Terör ve ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Terör ve ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ekim 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / BAYRAM VE BİREYSEL TERÖR

Cahit UYANIK 

Dokuz günlük bayram tatilinin en ilgi çekici olayı sizce neydi? Apo'nun Rusya veya etki alanı içindeki bir ülkeye kaçması mı? Bir kez daha kan gölüne dönüşen kara yolları mı? Yoksa çiçeği burnunda başbakanımız Ecevit'in çifter çifter kullandığı yerli makam otomobilleri mi? Hiç birisi değil.

Mübarek Ramazan Bayramı boyunca adeta bir cinayet, cinnet ve intihar sağanağı yaşadık. Televizyon spikerleri artık klasikleşmiş "Bayram tüm yurtta huzur ve güven içinde geçiyor" klişe cümlesini hiç sarf etmediler. Ülkenin dört bir yanından gelen bireysel terör ve kıyım manzaraları, bayram sohbetlerinin içine haince sızdı. Bir yerde 'etek boyu' tartışması, öteki yanda 'paylaşılamayan çocuk' sorunu, beriki tarafta 'odunu kim kesecek?' bahanesi anlık öfkeleri cinayete veya toplu kıyıma havale etti.

Burada uzun uzun enflasyonun yıkıcı etkilerinin maneviyat dünyamızı altüst ettiğini, bayram günlerinin dahi 'cinayet günleri'ne dönüştüğünü anlatan cümleler yazmayacağım. Bu cümleleri siz, televizyonlardan odalarımıza doluşan  içler acısı görüntülerin gerçek nedenini araştırırken zaten kafanızda kuruyorsunuz. Bu noktadan sonra, 'böyle gitmeye devam ederse sonuçlarının  nereye varabileceği' üzerinde durmakta yarar var. Muhtemel sonuçlar, mevcut nedenleri yaratanları belki bir nebze olsun düşünmeye ve önlem almaya yönlendirebilir.

1 Ekim 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / BATI'NIN MASA BAŞI OYUNLARI MERAKI

Cahit UYANIK 

İtalya ve Almanya başbakanlarının geçen hafta iyi ısıtılmış, püfür püfür havalandırılmış, güzel manzaralı, mis kokulu toplantı odasından kestikleri ahkam, bana neyi hatırlattı dersiniz? Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı İmparatorluğunun kaderinin çizilmeye çalışıldığı diplomatik maadrabazlıkları... Ancak o madrabazlıkların ne kadar tehlikeli sonuçlara neden olabileceği Sevr Anlaşması ile ortaya çıkmıştı. Türkiye'nin Sevr'i yırtıp atması için 6 yıl savaştıktan sonra, Lozan'da masa başı üçkağıtlarına karşı daha zor bir mücadele vermesi gerekmişti.

Türkiye'deki yurtsever aydınlar ve sokaktaki sağduyu sahibi ortalama vatandaş, Abdullah Öcalan'ın Sevr'i hortlatmak isteyen bazı güçlerin maşası haline geldiğini artık iyice anladı. Türkiye'nin güney doğusunda son 15 yıldır devam eden silahlı çatışmaların spontane mi geliştiği yoksa bazı dış güçlerin desteğinin de mi bulunduğu zaman içinde iyice netlik kazandı.

Birinci Dünya Savaşında 'Wilson Prensipleri' kisvesine bürünmüş Batı'nın büyük çıkarları, şimdilerde Orta Doğu'da inisiyatif almaya başlayan Türkiye'ye gene rahatsızlık vermeye başladı. Bu seferki çıkar kisvesinin adı, azınlık hakları ve Kürt Sorunu... Ama unutulmasın ki Türkiye Cumhuriyetini yedi düvele karşı birlikte savaşarak kuran kavimler kapısının gerçek sahibi Anadolu insanı, masa başında yaratılan yapay problemleri çözmekte artık iyice ustalaştı. 

21 Eylül 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 116 VEYA 226, 19 EDER Mİ?

Cahit UYANIK 

Biz ekonomi gazetecileri rakamları çok severiz. Rakamlar, yerinde kullanılırsa afilli analizlerin, ağız dolusu sarf edilen tumturaklı cümlelerin saltanatını bir anda yıkar. İnsan beyni ile onun dışında gelişen olaylar arasındaki akılcı ilişkiyi çoğu zaman rakamlar kurar. Ama rakamlara tapınmamak gerekir. Rakamları birer fetiş haline getirmemek, insanı insan yapan en önemli yönlerden birisidir.

Geçen Cumartesi de rakamların günüydü. Meclis'i 116 milletvekili toplantıya çağırdı, 226 milletvekili toplantıyı açtırdı. Apo bahanesine sığınılarak yapılan vatan millet sakarya edebiyatı, birkaç saat içinde sönüp tükendi. Takke düştü kel göründü. Meclis'in Erbakan Hoca'yı kurtarma operasyonuna alet edildiği apaçık ortaya çıktı. 

1998 Ekim ayından bu yana gerdan kıra kıra Meclis koridorlarında gezinen demokrasi kahramanları birden bire TCK'nın 312'inci maddesini hatırlayıverdi. 'Eşber Yasası' olarak bilinen 312'inci madde değişikliğinin gündeme gelmemesi için elinden geleni yapan eski RP'li yeni FP'li vekiller, işin ucu yasaklı liderlerine dokununca demokrasi mücahidi kesildiler. İşin acı yönü demokrasi denince mangalda kül bırakmayan liste küskünü bazı anlı şanlı isimlerin de bu büyük aldatmacaya dahil olmalarıydı.

İstanbul'un göbeğinde 14 kişinin yana yana can vermesi elbetteki rakam fetişizmine teslim olarak aldatılan Meclis'in, millet önünde düştüğü acı durumu maskeleyemedi. Meclisimiz kendi vatandaşları cayır cayır yanarken liste derdine düşmüş bazı isimlerin, aklı başına sonradan gelen demokrasi havarilerinin kurtarılması operasyonuna yama edildiği günleri de gördü. 

18 Eylül 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / PAP'IN YUTTURDUĞU HAP...

Cahit UYANIK 

Türkiye uzun yıllardır piyasalaşmış bir ülke. 1985'in sonunda Borsa'nın faaliyete geçmesiyle başlayan süreç 1988 yılında Merkez Bankası bünyesinde kurulan para piyasalarıyla tamamlanma aşamasına girmişti. 1989 yılında verilen konvertibiliteye geçiş kararıyla hormonla büyütülen piyasalar, şu anda siyasetçilerin korkulu rüyası... 

Ekonomik konuları pek sevmeyen eski bir başbakanımızın piyasayı sadece televizyon ekranlarının köşesinde kırmızıya veya yeşile dönmüş oklar olarak algıladığını çok önceden öğrenmiştik. Geçenlerde konuştuğumuz bir siyasetçinin, aynı başbakanımızın oklar kırmızıya döndüğünde kendine has tik'lerinin artmaya başladığını anlatması da doğrusu pek sürpriz değildi.

Türkiye'de eksik kalmış veya yapılmamış tartışmalardan birisi, piyasalaşma sürecine erken girilip girilmediği olmalı. Çünkü piyasa denilen kavram giderek dallanıp budaklanıyor ve siyasi boyutlar içermeye başlıyor. Geçen hafta ABD'de ortaya çıkarılan, kısaca 'Terör Piyasası' denilen ve üzerinde bahis oynatılacak ülkeler arasında Türkiye'nin de bulunduğu proje, piyasalaştırma kavramının en hastalıklı şekli olmalı.

Anlaşılan o ki piyasalara; tasarruf-yatırım dengesi sağlamak, para ve mal ticaretine aracı olmak ve ekonominin siyasetten nasıl etkilendiği yönünde gösterge oluşturması bağlamındaki işlevlerden daha başkasını yüklemek büyük sorunlara yol açabilir. Yani ekonomik güçlerin politikaya, hele hele dış politikaya hisse senedi mantığı ile yaklaşması fikir düzeyinde bile olsa hoş değil.

Peki bu Politik Analiz Piyasasına (PAP) dünya çapında ün yapmış bir ekonomik ve piyasa araştırmaları kuruluşunun karışmasına ne demeli? Hatırlayacaksınız ki Economist Intelligence Unit (EIU) adlı kuruluş daha birkaç ay önce Türkiye'de darbe ihtimalinin arttığı öngörüsünde bulunup ortalığı karıştırmıştı. 

26 Ağustos 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / TERÖRİZM ŞEBEKESİ KİTAPÇIĞI

Cahit UYANIK 

Elimde bir kitapçık var: Terörizm Şebekesi. 11 Eylül Saldırısı ve onu izleyen yıl yapılan Afganistan Operasyonu sonrasında ABD Büyükelçiliği tarafından Türkçe'ye çevrilmiş bir ABD Hükümeti yayını. Kitapçığın bir sayfasında El Kaide'nin faaliyette bulunduğu ülkeler sıralanmış. Listede Türkiye de var. Aradan yaklaşık 2 yıl geçiyor ve İstanbul'da El Kaide şüphesi bulunan önemli bir terör eylemi yapılıyor.

Yine Terörizm Şebekesi kitapçığının verdiği listede bir başka ayrıntı gözden kaçmıyor. Irak, El Kaide'nin faaliyet gösterdiği ülkeler listesinde yok. Ama ABD, yaklaşık 1 yıllık alt yapı çalışmasının ardından; dünyayı Irak'ın El Kaide'ye destek verdiğine inandıramamasına rağmen, bu ülkeye 2003 yılında operasyon düzenliyor. Irak'a girdiğinde El Kaide'yi bulamayan ABD, kevgire dönmüş bu ülkede şimdi o örgütle boğaz boğaza kapışıyor. Yani ABD aslında olmayan Usame Bin Ladin- Saddam Hüseyin ilişkisini kendi elleri ile yaratıyor. 

Bundan zarar gören ülke ise Türkiye oluyor. Gazetelerde daha bundan birkaç hafta önce Irak'tan bazı El Kaide'ye bağlı teröristlerin Türkiye'ye sızmış olabileceğine dair haberler yer almadı mı? Irak Savaşı öncesi, savaş sırası ve sonrasında 'Aklınızı başınıza toplayın; ABD'ye komşu oluyoruz' diye sevinenlere acıyorum. Türkiye meğer ABD'ye değil El Kaide'ye komşu olmuş da haberimiz yokmuş.

23 Ağustos 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / İŞ DÜNYASI VE GÜVENLİK

Cahit UYANIK 

Ardı ardına patlayan 4 bomba ve onu izleyen haftalarda ortaya çıkan gerçekler, terörün yavaş yavaş iş dünyasının içine sızmakta olduğunun delili. Böylesine büyük ve tüm dünyayı dehşete düşüren eylemlerin planlayıcı ve finansörlerinin kendilerine 'iş adamı' süsü vermesi Türkiye'ye ders olmalı. Türkiye pek çok alanda olduğu gibi iş dünyasına girip çıkanların kütüğünü bile tutmuyor. Yani bu konudaki kayıt dışılık önümüzdeki dönemde daha fazla başımızı ağrıtabilir.

Şüphesiz Türkiye'de girişim özgürlüğü var. Kimse kimsenin yeni bir işyeri açmasına, yeni bir yatırıma girişmesine sudan sebeplerle engel olamaz. Ancak Türkiye'de iş dünyasının kendi kendini denetleyecek mekanizmalarının olmaması veya etkin çalışmaması, devletin piyasalarda denetleyici olarak değil de oyuncu olarak bulunması, mevcut denetimlerin ise yasak savma kabilinden yapılması terör örgütleri için iş adamı kamuflajını cazip kılıyor. 

Türkiye, benzeri bir hatayı finans sektöründe yaptığı için hala çok büyük faturalar ödüyor. Kim bankacı kim bankacı değil veya kim bankacı olmalı kim bankacı olmamalı  ayrımı iyi yapılamadığı için, adına yolsuzluk diyerek rahatladığımız büyük finans sahtekarlıkları önümüze onlarca milyar dolarlık faturayı koyup gitti. 

Türkiye dünyadaki gelişmeleri iyi takip edebilse, iş dünyası içinden bazı istihbari bilgi edinebilecek yapılanmaları sağlamış olsaydı, acaba batık bankaların faturası daha küçük olabilir miydi? BDDK'nın eski başkanı Engin Akçakoca'nın 'finansal dedektiflik' önerisi hala akıllarda... Bu soruların dikkatlice irdelenip sonuçlarına göre yeni önlemler alınması gerekiyor. 

2 Ağustos 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ERKEN SEÇİMİ ETKİLEYECEK 3 FAKTÖR

Cahit UYANIK 

Başbakan Bülent Ecevit'in rahatsızlığı, herkesin gönlünde yatan arslanın zamansız kükremesine neden oldu. Koalisyon partileri, muhalefet partileri, DSP'nin içi, Meclis dışı muhalefet, henüz siyasete yeni ısınan bazı isimler, siyasi hareket statüsünden siyasi parti aşamasına bir türlü terfi edemeyen aydın grupçukları dalgalandı. Nasıl durulacağını ise zaman gösterecek.

Sonuçta Türkiye'nin önümüzdeki 1 yıl sonunda seçime gideceği konusunda herkes hemfikir oldu. Türkiye'deki seçim kampanyalarının 3 ayı kapsadığını düşünürsek, koalisyon partilerinin kaderini önümüzdeki 9-12 ay belirleyecek gibi görünüyor. Ancak Türkiye'de yaşayacağımız seçimleri belirleyecek birkaç önemli ve büyük gelişmeye dikkat çekmekte fayda var. 

31 Mayıs 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / APOCULAR, PKK, GAP VE TÜRKİYE

Cahit UYANIK 

Yıl 1979. 'Apocular' kavramını ilk kez ortaokul yıllarında tanıdım. Gaziantep'in gecekondu mahallelerinde korku salan bu grubun, akla gelen ilk özelliği acımasızlığıydı. En küçük fraksiyon çatışmalarında bile Apocular, gözlerini kırpmadan adam yaralıyor veya öldürüyordu. Herkes bu fraksiyona bulaşmaya korkuyordu. Geçenlerde Gaziantep mahreçli bir haberden Apocular'ın '80 öncesi işlenen 70'i aşkın faili meçhul cinayetten sorumlu olduğunu öğrenince hiç şaşırmadım.

Apocular, "Önce solcuyu sağcıya düşür. Sonra solcuyu solcuya, sağcıyı sağcıya..." politikasının bir ürünüydü. Apocular, 1980 sonrası törpülenen sol-sağ çatışmasından kazançlı çıktılar. Kendilerine parti kimliği verip PKK oldular. Apocular'ın PKK'laştığı dönemle Türkiye'nin GAP Projesine ağırlığını koymaya başladığı dönemin birbiriyle kesiştiğini dikkatlerinize sunarım. 

Türkiye 1980'den hemen sonra dışarıda kapı kapı dolaşıp GAP Projesine dış kredi aradı. Ama veren olmadı. Türkiye'ye kredi vermeyen kurumların arasında, şu anda devlet katında büyük hüsnükabul gören ve 'halaskar' pozlarında el üstünde tutulan yabancı uluslararası kurumların bulunduğunu söylemek isterim. Aslında onlara kızmak yersiz. Vermeyene değil verdirmeyene bakmak gerek.

30 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / TERÖRÜN FİNANS KAYNAKLARİ, ABD VE BATI

Cahit UYANIK 

Terörle mücadele sadece özel tim yetiştirip silahlı çatışmaya girmekle olmuyor. Terörün finansman kaynaklarını kesmek en önemli olgu. Terör örgütleri finansmanlarını uyuşturucu, silah kaçakçılığı ve uyuşturucu yapımında kullanılan kimyasal maddeleri alıp satarak sağlıyor. Bu nedenle terörle mücadelede girilen yeni dönemde ülkelerin uyuşturucu kullanımı ve silah üretimini sıkı sıkıya kontrol etmelerinin yanı sıra kimyasal fabrikaların denetiminde de yeni önlemleri devreye sokmaları gerekiyor. Bu ise Batı'da bu sektörlerden geçimini sağlayan büyük bir kitlenin işsiz kalması demek. 

Yani başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin terörün kaynaklarını kurutmak konusunda öncelikle kendilerine çeki-düzen vermeleri zorunlu. Çünkü terör örgütleri Batı'nın zenginliğini kendisine yönlendirmek için uyuşturucuyu kullanıyor. Buradan kazandığı parayla ise Batı'dan tekrar silah ve uyuşturucu hammaddesi alıyor. Anlayacağınız al gülüm-ver gülüm tarzı bu illegal ticaretin bitmesi gerekiyor.

7 Ekim 2023 Cumartesi

DOĞU VE GÜNEYDOĞU İÇİN YENİ BİR KALKINMA MODELİ ÖNERİSİ

Cahit UYANIK 

Türkiye'nin bir türlü çözülemeyen sorunlarından birisi, bölgeler arası kalkınmışlık farkları. Bu konuda onlarca yıldır çok çeşitli çözüm paketleri değişik hükümetler tarafından açıldı ve uygulandı. Ancak elde edilen sonuçlar pek iç açıcı değil. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yönelik yatırım teşviklerinin işe yaradığını söylemek çok zor. "Üstüne para verilerek" de olsa yatırımcıların bu bölgelere gitmesi sağlanamıyor.

Geçtiğimiz günlerde bu konuda Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfının (TESEV) Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile ortaklaşa yaptığı oldukça kapsamlı bir çalışma kamuoyuna açıklandı. "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Sosyal ve Ekonomik Öncelikler" adını taşıyan bu çalışma, bir sivil toplum kuruluşunun ve bölgesel kalkınma konusunda uluslararası tecrübeye sahip bir kuruluş tarafından açıklanan çok geniş kapsamlı öneriler dizisi olması nedeniyle, şimdiye kadar hep hükümetlerin ve devletin geliştirerek açıkladığı paketlerden farklı bir görünüm veriyor. Neden mi?

Çalışma, mevcut teşviklerin Doğu ve Güneydoğu Bölgesine bir katkısının mümkün olmadığını ve bunun yerine bölgesel, sektörel ve hatta alt sektör bazında teşvik verilmesini öneriyor. UNDP ve TESEV bölge ekonomisinin sorunlarının 'bölge dışından yatırımcı çekmeye yönelik büyük ölçekli bir sanayi hamlesi' ile de aşılabileceğine inanmıyor. İki kurum, bunun yerine bölgedeki talebe yönelen, girişimcilik kültürünü geliştirecek, daha küçük ve orta ölçekli işletmeler için planlanacak teşvik politikalarının kısa vadede daha işlevsel olabileceğini öneriyor. Oysa daha önce açıklanan teşviklerin hemen hepsi "Türkiye'nin Batısına değil Doğusuna yatırım yaparsanız düşük faizli kredilerden yararlanabilirsiniz. Yatırım işletmeye alındığında ise uygun vergi ve sigorta primi indirimlerinin yararlanabilirsiniz" mantığına dayanıyordu. Ama işe yaramadığı görüldü. Şimdi bu mantığın tamamen terk edilerek küçük ve orta boy işletmelere yönelik bir politikaya dönüş öneriliyor.

23 Aralık 2021 Perşembe

HERKESİN KENDİNE GÖRE TANIMLADIĞI 10 İSİMLİ TERÖR ÖRGÜTÜ: IŞİD

1) IŞİD

2) İD

3) ISIL

4) ISIS

5) IS

6) DAİŞ

7) Daeş

8) Daesh

9) Da'esh

10) DEAŞ...

10 tane ismi var... Çıkışı, yaşamını sürdürebilmesi ve destekleyenleri gibi.. Çok boyutlu ve kolay anlaşılmaz bir örgüt...

(Tıklayınız) DEVLET GİBİ EKONOMİK KAYNAKLARA SAHİP BİR TERÖR ÖRGÜTÜ: IŞİD

5 Ekim 2021 Salı

MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİ: TERÖRÜN EKONOMİYE MALİYETİ 36 YILDA 2,3 TRİLYON DOLAR

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 05 Ekim 2021 tarihli Meclis Grup Toplantısında, 36 yılda (1984-2020) terörün Türkiye ekonomisine maliyetini yaklaşık 2,3 trilyon dolar olarak açıkladı. Ancak Bahçeli bu hesaplamanın nasıl yapıldığı veya kaynağı hakkında bilgi vermedi. Bahçeli'nin bu açıklaması uzun zamandır önemli bir ağızdan yapılan ilk terörün ekonomik maliyeti açıklaması olma özelliğini de taşıyor. Bahçeli'nin konuşmasının konuya ilişkin kısmı şöyle: 

(Tıklayınız) TÜRKİYE, TERÖRLE EKONOMİK AÇIDAN ZAYIFLATILMAYA ÇALIŞILIYOR

"Terörle mücadelede çok ağır bedeller ödenmiştir.

Lütfen dikkat buyurunuz; 1984-2020 yılları arasında asker, polis, güvenlik korucularımızdan mülhem olmak üzere 8 bin 123 güvenlik görevlimiz şehit olmuştur.

Yaralanan güvenlik görevlimiz ise 25 bine yaklaşmıştır.

Bu dönemde PKK’nın hunhar saldırıları sonucunda 6 bin 21 sivil ve masum vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

1984’den 2020 yılına kadar 84 bin terör saldırısı gerçekleşmiştir.

Yine bu dönemde terörle mücadeleye harcanan para, altını çizerek ifade ediyorum, 898 milyar 522 milyon dolardır. 

Ölüm ve yaralanmalara bağlı insani maliyet 309 milyar 426 milyon dolardır.

Demem odur ki, terörün doğrudan maliyeti 1 trilyon 207 milyar dolardır.

(Tıklyanız) TERÖRÜN TÜRKİYE'YE 35 YILLIK FATURASI 3 TRİLYON DOLARA YÜKSELMİŞ OLABİLİR

1 Ekim 2018 Pazartesi

UYUŞTURUCU EKONOMİSİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) GÜNDEMİNDE


Cahit UYANIK

Bir güvenlik sorunu olmaktan öteye geçerek dünya ekonomilerini tehdit etmeye başlayan uyuşturucu üretimi ve ticareti, Birleşmiş Milletler'in (BM) özel oturumuna konu olacak. 8-10 Haziran tarihleri arasında BM'de, dünyadaki uyuşturucu sorunu özel bir oturumda tartışılacak. ABD Başkanı Bill Clinton'ın da bir konuşma yapacağı ve New York'ta düzenlenecek özel oturumda Türkiye'yi İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu'nun temsil edeceği bildirildi. Özel oturum öncesinde BM Uyuşturucu Kontrol Programından (UNDCP) bir grup uzmanın Türkiye'ye gelerek bilgi topladığı öğrenildi. Türkiye, dünya eroin ticaretinin yoğunlaştığı Balkan Rotası üzerinde bulunuyor.

Finansal Forum'un edindiği bilgiye göre BM özel oturumunda 6 ayrı konu tartışmaya açılacak. Özel oturumda uyuşturucu bitkilerini narkotik maddeye dönüştürmeye yarayan kimyasal maddelerin üretimi, amfetamin tipi sentetik uyuşturucu kullanımında görülen artış, hukuki işbirliği, kara para aklanmasıyla mücadele, uyuşturucuya giderek artan talebin önüne geçilmesi, uyuşturucu bitkilerinin üretiminin önüne geçilmesi konuları ayrı ayrı ele alınacak. BM özel oturumu, uyuşturucu ile mücadelede bundan sonra izlenecek genel politikalar konusunda kritik bir dönemeç niteliği taşıyor.

31 Ocak 2017 Salı

TERÖRÜN TÜRKİYE'YE 35 YILLIK FATURASI 3 TRİLYON DOLARA YÜKSELMİŞ OLABİLİR

Cahit UYANIK

Türkiye, yaklaşık 1,5 yıldır çok yoğun bir terör saldırısı altında. Süreç, 20 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde Irak Şam İslam Devletine (IŞİD) bağlı bir canlı bombanın gerçekleştirdiği saldırı ile başladı ve peşinden PKK’nın saldırıları da buna eklendi. Devam eden bu terör dalgası, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016 tarihindeki kanlı darbe girişimi ile adeta gücünü artırarak tüm Türkiye'yi sosyal, siyasal, hukuksal ve ekonomik açıdan çok olumsuz yönde etkiledi. Bu  dalganın önümüzdeki yıllarda da etkisini devam ettireceği şimdiden görülebiliyor.  

Jandarma Genel Komutanlığının bir çalışmasında; terör eylemlerinin ortak özelliği “Bir ülkenin ekonomik, toplumsal, siyasal ve anayasal yapılarını sarsmak ya da yıkmak amacıyla bilerek ve kasten yapılmış olmalarıdır” şeklinde tanımlanıyor. Bu anlamda Türkiye’nin 1,5 yıldır yaşadığı süreç, ileride “vak’a analizi” olarak ders kitaplarına, yüksek lisans veya doktora tezlerine  konu olabilecek özellikler taşıyor. Ben de bu yazımda; terörün Türkiye’ye ekonomik faturasını geniş bir yelpazede ve yenilikçi bir bakış açısıyla analiz etmeye çalışacağım.

6 Şubat 2016 Cumartesi

TERÖRÜN FİNASMANIYLA MÜCADELE: EL ZERKAVİ VE BASAYEV'E İŞLEM YASAĞI GETİRİLDİ

Cahit UYANIK

Irak'ta kaçırılarak öldürülen Türkler'in katili El Kaide'nin Irak bağlantılı Tevhid ve Cihad Örgütü'nün başı Ebu Musab El Zerkavi'ye işlem yasağı getirildi. Kurumlar, asıl ismi Ahmad Fadil Nazal Al-Khalayleh olan El Zerkavi'nin kullandığı diğer takma isimlere karşı da uyarıldı. Buna göre El Zerkavi; Muhannad, Al Muhajer ve Garib isimlerini de kullanabiliyor. Birleşmiş Milletler'in (BM) aldığı kararlara dayanılarak dağıtılan 17 Ağustos 2004 tarihli yeni listede El Kaide'nin finansörleri ve mali işlemlerini yürüten 47 kişi bulunuyor. Listede herhangi bir Türk vatandaşı yer almazken, Çeçen Lideri Şamil Basayev'e de işlem yasağı getirildi. 

31 Aralık 2015 Perşembe

DEVLET GİBİ EKONOMİK KAYNAKLARA SAHİP BİR TERÖR ÖRGÜTÜ: IŞİD


Cahit UYANIK

2004 yılında kurulan Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütü, 2 yıl önce adeta yükselişe geçti.  Bu yükselişte güçlü ekonomik kaynaklara ulaşması ve şu ana kadar bir terör örgütü açısından hiç rastlanmayan bir finansal modele sahip olması önemli rol oynadı. 2014 yılı ortalarında Irak’ın kuzeyindeki en önemli kentlerden Musul’u ele geçiren IŞİD, büyük ekonomik ve mali kaynakların anahtarına da sahip oldu. Bu kaynaklardan en dikkat çekeni ve hemen kullanıma hazır olanı, Irak Merkez Bankası Musul Şubesinin kasasındaki yaklaşık 500 milyon dolar ve tutarı bilinmeyen altın külçelerdi.

Aynı zamanda petrol zengini olan bu bölge, tarımsal üretim, su kaynakları ile maden zenginliği  açısından da iyi durumdaydı.  IŞİD, petrol ticaretinin yanı sıra buradaki tarımsal üretimden de pay almaya başladı. IŞİD bu finansman modeliyle, şu ana kadar ortaya çıkmış hiçbir terör örgütüne benzemiyor ve ‘devlet gibi ekonomik kaynaklara sahip bir terör örgütü’ olarak tanımlanabiliyor. Ancak IŞİD aynı anda, terör örgütlerinin klasik finansman modelini de kullanmaktan çekinmiyor. Fidye, tarihi eser kaçakçılığı, gasp, soygun, organ ticareti, insan ticareti (kölelik), yurt dışındaki zengin gönüllülerin yardımları ile kendisini destekleyen bazı devletlerin gizli yardımları IŞİD’in diğer terör örgütlerine benzeyen gelir kaynakları… Öyle ki IŞİD’in günlük gelirinin 10 milyon dolara ulaştığı tahmini yapılıyor. 

29 Eylül 2015 Salı

TÜRKİYE, TERÖRLE EKONOMİK AÇIDAN ZAYIFLATILMAYA ÇALIŞILIYOR

Cahit UYANIK

Türkiye, 7 Haziran 2015 tarihinde yaptığı genel seçimlerden yaklaşık 1.5 ay sonra yoğun bir terörizm dalgasının içine girdi. Son 2.5 yıldır yaşanan göreli huzur ve barış ortamı bozuldu. Karakol saldırıları, bombalamalar, yol kesme ve araç yakmalar arka arkaya geldi. Peki neden böyle oldu? Bu sorunun cevabı terörün ve terör olaylarının tanımında gizli. Jandarma Genel Komutanlığının bir çalışmasına göre terör eylemlerinin ortak özelliği; “bir ülkenin ekonomik, toplumsal, siyasal ve anayasal yapılarını sarsmak ya da yıkmak amacıyla bilerek ve kasten yapılmış” olmaları… Demek ki terör olayları ile ekonomi arasında, -en azından olumsuz etkilenme açısından- yakın bir ilişki var. Son terörist eylemlerle, Türkiye’de 3-4 yıldır hayli kararsız bir denge ve durgun bir trend gösteren ekonomik görünümün iyice bozularak gücünün azaltılması amaçlanıyor.