Cahit UYANIK
Ah güzel Datça...
Milenyum yani 2000 senesinde
Böyle bir Temmuz ayında görmüştüm seni
Sen şimdi yanmaktasın maalesef
Yüreğimizi de dağlayarak...
Ankara Aşağı Ayrancı'da
Her yönü nezaketle süslü
Bir öğretmen emeklisinden kiralamıştım yazlığı...
Çay ve kurabiye de ikram etmişti hanımefendi...
Allah uzun ömür versin; yaşıyordur umarım...
O tatil mutlaka yapılacak; olmazsa olmaz.
Yazlık kiracılığı bizimki...
Nevresimler çarşaflarla dolu bavullarımızı toplayıp...
O muhitin kralı Pamukkale Turizm'in güzel otobüsüne doluşup yola düşmüştük
Yüksek ağaçların gölgelediği Marmaris Garajında otobüs boşalmıştı da sabah 7'de...
15-20 kişi gibi gelebilmiştik sana...
Dolambaçlı yollardan geçerek...
Deniz, yolla saklambaç oynayıp duruyordu
Her taraf ağaç ağaç ağaç; en doğal halleriyle...
Yolları daracıktı; ama genişletmeye başlamışlardı...
Başım dönmüştü kıvır kıvır yollarda
Büyük oğlum Uğur da dayanamamıştı sonuna doğru ve...
Alper ise annesinin kucağında,
Henüz 1 yaşında...
Özil Sitesindeydi yazlık... Karaincir Koyunda...
Her taraf 06 plakalı arabayla doluydu
Rahatlamıştık; Ankaralılar edeplidir çünkü
'Datçankara' diye espri yapmıştık kendi kendimize
Ertesi yıl ekonomik krizde
Kemal Derviş komşu Aktur Koyunda yüzmüştü
Yüzerken çekilen fotoları boy boy çıkmıştı gazetelerde...
Karpuzu domatesi bilumum meyve sebzesi organikti
Sokakları sakindi
Esnafı insanları efendi sınıfından...
Bozulmamış henüz burası demiştim, imrenmiştim
Yumuşatmış, iyimserleştirmiş, uyutmuş ve dinlendirmişti güzel havasıyla Datça...
Yaşamımızın, mesleğimizin stresini kirini pasını çelebice kabullenmişti bizden...
3 yıl önce de bir fırsat çıkmıştı Datça için
Selimiye ve Bozburun'u görelim demiştik sonra
Keşke gitseymişiz vazgeçmeyip...
Alacağımız olsun ama...
Ah Datça...
Dursun, sönsün bu yangın bir an önce...
Keşke yanmasaydın sen
Ben de yazmasaydım böyle bir yazı hiç...
(Bu yazı 14 Temmuz 2022 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder