24 Ağustos 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ İMAR BONOLARI ÖDENMEZSE...

Cahit UYANIK 

Meclis'te bu hafta İmar Bankası bonozedelerine ilişkin yasa tasarısı kaldığı yerden görüşülmeye devam edilecek. Ortada 700 trilyon lirayı aşkın bir rakam var. Türkiye ne ilginç ülke; 8,5 katrilyon liralık hayali mevduata ilişkin ödeme planı Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden yapılandırıldı ama 700 trilyonluk Hazine bonosu için kanun çıkarmak gerekiyor. 

Peki neden böyle? Çünkü yasa koyucular hayali mevduat olabileceği ihtimalini yasalara yansıtmışlar ama Hazine bonosu için benzeri hayali satış düzeneğinin kurulacağını akıllarına bile getirmemişler. Doğrusu bu bir hata değil. Hata, bu satışların denetlendiği sistemden sorumlu olan devletin mali kuruluşları... Hazine, Maliye Bakanlığı, BDDK, SPK, İMKB bu konudaki ilk sorumlular. 

İmar Bankasının borsada işlem yapma lisansının 90'lı yılların başında kaldırıldığını bilmeyen mi var? Yok. Türkiye, repo yoluyla açığa Hazine kağıdı satışını 1994 Krizi sırasında aracı kurumlar üzerinden yaşamıştı. Bu konunun tekrar etmemesi için çok geniş tedbirler alınmıştı. Ama aradan 8 yıl geçtiğinde kimse bu banka açığa Hazine bonosu satarken kılını bile kıpırdatmamış. Savunma istenirse bol miktarda laf salatası ortada duruyor. Ye yiyebilirsen...

Devletteki mali sistem aymazlığının ulaştığı son noktanın en çarpıcı örneği herhalde budur. Hal böyle olunca milletvekillerinin böyle bir yasaya evet derken vicdanları sızlamış olmalı. Birbiriyle doğru dürüst geçinemeyen ve haberleşmeyen bu kurumların Mali Piyasalar Üst Kurulu çatısı altında toplanmasını bir kez daha düşünmek gerekebilir. Hiç olmazsa aynı çatı altında dururlarsa belki birbirlerinden haberdar olurlar.

Durum böyle ama Türkiye'nin 2003 sonu itibarıyla bu yasayı reddetmesi eski deyimle 'şuyuu vukuundan beter' sonuçlara neden olabilir. Bu yasa reddedilirse İç Tüzük gereği 2004 sonundan önce Meclis'e yeniden sevk edilemez. O zaman Hazine'nin açığa satılan Hazine bonoları nedeniyle borç geri ödeme itibarı zedelenir. Bunun basit sonucu iç borçlanma faizleri ile ikinci el piyasadaki faizlerin iyice yükselmesi demektir. Önümüzdeki yıl herkes tek haneli enflasyonun görüleceğinden bahsederken, bir süredir unuttuğumuz yüksek reel faiz kabusu yeniden ortaya çıkabilir. 

Türkiye ve ne yazık ki Meclis, bu 700 trilyonluk faturayı da sineye çekmek zorundadır. Elbette bu faturaların bir gün, bir yerde, birilerine ödetilmesi de elzemdir. Onu da yapmak bu Meclis'in görevlendirdiği hükümetin işidir. Şimdiden hesaplaşma yılı olacağa benzeyen 2004'ün en önemli gündem maddelerinden biri bu olmalıdır.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  15 Aralık 2003 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder