Özelleştirme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Özelleştirme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / COTTARELLİ'NİN VERDİĞİ İKİ MESAJ

Cahit UYANIK 

IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'nin olaylı Türkiye ziyaretinin ardından Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp'le düzenlediği basın toplantısı bahar havasında geçti. Ancak Cottarelli, ekonomi yönetimine satır aralarında bazı mesajlar da verdi.

Cottarelli'nin üstü kapalı şekilde dile getirdiği ilk endişesi, 2001 bütçesiyle ilgiliydi. Demiralp, Cottarelli'nin ziyaret gündemini anlatırken 2001 bütçesine hiç değinmedi. Oysa Cottarelli, daha ilk cümlesinde sebeb-i ziyaretlerinden birisinin 2001 bütçesi olduğunu söylemekten çekinmedi. 

Doğrusu Cottarelli'nin ziyaretinden önce, bürokratların da ajandasında 2001 bütçesine özel bir bölüm ayrılmıştı. Ancak IMF ile ilişkiler konusunda aksak bir ritm tutturan Maliye'nin tavırları hesaba katılmamıştı. İhtimaldir ki Maliye Bakanlığı da 60-65 katrilyon aralığına oturmuş 2001 yılı ödenek taleplerini nasıl edip de 45-50 katrilyon bandına çekeceğini henüz hesaplayamamıştı. Hal böyle olunca 2001 bütçesi görüşmelerde fazla ele alınmadı.

14 Nisan 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ PAY DEFTERİ MİYOPLUĞU VE ÖZELLEŞTİRME

Cahit UYANIK 

Yaklaşık iki haftadır yaşananlar gösterdi ki, yolsuzluk ve soygun içgüdüsü sırf kamuya ve kamu çalışanlarına ait değil. Özel sektörde ve bankalarda da mide bulandırıcı yolsuzluk ve usulsüzlük olayları dönebiliyor. Niyet kötü ise pay sahipleri defterinde ne yazdığı önemli değil. İnsanlar, kendi itibarlarını ayaklar altına almak adına, kendi mallarını soyabiliyorlar. Sütlerine teslim edilen paraları çuvala doldurup kaçabiliyorlar. 

Bu ortamda yıllardır baş tacı edilen ve memleketin tek çıkış noktası imiş gibi gösterilen özelleştirmenin de yıldızı giderek sönüyor. Devlet bu güne kadar ikisi faal, ikisi de tabela bankası olmak üzere 4 bankayı satarak özelleştirdi. Bu işten kazandığı para 300-400 milyon doları bulmaz. Bu bankaları satmak için harcadığı zaman ve nakiti de hesaba katarsanız, rakam daha aşağılara doğru inebilir.

12 Nisan 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 4 AYDA 8 BANKA NASIL SATILACAK?

Cahit UYANIK 

Henüz 'Bismillah' dememiş olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) moralini bozmuş gibi olmayalım ama "4 ayda 8 banka nasıl satılacak?" sorusunu sormak zorundayım. Belki biraz kötümserim fakat IMF'ye verilen taahhüt gereği bu bankaların 31 Aralık 2000 tarihine kadar satılması pek mümkün değil. Bunun için çok çeşitli gerekçelerim var.

Herşeyden önce bu bankalara ilişkin satış stratejisi önerecek olan McKinsey adlı danışmanlık kuruluşu raporunu bitirmiş değil. Aslında bu konuda kamuoyundan saklanan şeyler var. Çünkü bu şirket, raporunu Ağustos başında teslim etti. Hatta TMSF, bir açıklama yaparak bu gelişmeyi doğruladı. Çünkü IMF'ye verilen Ek Niyet Mektubuna göre hükümet, 15 Ağustos'a kadar bu bankalar hakkında bir satış stratejisi belirlemek zorundaydı. Bu gelişme olmadı. 

Yapılan spekülasyonlara göre hükümet, McKinsey'in raporunu beğenmedi. Bunun üzerine McKinsey raporu değiştirmek üzere Ağustos sonuna kadar süre istedi. Bu gelişme Devlet Bakanı Recep Önal tarafından resmen açıklandı. Rapor tartışması sayesinde hükümet, 8 banka hakkındaki zorlu kararı çiçeği burnunda BDDK'ya ve onun saygıdeğer Başkanı Zekeriya Temizel'e bıraktı.

7 Mart 2024 Perşembe

ELEKTRİK ÜRETİMİ YEDEKSİZ GİDİYOR, AĞUSTOSTA KESİNTİ KAÇINILMAZ

ELEKTRİK YEDEKSİZ GİDİYOR, AĞUSTOSTA KESİNTİ KAÇINILMAZ

Cahit UYANIK-Ankara 

Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) Başkanı Önder Karaduman, yedek elektrik kapasitesi olmadan üretim yapıldığını söyleyerek, yedeğin ani tüketim artışı ve arızalarda önemli olduğunu vurguladı. Karaduman, 1 ay sonra yine kesinti yaşanabileceğine dikkat çekti.

Türkiye'nin Cumartesi günü yaşadığı büyük kesinti sonrasında elektrikte arz güvenliği ve elektrik üretimi sırasında tutması gereken yedek kapasite oranı yeniden tartışılmaya başlandı. Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) Başkanı ve Akenerji Genel Müdürü Önder Karaduman, Türkiye'nin hemen hemen hiç yedek kapasitesi olmadan üretimini sürdürdüğünü belirterek, yedek kapasitenin yüzde 25 olması gerektiğini söyledi. 

Karaduman yedek kapasitenin arızalar ve ani talep artışlarının karşılanmasında önemli rolü olduğunu belirterek, enerji yatırımlarının düzensiz yapıldığı ülkelerde yedek kapasitenin daha önemli hale geldiğini bildirdi. Karaduman, Türkiye'de termik ve hidroelektrik santrallerin ortalama yaşlarının 16-18'e yükseldiğini ve yaşlanmaya başladığını ifade ederek, bunun arıza ihtimali ve yedek ihtiyacını artırdığını vurguladı. 

Türkiye'nin halen kurulu gücünün 38-39 bin MW olduğunu anlatan ve yüzde 25'lik yedek kapasiteye uyulması halinde bunun 50 bin MW'ye çıkarılması gerektiğini vurgulayan Karaduman "Ama bakıyorsunuz ki Türkiye'de otoprodüktörler bile verimsizlik, yüksek maliyet sebebiyle devreden çıkmış. Bu ortamda özel sektörden büyük enerji yatırımları yapmasını beklemek doğru olmaz" diye konuştu.

29 Şubat 2024 Perşembe

REKABET KURULUNDAN SABANCI, SANKO VE LİMAK'A ÇİMENTO VETOSU

Cahit UYANIK

ANKARA - Rekabet Kurulu (RK), Ekim ayında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından ihaleleri yapılan 9 çimento fabrikasına ilişkin kararını dün açıkladı. RK, 6 fabrikanın en yüksek teklifi veren şirketlere devrini olumlu karşılarken; Gaziantep Çimento Fabrikasının satışına onay vermedi. Kurul, Van ve Ladik çimento fabrikalarının ise en yüksek ikinci teklifi veren şirketlere satılmasını uygun buldu. Böylece TMSF'nin 1 milyar 73 milyon dolara ihale ettiği 9 çimento fabrikasından elde edebileceği hasılat, RK'nın kararları sonucu 944,5 milyon dolara indi. RK'nın 3 fabrikaya dair kararında çimentoda bölgesel pazarın tek şirket tarafından kontrol edilmemesi yönündeki ilkenin etkili olduğu öğrenildi.

Sanko ihaleye giremeyecek

RK, Gaziantep Çimento ihalesine onay verilmemesine gerekçe olarak, ilk iki sırada teklif veren Sanko Grubu şirketlerinin (Sanko Pazarlama ve Çimko) tek bir teşebbüs niteliğinde olmasını gösterdi. Çimko Çimento ve Beton Sanayii Ticaret A.Ş., Sanko Grubuna ait Adıyaman Çimento Fabrikasını işletiyor. RK'nın çimento pazarında bölgesel rekabeti birbirine 250-300 kilometre coğrafi yakınlığa göre değerlendirdiği ve bu hinterland içinde bulunan fabrikaların aynı kişilere ait olmasını istemediği için bu kararı verdiği belirtildi. 

22 Aralık 2023 Cuma

ÖZELLEŞTİRME PSİKOZU AŞILABİLECEK Mİ?

Cahit UYANIK 

Dünyada ve Türkiye'de özelleştirmenin tarihi çok eski değil. Avrupa ülkelerinde klasik sol politikaların aşınmaya başlamasıyla ortaya atılan özelleştirme, devletin yeniden tanımlanması sürecinin en etkili aracı olma özelliğini taşıdı. 

Türkiye hep Avrupa'daki gelişmeleri 10-15 yıllık gecikmelerle takip ederken 1980'in başında bu kez aynı hatayı yapmadı. 24 Ocak 1980 Kararları ile girilen ekonomideki liberalleşme eğilimi, 1983'te ortaya atılan özelleştirme kavramı ile yeni bir boyut kazandı. İngiltere'de 1979'da başlayan özelleştirme uygulamaları 3 yıllık bir gecikme ile Türkiye'de yankılandı. 1982 yılı sonunda yapılan milletvekili seçimleri öncesinde televizyonda yayımlanan bir tartışmada -şimdi ikisi de hayatta olmayan- Turgut Özal ve Necdet Calp'in "Boğaz Köprüsünü satarım-sattırmam" tartışması hala zihinlerdeki tazeliğini koruyor. Biri liberal ekonomiyi savunan diğeri geleneksel ithal ikameci ekonomiye taraftar iki politikacının seçim performanslarını belirleyen Boğaz Köprüsü örneğinin aslında özelleştirme ile uzaktan yakından ilgili olmadığı daha sonra anlaşıldı.

21 Temmuz 2023 Cuma

REKABET HUKUKÇUSU DOÇ. DR. İNAN: İŞADAMIMIZDA REKABET KÜLTÜRÜ YOK

Rekabet Hukukçusu Doç. Dr. Nurkut İNAN:

"İşadamımızda Rekabet Kültürü Yok"

Cahit UYANIK

Türkiye, rekabet hukukuna ilişkin ilk tartışmaları ithal ikameci ekonomi politikalarının sanayiyi geliştirmeye başlamasıyla 1960'lı yılların sonunda duydu. Ama o zaman Rekabet Yasası, sanayileşme çabası içindeki bir ülke için 'lüks' sayılıyordu. Bu eğilim, 1992'de DYP-SHP Koalisyon Hükümeti kurulana kadar sürdü denilebilir. Hükümetin sol kanadının en enerjik şekilde sahip çıktığı tek ekonomik konu, belki de Rekabet Yasasıydı. Rekabet Yasası için oluşturulan komisyon, çalışmalarını yaklaşık 2,5 yıl sürdürdü. Avrupa Birliğine (AB) karşı yükümlülüklerimizi yerine getirmek ve 1994 sonbaharında çıkarılan Özelleştirme Yasasını dengelemek amacıyla Rekabet Yasası apar topar aynı yılın Aralık ayında Meclis'ten geçirildi.

Doç. Dr. Nurkut İnan, Türkiye'de iki elin parmaklarıyla sayılabilecek kadar az sayıdaki rekabet hukukçusundan biri. İnan, 1992'de kurulan Rekabet Yasası Tasarı Taslağı Komisyonunun da başkanıydı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden emekli olduktan sonra avukatlık yapmaya başlayan Doç. Dr. İnan, kamuoyunda kesif bir bilgisizliğin hakim olduğu rekabet hukuku alanındaki geniş bilgilerini bizimle paylaşmayı kabul etti:

Ekonom: Önce rekabet hukukunun tarihsel gelişimi üzerinde biraz duralım. Bu kavram nerede ve nasıl ortaya çıkmış?

İnan: Rekabet hukukunun 108 yıllık tarihçesi var. Rekabetin düzenlenmesine ilişkin ilk yasa, 1890 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) yürürlüğe girdi. Bu tip yasaların çoğunda olduğu gibi ABD'de anti-tröst yasası politik nedenlerle ortaya çıktı. 19'uncu yüzyılın sonunda demiryolu şirketlerinin çok büyümesi ve kartelleşmesine karşı, ürünlerini demiryolu ile taşıyan çiftçilerden bir tepki geldi.Çiftçilerin oyları politikacılar için çok önemliydi. Senatör Shermann bir yasa tasarısı hazırladı ki bu federal yasaydı ve tüm eyaletlerde uygulanacaktı. Shermann, bu yasayı savunurken ve kamuoyuna tanıtırken, işin ekonomik yanını daima ikinci planda bıraktı ve politik yanını öne çıkardı. Shermann, Senato'daki bir konuşmasında "Biz bir toplum olarak henüz müstemleke iken İngiliz Kralının üstümüzdeki baskısına nasıl dayanamadı isek, aynı şekilde ekonomik gücün tek elde toplanması sonucu ulaşacak baskılara da dayanmamalıyız. Demokrasimizin sağlıklı olarak yaşaması buna bağlıdır" diyordu. 

11 Temmuz 2023 Salı

KAPAK HABERİ / 1. YILINDA 5 NİSAN KARARLARI / NE GETİRDİ, NE GÖTÜRDÜ? / YENİ DEVALÜASYON GÜNDEMDE Mİ?

Bu çarşamba 5 Nisan Kararlarının birinci yıldönümü. Ekonomideki tüm denge ve oluşumları alt-üst eden bu kararlar, Türkiye'yi nereye doğru götürüyor? 5 Nisan'a nasıl gelindi? İşadamı ve politikacılar bu kararları nasıl değerlendiriyor?

Cahit UYANIK (Ankara)

Alaattin ÇİFTÇİ (İstanbul)

"Bu programın amacı enflasyonu hızla düşürmek, Türk Lirasına istikrar kazandırmak, ihracat artışını hızlandırmak, ekonomik ve sosyal kalkınmayı, sosyal dengeleri de gözeten sürdürülebilir bir temele oturtmaktır."

Başbakan Tansu Çiller, Yardımcısı Murat Karayalçın ile birlikte 5 Nisan 1994 öğle saatlerinde 'Ekonomik Önlemler Uygulama Planı'nın amacını böyle açıklıyordu. Aslında 5 Nisan'a giden yol 26 Ocak 1994 akşam üzeri açılmıştı. Aylardır faiz düşürme inadıyla borçlanamayan Hazine ve Merkez Bankası, o gün döviz piyasalarının ipini elden kaçırmıştı. Serseri para, önce borsayı 20 binden 29 bine sıçratmış, kar realizasyonunun peşinden dövize yönelip piyasayı allak bullak etmişti. 

Gelenekselleştiği üzere her gün saat 16 civarında açıklanan ertesi günün döviz kurları bir türlü ajans telekslerinden dökülmüyordu. Gazete büroları, "Devalüasyon mu yapıyorlar?" diye soran vatandaşların telefonlarından felç olmuştu. Eh, ne de olsa evden otomobile, tüketici kredisinden ev kirasına dövizle borçlanmaya alışılmıştı. Devalüasyon, borç ve ödemelerin bir anda kabarmasına yol açacaktı.

Başbakan Çiller, alelacele ekonomi bürokratlarını Konut'ta topladı. Piyasayı sakinleştirmek için gece yarısı yüzde 13,9'luk devalüasyon açıklandı. Devalüasyona rağmen piyasanın inisiyatifi devletin eline geçemedi. Dövizle oynamayı seven bazı bankalar, sıcak odalarında oturup telefonla parasını yöneten spekülatörler biçilen bedeli yetersiz buldular. Dövizi sakinleştirmek için yapılan müdahalelere 2 ayda yaklaşık 4 milyar dolar harcandı. Şubat ayı ortasından itibaren Hazine ve DPT'de "Bu krizden nasıl çıkabiliriz?" konulu birçok araştırma yapıldı. 

Mart ayı başlarında Başbakan Çiller ve Devlet Bakanı Aykon Doğan'ın sonu gelmezmiş gibi görünen gece toplantıları başladı. 5 Nisan Paketi'nin ilk hatları burada belirginleşti. Paketin ismi başlangıçta Ekonomik Aksiyon Planı idi. Fakat sonradan ne olduysa oldu, ismi değiştirildi. Paketin ayrıntıları kamuoyundan ciddi bir şekilde gizlenebildi.

29 Nisan 2023 Cumartesi

ANKARA NOTLARI / ÇİLLER'İN 'SANAYİ KUŞAKLARI'NDAN VAZGEÇİLİYOR

Cahit UYANIK

Yeni ihracat ve yatırım teşvikleri bugünlerde hükümetin gündeminde. Geçen yıl sonunda Hazine'nin Başbakan Tansu Çiller'e sunmak üzere hazırladığı teşvik kararnamesi, ekonomideki son gelişmelerle birlikte önemli değişikliklere uğradı. Herşeyden önce artık ekonominin patronu Aykon Doğan. İkinci olarak ise kamunun içine düştüğü finansman sıkıntısı iyice keskinleşti.

Bu ortamda yatırım teşvikleri içinde ilk budanan şey ise "sanayi kuşakları" projesi oldu. Bugüne kadar sadece ismi ve genel hatları basına yansıyan sanayi kuşakları projesi; teşviklere atfedilen üretim artışı ve işsizlikle mücadelenin dışında yeni nitelikler taşıyordu. Sanayi kuşakları sayesinde, Türkiye'nin şu anda yaşamakta olduğu iç göç ile terör sorunlarına, orta ve uzun vadede çözümler bulunması amaçlanıyordu. HDTM Teşvik Uygulama Genel Müdürü Kemal Gülseren'in başkanlığındaki bir teknik heyetin sürdürdüğü kuşak çalışması, Türkiye'de iki yeni cazibe merkezi oluşturmayı hedefliyordu. 

13 Ocak 2023 Cuma

KAPAK HABERİ / BİRLEŞMEDEN SONRA DOĞU ALMANYA'DAKİ ÖZELLEŞTİRMELERE TÜRKLER DE İLGİ GÖSTERMİŞTİ


Eski Doğu Alman İşletmeleri Haraç-Mezat Satılıyor


ALMANYA'DA PATRON OLMAK ÇOK KOLAY

Birleşik Almanya, Doğu Almanya'dan miras kalan işletmeleri özellikle de marketleri, turistik tesisleri, tekstil atölyelerini ucuz fiyatlarla satışa çıkardı. Yeni işletmeciler seçilirken, Türkler tercih ediliyor. Yani Almanya'dan "az sermayeyle patron olabilirsiniz" daveti var.

Cahit UYANIK

İsmet HAZARDAĞLI

Küçük ve büyük marketler, tekstil atölyeleri, turistik tesisler... Birleşik Almanya'ya, rahmetli Doğu Alman ekonomisinden miras yüzlerce küçük işletme haraç-mezat satılıyor. Kara kaşımıza kara gözümüze duyulan hayranlıktan dolayı değil ama Almanların tecrübelerinden kaynaklanan bir yaklaşımla, bu işletmelere yeni sahipler aranırken Türkler tercih ediliyor. Satış rakamları elbette ki işletmeden işletmeye değişiyor ve bu konuda resmi açıklama yapılmıyor. Ama 'fırsat'ın cazibesi de sır değil: 50 bin mark sermayeyle Leipzig'te bir market sahibi olmak mümkün mesela...

İki Almanya birleştikten sonra duvar yıkıntılarının altından geri teknolojilerle çalışan, rekabet gücünden yoksun ürünleriyle pazar şansını temelden kaybetmiş binlerce işletme çıktı. Birleşik Almanya'nın ilk hedeflerinden biri, bu işletmeleri rekabet edebilecek güce, dolayısıyla çağdaş işletme mantığına taşımaktı. İşte haraç- mezat satışın nedeni de bu: Hedefe ulaşırken 'müteşebbis ruhlar'ın desteğini yakalayabilmek. 

Hızla işe başlayan Almanlar, Doğu Almanya bölümündeki tüm işletmeleri gözden geçirdiler. Ve sonuçta 8 bin 400 adet orta ve küçük işletmenin bir an önce satılmasına karar verdiler. Bu işletmelerin ilk 600'ü geçen Kasım ayında ihale yöntemi ile satışa çıkarıldı. Bunların satışı sürerken ikinci parti olarak 530 işletme için daha satış duyuruları yapıldı. 

İşin ilginç yanı, hizmet sektörü ağırlıklı bu 530 işletme, öncelikli olarak Türklere teklif edildi. Bu işletmeler arasında konaklama tesisleri, tekstil, gıda, ticaret işletmeleri çoğunluğu oluşturuyor. Chemnitz, Leipzig, Dresden, Rostock, Berlin, Frankfurt-Oder gibi önemli yerleşim merkezlerinde bulunan işletmelerin yatırım tutarları 50 bin mark (Yaklaşık 75 milyon lira) ile 3 milyon mark arasında değişiyor. Bu değerler, yapılacak pazarlıkla daha da aşağı çekilebiliyor.

3 Temmuz 2022 Pazar

HALKA ARZ YÖNTEMİYLE DE OLSA; ELEKTRİK İLETİMİ ÖZELLEŞTİRİLMEMELİ

Eskiden TEK vardı

Türkiye Elektrik Kurumu

Satacagız biz burayı dediler 

Dünya Bankasını çağırdılar


Onlar da:

Özelleştirin ama...

Üçe bölün önce:  Üretim, iletim ve dağıtım...

Üretim ve dağıtımı satabilirsiniz

İletim stratejiktir;  zinhar kimseye satmayın dediler

7 Ocak 2022 Cuma

ARAMIZDAN AYRILAN PROF. DR. SENCER İMER'LE BİR ANI

Cahit UYANIK

1990'ların başında...

KİT'ler ekonomide henüz önemli bir güç iken...

Türkiye Demir Çelik İşletmeleri (TDÇİ) Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu

TDÇİ bünyesinde Kardemir, Erdemir, Asil Çelik  bulunuyordu mesela...

Ekonomik Panorama dergisinde çalışıyordum ben de...

Bu kritik sektörle ilgili plan ve projelerini haberleştirmek için...

Röportajını yayınlamak için...

Randevu isteyip duruyordum; bir türlü kabul etmiyordu.

Telefonuma dahi çıkmıyordu.

Ben de ona kızıp vazgeçtim.

25 Ağustos 2021 Çarşamba

ÖZELLEŞTİRMELERDE ALAN DA ZAN ALTINDA KALIYOR, SATAN DA...


Cahit UYANIK / Analiz  

Türkiye Galataport satışının iptalini tartışırken ortaya bir de Tüpraş kararı çıktı. Özelleştirmelerin gelecekte de benzeri yol kazalarına uğramaması için Özelleştirme İdaresi, hükümet ve Meclis'in yeni düzenlemeler yapması gerekiyor.

Bir hafta önce yüzde 51'lik hissesi Koç-Shell Konsorsiyumu'na satılan Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş (Tüpraş) özelleştirmesine gölge düştü. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Tüpraş'ın satışına ilişkin ihale komisyonu kararının yürütmesini durdurdu. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu dün, Tüpraş'ın yüzde 51'lik hissesinin blok satışına olanak sağlayan 3 ayrı işlemle ilgili Danıştay 13. Dairesi'nin verdiği yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin karara yapılan itirazları görüştü. 29 üyeden oluşan Kurul, Tüpraş'ın yüzde 51 oranındaki kamu hisselerinin blok satış yoluyla özelleştirilmesine ilişkin 6 Nisan 2005 tarihli Özelleştirme Yüksek Kurulu kararının yürütmesinin durdurulması isteminin reddine yönelik itirazı yerinde görmedi. Yani Kurul, Tüpraş'ın yüzde 51 oranındaki hissesinin özelleştirilebileceğine karar verdi.

Ancak Kurul, Tüpraş'ın yüzde 51 oranındaki kamu hisselerinin blok satış yoluyla özelleştirilmesine ilişkin 29 Nisan 2005 tarihli ihale şartnamesinin yürütmesini ise durdurdu. Kurul ayrıca, kamu hisselerinin blok satış yoluyla özelleştirmesine ilişkin yapılan ihaleyi sonuçlandıran 12 Eylül 2005 tarihli İhale Komisyonu kararının da yürütmesinin durdurulmasını kararlaştırdı. Kurul'un, ihale şartnamesindeki bazı hükümlerin 4046 sayılı Özelleştirme Yasasının hükümlerine aykırı olduğuna, bunun sonucunda yapılan ihalenin de yasaya aykırı olduğuna işaret ettiği öğrenildi.

11 Şubat 2021 Perşembe

TANK PALET'İN İŞLETME HAKKI DEVRİ ÖZELLEŞTİRME MİDİR?

Yıllarca özelleştirmeyle

İlgili bir çok teknik habere imza attım.

Sakarya'daki Tank Palet fabrikasının

BMC-Katar ortaklığına satışı yani

"İşletme hakkı devri" ile verilmesi....

Aşikardır ki; bir özelleştirmedir.

Basit şekilde anlatayım:

18 Kasım 2018 Pazar

TÜRK TELEKOM'DA (TT), İMZASININ YANINA '3 HİLAL' KOYANLAR VE ESKİYEN ÖZELLEŞTİRME STRATEJİSİ...


Türk Telekom niye satılamadı?

Cahit UYANIK

Türkiye ekonomisini yönetenlerin çağın ne kadar gerisine düştüklerini göstermesi açısından geçen hafta "ibret verici" bir örnekti. Türkiye'nin yaklaşık 10 yıldır satmaya uğraştığı Türk Telekom'a (TT) bir tane dahi teklif gelmediği ortaya çıkınca, yine sığ tartışmalarla vakit kaybetmeye başladık. Bazılarına göre TT'nin satılmasını MHP engelliyordu. Uzun yıllardır muhalefette kalan bu parti, TT'yi kendi yandaşlarını yerleştireceği bir KİT olarak görüyordu. MHP yetkilileri bunu resmen yalanladılar. Ancak devletin resmi belgelerine attığı imzanın yanına "üç hilal" işareti koymaktan kaçınmayan TT'deki bazı devlet memurlarını terfi ettirmekten de vazgeçmediler.

Elbette TT özelleştirmesinde yaşanan başarısızlıkta politik isteksizlik rol oynamıştı. Ama bu isteksizlik, 1990'lı yılların başından bu yana iktidarda bulunmuş tüm partilere aitti. Olayı fazla politikaya boğmadan, bu başarısızlığı geri planında gerçek sebeplere bakmak gerekiyor.

15 Eylül 2018 Cumartesi

ÖZELLEŞTİRİLEN TESİSLER "İKİNCİ EL" PİYASAYA DÜŞTÜ; DEVLET ÖYLECE SEYRETTİ

ÖZELLEŞTİRMEDE "İKİNCİ EL" PİYASASI

Özelleştirmede usulsüzlükler devam ediyor. Devletin üretim ve istihdam şartıyla sattığı Kastamonu Et Kombinası, özelleştirmeye aykırı olduğu halde ikinci defa el değiştirerek Kastamonu Holding'e satıldı. 

Cahit UYANIK 

Özelleştirmede "ikinci el" piyasası oluştu. Devletin satarken ciddi üretim ve istihdam şartı koyduğu KİT'ler, önemli rantlar sağlanarak el değiştirmeye devam ediyor. Bu uygulamanın son örneği 1995 Eylül ayında özelleştirilen Kastamonu Et Kombinasında yaşandı.

Devlet, satış fiyatı kadar parayı işten
çıkarılan işçilere tazminat olarak ödedi

Finansal Forum'un edindiği bilgiye göre söz konusu kombina, şimdiki Devlet Bakanı ve dönemin Özelleştirme İdaresi Başkanı Ufuk Söylemez'in oluruyla 8 Eylül 1995'te "şeffaf ihale" sonucunda Kastamonu Et Gıda A.Ş'ye (KETAŞ) 30 milyar liraya satıldı. Ancak o dönemde, Kastamonu Kombinasının çok önemli gayrimenkul ve arazileri bulunduğu ve bu nedenle düşük fiyattan satıldığı yolundaki değerlendirmeler kulak ardı edildi. KETAŞ adlı firma, üstlendiği taahhütleri hiçe sayarak, kombinayı satın aldıktan sonra doğru dürüst üretim yapmadığı gibi, 75 işçiden 72'sini de işten çıkardı. İşten çıkarılan personelin 24,8 milyar lira tutan tüm tazminatları da devlet tarafından ödendi.

25 Nisan 2018 Çarşamba

'ÇİÇEĞİ BURNUNDA' BAŞBAKAN ERDOĞAN, YAPAMADIĞI ÖZELLEŞTİRME İÇİN ŞİİR OKUMUŞTU

FOKUS/
ÖZELLEŞTİRMELERDE ARTIK BLOK SATIŞTAN VAZGEÇİLMELİ

Cahit UYANIK

Türkiye, özelleştirme kavramını 1983 yılında yapılan genel seçimler öncesinde Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal'ın ağzından duymuştu. Özal, köprüleri ve barajları satmaktan bahsedince ortalık karışmıştı. Yaklaşık 21 yıl önce seçim meydanlarında başlayan "Satarım-sattırmam" kavgası hala sürüyor. Geçen hafta Ankara Sanayi Odasında iş adamlarının sorunlarını dinleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise özelleştirmede planlandığı gibi yol alamadıklarını belirterek duygularını

"Ağlarım anlatamam
Hissederim söyleyemem
Dili yok kalbimin
Ondan ne kadar bizarım"

mısralarıyla ifade etmişti.

Türkiye'de 21 yıldır yoğun uğraş verilmesine rağmen özelleştirme yapamamanın gerçek nedeni veya nedenleri nelerdir? Özelleştirmeyi toplum mu, yoksa siyasetçiler mi istemiyor? Bu soruya yıllarca özelleştirme uygulamalarının içinde bulunan Devlet Eski Bakanı Işın Çelebi kestirmeden bir cevap veriyor. Çelebi'ye göre Türkiye, bu tür devletçi mantığı terk etmek istemiyor ve Türkiye ekonomisi, Çin'den sonra en devletçi yapıya sahip bir görünüm arz ediyor. Çelebi işte bu nedenle herkesin özelleştirmeye gizli veya açık direnç gösterdiğini anlatırken, "Siyasetçi Türkiye'de yıllardır teknik ve ekonomik değil, siyasi mülahazalarla özelleştirme yapıyor. Aslında kesinlikle, devletin ağırlıklı olduğu yapıdan vazgeçmek istemiyor. Bunun nedeni de basit. Siyasetçi klientelist, yani siyasi yandaşlarını kollama zihniyetini bırakmak istemiyor. Çünkü varlık nedeninin ortadan kalkacağını düşünüyor" değerlendirmesinde bulunuyor.     

23 Ocak 2018 Salı

YUNANİSTAN'LA DOSTLUK KÖPRÜSÜ KURDUK...


Cahit UYANIK

ATİNA - Türkiye ile Yunanistan arasında yakın dönemde ivme kazanan dostluk ve işbirliği iklimine bir katkı da ticari arayışlarla geldi. Milli düzeyde katılım sağlanan Türk-Yunan Dostluk ve İşbirliği Fuarı dün Yunanistan'ın başkenti Atina'da açıldı. 

Açılış törenine katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu, burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin bölgesel bir istikrar unsuru olma özelliğini koruduğunu belirterek, "Komşularımız ve müttefik ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmek üzere somut adımlar atıyoruz. Bu fuar, Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluk ve işbirliği ortamına büyük katkı yapacaktır" dedi. Tanrıkulu fuara tekstil, otomotiv ve otomotiv yan sanayisi ile makine sektörlerinden firmaların geniş katılımının bunun önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.

12 Ocak 2018 Cuma

İLLER BANKASI ÖZELLEŞTİRİLECEK, DENİZBANK'I ALAN DEXIA TALİP OLACAK


Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, yakın zamanda Hazine'ye devredilecek olan İller Bankası'na, Denizbank'ı alarak Türkiye piyasasına giren Dexia'nın talip olacağını ileri sürdü.


Cahit UYANIK

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, hükümetin yeniden yapılandırma yasa tasarısını Meclis'e sevk ettiği İller Bankası ile ilgili rapor hazırladı. Oda, İller Bankasının Hazine'ye devredilmesinin öngörüldüğünü ve bankaya borçlu belediyelerin genel vergi gelirlerini teminat göstererek borçlanma uygulamasına devam edileceğini belirterek, "Bu şekilde banka cazip hale getirilmiş olacak. Bankanın yabancılara satışının kısa zamanda gündeme gelmesini bekliyoruz. Bu süreçte; Denizbank'ı alarak Türkiye piyasasına giren, yerel yönetim bankacılığında uzman Dexia'nın, bu cazip alanda faaliyet göstereceğini düşünüyoruz" görüşü savunuldu.

5 Ocak 2018 Cuma

ARAÇ MUAYENE ÖZELLEŞTİRMESİ, DANIŞTAY VE ANAYASA MAHKEMESİNE KALDI

Cahit UYANIK 

Toplam 613,5 milyon dolarlık araç muayene özelleştirmesi giderek karmaşıklaşıyor ve mahkemelerin inisiyatifine kayıyor. Danıştay, araç muayene özelleştirmesi ihalesinin iptali için dava açan Makina Mühendisler Odasını (MMO) haklı bularak, davayı Anayasa Mahkemesi'ne gönderdi. Danıştay, daha önce de 2001 yılındaki ilk satışın iptali sonrasında dava açan MNG-Ahsel Grubu'nun davasını Anayasa Mahkemesi'ne göndermişti.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) ise istasyonların satışının imtiyaz sözleşmesi olduğunu düşündüğü için Danıştaya yaptığı mütalaa (görüş isteme) başvurusunun sonucunun en geç hafta başında eline ulaşmasını bekliyor. ÖİB, bu mütalaaya göre satış sözleşmesini hazırlayarak, Akfen-Doğuş-TüvSüd Grubu ile imza için masaya oturmayı hedefliyor. Ancak Anayasa Mahkemesinin bu davalara konu yasa hükümlerini iptal etmesi durumunda, özelleştirme sürecinin nasıl etkileneceği ise belirsizliğini koruyor.