Uluslararası Para Fonu (IMF) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uluslararası Para Fonu (IMF) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Nisan 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / YENİ YILDA YENİ YAKLAŞIMLAR

Cahit UYANIK 

Türkiye, 2001 yılına bugün giriyor. 10 günlük bayram ve yılbaşı tatilinin mahmurluğu ülkenin üstünden kaç günde kalkar bilinmez. Ama 2001 yılının 2000'den daha zorlu geçeceği kesin. Bu nedenle 10 günlük tatil mahmurluğunu önümüzdeki günlerde arayacağız. Ama tatil konusunda fazla kendinizi sıkmanıza gerek yok. Çünkü 5 Mart'ta başlayacak Kurban Bayramında 9 günlük bir tatilin yeri şimdiden yapılmaya başlandı. 

Türkiye çalışmaya ve üretmeye muhtaç bir toplum. Yeterince üretemeyen bir ülke olduğumuz kişi başına 2 bin 900 dolara inen milli gelirimizden belli. Bu yersiz ve uzun tatiller ülkenin üretim gücünü daha da azaltıyor. Belki de Türkiye'nin önümüzdeki yıl kendisini bir tatil reformundan da geçirmesi gerekiyor. Yazımızın başlığına uygun olarak yeni yılda yeni yaklaşımların hakim olabilmesi için, belki de tatil birleştirmelerinin yasaklanması gerekiyor. 

Geçen haftaki yazımızda IMF'ye verilen Üçüncü Ek Niyet Mektubuna değindikten sonra hükümetin iyice artan sosyal çatışmaları yatıştırmak için bir sosyal paket açması gerektiğinden bahsetmiştik. Yazımıza Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün'den olumlu tepki geldi. Aygün bize gönderdiği yazıda şöyle diyordu:

25 Nisan 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / DOKTOR FIKRASI GİBİ...

Cahit UYANIK 

Bankacılık sektörümüzün durumu, bir iyi bir de kötü haberi aynı anda veren doktor fıkralarına benzedi. BDDK Başkanı Engin Akçakoca'nın bahsettiği enflasyon muhasebesinin banka bilançolarında yaratacağı 'stok düzeltimi' etkisi aynı anda iki işe yaradı. 

Birinci olarak; 1970'ten sonra bilançoya giren sabit kıymetlerin gerçek değerlerinin eklenmesiyle banka sermaye yeterlilik rasyoları aldı başını gitti. 'Bankaların Bankası BIS'in yüzde 8'lik uluslararası sermaye yeterlilik rasyosu ne kelime... En mütevazı banka yüzde 20 sermaye rasyosu açıkladı. BIS'in yakında bizim gibi ülkeler için koyacağı yüzde 12'lik sermaye rasyosunu da solladık. Maşallah ki maşallah...

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / DÜYUN-İ UMUMİYE'YE DOLU DİZGİN

Cahit UYANIK 

Geçen Pazar akşamı IMF'den gelen geniş bir heyet Ankara Esenboğa Hava Limanına indiğinde herkesin kafasında şu soru vardı: Bize ilave destek verecekler ama karşılığında ne isteyecekler? Çok fazla kafa yormaya gerek kalmadı, Çarşamba sabahı herşey ayan-beyan ortaya çıktı. Devlet,  bankaların geçmişteki ve gelecekteki dış borçlarının hepsini garanti altına almıştı. 

Böylece 6 yıl önce tüm tasarrufları garanti altına alarak bankacılıktaki aksak rekabet koşullarını iyice altüst eden devlet, bu kararıyla sektörde yabancı egemenliğinin kapılarını ardına kadar açmış oldu. Artık Türk bankası imiş gibi görünen yabancı kontrolü ve tehditi altındaki bankalar dönemi açıldı. Nasreddin Hocanın deyimiyle parayı veren düdüğü çalacak; yani parayı veren yabancı banka, yerli bankaya istediği şartı dikte ettirebilecek.

Osmanlı'da da herşey böyle başlamıştı. Sarayın ve devletin önü alınamaz harcamaları, yabancı bankerlerden alınan küçük borçlarla kapatılmaya çalışılmıştı.  Ama bir borçlanma başka bir borçlanmayı getirmişti. Devlet, gün gelip o kadar acze düşmüştü ki, tamamen yabancıların kontrolündeki Genel Borçlar İdaresini (Düyun-i Umumiye) kabul etmek zorunda kalmıştı. Düyun-i Umumiye, 1800'lü yılların ikinci yarısında yaşanan ön-globalizm çağında, gözü doymaz dünya finans çevrelerinin politikalarının dikte ettirildiği bir yapılanmaydı.

24 Nisan 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 2000'E GİRMEK

Cahit UYANIK 

Türkiye yeni binyıla, yeni bir başlangıçla giriyor. Cuma gecesi yarısından itibaren bir 'destek' yani 'stand by' ekonomisi olduk. Bu yeni başlangıçtan beklediklerimiz belli. Ama yeni başlangıcın neler götüreceğini şimdiden kestirmek zor. 

Umumi manzara pek hoş değil. Ülkeyi yönetenler, sorunların önemli bir bölümünün yabancı destekle çözülebileceğini kabul etmiş durumdalar. Yönetenleri böyle davranmaya iten sebepler ise ortada. 50 yıldır demokrasiyi ve serbest piyasa ekonomisini 'istediğini yapabilmek' olarak algılayıp aynı kafa yapısına sahip temsilcileri Meclis'e göndermişiz.

Devlet, toplumsal uzlaşmayı sağlayan ve ona hizmet eden bir yapıdan, menfaat dağıtım mekanizmasına dönüşmüş. Dağıtılan her menfaat, gelecekte daha bağımsız ve özgür karar alma hakkımızı biraz daha kısıtlamış. Enflasyon, her türlü gizli melanete kılıf haline gelmiş. Hal böyle iken 'Her halk, layık olduğu rejimi bulur' sözüne hak vermemek mümkün değil. Yavaş yavaş yuvarlandığımız menfaat çukurundan 2000 yılı boyunca çıkmaya çalışacağız. Açıkçası stand by'la birlikte Türk halkı olarak yabancı desteğe muhtaç olduğumuzu milletçe kabul etmiş durumdayız.

23 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / COTTARELLİ'NİN VERDİĞİ İKİ MESAJ

Cahit UYANIK 

IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'nin olaylı Türkiye ziyaretinin ardından Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp'le düzenlediği basın toplantısı bahar havasında geçti. Ancak Cottarelli, ekonomi yönetimine satır aralarında bazı mesajlar da verdi.

Cottarelli'nin üstü kapalı şekilde dile getirdiği ilk endişesi, 2001 bütçesiyle ilgiliydi. Demiralp, Cottarelli'nin ziyaret gündemini anlatırken 2001 bütçesine hiç değinmedi. Oysa Cottarelli, daha ilk cümlesinde sebeb-i ziyaretlerinden birisinin 2001 bütçesi olduğunu söylemekten çekinmedi. 

Doğrusu Cottarelli'nin ziyaretinden önce, bürokratların da ajandasında 2001 bütçesine özel bir bölüm ayrılmıştı. Ancak IMF ile ilişkiler konusunda aksak bir ritm tutturan Maliye'nin tavırları hesaba katılmamıştı. İhtimaldir ki Maliye Bakanlığı da 60-65 katrilyon aralığına oturmuş 2001 yılı ödenek taleplerini nasıl edip de 45-50 katrilyon bandına çekeceğini henüz hesaplayamamıştı. Hal böyle olunca 2001 bütçesi görüşmelerde fazla ele alınmadı.

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / VATANDAŞIN SAĞDUYUSU VE DERVİŞ

Cahit UYANIK 

Kemal Derviş, Türkiye'deki macerasının ilk 18 aylık bölümünü CHP ile noktaladı. CHP Derviş'e ön yargı ile yaklaşmadı. Derviş ise hiçbir zaman CHP'siz bir gelecek planlamadığını açıkladı. Derviş ile CHP arasındaki ilişkilerin samimiyeti konusunda şu anda ne söylense boş. Bu ilişkinin nereye gideceğini gelecek zaman gösterecek. Derviş şu anda baraj altı olan bir partinin, seçimlerde birinci veya ikinci olmasına yardımcılık misyonuna soyunmuş görünüyor. Karşılığında da seçimler sonrası oluşacak hükümette yeniden ekonominin sorumluluğunu üstlenmek istiyor. 

Peki Derviş'in CHP'ye getirisi olabilir mi? Yoksa Derviş aksi tesir yapıp CHP'nin oylarını daha azaltabilir mi? Günlerdir büyük siyasi gazetelerimizin yazarları Türkiye'yi gezip dolaşıyor. Ortaya çıkan sonuçlardan birisi, Derviş'in kararsızların oylarını etkileyebilecek bir isim olduğu yönünde... Derviş'e kızanlar da var. Ancak son tahlilde 200 milyar dolarlık borç yükünün yüzde 35-40'ının görev zararları ve banka hortumlamalarını kapatmak için devletin yaptığı borçlanmalar olduğunu vatandaş da çok iyi biliyor. Yaşanan bu durumda Derviş'in rolü ne? Tabii ki sıfır. Bu günahın vebali 1980'lerin sonuna yani Turgut Özal'ın izlemeye başladığı sıcak para politikasına kadar gidiyor, Vatandaş, bir film şeridi gibi gözünün önünde akıp giden olayların sorumlularını çok iyi biliyor. Onun içindir ki Geçmişteki olumsuzluklarda vebali-günahı olmayan isimlerden Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal ve elbette Kemal Derviş ön plana çıkıyor.

21 Nisan 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / BÜYÜK LAF HASTALIĞI VE IMF

Cahit UYANIK 

Sonunda IMF ağzındaki baklayı çıkarttı. Haftalardır Ankara ekonomi kulislerinde tartışılan "Program bitince ne olacak?" sorusu da ilk ağızdan yanıtlanmış oldu. Türkiye Masası Şefi Moghadam, "Türkiye çok yüksek düzeyde IMF kaynağı kullandı. Program resmen bitse de, biz yine sizi sıkı takibe alacağız" deyiverdi. Böylece Kabinedeki ekonomiyle ilgili birçok bakana sorulduğunda önce uzun bir "Eveeettt"le başlayan, sonra da "Tabi IMF Türkiye'den gitmeli. Onlarla yeni bir program yapmak istemiyoruz" sözlerinin ne kadar yersiz, boş ve duygusal planda söylenmiş olduğu da anlaşılmış oldu. 

Peki IMF'nin bu tavrı nasıl yorumlanmalı? Basit bir bakış açısıyla bile 2003 yılı içinde 2004 yılı yüklü geri ödemelerini 2005'e erteleyen IMF'nin, zaten bu ülkeden ayağını çekmeyeceği anlaşılmalıydı. Verdiği borçların henüz üçte ikisini bile tahsil edememiş olan IMF'nin Türkiye'de daha yaptırmak istediği şeylerin bulunduğunu çoğumuz biliyorduk. 

20 Nisan 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 2000 BÜTÇESİ VE IMF'NİN ZİYARETİ

Cahit UYANIK 

Bu hafta Ankara'da ekonomiyle ilgili iki önemli gelişme yaşanacak. 2 Kasım'da IMF Masası Şefi Carlo Cottarelli başkanlığındaki heyet Ankara'ya gelecek. Hemen ertesi gün ise 2000 Yılı Bütçe Tasarısı Maliye Bakanı Sümer Oral'ın açış konuşmasıyla TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlanacak. Acaba bu iki tarihin kesişmesi bir tesadüf mü? Bence tesadüf değil. 

IMF, bütçenin görüşüldüğü süreçte Ankara'da olmak istiyor. Çünkü Plan ve Bütçe Komisyonu, Maliye'nin verdiği ödeneklerin artırılabildiği son platform. Bütçe, Genel Kurula indiğinde anayasa gereği ödenek artırıcı teklifler gündeme alınmıyor. Yani bütçenin Meclis iradesi ile en yoğun teması komisyon aşamasında oluyor. Onun için Plan ve Bütçe Komisyonuna Meclis jargonunda 'Küçük Genel Kurul' deniliyor.

Peki bütçe zorlukla oturtulduğu 46,9 katrilyonluk büyüklüğünün dışına taşabilir mi? Bütçenin Meclis'e sunulduğu haliyle çıkacağına herkes kesin gözüyle bakıyor ama bu kadar dar bir bütçenin komisyonda çok sert tartışmaları beraberinde getirmesi kimse için sürpriz olmayacak. Hele hele IMF Heyeti, Meclis'e uzaklığı birkaç yüz metreyle ölçülen Hazine, Merkez Bankası, Özelleştirme İdaresi, Devlet Planlama Teşkilatı binalarında boy gösterirken...

17 Nisan 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / EKONOMİDE "KELLE İSTERÜK" SESLERİ...

Cahit UYANIK 

ANTAKYA - Adana'ya ve Antakya'ya vardığımızda iki gündür yağan yağmur hız kesmişti. Tarım ve tarıma dayalı sanayinin yaşam bulduğu bu bölgede, kuraklık korkusu son yağmurla birazcık olsun hafiflemişti. Ancak insanların gelecekte ekonominin düzelmeyeceğine ilişkin korkuları yüreklerinde çok ağırlıklı bir yer tutuyordu. Kapanan kepenkler, "Ekonomi düzelecek mi?" cümleleri, işsizlik, el el üstünde oturan küçük esnaf ve sanatkar dolu çarşılar bu bölgede de değişmemiş.

TOBB'un Akdeniz Bölge Toplantısı, Kasım ayında başlayan mali ve ekonomik krizin faturasının kime çıkarılacağı konusundaki arayışların hızlanması açısından önemliydi. Hemen hemen tüm iş adamları, krizin bir yönetim hatasından kaynaklandığını düşünüyor. IMF 10 milyar dolar vererek krizi hafiflettiği için eleştiri oklarından nasibini almıyor. Hükümet de Aralık ayından bu yana iş dünyası ile giriştiği diyalog çabaları nedeniyle, birazcık da taleplerine resmen "Hayır" denmediği için sert eleştiriler almıyor. Özellikle Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ve Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp en sert cümlelerle eleştiriliyorlar. Kulislerde ise bu iki bürokrat 'IMF ağzı ile konuşmakla' suçlanıyorlar. 

12 Nisan 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 4 AYDA 8 BANKA NASIL SATILACAK?

Cahit UYANIK 

Henüz 'Bismillah' dememiş olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) moralini bozmuş gibi olmayalım ama "4 ayda 8 banka nasıl satılacak?" sorusunu sormak zorundayım. Belki biraz kötümserim fakat IMF'ye verilen taahhüt gereği bu bankaların 31 Aralık 2000 tarihine kadar satılması pek mümkün değil. Bunun için çok çeşitli gerekçelerim var.

Herşeyden önce bu bankalara ilişkin satış stratejisi önerecek olan McKinsey adlı danışmanlık kuruluşu raporunu bitirmiş değil. Aslında bu konuda kamuoyundan saklanan şeyler var. Çünkü bu şirket, raporunu Ağustos başında teslim etti. Hatta TMSF, bir açıklama yaparak bu gelişmeyi doğruladı. Çünkü IMF'ye verilen Ek Niyet Mektubuna göre hükümet, 15 Ağustos'a kadar bu bankalar hakkında bir satış stratejisi belirlemek zorundaydı. Bu gelişme olmadı. 

Yapılan spekülasyonlara göre hükümet, McKinsey'in raporunu beğenmedi. Bunun üzerine McKinsey raporu değiştirmek üzere Ağustos sonuna kadar süre istedi. Bu gelişme Devlet Bakanı Recep Önal tarafından resmen açıklandı. Rapor tartışması sayesinde hükümet, 8 banka hakkındaki zorlu kararı çiçeği burnunda BDDK'ya ve onun saygıdeğer Başkanı Zekeriya Temizel'e bıraktı.

5 Nisan 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ GERÇEĞİN PABUCU VE IMF

Cahit UYANIK 

IMF Heyetinin bir Türkiye seferi daha geçen hafta ortasında başladı. IMF Heyetini izlemekle o kadar çok gazeteci ve televizyoncu görevlendirilmişti ki, Heyet Başkanı Martin Hardy buna çok şaşırdı. E tabi işin içine stand by söylentileri girince, ana haber bültenlerine malzeme arayan televizyoncular da Hazine'nin kapısına kamp kurdular. Ola ki Türkiye IMF ile böyle bir anlaşma imzaladı; o meş'um haber sunucusunun metalik sesini duyar gibi oluyorum: "Evet sevgili seyirciler. Türkiye ekonomisi seçime beş kala IMF'nin vesayetine sığındı. Acı var mı efendim acı..?"

Az önce kurduğum fantezi, televizyoncularla ilgili. Ama Hardy'e yoğun ilgiyi hayretle müşahede eden emektar ekonomi muhabirlerinin aralarında yapılan son espri ise şöyleydi: "Mister Hardy acaba 18 Nisan seçimlerine hangi partiden girecek? Seçim bölgesi olarak New York'u mu yoksa Washington'u mu seçecek?"

Ünlü bir söz var, sanırım Mark Twain söylemiş. Twain "Gerçek pabucunu giyene kadar, yalan dünya turu atar" diyor. Bu söz Türkiye-IMF ilişkilerine 'cuk' deyip oturuyor. Türkiye halen IMF ile Yakın İzleme Anlaşması çerçevesinde bir ilişki yürütüyor. Bu ilişkinin parasal boyutu yok. Çünkü bu anlaşma imzalanırken stand-by'ı gerektirecek koşullar ortada yoktu. Türkiye'de faizler yüzde 70'ler düzeyine düşmüş, Merkez Bankası döviz rezervi 25 milyar dolar sınırına yaklaşmıştı. MB, döviz fazlalılığının da başa bela olduğunu bildiği için, döviz devir yükümlülüklerini sıfırlamıştı. 

2 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ BUZDOLABI SATICISI VE TÜRKİYE

Cahit UYANIK 

IMF Birinci Başkan Yardımcısı Stanley Fischer'in Türkiye ziyareti bitti. Ama Fischer sarf ettiği iddialı sözler nedeniyle, önümüzdeki 2-3 ay daha tartışma gündemini belirleyecek. Başarısızlık durumunda Fischer'in söyledikleri arşivlerden çıkarılıp Derviş ve hükümetin yüzüne vurulacak; başarı durumunda ise Fischer Cottarelli'den daha popüler olacak.

Fischer'in Türkiye ziyaretinin kur rejimine odaklandığı,  Ankara'da ekonomi yönetimi adına ziyaret ettiği tek yerin Merkez Bankası olmasından belliydi. Fischer bir anlamda Kasım ve Şubat ayı içindeki krizler sonrasında Türkiye'ye çare olarak sunduğu dalgalı kur rejimini yerinde savundu.

Fischer tıpkı bir pazarlamacı gibiydi. Şubat ayında sattığı buzdolabı yeterince soğutmayınca Temmuzda eve yeniden çağrıldı ve bir kullanım hatası olup olmadığı danışıldı. Fischer de fikirlerini söyledi ve gitti. Belki unuttuğumuz, belki de Doğulu utangaçlık ile dile getiremediğimiz şey ise şuydu: Fischer birkaç hafta içinde pazarlama şirketinden yani IMF'den emekli olacaktı.

29 Mart 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 2004 YILINDA TOPLANAN '4. TÜRKİYE İKTİSAT KONGRESİ' VİZYON BELİRLEME AMACINA ULAŞAMADI

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ KONGRE VE FDF TARTIŞMALARININ SIĞLIĞI

Cahit UYANIK 

11 yıllık aradan sonra toplanan 4. Türkiye İktisat Kongresi, 2004 Türkiyesindeki dağınıklık ve kafa karışıklığının bir örneği olarak tarihteki yerini aldı. Herşeyden önce Kongrenin o güzelim 'İzmir' ismi değiştirilerek, Türkiye İktisat Kongresi yapıldı. Bunun sebebini anlayabilen ve anlatabilen yok. 

Kongrede temsiliyetler neye göre belirlenmiş? Ona da doğru dürüst cevap veren yok. İzmir'deki iş adamlarının bile doğru dürüst davet edilmediği bir Kongre ne işe yarar ki? Google arama motoruna girilip 'ekonomi' yazılsa ve Türkçe sayfalar tıklansa dökümü yapılabilecek kurumların çoğu Kongrede temsil edilmedi. Kongreye geçmişte katılmış olup da müktesep hakkı bulunan ve varlığını sürdüren kurumların çoğunun yüzüne bile bakılmaya tenezzül edilmedi. 

"Bu Devlet Planlama Teşkilatı acaba ülke ekonomisine yıllardır neden çeki-düzen veremiyor?" diye soranlara İktisat Kongresi iyi bir cevap oldu. İlk gün yarısı boş bir salona yapılan protokol konuşmaları, Kongre salonundaki büyük güvenlik zafiyeti, protesto gösterileri, çanta hırsızlıkları da işin tadı tuzu oldu. Ancak Kongre organizasyonunun alkışlanılması gereken bir başarısı vardı ki tarihe geçti: Demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin parasıyla düzenlenmiş olan Kongrede Cuma namazı arası verilmesi unutulmadı. Kongre belki pazara sarksa, hrıstiyan vatandaşlarımız için de pazar ayini arası verilebilirdi. Böylece dinler ve medeniyetler arası denge ile hoşgörü sağlanmış olurdu.

18 Mart 2024 Pazartesi

MANŞET HABERİ/ 21 GÜNDE 21 YASA ÇIKACAK

Cahit UYANIK-Ankara 

TBMM, 2001 ilkbaharında krizi aşmak için Kemal Derviş tarafından hedef olarak konulan "15 günde 15 yasa" maratonuna benzer sürece giriyor. Hükümet, tatile girene kadarki 21 günde AB, IMF ve Dünya Bankasının istediği 21 yasayı Meclis'ten geçirecek.

TBMM, 15 Temmuzda tatile girene kadar 21 günde toplam 21 kanun çıkarmaya hazırlanıyor. Bu süreç 2001 Ekonomik Krizinde Kemal Derviş'in IMF'yi ikna için "15 günde 15 yasa" maratonuna benzetiliyor. Listesi dün itibarıyla belli olan 21 yasa, hükümetin ilan ettiği Acil Eylem Planı (AEP), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (DB) ve Avrupa Birliğinin (AB) istediği hukuki düzenlemeleri kapsayacak.

AKP Grup Başkan Vekili Salih Kapusuz ile CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol ile Ali Topuz önceki gün biraraya gelerek Meclis gündemi ve tatil tarihini görüştü. Toplantıda 18 kanun tasarı veya tasarı taslağının öncelikle görüşülmesi ve bunun ardından tatile girilmesi konusunda anlaşma sağlandı. Ancak yetkililer bu listeye IMF ile çıkarılması konusunda anlaşmaya varılan Gelir İdaresinin Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı, Pamukbank-Halkbank birleşmesini ilişkin kanun tasarısı taslağı ve 9'uncu Uyum Paketi eklendiğinde sayısının 21'e çıkacağını bildirdiler. 

21 Ocak 2024 Pazar

BU BİR 'IMF'NIN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ DENETİMİNİ NASIL ARTIRDIĞI'NIN HİKAYESİDİR

IMF BİZİ GÖZETLİYOR 

Cahit UYANIK 

Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Şubat ayında imzaladığı yeni stand by anlaşmasının ardından ilk gözden geçirme tamamlandı. Artık gelenek olduğu gibi her gözden geçirmeden sonra hazırlanan Ek Niyet Mektubu kamuoyuna açıklandı. Türkiye, bu gözden geçirmenin tamamlanmasıyla yaklaşık 1 milyar dolarlık yeni bir kredi dilimine hak kazandı. Mektupta Türkiye'nin önündeki hedefin, 2002 yılı için belirlenmiş bulunan hem yüzde 3'lük büyüme hem de yüzde 35'lik enflasyon hedeflerine ulaşabilmesi için politikaların doğru yöne oturtulması olduğu ifade edilerek, her iki hedefin de eşdeğer önemde olduğu vurgulandı. 

Ekonomik toparlanmanın bir an evvel başlaması gerektiği, böylece tekrar istihdam yaratılabileceği, geleceğe güvenin artacağı ve finansal piyasaların Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerinin sadece kısa vadede değil, orta vadede de olumlu şekilde tesis edilebileceğinin altı çizilen mektupta, "Koşulların getirdiği fırsatı değerlendirerek enflasyonist beklentilerin kırılması ve enflasyon hedefimizin gerçekleştirilmesi gerekmektedir ki bu fırsattan muhakkak yararlanılacaktır. Aslında çok dinamik unsurları olan Türkiye ekonomisindeki pek çok sorunun kökeni enflasyondur. Enflasyonu bu yıl yüzde 35 seviyesine ve orta vadede tek haneli rakamlar seviyesine indirmemiz şarttır. Bu hızlı, adil ve gerçek anlamda sürdürülebilir büyümenin sağlanması için en temel koşuldur" değerlendirmesinde bulunuluyor. 

14 Kasım 2023 Salı

TÜRKİYE'DE BU YIL (2009) SUYUN VE PARANIN ULUSLARARASI KADERİ KONUŞULACAK

Cahit UYANIK

Türkiye ve İstanbul, bu yıl oldukça önemli toplantılara ev sahipliği yapacak. Toplantılarda yaşamın temel unsuru suyun ve ekonominin temel unsuru paranın kaderi konuşulacak. Toplantılardan ilki 16-22 mart tarihleri arasında yapılacak 5'inci Dünya Su Forumu. İkinci önemli toplantı ise 6-7 Ekim'deki Uluslararası Para Fonu (IMF)-Dünya Bankası Yıllık Toplantısı. Su sorunlarına çözüm bulmak için, küresel işbirliğine doğru atılan en önemli adımlardan biri olarak tanımlanan 5'inci Dünya Su Forumunun ana teması "Su İçin Farklıkların Birleştirilmesi” başlığını taşıyor.

Bu ana tema Avrupa ile Asya, Orta Doğu ile Afrika, Güney ve Kuzey arasındaki coğrafi kavşak noktalarının altını çizmesinin yanında dünyanın zengin ve fakir, gelişmiş ve gelişmekte olan bölgeleri gibi çeşitli su kültürleri arasındaki kavramsal ayrılıklara gönderme yapıyor. “Farklılıkların Birleştirilmesi” kavramı aynı zamanda yerel, ulusal, bölgesel ve küresel çapta su kullanıcıları, karar-alıcılar, su uzmanları ve çalışanları arasında ileri seviyede bir bilgi alışverişi ve gelişkin bir anlayış oluşturma hedefini de ifade ediyor. Bu farklı bakış açıları arasında bir alışveriş sağlamak amacıyla köprüler inşa etmek, farklılıkların üzerine çıkma ve çeşitli taraf ve sektörleri bir araya getirme fırsatları yaratacak.

9 Kasım 2023 Perşembe

IMF İLE 20'İNCİ DEFA MASAYA OTURURKEN BİLGİLERİ TAZELEYELİM

Cahit UYANIK 

Yeni bir yıla girerken Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Türkiye yeniden masaya oturuyor. Türkiye, IMF ile yeni bir stand by veya ihtiyati stand by anlaşması imzalamak üzere 20'inci defa görüşecek. Türkiye, ilk kez 1961 ve son kez de 2005 yılında olmak üzere toplam 19 defa IMF ile stand by anlaşması imzaladı. Yani 2009 yılı itibarıyla tam 48 yıldır IMF ile masaya oturuyoruz. Ortalama 2,5 yılda bir IMF ile anlaşma yapmak zorunda kalıyoruz. 2009 yılında yapılacak IMF anlaşmasının da asgari 18 ayı kapsaması bekleniyor. Bu ortamda IMF ile ilgili bilgileri tazelemekte fayda var.

IMF, 2008 yılı Eylül ayı itibariyle 185 ülkenin üyesi olduğu uluslararası bir kuruluş. IMF, uluslararası parasal işbirliği ve döviz kuru istikrarını desteklemek, ekonomik büyüme ile yüksek istihdamı teşvik etmek ve üye ülkelerin ödemeler dengesi finansmanında karşılaştıkları sorunların aşılmasını kolaylaştırmak amacıyla kurulmuştu. 1944 yılı Temmuz ayında ABD’nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Konferansına katılan 45 hükümet temsilcisi, 1930’lu yıllardaki Büyük Buhran ve sonrasında uygulanan korumacı dış ticaret ve döviz kuru politikalarından kaçınılmasını, uluslararası finansal sistemin istikrarlı işleyişini ve İkinci Dünya Savaşından zarar gören ülkelerin hızlı bir şekilde yeniden imarını sağlamak amacıyla bir ekonomik işbirliği çerçevesi üzerinde mutabakata vararak ve IMF ve Dünya Bankasının kurulmasına karar verdi. IMF’nin kurucu ülke temsilcileri, uluslararası para sistemini izleyecek, mal ve hizmet ticaretiyle ilgili döviz kısıtlarını kaldıracak ve döviz kuru istikrarını koruyacak uluslararası bir kuruluşun anlaşma maddelerinin ana hatlarını bu konferansta belirledi.

IMF, kuruluş anlaşmasının 27 Aralık 1945 tarihinde yürürlüğe girmesi ile resmen kuruldu. Türkiye ise IMF’ye “19 Şubat 1947 tarih ve 5016 sayılı Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası’na Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanun”un verdiği yetkiye dayanarak 11 Mart 1947 tarihinde üye oldu.

6 Kasım 2023 Pazartesi

ÇOK ULUSLU YATIRIM DEVLERİNİN TÜRKİYE'DEN İSTEKLERİNİ NASIL YORUMLAMALIYIZ?

Cahit UYANIK

Türkiye'de zaman zaman iç siyasi gündem o kadar yoğunlaşıyor ki, üzerinde uzun uzun çalışılan ve ayrıntılı organizasyonlar için uğraşılan ekonomi toplantılarında çıkan sonuçlar bile dikkatli biçimde değerlendirilemiyor. Türkiye bundan 5 yıl önce "Türkiye Yatırım Danışma Konseyi" toplantısının ilkini düzenlemek için büyük çaba sarf etmişti. Çünkü tüm dünyada, doğrudan yabancı sermaye çekmek isteyen ülkelerin hemen hepsinde bu tip organizasyonlar yapılıyordu. Bu toplantılarda hükümet yetkilileri ile büyük mali güce ve yatırım portföyüne sahip çok uluslu şirketlerin üst düzey yöneticileri bir araya geliyordu. Toplantıda hükümetin yapmak istedikleri ile o şirketlerin ülkeyi nasıl gördükleri ve yatırım ortamının sürmesi için neler yapılması gerektiğini tartışmaları bekleniyordu. Türkiye, ilk toplantıyı düzenledikten sonra devamını getirdi ve geçtiğimiz 18 Haziran tarihinde bu zirvenin beşincisini gerçekleştirdi. Maalesef; oldukça yüksek seyreden iç siyasi gündem ve belki de kanıksandığı için toplantıdan çıkan sonuçlar, yeteri kadar tartışılmadı ve değerlendirmelere konu olmadı.   

"Türkiye Yatırım Danışma Konseyi Beşinci Toplantısı Sonuç Bildirisi" 18 uluslararası şirketin üst düzey yöneticisinin Türkiyeyi 2008 yılı itibarıyla nasıl gördüğü ve geleceğe yönelik beklentilerinin çok ayrıntılı bir özeti gibiydi.  Bildiride YDK üyeleri olarak, Türkiye’de yatırım ortamına ilişkin kaydedilen gelişmeleri değerlendirmek ve bundan sonra belirlenecek öncelikler hakkında tavsiyelerde bulunmak üzere davet edilmiş olmaktan onur duyulduğu belirtiliyordu. Beşinci Konsey toplantısının 2004 yılında yapılan ilk Konsey toplantısından bugüne kadar Türkiye'nin yatırım ortamının iyileştirilmesi kapsamında katettiği aşamanın teyit edilmesi bakımından uygun bir zemin yarattığına dikkat çekilen bildiride, "Türkiye 2004 yılına kadar, uzun yıllar boyunca  yıllık yaklaşık 1 milyar ABD Doları tutarında uluslararası doğrudan yatırım çekmiştir. Bugün, Türkiye 2007 yılında çektiği 22 Milyar ABD Doları tutarındaki uluslararası doğrudan yatırım girişi açısından gelişmekte olan ülkeler arasında beşinci, dünyada ise on altıncı sırada yer almıştır. Bu anlamda hükümeti tebrik ediyoruz. Son altı yıldaki güçlü büyüme performansı sayesinde Türkiye, GSYH açısından dünyanın on yedinci, Avrupa’nın altıncı büyük ekonomisi haline gelmiştir" deniliyordu. Böylece bildiride, kendi çalışmaları ve tavsiyeleri ile artan yabancı sermaye yatırımları arasında doğrudan bir bağlantı kuruluyordu.

18 Eylül 2023 Pazartesi

MANŞET HABERİ / GAZETE SAHİBİ VE VERGİ UZMANI MASUM TÜRKER KİMDIR? TÜRKER, DERVİŞ'TEN SONRA ZOR BİR GÖREVE SOYUNMUŞTU

VERGİCİ BAKANIN SINAVI 

Vergi dünyasının yakından tanıdığı Masum Türker'e vergi reformu çalışmalarında büyük iş düşecek.

Türker, ekonomik programın tavizsiz yürütüleceği ve seçim ekonomisi uygulanmayacağını söyledi.

Derviş'ten boşalan Devlet Bakanlığı koltuğuna oturan DSP İstanbul Milletvekili Masum Türker'i erken seçip bitip hükümet kurulana kadar zorlu günler bekliyor. Türker'in IMF'ye sunulan Ek Niyet Mektubunda yer alan ve ağırlıkla eylül ve ekim aylarına yoğunlaşacak olan vergi reformu çalışmalarında önemli rol üstlenmesi bekleniyor. 

Türker'in ilk sınavı bugün yapılacak 3 ay vadeli referans bono ihalesi olacak. 1 katrilyon 61 trilyon liralık kağıtlara önümüzdeki 3 ayda uygulanacak faizin tespit edileceği ihale, Derviş'in istifasının Hazine'ye getirebileceği ek yük hakkında fikir verecek. Türker'i bekleyecek en önemli kararlardan birisi, IMF'ye verilen 'Ekim sonuna kadar 16 bin kişi emekli edilecek' sözünü yerine getirmek olacak.

Cahit UYANIK

Ankara - Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevine getirilen DSP İstanbul Milletvekili Masum Türker'i, erken seçim bitip yeni hükümet kurulana kadar zorlu günler bekliyor. Türker'in IMF'ye sunulan Ek Niyet Mektubunda yer alan ve ağırlıkla Eylül ve Ekim aylarına yoğunlaşacak olan vergi reformu çalışmalarında önemli rol üstlenmesi bekleniyor. Türker, aynı zamanda bir vergi uzmanı olduğu için şimdiye kadar IMF ile yıldızı pek barışmayan Maliye bürokrasisi ile Fon arasında katalizör görevi yürütebileceği ifade ediliyor. Son niyet mektubu görüşmelerinde IMF'nin Maliye Teftiş Kurulunu lağvettirmeye çalışması büyük tepki toplamıştı.

10 Ağustos 2023 Perşembe

IMF İLE ANLAŞMAYA VARILDI: 10 PUANLIK ENFLASYON ARTIŞI ANCAK 2 YILDA ERİTİLEBİLECEK

Enflasyonda sapma

10 PUAN 2 YILDA ERİTİLEBİLECEK

Cahit UYANIK

Ankara - Hazırlıkları süren 3'üncü Ek Niyet Mektubu'na 2002 yılı enflasyon hedefi TEFE yüzde 7, TÜFE ise yüzde 9'a revize edilerek konulacak. Bu hedef, Aralık-1999'da verilen ana niyet mektubunda yüzde 5 ve yüzde 7 olarak öngörülüyordu. 

Belirlenen bu yeni hedeflerle, programın başında verilen "3 yıllık dönem sonunda enflasyonu tek haneli rakamlara indireceğiz" şeklindeki söz de tutulmuş olacak. Ekonomi yönetimi, bu revizyona gerekçe olarak programın ilk yılındaki 10 puanlık sapmanın 2 yıla tolere edilebileceğini gösteriyor.

Finansal Forum'un edindiği bilgiye göre Carlo Cottarelli başkanlığındaki IMF Heyetinin yaklaşık 20 gün süren temasları sırasında kritik müzakere konusunu Ekonomik Program'ın 2 ve 3'üncü yılındaki enflasyon hedefi oluşturdu. Yüksek petrol fiyatları ve Euro'nun hiç hesapta olmayan zayıf gidişi gibi gelişmelerle, uluslararası faiz oranlarının yüksek seyretmesi nedeniyle 2000 yılı enflasyon hedeflerinin 10'ar puanlık sapma göstereceği konusunda hemfikir olundu.