Meclis'te geçen hafta Partilerarası Anayasa Değişiklik Komisyonunun çalışmaları büyük bir ilgiyle izlendi. Ne de olsa sivil politikacılar Cumhuriyet tarihinde ilk defa bu kadar büyük ve önemli değişiklikler için uygun bir zemin yakalamışlardı. Tüm partiler önce prensipler üzerinde anlaştı. Herkesin yüzü gülüyordu. Ama işler maddelerin tek tek görüşülmesi sırasında karıştı. Refah Partisi ile Anavatan Partisi, din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24. Madde konusunda kaçak güreşmeye başladı. Daha sonra partilerden istifa eden milletvekillerinin durumunu düzenleyen 84. Madde için de anlaşmazlık çıkınca işin rengi iyice değişti. Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk tüm parti liderlerine bir mektup yollayarak, bu sorunların ancak genel başkan düzeyinde çözülebileceğini anlattı ve toplantıya çağırdı.
SHP'nin istediği demokratikleşme paketiyle çakışan anayasa değişiklikleri aslında bazı ekonomik normların anayasal güvence altına alınması için iyi bir fırsattı. Bundan birkaç yıl önce TÜSİAD tarafından gündeme getirilip tartışmaya açılan 'Ekonomik Anayasa' önerisi yoğun ekonomik sorunların yaşandığı bir ortamda Meclis'te ele alınabilirdi. Hükümet tarafından desteklenecek böylesi bir girişim büyük olasılıkla başarıya ulaşacaktı. Çünkü bir krizden çıkış süreci yaşandığı için, yapısal ekonomik sorunların çözümü konusunda toplumsal uzlaşma sağlamak çok daha kolay olabilirdi ama olmadı, olamadı.
Aslında bu konuda hicbir şey yapılmadı değil. 'Ekonomik Anayasa' konusunda DYP Zonguldak Milletvekili Güneş Müftüoğlu bazı girişimlerde bulundu. Ancak arkasında parti grubu ve hükümet desteği bulamayınca bu çabaları sonuçsuz kaldı. Müftüoğlu'nun ne yazık ki eskilerin deyimiyle 'akim kalan' bu iyi niyetli girişimleri neler içeriyordu? Şimdi bu konuyu ana başlıkları ile gözden geçirelim:
● Anayasada vatandaşın sosyal, siyasal ve hukuksal yönden devlete karşı korunması sağlanmış ve kurumsallaşmıştır. Bu durum kuvvetler ayrılığı ilkesi, temel hak ve özgürlükler, siyasi hak ve ödevler, yargı denetimi gibi başlıklar altında toplanmıştır. Ancak vatandaşın devlete karşı ekonomik yönden de korunması gerekiyor. Bu fikir 'İktisat Politikası Anayasası' veya 'Ekonomik Anayasa' fikrini doğurmuştur. 'Ekonomik Anayasa' son 20 yıldır ABD ve Avrupa'da tartışılıyor.




