9 Ağustos 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / YENİ NİYET MEKTUBUNUN YORUMU

Cahit UYANIK 

IMF'ye verilen 3'üncü Ek Niyet Mektubu açıklandı. Adının başında 'Ek' yazdığına bakmayın; bu mektubu 2'inci Ana Niyet Mektubu gibi değerlendirmekte fayda var. Çünkü yaklaşık 1 yıl önce imzalanan mektup 64 maddeyken, şimdiki mektup ise 62 maddeden oluşuyor. Aslında buna 62 madde demek hatalı. Çünkü dikkatli bir bölümlendirme yapılsa, mektubu 100 maddeye çıkarmak işten bile değil. Belli ki ekonomi yönetimi ve IMF, ayıp olmasın diye mektubu 62 maddeye  sığdırmak için bazı daktilo oyunları yapmışlar.

3'üncü Ek Niyet Mektubunun ayrıntıları bir yana, ortaya koyduğu en önemli gerçek şu: Ekonomi yönetimimiz tamamen IMF'nin gözetimi ve denetimi altına girdi. Türkiye-IMF ilişkilerinde bugüne kadar hiç olmayan bir şey oldu ve Carlo Cottarelli başkanlığındaki Türkiye Masası uzmanlarını Ocak, Şubat ve Mart ayları boyunca 10-15 günlük periyotlar halinde sık sık Ankara'da göreceğiz. Anlayacağınız Hazine Müsteşarlığının 15'inci katındaki 'IMF'nin kurtarılmış bölgesi' hiç boş kalmayacak. 

Mektuba göre, IMF'nin 2001 yılının ilk çeyreğine verdiği önemin arkasında acaba neler var? IMF neden böyle bir 'sıkı disiplin' ortamı yaratmak istiyor? Bunu 'Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer' atasözü ile açıklamak mümkün. IMF, Ağustos-Kasım 2000 dönemindeki yönetim ve irade boşluğunun faturasının çok büyük olduğunu gördü.

Şimdi kendisini, verdiği krediyi ve uluslararası itibarını sağlama almak isteyen IMF, Ankara'yı komşu kapısı haline getirmekten çekinmeyecek. Oysa 1 yıl önce açıklanan Ana Niyet Mektubunda gözden geçirme ziyaretlerinin 3 aydan 6 aya uzatılacağı bildirilmişti. Demek ki IMF bırakın 6 aya uzayan periyodu, neredeyse Carlo Cottarelli'yi geçici görevle 3 aylığına Ankara'da tutacak. 

IMF'nin bu hassasiyetini bir yana bırakırsak Türkiye'yi gerçekten çok zorlu bir 3 ay bekliyor. Eğer bu 3 ay başarı ile atlatılırsa, şu an içinde yürüdüğümüz derin ve karanlık tünelin ucundaki ışık görülebilir. Bu 3 ay, ilk belirtileri görülmeye başlanan sosyal hareketler açısından da kritik... Bu hareketlerin sosyal patlamaya dönüp dönmemesi izlenecek politikalara bağlı. 

Hükümetin bu noktada bir 'sosyal paket' hazırlayarak açması gerekebilir. Sosyal paket, işsizlik ve yoksullukla mücadele ön planda tutularak hazırlanabilir. Ancak paket daha önce Güneydoğu için açılan ekonomik paketlere benzerse, hükümetin elinde patlayabilir. Öngörülen önlemler somut, elle tutulur ve gerçekten sosyal tansiyonu düşürücü özellikler taşımalı.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  25 Aralık 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder