Ekonomi hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ekonomi hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Haziran 2025 Cumartesi

BAŞKENT NOTLARI / MERKEZ BANKASININ ESKİLERİ DE 'YENİ LİRA' İSTİYOR

Cahit UYANIK 

Ertelenen Merkez Bankası Genel Kurulu 16 Mayıs 1996'da yapıldı. Kapalı kapılar ardında süren siyasi hesaplaşmalar, bu sefer Genel Kurulun yapıldığı salona daha farklı bir şekilde yansıdı. Birazdan bunlara gireceğiz. Ancak hasbelkader 1988 yılından bu yana Merkez Bankası Genel Kurullarının hemen hemen tamamını izlemiş bir gazeteci olarak ilginç bir gözlemimi aktarmak istiyorum. 

Bu toplantıların gelenekselleşmiş hissedar katılımcılarından iki isim var ki son Genel Kurul'da adeta bir 'düşünce devrimi' yaşadılar. Atadan babadan miras Merkez Bankası hisselerinin sahibi emekli avukat Selahattin Ergüden ve Emekli Kurmay Albay Sadi Oktay, mevcut Türk Lirasının tedavülden kaldırılmasını istediler! Eğer bu yapılamıyorsa yeni basılacak paraların üzerine Atatürk portresi konulmamasını rica ettiler. Oysa aynı isimler eskiden beri TL'nin itibarını arttıracak önlemler alınmasını isterlerdi. Demek ki bu yaşlı insanlar da izlenen ekonomik politikalardan hayır gelmeyeceğini anladı ve yıllar sonra böyle bir çözüm önerdi. 

Genel Kurulun kamuoyuna yansımayan bir ayrıntısı daha vardı ki gelecekte genişleyebilecek bir çatışmanın ilk sinyalini verdi: Türk bankacılık sektörünün iki numarası ve ağabeyi Ziraat Bankası, Hazine'ye kafa tuttu. Biliyorsunuz Hazine koalisyonun DYP kanadının kontrolünde, Ziraat Bankası da ANAP'ta... Merkez Bankası Kuruluş Yasasına göre Hazine'nin buradaki payı kesinlikle yüzde 51'in altına düşemiyor. Yani Hazine'.nin önerdiği Merkez Bankası Banka Meclisi adaylarının seçilmesi 'banko'... Ziraat, bunu çok iyi bilmesine rağmen Hazine'nin adaylarına oy vermedi. Bağlı bulunduğu Bakan Rüşdü Saracoğlu'nun talimatıyla ANAP kökenli isimleri aday gösterdi ve onlara oy verdi. Ama tahmin edilebileceği gibi seçtiremedi. Finans açısından başı ne zaman sıkışsa Ziraat'e başvuran Hazine'nin bu tavrının önümüzdeki zamanda bir güçlüğe yol açıp açmayacağını -ya da tersi- bekleyip göreceğiz.

ÖZELLEŞTİRME İDARESİ 'KİT' OLDU

Türkiye'de geçen yıl yaz aylarında tam bir özelleştirme fırtınası esiyordu. 1994 sonunda bir Özelleştirme Yasası çıkmıştı ama doğru dürüst uygulanamamıştı. Yasanın işlediğini göstermek için ilk göze kestirilen Et ve Balık Kurumunun (EBK) kombinaları oldu. Bu kombinalar yıl başında bir işçi konfederasyonuna satılmış, daha sonra 'et lobisi'nin kombinaların ucuza gittiği yönündeki spekülasyonları sonucu satış iptal edilmişti. Herkes de 'et lobisi'nin ileride bu kombinaları satın alacağı beklentisine girmişti.

3 Nisan 2025 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ / İRLANDALILAR'IN BULDUĞU BİR EYLEM BİÇİMİ: 'BOYKOT' NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Yüzbaşı Charles Cunningham Boycott, toprak sahibi bir aristokrat olan Lord Erne'nin kahyası olarak 1880 ylında İrlanda'nın batısında Mayo Bölgesi'ne atanmıştı. Mahsül düşük olduğu için köylüler Boycott'tan kiralarda yüzde 25 indirim yapmasını istedi. Ancak Charles Boycott bunu kabul etmedi ve kirasını ödemeyenleri evlerinden atacağını söyledi.

Bunun üzerine Charles Stewart Parnell, bölgedekileri topladı ve "Evinden atılan birinin evine yerleşenlere ne yapalım?" diye sordu. İrlandalılar "Öldürelim" diye bağırdılar.

Parnell "Çok daha iyi bir yolu var. Size daha Hıristiyanca ve hayırsever bir yolu göstermek istiyorum. Bu, kendini kaybetmiş bir adama (Boycott) tövbe etme fırsatı da verecektir" dedi. Parnell "Kim kirasını ödeyemediği için eviden atılan birinin evini kiralarsa, kimse onunla konuşmasın, kimse ona bir mal satmasın" diye bir direniş hareketi başlattı.

20 Mart 2025 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ / ABD BAŞKANLARININ BEYAZ SARAY'DAKİ TÜM KİŞİSEL HARCAMALARI MAAŞLARINDAN KESİLİR

Ronald ve Nancy Reagan

1981 yılında ABD Başkanlığı görevine başlamasından yaklaşık bir ay sonra dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve eşi Nancy Reagan, Beyaz Saray’da akşam yemeğini yedikten sonra hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar.

Görevli garson yemeğin hesap faturasını getirmiştir. Baş kahyanın bir garsonla gönderdiği hesap faturasında sadece o akşamın değil son bir ayın bütün yemeklerinin hesabı da yer almaktadır.

Sadece yemekler de değil… 

Ağırladıkları kişisel misafirlerin, bir aydır kullandıkları kuru temizleme hizmetinden, diş fırçası, diş macunu, temizlik ve parfümeri malzemelerine kadar bütün kişisel malzemelerin ücreti de miktarlarıyla beraber kaydedilmiştir.

Ronald Reagan, hesabın büyüklüğüne şaşırsa da görevlinin getirdiği faturayı gülümseyerek alır ve muhasebeye maaşından ödenmesi talimatı verir.

Kocasının aksine Nancy Reagan’ın şaşkınlığı çok daha büyüktür. Anılarında, ‘kimse bize Başkan ve Eşinin Beyaz Saray’da yaşarken yedikleri yemeklere ve kullandıkları günlük malzemelere para ödemek zorunda olduklarından bahsetmemişti’ diye anlatıyor o şaşkınlık anını.

ABD eski Başkanı Bill Clinton’un eşi Hillary Clinton‘ın, bu yıl yayınlanan “Hard Choices” kitabının tanıtım ve imza gezilerinden birinde, Beyaz Saray’dan ayrıldıkları zaman, ‘borç içinde ve beş parasız olduklarını’ söylemesi, sosyal medyada büyük yankı yapmıştı.

Hillary Clinton, sekiz yıl kaldıkları Beyaz Saray’dan taşınınca Washington DC’de ve New York’ta mortgage kredisiyle iki ev aldıklarını, bu kredi ile kızları Chelsea’nin Stanford Üniversitesi parasının kendilerini, 2001 kışında 12 milyon dolar borcu olan olan bir aile haline getirdiğini anlatacaktı.

Peki, 8 yıl boyunca yıllık ortalama 500 bin dolar maaşı olan ve kira gideri olmayan bir aile niçin Beyaz Saray’dan beş parasız ayrılacaktı?

ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez ama onun dışındaki herşey maaşlarından kesilir.

EKONOMİ HİKAYELERİ / 'ZİFTLENMEK' SÖZÜ NEREDEN ÇIKMIŞTIR?

Ziftlenmek deyimi iki anlamda kullanılır: 1. Yiyicilik, rüşvet yemek. 2. İçki içmek.

Ziftlenmek deyiminin kökeni, kayıkların altına koruyucu zift  sürmekle ilgilidir. Kayıklar suya indirilmeden önce altı zift tabakasıyla kaplanır.

Olayın hikâyesiyse Padişah II. Mahmud'a mal edilir.

Derler ki, Sultan II. Mahmut bir gün yapılan harcamaların listesini gözden geçiriyormuş. Bakmış ki, saltanat kayıklarının ziftlenmesiyle ilgili aşırı ölçüde ödeme yapılmış.

Bunun üzerine Padişah, kayıkların bakımından sorumlu ağayı huzuruna çağırıp hesap sormuş:

- Zift sürmek dediğiniz nedir ki? Bunca para ödenir mi? Nedir bunun aslı?

Padişahın öfkelendiğini gören Kayıkhane Ağası, çaresizlik içinde boynunu bükmüş.

6 Mart 2025 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERI / ÜNLÜ 'BILL GATES - VOLKSWAGEN' ATIŞMASI

 Bill Gates, ComPex bilgisayar fuarını gezdikten sonra bir açıklama yapıyor ve buyuruyor:

 "Volkswagen (VW) kendi teknolojisini eğer bilgisayar endüstrisi kadar geliştirmiş olsaydı, şu anda 25 dolarlık otomobiller bir depo benzinle 1000 kilometre gidiyor olurdu."

Volkswagen, Bill Gates'in bu örneği vermesinden sonra "VW teknolojisi Microsoft teknolojisi gibi olsaydı otomobiller şöyle olurdu" diye bir basın açıklaması yapıyor:

1-Ortada hiçbir neden yokken otomobiller günde en az iki kere stop ederdi.

2-Yol çizgileri her yeniden boyandığında yeni bir otomobil almak zorunda kalırdınız.

3-Otoyolda giderken birdenbire otomobilin bütün göstergeleri kilitlenir ve sizin bunu kabullenip arabayı baştan çalıştırmanız gerekirdi.

5 Mart 2025 Çarşamba

EKONOMİ HİKAYELERİ / KARISINI BATAN GEMİDE BIRAKAN ADAM

Öğretmen bir gün denizin ortasında batmak üzere olan bir geminin hikayesini sınıfta öğrencileriyle paylaşır. "Gerçekliği hakkında tamamen emin olmasam da, hepimizin hikâyeden ders çıkaracağını zannediyorum" dedikten sonra  anlatmaya başlar.

Batmakta olan gemideki çift cankurtaran botunun yanına kadar gelir ve sadece bir kişilik yer olduğunu görür. O an adam, karısını geride bırakır ve bota atlar. Batmak üzere olan gemideki kadın eşine bakar ve son cümlesi şu olur:

Öğretmen bir an durur ve öğrencilerine, “Sizce kadın, kocasına ne demiş olabilir?” diye sorar. Öğrencilerinin çoğu: “Senden nefret ediyorum. Nankör herif!” demiştir şeklinde cevap verir. Öğretmen, köşede sessizce oturan bir çocuk görür ve aynı soruyu ona da sorar. Çocuk, “Öğretmenim bence 'Çocuğumuza iyi bak' demiştir'” diye cevap verir. 

24 Aralık 2024 Salı

EKONOMİ HİKAYELERİ / BERNSTEIN'IN EMEKLİ OLURKEN BIRAKTIĞİ 10 YATIRIM TAVSİYESİ

Uzun yıllar Bank of America Merrill Lynch’in Baş Yatırım Stratejisti olan Richard Bernstein’in 2009 yılında emekli olurken yazdığı veda yazısı ders niteliğinde.


20 yılda öğrenilen 10 kural


Yarın Merrill Lynch’teki son günüm olacak. Çalışma fırsatı bulduğum meslektaşlarıma ve müşterilerime içtenlikle teşekkür etmek istiyorum. 20 yıldır bu firmada geçirdiğim zamanın ödüllendirici olmasının nedeni onlardır.

Son bir rapor olarak, firmadaki zamanımda öğrendiğim en önemli yatırım kurallarından 10 tanesini aşağıda paylaşıyorum:


1.Gelir, sermaye kazancı kadar önemlidir. Çoğu yatırımcı gelir fırsatlarını göz ardı ettiği için, gelir sermaye kazançlarından daha önemli olabilir.

2.Çoğu borsa göstergesi aslında test edilmemiştir. Çoğu işe yaramaz.

3.Çoğu yatırımcının zaman ufku çok kısadır. İstatistikler, günlük alım satım işlemlerinin büyük ölçüde şansa dayandığını gösteriyor.

19 Aralık 2024 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ / AZİZ NESİN'DEN GÜRÜLTÜCÜ KOMŞUSUNA 'FABRİKATÖR' BENZETMELİ MEKTUP

Sosyal medyada bir hukukçu grubunda, Av. Yankı Büyüksezer'in dedesine hitaben Aziz Nesin'in yazdığı mektubu ve hikayesini paylaşması büyük ilgi topladı. Av. Büyüksezer, dedesinin teknik makine ressamı olduğunu ve yıllarca Haliç Tersanesi'nde çalıştığını aktararak, bir Pazar günü balkonda tamirat yapmak isterken Aziz Nesin'le yaşanan olay ve ardından yazılan mektubu paylaştı. "Yine o meşhur balkonunda bir şeyler tamir etmek istemiş bir pazar günü, ve yine yaptığı gürültüyü pek umursamamış. Alt komşu da Aziz Nesin... Yeni gördüm bu mektubu, kitap annemdeymiş. Aziz Nesin, pazar pazar gürültü yapan dedeme döşemiş mektubu..." diyerek yaşananları aktaran Av. Büyüksezer, Nesin'in mektupla birlikte bir adet imzalı kitabını da dedesine hediye ettiğini belirtti. İşte nezaket, ironi ve zeka dolu bir Aziz Nesin mektubu… 

"Sevgili Kazım Bey'ciğim,

Hiç grev yapmadan, Pazar günleri bile çalışan, apartmanın ikinci katındaki fabrikanızdan dolayı sizi candan kutlarım. Büyük bir icat üzerinde çalıştığınızı tahmin ettiğimden, bu saate kadar kıyıp da fabrikanızın çalışmasını engellemek istemedim.

4 Aralık 2024 Çarşamba

EKONOMİ HİKAYELERİ / 1930'LARİN LONDRA'SI VE 'KAPI TOKMAKÇILIĞI' MESLEĞİ

1930'larda Doğu Londra'da "kapı tokmakçısı (knocker upper)" Mary Smith, pahalı fiyatlı çalar saatlere yaygın erişimin olmadığı bir dönemde işçi sınıfı sakinlerinin günlük yaşamlarında benzersiz bir rol üstlendi. İşi basit ama önemliydi: Müşterilerinin savaş öncesi Britanya'nın endüstriyel ortamında fabrikalarda, değirmenlerde veya diğer zorlu işlerde vardiyalarına yetişmesi için zamanında uyanmalarını sağlamak... 

Uzun bir bastonla veya Mary'nin yaptığı gibi bir 'üfleme borusu' ve 'kuru bezelyeler' ile hazırlanmış olarak, sabahın erken saatlerinde Doğu Londra sokaklarını dolaşırdı. Mary, kuru bezelyelerini müşterilerinin yatak odası pencerelerine isabetli bir şekilde nişan alır, uyanana kadar camlara vurup dururdu. Çabaları için hane başına haftada 6 peni kazanırdı; 1930'ların zorlu ekonomik koşullarında yaşayan biri için mütevazı ama hayati bir gelirdi. Sosyal tarihçi John Burnett, "Mary Smith'in 'kapı tokmakçısı' olarak rolü, sınırlı teknolojik ilerleme ve yaygın yoksulluk döneminde işçi sınıfı topluluklarının becerikliliğini örnekliyor" diye yazıyordu.

Kapı tokmaķçılığı mesleği, kentleşme ve sanayileşmenin Britanya'yı dönüştürmesiyle 18. ve 19. yüzyıllarda ortaya çıktı. Fabrika işleri, zaman çizelgelerine sıkı sıkıya bağlı kalmayı gerektiriyordu ve geç kalmak ücret kaybına veya işten çıkarılmaya neden olabiliyordu. Birçok işçi için çalar saat satın almak karşılayamayacakları bir lükstü ve bu yüzden dakik kalmaları için kapı tokmakçılarına güveniyorlardı.

7 Nisan 2024 Pazar

EKONOMİ HİKAYELERİ/ KUZULARIN DERİSİ Mİ, KOÇLARIN YÜNÜ MÜ?

Rivayete göre Şam valisi Esat Paşa sıfırı tüketir ve hazine boşalır. Büyük sıkıntıya düşer. Danışmanları çare olarak Şam’daki dokumacılara fazladan vergi koymasını tavsiye eder. Bu tavsiye üzerine Esat Paşa danışmanlarına "Böyle bir vergi koyarsak ne kadar gelir elde ederiz?" der. "Elli veya atmış kese altın elde ederiz" derler. Bunun üzerine Esat Paşa "Bu insanlar zaten zar zor ayakta duruyor. Bu vergiyi nasıl ödeyecekler?" diye sorar. "Evlerindeki altınları ve mücevherleri satarlar Paşam” diye cevap verirler.

Esat Paşa “ Ben bu meblağı daha güzel bir yöntemle elde etsem nasıl olur?” diye sorar. Danışmanları sessizliğe bürünür. Ertesi gün Paşa müftüye bir davet göndererek gece gizlice buluşalım der. Müftü gece paşanın yanına gelir. Paşa "Müftü efendi! Bize ulaşan bilgilere göre özel hayatında şeriata aykırı davanıyor ve evinde gizlice içki içiyormuşsun. Bu durumu İstanbul’a bildirmem gerek. Ancak önceden seni haberdar edeyim dedim" der. Bunu duyan müftü efendi paşaya yalvarmaya başlar. İstanbul’a haber vermemesi için paşaya 1000 mecidiye vermeyi teklif eder. Paşa kabul etmez. Müftü iki katını teklif eder. Paşa yine kabul etmez. Sonunda 6 bin mecidiyede anlaşırlar. 

14 Mart 2024 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ / KAHRAMAN SAĞRA, 'SARELLE'Yİ NEDEN SU BARDAĞINDA PAZARLADI?

Sarelle’nin kurucusu Kahraman Sağra, ürününü piyasaya sürdüğü dönemdeki dünyaca ünlü rakibi Nestle ve diğer dünya devleri ile baş etmenin bir yolunu bulmuştu.

Sarelle satışa ilk çıktığında 'Bardak' şeklindeki kavanozlarda satıldı... İçerisindeki fındık kreması bittiğinde su bardağı olarak kullanılabilecek olan cam ambalajlar özellikle kadınların gözdesi olmuş ve Sarelle'yi tercih etmeleri için büyük bir sebep oluşturmuştu. 

Böylece 1960'lı yıllarda pek çok evde 6'lı, 12'li Sarelle bardak takımı mevcuttu.

(Kaynak: Orduca tivitır hesabı) 

23 Şubat 2024 Cuma

EKONOMİ HİKAYELERİ / 90 YAŞINDA, ÖLÜM DÖŞEĞİNDE VERİLEN MÜKEMMELLIK SIRRI

Hayatı boyunca evlenmeden kalmış bir adam duymuştum. Ve doksan yaşında ölüm döşeğindeyken birisi ona, “Yaşamın boyunca evlenmedin fakat nedenini asla söylemedin artık ölüyorsun, en azından merakımızı dindir. Bir sır varsa şimdi söyleyebilirsin çünkü birazdan göçmüş olacaksın. Sırrın açığa çıkmış bile olsa sana bir zararı olamaz” dedi.

"Evet, bir sır var. Ben evliliğe karşı değilim ama mükemmel bir kadın arıyordum. Aradım ve aradım ve tüm yaşamım kayıp gitti” dedi adam.

Soruyu soran “Fakat bu koca dünya üzerinde, milyonlarca insan var, onların yarısı kadın, bir tane mükemmel kadın bulamadın mı?” diye sordu.

5 Şubat 2024 Pazartesi

EKONOMİ HİKAYELERİ / EKONOMİDE, PİYASALARDA SPEKÜLASYON VEYA 'LALE ÇILGINLIĞI' NEDİR?

Ekonomide, piyasalarda spekülasyon veya 'Lale Çılgınlığı' nedir?

387 yıl önce (1637) bugün, nadir bulunan 20 gramlık Witte Croonen lale soğanının fiyatı 33 günde %2.506 yükselip 1.345 guldeni (bugünün parasıyla $175 bin) bulunca lale çılgınlığı da tavana vurmuş oldu. 

O gün bir lale soğanı beş yıllık işçi maaşı ediyordu. 

İki yıl sonra (1639) Rembrandt, Amsterdam’da 10 lale fiyatına devasa bir ev satın almıştı. 

Saadet çok sürmedi. 1641 yılına gelindiğinde aynı lalenin fiyatı 37 guldene düştü.

(Kaynak: Ali Perşembe)

13 Ağustos 2023 Pazar

EKONOMİ HİKAYELERİ/ ALBERT EINSTEIN: EĞER İSTEK VARSA, BİR YOLU DA VARDIR

Einstein'ın mutluluk formülleri

1 milyon 560 bin dolara satıldı

(BBC Türkçe Servisi)

Ünlü fizikçi Albert Einstein'ın "mutluluk formülleri" içeren iki notu Kudüs'teki açık artırmada 1 milyon 560 bin dolara satıldı.

Nobel ödüllü fizikçi, mutluluk tavsiyelerini içeren notları, Japonya ziyareti sırasında, bir kuryeye bahşiş karşılığında vermişti. Notları satan kişinin de kuryenin yeğeni olduğu duyuruldu.

10 Haziran 2022 Cuma

YENGEÇ SEPETİ SENDROMU NEDİR?

Kumsalda yürüyen bir adam, avlanan balıkçıya yaklaştığında kova içerisindeki yakalanmış yengeçleri görür. Kovanın üstü açıktır, kapağı yoktur. Bu durum onu şaşırtır, çünkü yengeçlerin kaçabileceğini düşünür. 

Balıkçıya sorduğunda “Evet, tek bir yengeç olsaydı, kesinlikle kaçardı. Ancak, pek çok yengeç varsa, biri kaçmaya çalıştığında diğerleri onu yakalar, kaçamayacağından emin olur, geri kalanlar da aynı kaderi yaşarlar.” yanıtını alır.

8 Haziran 2022 Çarşamba

EKONOMİ HİKAYELERİ / ZEYTİN AĞACI NEDEN KUTSALDIR VE ZEYTİN DALI NEDEN BARIŞIN SİMGESİDİR?

Yunan mitolojisine göre, Zeus kendisine en değerli hediyeyi verene kentin koruyuculuğunu verecektir ve bunun için bir yarışma açar. Denizlerin tanrısı Poseidon, Zeus'a uzak diyarlara dahi uçarak gidebilen ve savaşta yenilmeyecek bir at armağan eder. Athena ise zeytin ağacını...

Yarışma çetindir çünkü ikisi de Zeus'a dünyanın en güzel hediyesini vermek isterler. Kuşkusuz dünyanın en uzak diyarlarına gidebilecek ve yenilmez savaşçı bir at mükemmel bir hediyedir ancak zeytin ağacı daha mükemmeldir. 

18 Ocak 2022 Salı

EKONOMİ HİKAYELERİ: HALKININ DAHA AZ VERGİ ÖDEMESİ İÇİN LEYDİ GODIVA'NIN BÜYÜK FEDAKARLIĞI

Lady Godiva - John Collier

11. Yüzyılda İngiltere'nin Coventry halkı, uygulanan ağır vergiler dolayısıyla isyan içindeydi. Vergileri arttıran Lord Leofric'in eşi Lady Godiva ise halktan yana düşünmektedir. Lord Leofric'i vergileri indirmesi yönünde ikna etmeye çalışır. 

Eşinin ısrarından rahatsız olan Lord Leofric, eşine asla kabul edemeyeceğini düşündüğü bir teklif yapar; Lady Godiva'nın at sırtında, sadece saçları ile örtünerek, Coventry sokaklarını boydan boya geçmesi koşuluyla vergi yükünü azaltacağını söyler.

8 Mayıs 2021 Cumartesi

EKONOMİ HİKAYELERİ / ABD ORDULARINA KARŞI SAVAŞAN SON KIZILDERİLİ REİSİ OTURAN BOĞA'DAN İBRETLİK SÖZLER


Oturan Boğa

"Kartallar kartaldır, karga gibi olamaz. Dünya güneşi kucakladı ve biz bu sevginin sonuçlarını görüyoruz, şimdi biz yoksuluz ama özgürüz. Adımlarımızı beyaz adam kontrol edemez ve eğer bizler öleceksek, doğrularımızla öleceğiz.

Bana hırsız diyorlar, oysa topraklarımızı ve zenginliklerimizi hangi beyaz adam 'çalmadım' diyebilir? Kim bana aç gelip de tok dönmedi?


Ben hangi kanunu çiğnedim? Hangi beyaz kadın benim tarafımdan esir alındı veya hakarete uğradı? Kim benim eşimi ya da çocuklarımı dövdüğümü gördü?
Kendime ait olanları seviyor olmam yanlış mı? Babamın yaşadığı yerde Siyu (Sioux) olarak doğdum, halkım ve topraklarım uğruna ölebileceğim için mi bana vahşi diyorlar.


10 Ocak 2021 Pazar

EKONOMİ HİKAYELERİ: GERÇEK FABRİKA MÜDÜRÜ NASIL ÇALIŞIR?

Büyük Amerikan imalat fabrikalarından birinin yönetim kurulu üyeleri kâr ve zarar hesaplarını incelerken, fabrika müdürünün aylığına takılmışlar ve bu ücretin yüksek olduğunu düşünmüşler. İçlerinden iki kişi seçerek fabrika müdürü denen bu adamın neler yaptığını bir görmelerini ve ondan sonra bu konuda karar verilmesini kabul etmişler.

İki kişilik heyet bir sabah sessizce fabrikaya gitmiş ve fabrika müdürünün odasına girmiş. Gördükleri manzara şu olmuş: Fabrika müdürü elinde kahve fincanı, ağzında purosu, etrafa halka dumanlar yaymakla meşgul. Masanın üstünde ne bir dosya, ne bir kâğıt, hiç bir şey yok. Bir müddet kendisi ile oradan buradan konuşan heyet üyeleri, bu müddet zarfında müdürün hiç bir işle meşgul olmadığını ve yalnız birkaç basit telefon konuşması yaptığını görmüşler.

Fabrika Müdürü değişiyor!

Heyet aldığı intibadan memnun, idare meclisine “fabrika müdürü denilen zatın yanında bulundukları üç küsur saat zarfında hemen hemen hiçbir şeyle meşgul olmadığını ve bu bakımdan böyle basit bir iş için verilen yıllık 100.000 dolardan en aşağı üçte iki nispetinde bir tasarruf sağlanabileceğini” söylemiş. Tabii fabrika müdürü bu indirmeye razı olmamış, işten ayrılmış.

25 Temmuz 2020 Cumartesi

EKONOMİ HİKAYELERİ: 'HAYATTA KALMA SAPMASI' NEDİR?


Doğru şeye odaklanmanın mükemmel bir örneği:

II. Dünya Savaşı sırasında Müttefikler, Naziler tarafından vurulan uçaklardaki kurşun deliklerini haritaladılar ve düşman topçularının ağır hasar verdiği alanları güçlendirmeye çalıştılar.

Hedefleri uçağın daha fazla kırmızı noktalı (veya daha fazla merminin isabet ettiği) alanları yeniden inşa etmek ve güçlendirmekti. Teorik olarak, bu mantıklı bir çıkarımdı. Sonuçta, bunlar en çok etkilenen bölgelerdi.

Ama bir matematikçi olan Abraham Wald farklı bir sonuca vardı: kırmızı noktalar sadece eve dönebilen uçaklara verilen hasarı temsil ediyordu.

Gerçekten güçlendirilmesi gereken alanlar, mermilerin isabet etmediği yerlerdi. Çünkü bunlar, uçak vurulduğunda hayatta kalamayacağı yerlerdi.

Bu fenomene hayatta kalma sapması denir. Yalnızca hayatta kalan örneklere odaklanmanızdan kaynaklı bir hatadır.

(Mühendis Beyinler Facebook sayfasından alıntıdır)