Ekonomi hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ekonomi hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Nisan 2024 Pazar

EKONOMİ HİKAYELERİ/ KUZULARIN DERİSİ Mİ, KOÇLARIN YÜNÜ MÜ?

Rivayete göre Şam valisi Esat Paşa sıfırı tüketir ve hazine boşalır. Büyük sıkıntıya düşer. Danışmanları çare olarak Şam’daki dokumacılara fazladan vergi koymasını tavsiye eder. Bu tavsiye üzerine Esat Paşa danışmanlarına "Böyle bir vergi koyarsak ne kadar gelir elde ederiz?" der. "Elli veya atmış kese altın elde ederiz" derler. Bunun üzerine Esat Paşa "Bu insanlar zaten zar zor ayakta duruyor. Bu vergiyi nasıl ödeyecekler?" diye sorar. "Evlerindeki altınları ve mücevherleri satarlar Paşam” diye cevap verirler.

Esat Paşa “ Ben bu meblağı daha güzel bir yöntemle elde etsem nasıl olur?” diye sorar. Danışmanları sessizliğe bürünür. Ertesi gün Paşa müftüye bir davet göndererek gece gizlice buluşalım der. Müftü gece paşanın yanına gelir. Paşa "Müftü efendi! Bize ulaşan bilgilere göre özel hayatında şeriata aykırı davanıyor ve evinde gizlice içki içiyormuşsun. Bu durumu İstanbul’a bildirmem gerek. Ancak önceden seni haberdar edeyim dedim" der. Bunu duyan müftü efendi paşaya yalvarmaya başlar. İstanbul’a haber vermemesi için paşaya 1000 mecidiye vermeyi teklif eder. Paşa kabul etmez. Müftü iki katını teklif eder. Paşa yine kabul etmez. Sonunda 6 bin mecidiyede anlaşırlar. 

14 Mart 2024 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ / KAHRAMAN SAĞRA, 'SARELLE'Yİ NEDEN SU BARDAĞINDA PAZARLADI?

Sarelle’nin kurucusu Kahraman Sağra, ürününü piyasaya sürdüğü dönemdeki dünyaca ünlü rakibi Nestle ve diğer dünya devleri ile baş etmenin bir yolunu bulmuştu.

Sarelle satışa ilk çıktığında 'Bardak' şeklindeki kavanozlarda satıldı... İçerisindeki fındık kreması bittiğinde su bardağı olarak kullanılabilecek olan cam ambalajlar özellikle kadınların gözdesi olmuş ve Sarelle'yi tercih etmeleri için büyük bir sebep oluşturmuştu. 

Böylece 1960'lı yıllarda pek çok evde 6'lı, 12'li Sarelle bardak takımı mevcuttu.

(Kaynak: Orduca tivitır hesabı) 

23 Şubat 2024 Cuma

EKONOMİ HİKAYELERİ / 90 YAŞINDA, ÖLÜM DÖŞEĞİNDE VERİLEN MÜKEMMELLIK SIRRI

Hayatı boyunca evlenmeden kalmış bir adam duymuştum. Ve doksan yaşında ölüm döşeğindeyken birisi ona, “Yaşamın boyunca evlenmedin fakat nedenini asla söylemedin artık ölüyorsun, en azından merakımızı dindir. Bir sır varsa şimdi söyleyebilirsin çünkü birazdan göçmüş olacaksın. Sırrın açığa çıkmış bile olsa sana bir zararı olamaz” dedi.

"Evet, bir sır var. Ben evliliğe karşı değilim ama mükemmel bir kadın arıyordum. Aradım ve aradım ve tüm yaşamım kayıp gitti” dedi adam.

Soruyu soran “Fakat bu koca dünya üzerinde, milyonlarca insan var, onların yarısı kadın, bir tane mükemmel kadın bulamadın mı?” diye sordu.

5 Şubat 2024 Pazartesi

EKONOMİ HİKAYELERİ / EKONOMİDE, PİYASALARDA SPEKÜLASYON VEYA 'LALE ÇILGINLIĞI' NEDİR?

Ekonomide, piyasalarda spekülasyon veya 'Lale Çılgınlığı' nedir?

387 yıl önce (1637) bugün, nadir bulunan 20 gramlık Witte Croonen lale soğanının fiyatı 33 günde %2.506 yükselip 1.345 guldeni (bugünün parasıyla $175 bin) bulunca lale çılgınlığı da tavana vurmuş oldu. 

O gün bir lale soğanı beş yıllık işçi maaşı ediyordu. 

İki yıl sonra (1639) Rembrandt, Amsterdam’da 10 lale fiyatına devasa bir ev satın almıştı. 

Saadet çok sürmedi. 1641 yılına gelindiğinde aynı lalenin fiyatı 37 guldene düştü.

(Kaynak: Ali Perşembe)

13 Ağustos 2023 Pazar

EKONOMİ HİKAYELERİ/ ALBERT EINSTEIN: EĞER İSTEK VARSA, BİR YOLU DA VARDIR

Einstein'ın mutluluk formülleri

1 milyon 560 bin dolara satıldı

(BBC Türkçe Servisi)

Ünlü fizikçi Albert Einstein'ın "mutluluk formülleri" içeren iki notu Kudüs'teki açık artırmada 1 milyon 560 bin dolara satıldı.

Nobel ödüllü fizikçi, mutluluk tavsiyelerini içeren notları, Japonya ziyareti sırasında, bir kuryeye bahşiş karşılığında vermişti. Notları satan kişinin de kuryenin yeğeni olduğu duyuruldu.

10 Haziran 2022 Cuma

YENGEÇ SEPETİ SENDROMU NEDİR?

Kumsalda yürüyen bir adam, avlanan balıkçıya yaklaştığında kova içerisindeki yakalanmış yengeçleri görür. Kovanın üstü açıktır, kapağı yoktur. Bu durum onu şaşırtır, çünkü yengeçlerin kaçabileceğini düşünür. 

Balıkçıya sorduğunda “Evet, tek bir yengeç olsaydı, kesinlikle kaçardı. Ancak, pek çok yengeç varsa, biri kaçmaya çalıştığında diğerleri onu yakalar, kaçamayacağından emin olur, geri kalanlar da aynı kaderi yaşarlar.” yanıtını alır.

8 Haziran 2022 Çarşamba

EKONOMİ HİKAYELERİ / ZEYTİN AĞACI NEDEN KUTSALDIR VE ZEYTİN DALI NEDEN BARIŞIN SİMGESİDİR?

Yunan mitolojisine göre, Zeus kendisine en değerli hediyeyi verene kentin koruyuculuğunu verecektir ve bunun için bir yarışma açar. Denizlerin tanrısı Poseidon, Zeus'a uzak diyarlara dahi uçarak gidebilen ve savaşta yenilmeyecek bir at armağan eder. Athena ise zeytin ağacını...

Yarışma çetindir çünkü ikisi de Zeus'a dünyanın en güzel hediyesini vermek isterler. Kuşkusuz dünyanın en uzak diyarlarına gidebilecek ve yenilmez savaşçı bir at mükemmel bir hediyedir ancak zeytin ağacı daha mükemmeldir. 

18 Ocak 2022 Salı

EKONOMİ HİKAYELERİ: HALKININ DAHA AZ VERGİ ÖDEMESİ İÇİN LEYDİ GODIVA'NIN BÜYÜK FEDAKARLIĞI

Lady Godiva - John Collier

11. Yüzyılda İngiltere'nin Coventry halkı, uygulanan ağır vergiler dolayısıyla isyan içindeydi. Vergileri arttıran Lord Leofric'in eşi Lady Godiva ise halktan yana düşünmektedir. Lord Leofric'i vergileri indirmesi yönünde ikna etmeye çalışır. 

Eşinin ısrarından rahatsız olan Lord Leofric, eşine asla kabul edemeyeceğini düşündüğü bir teklif yapar; Lady Godiva'nın at sırtında, sadece saçları ile örtünerek, Coventry sokaklarını boydan boya geçmesi koşuluyla vergi yükünü azaltacağını söyler.

8 Mayıs 2021 Cumartesi

EKONOMİ HİKAYELERİ / ABD ORDULARINA KARŞI SAVAŞAN SON KIZILDERİLİ REİSİ OTURAN BOĞA'DAN İBRETLİK SÖZLER


Oturan Boğa

"Kartallar kartaldır, karga gibi olamaz. Dünya güneşi kucakladı ve biz bu sevginin sonuçlarını görüyoruz, şimdi biz yoksuluz ama özgürüz. Adımlarımızı beyaz adam kontrol edemez ve eğer bizler öleceksek, doğrularımızla öleceğiz.

Bana hırsız diyorlar, oysa topraklarımızı ve zenginliklerimizi hangi beyaz adam 'çalmadım' diyebilir? Kim bana aç gelip de tok dönmedi?


Ben hangi kanunu çiğnedim? Hangi beyaz kadın benim tarafımdan esir alındı veya hakarete uğradı? Kim benim eşimi ya da çocuklarımı dövdüğümü gördü?
Kendime ait olanları seviyor olmam yanlış mı? Babamın yaşadığı yerde Siyu (Sioux) olarak doğdum, halkım ve topraklarım uğruna ölebileceğim için mi bana vahşi diyorlar.


10 Ocak 2021 Pazar

EKONOMİ HİKAYELERİ: GERÇEK FABRİKA MÜDÜRÜ NASIL ÇALIŞIR?

Büyük Amerikan imalat fabrikalarından birinin yönetim kurulu üyeleri kâr ve zarar hesaplarını incelerken, fabrika müdürünün aylığına takılmışlar ve bu ücretin yüksek olduğunu düşünmüşler. İçlerinden iki kişi seçerek fabrika müdürü denen bu adamın neler yaptığını bir görmelerini ve ondan sonra bu konuda karar verilmesini kabul etmişler.

İki kişilik heyet bir sabah sessizce fabrikaya gitmiş ve fabrika müdürünün odasına girmiş. Gördükleri manzara şu olmuş: Fabrika müdürü elinde kahve fincanı, ağzında purosu, etrafa halka dumanlar yaymakla meşgul. Masanın üstünde ne bir dosya, ne bir kâğıt, hiç bir şey yok. Bir müddet kendisi ile oradan buradan konuşan heyet üyeleri, bu müddet zarfında müdürün hiç bir işle meşgul olmadığını ve yalnız birkaç basit telefon konuşması yaptığını görmüşler.

Fabrika Müdürü değişiyor!

Heyet aldığı intibadan memnun, idare meclisine “fabrika müdürü denilen zatın yanında bulundukları üç küsur saat zarfında hemen hemen hiçbir şeyle meşgul olmadığını ve bu bakımdan böyle basit bir iş için verilen yıllık 100.000 dolardan en aşağı üçte iki nispetinde bir tasarruf sağlanabileceğini” söylemiş. Tabii fabrika müdürü bu indirmeye razı olmamış, işten ayrılmış.

25 Temmuz 2020 Cumartesi

EKONOMİ HİKAYELERİ: 'HAYATTA KALMA SAPMASI' NEDİR?


Doğru şeye odaklanmanın mükemmel bir örneği:

II. Dünya Savaşı sırasında Müttefikler, Naziler tarafından vurulan uçaklardaki kurşun deliklerini haritaladılar ve düşman topçularının ağır hasar verdiği alanları güçlendirmeye çalıştılar.

Hedefleri uçağın daha fazla kırmızı noktalı (veya daha fazla merminin isabet ettiği) alanları yeniden inşa etmek ve güçlendirmekti. Teorik olarak, bu mantıklı bir çıkarımdı. Sonuçta, bunlar en çok etkilenen bölgelerdi.

Ama bir matematikçi olan Abraham Wald farklı bir sonuca vardı: kırmızı noktalar sadece eve dönebilen uçaklara verilen hasarı temsil ediyordu.

Gerçekten güçlendirilmesi gereken alanlar, mermilerin isabet etmediği yerlerdi. Çünkü bunlar, uçak vurulduğunda hayatta kalamayacağı yerlerdi.

Bu fenomene hayatta kalma sapması denir. Yalnızca hayatta kalan örneklere odaklanmanızdan kaynaklı bir hatadır.

(Mühendis Beyinler Facebook sayfasından alıntıdır)

5 Mart 2020 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ: ODTÜ'DEKİ DERSTE "RİSK NEDİR?" DİYE SORULUNCA...

ODTÜ İşletme Bölümü'nün en bilge hocalarından Muhan Soysal, Stratejik Yönetim dersinde tek soruluk bir sınav yapmaya karar verir. Dersin adının hakkını vererek tahtaya "What is risk" yazar.

Bir öğrenci, sınav kağıdına sadece "This is risk" yazar. Tahmin ettiğiniz gibi bu zeka dolu cevaptan sonra sınıftaki en yüksek notu alır.
Daha sonraki sınavda Muhan Hoca aynı soruyu aynı sınıfa sorar. Bir önceki sınavda en yüksek notu alan öğrenci yine aynı cevabı verir. Fakat bu kez kendisi dışında herkes sınavdan geçer. Şaşkın bir şekilde hocaya sebebini soran öğrenci şu cevabı alır:
"Aynı koşullar altında aynı riski iki kez almak aptallıktır!"
(Kaynak: ODTÜlülerin ODTÜsü)

15 Ocak 2020 Çarşamba

EKONOMİ HİKAYELERİ/KONFÜÇYÜS, YÜKSEK MEMUR ŞAO-ÇENG'İ NEDEN İDAM ETTİRDİ?

Konfüçyüs, Hükümdar'ın isteği üzerine bir süre için şehrin yönetiminde olmayı kabul eder. Yedi gün boyunca etrafı izler. Yedinci gün yüksek memur Şao-Çeng'i idam ettirir.
Öğrencileri çok şaşırırlar, yanına gider ve, sorarlar: "Şao-Çeng bu şehirde hatırlı ve kuvvetli bir adamdı. Şimdi şehrin yönetimini aldıktan sonra ilk işiniz onu astırmak oldu. Bu yaptığınız doğru mudur? Bildiğimiz kadarıyla bu adam haydutluk, hırsızlık yapmamıştı..."
Konfüçyüs "yaptığımın nedenlerini size anlatayım" der ve anlatır:
"Dünyada beş ağır suç vardır. Haydutluk ve hırsızlık bunların arasında değildir, daha sonra gelirler. Bu beş suç şunlardır:

20 Aralık 2019 Cuma

EKONOMİ HİKAYELERİ: FIRTINA ÇIKTIĞINDA UYUYABİLİRİM

Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu. Gel gelelim ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce çalışmaktan vazgeçiyor, "Burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur." diyorlardı.

Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın haline bakıp:
"Çiftlik işlerinden anlar mısın?" diye sormadan edemedi çiflik sahibi.
"Sayılır." dedi adam, "Fırtına çıktığında uyuyabilirim."

Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boş verip çaresiz adamı işe aldı. Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü de görünce içi rahatladı. Taa ki o fırtınaya kadar... Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı. Öyle ki, bina çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu:

20 Mayıs 2019 Pazartesi

ATATÜRK'ÜN YAŞAMINDA VE 9 VE 19...

Hiç fark ettiniz mi?
Atatürk'ün yaşamında 9 ve 19'lu rakamların çok özel bir yeri vardır. 
Atatürk'ün 9 ve 19 şifresi, ABD'de yaşayan ve "Sayılar insan gibidir" diyen Prof. Aziz Ş. İnan tarafından ortaya atıldı.
BAZI ÖRNEKLER
- 19. yüzyılın bitimine 19 yıl kala doğdu.
- 19 yaşında Harbiye'ye girdi.
- 9 Ocak 1912'de Trablusgarp'da İtalyanlar'ı bozguna uğrattı.
- 19 Mayıs 1915'te albaylığa yükseldi.
- 9. Ordu Komutanı olarak Erzurum'a tayin edildi.
- 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı.
- 1919'da yani Samsun'a çıktığında iki 19'un toplamına eşit yaştaydı. 

10 Nisan 2019 Çarşamba

EKONOMİ HİKAYELERİ - İMPARATOR NİNTOKU: HALKIN FAKİRLİĞİ FAKİRLİĞİMİZ, ZENGİNLİĞİ ZENGİNLİĞİMİZDİR.


Japonya'da 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta oturan İmparator Nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar. 
Gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar.
Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir...
Sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda bolluğa kavuşur...

Nintoku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. Yanındaki eşine sevinç içinde "artık zenginiz" der...
İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek "Sen bu halimize zenginlik mi diyorsun?" der...
Nintoku'nun yanıtı, yüzyıllardır Japonlar'ın aklından çıkmaz; 
"Halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir.
(Anonim)

28 Mart 2019 Perşembe

EKONOMİ HİKAYELERİ: TÜRKİYE'DE BİR BANKA NEDEN BATTI?

Prof. Dr. Salih Neftçi (1947-2009)
"Türkiye'nin köklü bankalarından birinin patronu beni aradı. Atılım yapmak istediklerini söyledi. Yöneticilerine eğitim vermemi istedi. Doğrusu hiç vaktim yoktu ama, neticede memlekettir, geldim.”
“Bir hafta sürecekti. İstanbul'da küçük bir oteli kampa çevirmişlerdi. Bankanın yöneticileri, Anadolu'daki şube müdürleri, hepsi orada kalıyordu. Otelin restoranı, konferans salonu olarak kullanılıyordu.”
“Kürsüye çıktım. Hani bir zamanlar kösele ayakkabının içine beyaz çorap giyme hastalığımız vardı ya… İlk dikkatimi çeken bu oldu. Hemen hepsi beyaz çoraplıydı.”
“İngilizce bilen var mı diye sordum. Bir iki üst düzey yönetici haricinde, yoktu.”
“Ama istisnasız hepsinin önünde not defterleri vardı. Can kulağıyla dinliyorlardı. Gece çalışıyorlar, ertesi sabah yeni yeni sorularla geliyorlardı. Merak ediyorlardı. Her saniyeyi değerlendirmek için, çaba harcıyorlardı.”
“Bu banka, Türkiye'nin en büyük bankalarından biri oldu. Elbette çok küçük bir parçasıydım ama, kendime gurur payı çıkarıyordum.”

3 Şubat 2019 Pazar

EKONOMİ HİKAYELERİ: 'PÜF NOKTASI'NI BİLMEK....


Vaktiyle testi ve çanak-çömlek imal edilen kasabalardan birinde, uzun yıllar bu meslekte çalışan bir çırak, kalfa olup artık kendi başına bir dükkan açmayı arzu eder olmuş. Ne yazık ki her defasında ustası ona:

- Sen, demiş, daha bu işin püf noktasını bilmiyorsun, biraz daha emek vermen gerekiyor. Ustanın bu sonu gelmez nasihatlerinden sıkılan kalfa, artık dayanamaz ve gidip bir dükkan açar. Açar açmasına da yeni dükkanında güzel güzel yaptığı testiler, küpler, vazolar, sürahiler onca titizliğine ve emeğe rağmen orasından, burasından yarılmaya, yer yer çatlamaya başlar. Kalfa bir türlü bu çatlamaların önüne geçemez. Nihayet ustasına gider ve durumu anlatır. Usta:

(Tıklayınız) EKONOMİ HİKAYELERİ: AĞUSTOS BÖCEĞİNİN ŞARKISINI DUYMAK

28 Ocak 2019 Pazartesi

EKONOMİ HİKAYELERİ: SOROS, 16 EYLÜL 1992'DE (KARA ÇARŞAMBA) NASIL 1 MİLYAR DOLAR KAZANDI?

Dünyanın en önemli iktisatçılarından biri olan Prof. Dr. Daron Acemoğlu'nun ders kitabı olarak kaleme aldığı "Makroekonomi" başlıklı kitapta iktisat biliminin temel konuları gerçek hayattan örneklerle öğrencilere ve iktisat meraklılarına anlatılıyor. Türkçe'de de yayınlanan kitapta Acemoğlu ve iki meslektaşının gerçek hayattan somut örneklere referans yaptığı konulardan birisi de döviz piyasaları.
Acemoğlu ve meslektaşları bu konuyu anlatırken Soros'un döviz piyasalarındaki işlemleri ile nasıl zenginleştiğine değiniyor. Kitapta Soros'un 1990'ların başında sterlinle borçlanıp Alman markı satın alması işlemlerinin ana hatlarına yer veriliyor. 1990'dan 1992'ye kadar İngiliz sterlininin Almanya'nın euro'dan önce kullandığı para birimi olan Alman markına karşı sabitlenmiş bir döviz kuru vardı. Ancak 1992'de değişen piyasa güçleri İngiliz sterlininin değer kaybetmesi yönünde baskı yapmaya başladı.

21 Kasım 2018 Çarşamba

EKONOMİ HİKAYELERİ: İLK GÜNÜNDE SADECE "BİR" SATIŞ YAPABİLEN GENÇ ELEMAN



Köylü bir delikanlı genç dünyanın en büyük alışveriş merkezine iş başvurusu yaptı. Dünyanın bu en büyük mağazasında her şey satılmaktaydı. Personel müdürü gence;
- Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
- Evet, köyümde bu işi yaptım.


Personel müdürünün gözü genci tuttu.
- İyi, yarın başlıyorsun dedi.

Akşam ilk günü değerlendiririz.

Ertesi akşam Personel müdürü, genci karşısına aldı.
- Evet, bugün kaç satış yaptın? diye sordu.
- Bir.
- Ne bir mi? Öteki arkadaşların otuzdan fazla satış yaptılar. Sen nasıl yalnızca bir satış yapabilirsin? Kaç dolar tuttu peki?