Cahit UYANIK
2004 yılında kurulan Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütü, 2 yıl önce adeta yükselişe geçti. Bu yükselişte güçlü ekonomik kaynaklara ulaşması ve şu ana kadar bir terör örgütü açısından hiç rastlanmayan bir finansal modele sahip olması önemli rol oynadı. 2014 yılı ortalarında Irak’ın kuzeyindeki en önemli kentlerden Musul’u ele geçiren IŞİD, büyük ekonomik ve mali kaynakların anahtarına da sahip oldu. Bu kaynaklardan en dikkat çekeni ve hemen kullanıma hazır olanı, Irak Merkez Bankası Musul Şubesinin kasasındaki yaklaşık 500 milyon dolar ve tutarı bilinmeyen altın külçelerdi.
Aynı zamanda petrol zengini olan bu bölge, tarımsal üretim,
su kaynakları ile maden zenginliği açısından
da iyi durumdaydı. IŞİD, petrol
ticaretinin yanı sıra buradaki tarımsal üretimden de pay almaya başladı. IŞİD
bu finansman modeliyle, şu ana kadar ortaya çıkmış hiçbir terör örgütüne
benzemiyor ve ‘devlet gibi ekonomik kaynaklara sahip bir terör örgütü’ olarak
tanımlanabiliyor. Ancak IŞİD aynı anda, terör örgütlerinin klasik finansman
modelini de kullanmaktan çekinmiyor. Fidye, tarihi eser kaçakçılığı, gasp,
soygun, organ ticareti, insan ticareti (kölelik), yurt dışındaki zengin
gönüllülerin yardımları ile kendisini destekleyen bazı devletlerin gizli
yardımları IŞİD’in diğer terör örgütlerine benzeyen gelir kaynakları… Öyle ki
IŞİD’in günlük gelirinin 10 milyon dolara ulaştığı tahmini yapılıyor.