıydı. Marketleri yağmalayan insanların ayağında Nike ve Adidas marka ayakkabılar göze çarpıyordu. Birkaç ay önce fiyatı 80-100 dolar civarındaki ayakkabıyı satın alma gücüne sahip insanların, bir anda 'elde var sıfır' psikolojisi ve düşüncesiyle cam-çerçeve indirmesi orta sınıf ayaklanmasının göstergesiydi.

14 Ocak 2023 Cumartesi

PROF. DR. HASAN IŞIN DENER'DEN GENÇ MEZUNLARA HAYAT DERSLERİ

YRD. DOÇ. DR. HASAN IŞIN DENER

1965'te ODTÜ Ekonomi ve İstatistik Bölümünden mezun oldu. 1974'te Bonn'da Rheinische Wilhelms Universtat'ta doktorasını yaptıktan sonra yurda dönerek DPT ve DİE'de bir süre çalıştı. 1977'de Otel ve Turizm İşletmeciliği Bölümünde göreve başladı. 1982'den bu yana da Üniversitemiz İİBF İşletme Bölümünde görev yapmaktadır:

"Sizin için kalıcı bir değere sahip olması gereken yıllığınıza gönlümden geçen bir kaç ciddi söz: 

Önce Maliye Bölümü koridorlarında yıllar boyu koşuşturup dururken kulağıma çarpan bir-iki hususla ilgili görüşlerim:

1) Maliye eğitimi sulandırılmış iktisat eğitimi değildir.

2) Gördüğünüz çağdaş eğitim programında konu ağırlıkları arasındaki denge, ülkedeki mevcudun en iyilerindendir. 

3) Siz diploma isteyen ama öğrenmek istemeyen bir öğrenci kütlesi değildiniz. Zaten bunun kanıtını, şimdi bekleyen yaşamınızda vereceksiniz.

(Tıklayınız) PROF. DR. HASAN IŞIN DENER'E VEDA..

28 Aralık 2022 Çarşamba

DAHA KOLAY İŞ BULABİLEN MEZUNLAR İÇİN, İLETİŞİM FAKÜLTESİ MÜFREDATI VE EĞİTİM SİSTEMATİĞİ NASIL DEĞİŞTİRİLMELİ?

Anadolu Üniversitesi iletişim Bilimleri Fakültesi-Eskişehir
(F: Cahit Uyanık)

Cahit UYANIK

Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Gazetecilik Bölümü Liderlik, Yönetim ve Kalite Kurulunun dış paydaşlara yönelik olarak düzenlediği Zoom toplantısına Prof. Dr. Erkan Yüksel, Prof. Dr. İncilay Cangöz, Araştırma Görevlileri Funda Erzurum, Mehmet Anıl Ünal ve Ferhat Yasav; Öge Demirkan (Oksijen Gazetesi Haber Araştırma Müdürü), Hakkı Kutlu (MedyaMidas A.Ş. Sahibi-Eskişehir) ile birlikte 24 Kasım 2022 tarihinde katıldım.

Toplantıda şu sorulara cevap arandı:

1) İletişim fakültelerinin gazetecilik bölümlerinde verilen eğitimi genel olarak nasıl  değerlendiriyorsunuz?

2) Kurumunuzda/ işletmenizde gazetecilik bölümü mezunlarını istihdam ediyor musunuz?

3) Kurumunuzda/işletmenizde Anadolu Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunlarını istihdam ediyor musunuz?

4) Mezunlarımızı dikkate alırsanız olumlu ve olumsuz bulduğunuz yönler genel olarak nelerdir?

5) Halen eğitim almakta olan öğrenciler ve daha sonraki öğrenciler için sizce yapılması gerekenler nelerdir?

6) Üniversite-sektör işbirliği konusundaki beklentileriniz nelerdir?

7) Bölümümüzün eğitim-öğretim süreçlerine katkı vermek ister misiniz?

8)  Daha başka kimlerle görüşmemizi tavsiye edersiniz?

Aşağıdaki yazı; bu toplantı dolayısıyla dile getirdiğim ve getiremediğim düşüncelerimi derli-toplu paylaşabilmek ve ileride yapılabilecek benzer başka çalışmalara katkı sunmayı amaçlamaktadır:

Bilfiil gazetecilik yaptığım 22 yıllık meslek yaşamımda (1988-2010) genç muhabirlerin ve stajyer muhabirlerin yetişmesine çok önem verdim. Halen önemli yayınlarda gazetecilik çalışmalarını sürdüren; artık usta muhabir veya usta medya yöneticisi olan pek çok isme meslek yaşamlarının ilk dönemlerinde yol gösterdim, iş başındaki eğitimleriyle bizzat ilgilendim. Yetiştirdiğim ve yetişmesine katkı yaptığım bazı isimler ise özgül koşullarımız gereği bazen medya sektörü dışına çıkmak zorunda kaldılar. Ama yine de, basın sektöründe bulundukları süreçte öğrendiklerinin üzerine koyarak, diğer sektörlerdeki medya ve iletişim bağlamlı görevleri üstlendiler ve halen de bu görevlerini yürütüyorlar. Gençlere bu mesleği öğretmek adına daha sonra 2016 ve 2017 yıllarında Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın ve Yayın Bölümünde seçmeli 'Ekonomi ve Finans Gazeteciliği' dersini verdim. Genç gazeteci adaylarıyla, mesleğimizin bu önemli uzmanlık alanıyla ilgili temel bilgileri paylaştım.

YAZ STAJLARI SİSTEMİ REFORME EDİLMELİ: Yazımın başında şunu hemen belirteyim: Gerek gazetecilik gerekse başka lisans dalları eğitimi bağlamında, öğrenci yaz stajlarının bu haliyle verimli olmadığını düşünüyorum. 18-20 iş gününü kapsayan, toplamda 1 aylık stajda; staja gelen öğrenci de, onu kabul eden iş yeri de -kalıcı olunmadığını bildiği için- davranışlarında tutuk ve çekingen oluyor. Fakat gazetecilik eğitimi açısından yaz stajının tek faydası şu: Gazetecilik bir yaşam tarzı mesleği ve gönül işi. Staja gelen öğrenci bu kısa sürede, gazetecileri görev başında ve iş yeri ortamında gözlemleme imkanı bulabiliyor. Ders kitaplarında okuduğu, konferanslarda dinlediği bir mesleği pratik biçimde izleyebiliyor ve bazı şeyleri paylaşabiliyor. Bu süreç öğrenciye belki de, ileride iş hayatına girdiğinde yapacağı tercihleri belirlemede yardımcı olabilir. 

26 Ağustos 2022 Cuma

VAKIF ÜNİVERSİTELERİ ÜCRETLERİNDE HENÜZ İNDİRİM YAPMAZKEN, DOĞUŞ VE BEYKENT ÜCRETLERİNİ NİYE İNDİRDİ?

Cahit UYANIK

Üniversitelerde kayıtlar bu hafta yapılacak. Hizmet verdikleri çok büyük kitle sebebiyle devlet üniversitelerini zorlayacak en önemli sorun barınma iken; vakıf üniversitelerindeki sorun, bu yılki yüksek enflasyondan kaynaklı astronomik öğrenim ücreti zamları...


YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar,
 TOBB Yüksek Öğretim Meclisine katıldı 

Nitekim YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, kayıtlara 5 gün kala 17 Ağustos 2022 tarihinde TOBB Yüksek Öğretim Meclisi İstişare Meclisi toplantısına katılarak “Vakıf yüksek öğretim kurumlarının ekstra bir indirim kampanyası yapması faydalı olacaktır. Hiçbir öğrencimizin maddi imkânsızlık dolayısıyla eğitimini aksatmasını istemiyoruz. Bu çerçevede vakıf üniversitelerimizden öngörülebilir ve istikrarlı bir ücret politikası benimsemelerini bekliyoruz. Vakıf yüksek öğretim kurumlarımız öğrencilerimizin barınmasına daha fazla destek vermelidir” dedi. Toplantıdan sonra yapılan açıklamada ise vakıf yüksek öğretim kurumlarının öğrenim ücretleri konusunda öğrencilere destek vermesi, barınma ihtiyaçlarının çözümü için gayret sarf etmesinin karara bağlandığı ilan edildi.

21 Temmuz 2022 Perşembe

VAKIF MI? DEVLET Mİ? VAKIF VEYA DEVLET ÜNİVERSİTELERİ TERCİHİ YAPARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Cahit UYANIK

Ben bir eğitim uzmanı değilim. Ancak meslek yaşamımın 1/3'ünü bir vakıf üniversitesinde İletişim, Halkla İlişkiler ve Basın Müdürlüğü yaparak geçirdiğim için, bazı gözlem ve deneyimlerimin tercih sürecinde size yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Eğer kafanızdaki soru "Vakıf üniversitesi mi? Devlet üniversitesi mi?" ise videomu izleyebilirsiniz.

- Vakıflarda aylık yaşam katkı payları (cep harçlığı)
- Ücretli öğrenciler mi, burslu öğrenciler mi baskın olmalı?
- Yüksek bursluluk oranının önemi
- Tanıtım aşamasında pazarlama oyunlarına dikkat
- Eğitim öğretim, laboratuvar, derslik, yemekhane, yurtlar vb. imkanları yerinde görmenin önemi
- Yan dal ve çift ana dal programlarının sayısı, gücü, uygulanabilirliği
- Yüksek lisans ve doktora programlarının sayısının fazla ve talep edilen alanlarda yoğunlaşması

Bu konudaki 19 Temmuz 2022 tarihli Youtube yayınımın linki: Vakıf mı? Devlet mi? Vakıf veya devlet üniversiteleri tercihi yaparken nelere dikkat edilmeli?





30 Kasım 2021 Salı

ABRAHAM LINCOLN'UN, OĞLUNUN ÖĞRETMENİNE YAZDIĞI MEKTUP

Bu mektubun ABD'nin 16. Başkanı Abraham Lincoln tarafından oğlunun öğretmenine yazıldığı ileri sürülmektedir. Ancak mektubun Lincoln'a ait olmadığı da iddia edilmektedir:

"Öğrenmesi gerekli, biliyorum, tüm insanların dürüst ve adil olmadığını... Fakat şunu da öğret ona, her alçağa karşılık bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır. Her düşmana karşılık bir dost olduğunu da öğret ona.

Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona, kazanılan bir doların bulunan beşinden daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.

Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona. Bırak erken öğrensin zorbaların görünüşte galip olduklarını... Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona sessiz zamanlar da tanı; gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği...

18 Şubat 2018 Pazar

KULİS: MEZUN OLAN MÜHENDİSLER NASIL İŞSİZ KALIYOR?


Cahit UYANIK

Türkiye, 2008‘i bitirip 2009‘a önünde dağ gibi ekonomik sorunlarla giriyor. Bu sorunların başında ise işsizlik ve özellikle eğitimli genç nüfustaki yükselen işsizlik sorunu geliyor. Her ay açıklanan resmi istatistiklerdeki yüz binlerce kişilik eğitimli işsizliğinin ise birçok sebebi var. Geçen hafta bu sebepleri meslek bazında izah eden bazı açıklamalar yapıldı ama ülkenin yoğun gündemi içinde eriyip gitti. Sorunun çözümüne küçük bir katkısı olabileceği umuduyla bu açıklamalardan söz edelim istedik.

15 Şubat 2018 Perşembe

TOBB ETÜ'YE TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİNDEN (TÜBA) İKİ ÖDÜL


Cahit UYANIK

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA); “2017 Yılı Uluslararası Akademi, GEBİP (Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı) ve TESEP (Bilimsel Telif Eser) Ödülleri” kapsamında TOBB ETÜ akademik kadrosunda bulunan iki öğretim üyesini ödüllendirdi. TOBB ETÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkan Vekili Doç. Dr. Tuba Işınsu İsen Durmuş, “Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı (GEBİP)” ödülüne layık bulundu. Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Ercan’a ise ‘İleri Dinamik’ adlı kitap çalışmasıyla “Bilimsel Telif Eser (TESEP) Kayda Değer Eser  Ödülü” verildi.

18 Ocak 2018 Perşembe

EĞİTİM SÜRESİNDE İLLER ARASINDA UÇURUM VAR, UÇURUM GELECEKTE DE KAPANMAYACAK


Eğitim düzeyinin mevcut durumunun yanı sıra, gelecekte nasıl bir manzara arz edeceğine yönelik olarak ilk kez yapılan ve Sosyal Politikalar Platformunca yayınlanan bir araştırmaya göre; Türkiye’deki 81 ilde mevcut ve (gelecekte) beklenen eğitim süreleri arasında “uçurum” olarak tanımlanabilecek büyük farklılıklar var.

Sekretaryası TOBB ETÜ Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (TOBB ETÜ-SPM) tarafından yürütülen, Sosyal Politikalar Platformu üyeleri Prof. Dr. Ensar YEŞİLYURT ile Prof. Dr. Oğuz KARADENİZ’in de aralarında bulunduğu 5 Pamukkale Üniversiteli akademisyen tarafından yapılan araştırma, Türkiye’de ortalama ve beklenen okullaşma yılı göstergelerinin il düzeyinde hesaplandığı ilk çalışma. Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Ferda Esin GÜLEL, Atalay ÇAĞLAR ve Sinem Güler Kangallı UYAR’ın da katkıda bulunduğu araştırmanın sonuçlarına göre; Başkent Ankara’da 2013 yılı itibarıyla artık eğitim çağı dışına çıkmış, 25 yaşından büyük nüfusun üniversite öncesi eğitimde geçirdiği süre  7,59 yıl… ‘Ortalama okullaşma yılı’ olarak bilinen ve Ankara’nın ilk sırada bulunduğu bu göstergede; Ağrı ise 4,01 yıl ile 80’inci sırada bulunuyor.

Bu uçurumun gelecekte ne ölçüde kapanacağına yönelik olarak yapılan değerlendirmede ise; Ankara’da eğitim çağında bulunan 25 yaş altı nüfusun üniversite öncesi eğitimde geçirmesi beklenen süre 11,78 yıl olarak hesaplandı. ‘Beklenen okullaşma yılı’ olarak anılan bu gösterge  Ağrı için hesaplanan değer 8,98 yılda kalıyor… Bir başka deyişle 81 il arasında beklenen okullaşma yılı sıralamasında en sonda bulunan Ağrı’nın, Ankara’nın 2013 yılı ortalama okullaşma yılına ulaşması için bile yıllara ihtiyaç var. 

2 Aralık 2017 Cumartesi

ÖSYM'NİN KURUCUSU PROF. DR. DOĞRAMACI İLE 2004 YILINDAKİ RÖPORTAJIM: ÖSS'YE ALTERNATİF YOK


Prof. Dr. İhsan DOĞRAMACI
Çoğumuzun Hacettepe Üniversitesi ve YÖK'ün kuruluşu ile özdeşleştirdiği Prof. Dr. Doğramacı, aynı zamanda ÖSYM'nin kurucusuydu... Prof. Dr. Doğramacı bu önemli kurumun kuruluş hikayesini anlattı...

Cahit UYANIK

- İhsan Hocam dünyada üniversiteye giriş sistemleri nasıl?

Prof. Dr. Doğramacı: İki üniversiteye giriş sistemi var. İtalyan Anayasası der ki: Kimse istediği üniversiteden mahrum edilemez. Roma Üniversitesi Tıp Fakültesinin kapasitesi 400 iken 2 bin-3 bin kişi alınır. Ama kağıt üzerinde... Çünkü buranın en büyük konferans salonu bin kişiliktir. Çoğu teorik olarak okur, gerisi bir-iki senede dökülür. Fransa'da bölümün kapasitesi 100 kişi ise 200 kişi alınır. İkinci sene 100'e düşer. Ama kişiler başka bölüme girebilirler. Mesela tıpa girmiş 2 sene okumuş, sınıf geçememiş, teknisyenlik okuluna geçebilir. İkinci sistem ise Numarus Clasus. Bu, kapalı sayı demek. Başta ABD ve İngiltere'de uygulanıyor. Bölümün kapasitesi 50 ise 50 kişi alır. Her üniversite kendi sistemine göre alır. ABD'de 3 bin 500 yüksek öğretim kuruluşu var. Bunların çoğunluğu 2-3 yıllık okullar. Çünkü buralarda meslek okulları revaçta. Yüksek öğretimde okuyanların yüzde 35'i ise 4 yıllık okulda okur.

4 Mart 2017 Cumartesi

4 YILDA 200 PROFESÖR VE DOÇENT ÜNİVERSİTE HASTANELERİNDEN AYRILDI


Cahit UYANIK  

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), Sağlık ve Maliye Bakanlığının uygulamaları nedeniyle üniversite hastanelerinin hem kadro hem de mali açıdan büyük bir krizin eşiğine geldiğini açıkladı. YÖK'ün 2003-2007 dönemini kapsayan Faaliyet Raporu'na göre 4 yıldır sürdürülen ücret politikaları nedeniyle tıp fakültelerinde görev yapan 206 profesör veya doçent, Sağlık Bakanlığı kadrolarına veya özel sektöre geçti. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalışan yardımcı personele uygulanan performans ödemeleri üniversite hastanelerinde uygulanmadığı için hemşireler de istifa ederek bakanlığın ilan ettiği 32 bin hemşire kadrosuna geçmeye başladılar.