20 Ağustos 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / BİR YASA, BİN SORU

Cahit UYANIK 

Türkiye ekonomisi, önümüzdeki günlerde hayli ilginç günlere gebe. Bankalara mali destek verilmesine ilişkin düzenlemenin Meclis'ten 'her derde deva ebegümeci' edasıyla geçirilmesiyle büyük tartışmaların kapısı açılmış oldu. Bundan sonra sorulması gereken soru şu: Kendisi kurtarılmaya muhtaç bankalar, nasıl olup da reel sektörün derdine deva olacak? Verilecek 5 milyar dolarlık desteğin 3 milyar doları reel sektöre nasıl ve hangi mekanizma ile aktarılacak?

Aktarılacak kaynaklar şirketlere yeni kredi kullandırma şeklinde olacağına göre, bu durum bankaların kredi risklerini dolayısıyla sermaye yeterlilik rasyolarını yeniden aşağıya çekmeyecek mi? Kredi verilecek şirketlerin ibraz edecekleri bilançoların gerçeği yansıttığı nasıl bilinecek? Bu sorular böylesine uzayıp gidebilir. Cevapları görmek için önce yasanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylanmasını, ardından da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) 'hazırladık bile' dediği uygulama tebliğini beklemek zorundayız.

Reel sektör temsilcilerinin de bu yasanın çıkmasından dolayı 'pek memnun' pozlarına girmesini anlamak mümkün değil. Yasayla ortaya konulan en somut destek olan Ziraat ve Halk Bankasından reel sektöre aktarılması kararlaştırılan 1,5 katrilyon liraya bir şey diyeceğim yok. Ancak kamu bankalarının başındaki yeni yöneticilerin, eskileri kadar anlayışlı olmayacaklarını şimdiden söyleyebiliriz. Ne de olsa bu bankalar önümüzdeki günlerde tamamen özel hukuk hükümlerine göre çalışmaya başlayacaklar.

Bunun yanı sıra yaklaşık 1 yıldır bankacılık sektörünün özel kesimi ile kanlı bıçaklı olan reel sektörün, yeni kredi imkanlarından yararlanacak işletmelerin belirlenmesi aşamasında bankacılarla yeniden kapışma ihtimali bulunuyor. Konuştuğumuz oda başkanları daha ortada para yokken, sadece varlık yönetim şirketi ve İstanbul Yaklaşımı çözümleri  ortaya atılmışken, kendilerini arayıp şirketinin ismini yazdırmak isteyen onlarca iş adamından söz etmişlerdi. Bu bile BDDK, bankacılık sektörü ve reel sektör temsilcilerinin önümüzdeki günlerde şirket kurtarma talepleri konusunda büyük bir baskı altında kalacağını gösteriyor.

Kısaca bankacılıkla ilgili bir düzenlemenin içine bazı siyasi kaygı ve baskılarla reel sektörün desteklenmesine yönelik ucu açık tekliflerin monte edilmesi, önümüzdeki dönemde bazı sorunlara yol açabilir. Oysa yapılması gereken şey,  önce reel sektörün desteklenmesine yönelik mekanizmaların kurulup işletilmesi, ardından bankacılık sektörü için bir kurtarma planı yapmaktı. Sapla samanın birbirine karıştığı bu düzenlemeyle, birbirinin gölgesine kurşun sıkan iki farklı sektörü yeniden bir potaya dahil etmek zor olacak gibi görünüyor.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  14 Ocak 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder