Borçlanmanın Yakın Tarihi /
12 EYLÜL İLE BAŞLAYAN İÇ BORÇ DARBESİ...
İç borç, Çiller, Demirel, Özal ve Evren... Çok heyecanlı bir serüven...
Cahit UYANIK
Süleyman Demirel'in 1970'li yıllarda Başbakanlık görevini yürütürken 'aşırı borçlanıldığı' yönündeki eleştirilere cevaben sarf ettiği 'Borç yiğidin kamçısıdır' sözü hala akıllarda... Demirel belki bu sözüyle 1980 ve 1990'lı yıllar boyunca sık sık şaklatılacak kamçının ilk işaretini veriyordu. Çünkü devlet son 16 yılda her başı sıkıştıkça bu kamçıya başvurdu. Bazen 'zam' diye inleyen işçi ve memuru sakinleştirdi, bazen de yoğun alt yapı yatırımlarının finansmanında borçları kullanarak otoyol, köprü, baraj yaptı. Yani kamçı, ücret zamlarını karşılamak ve ülkedeki üretimi kolaylaştırıp artırmak için şaķlatıldı.
Son birkaç yıldır kamçı yine kalkıyor kalkmasına ama bu sefer 'şaklamıyor'. Aksine her kalkışta devlet bütçesini ve ekonomik dengeleri altüst ediyor. Başta faiz oranları olmak üzere borç göstergeleri füze gibi fırlamış durumda... Gelin görün ki ne yeni alt yapı yatırımları var ortada ne de verilen ücret zamlarından işçi ve memurlar memnun. Ülke, elektrik kesintisi tehditi altında... Yüzbinlerce işçi ve memur 'ha' denilince sokağa dökülebilecek kadar gergin.
Hazine, Türkiye'de 'devlet borçlanması' ile aynı anda akla gelen en önemli kurum. Çünkü iç ve dış borçlanma işlemlerinin yanı sıra bu borçların faiz ve ana para geri ödemesi gibi sonraki aşamalarının neredeyse tamamı Hazine tarafından takip ediliyor. İşte borçları yönetmekle mükellef Hazine, Türkiye'deki iç ve dış borçların son 16 yıllık trendini araştırdı. Hazine uzmanlarından Tülay Evgin'in 'Türkiye'de Konsolide Bütçe Uygulamaları Genel Değerlendirmesi 1980-1995' adlı araştırmasının bir bölümünde, hepimizi yakından ilgilendiren devletin son yıllardaki borçlanma politikaları incelendi.
Araştırma bir araya getirdiği verilerle son 16 yılda çeşitli anlayışlardaki hükümetlerin (Askeri rejim, ANAP hükümetleri ve DYP-SHP/CHP hükümetleri) izlediği bütçe ve borçlanma politikalarını yorumlayarak kıyaslamamıza da imkan tanıyor. Yani bir anlamda 'borç kamçısını kimin iyi kimin kötü şaķlattığını' gözler önüne seriyor.