İş dünyası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İş dünyası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2025 Perşembe

'PİYASA EKONOMİSİNİN ANAYASASI' DENİLEN ÜNLÜ 'REKABETİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN' NASIL YASALAŞTI?

Piyasa / Tekel ve Kartellere Son

REKABETİN 'NAMUS KURALLARI'...

Dünya Bankasının her konsültasyonda sorduğu Rekabetin Korunması Hakkında Yasa Tasarısı artık kanunlaşmak üzere... Tasarı neler getiriyor, kimleri, nasıl etkileyecek?

Cahit UYANIK / Haluk MÜFTÜOĞULLARI

Türkiye serbest piyasa ekonomisi ile 24 Ocak 1980 kararlarından sonra tanıştı. 'Her alanda rekabet' mantığına dayanan serbest piyasa ekonomisine uyum sağlamak için yıllardır çaba harcıyoruz. Bu arada tekel, kartel, oligopol gibi rekabeti ve serbest fiyatlandırmayı bozucu oluşumlar da Türk ekonomisinde eksik değil. Hemen her hükümetin programında 'Tekel ve karteller ile mücadele edilecektir' türünden ibarelere rastlanabiliyor. Ancak Türkiye yine de uzun yıllar rekabet kurallarının bir yasayla düzenlenmediği tek OECD ülkesi olma özelliğini sürdürdü. 

DYP-SHP Koalisyon Hükümeti ise bu konuya önem verdi. Hazırladığı tasarıyı Temmuz-1992'de konuyla yakından ilgili 200'ün üzerinde kişi ve kuruluşa göndererek düşüncelerini aldı. Tasarı, bu görüşler ışığında rotüşlar yapılarak TBMM'ye sevk edildi. Tasarı, ilgili komisyonlarda görüşülerek iki hafta önce Genel Kurula indi.

Toplam 5 kısımdan oluşan tasarının amacı "Rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları; piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak" olarak açıklanıyor. Tasarı rekabeti bozucu ve engelleyici faaliyetleri 3 ana başlıkta topluyor. Bunlar; 'kuruluşlar arası anlaşmalar', 'kuruluşlar arası uyumlu eylemler' ve 'birlik oluşturma kararları' olarak sıralanıyor.

Çimento karteli artık rahat olamayacak

Türkiye'de özellikle hem fiyat hem de bölge paylaşımi bazında bir 'çimento karteli' bulunduğu artık herkesçe biliniyor. Yasanın ilk planda etkileyeceği çimento fabrikaları ve dolayısıyla inşaat sektörü olacak. Çimento karteli en son Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gündeme gelmiş ve fiyatların 3 ayda yaklaşık yüzde 60-70 oranında yükselmesi, tüketicileri 1 haftalık 'tüketim boykotu'na itmişti. Hükümet elinde engelleyici veya cezalandırıcı herhangi bir yasal düzenleme olmadığı için bu duruma seyirci kalmıştı. Bu arada bölgedeki kartelin yanlış özelleştirmelerden kaynaklandığı ve rekabeti koruyucu bir yasal düzenleme olmadan özelleştirme yapmanın tehlikelerine dikkat çekilmişti. 

22 Kasım 2025 Cumartesi

BAŞKENT NOTLARI / MERKEZ BANKASI RAPORUNDA 'CHP'NİN ADI YOK'...

Uzun tartışmalardan sonra Merkez Bankası, CHP'li bir bakana bağlandı. Ama Merkez Bankası ile CHP arasında öyle bir soğuk savaş sürüyor ki anlayabilene aşk olsun...

Cahit UYANIK 

Merkez Bankası, DYP-CHP arasındaki koalisyon görüşmelerinde ciddi bir pazarlık konusuydu. Sonunda Merkez Bankası Başbakan Yardımcılığına yani CHP'ye bağlandı. Peki CHP ile Merkez Bankasının arası nasıl? Bu konuda kamuoyuna net bilgiler yansımıyor. Ancak Merkez Bankasının geçen ay yayınladığı 'Recent Developments in Turkish Economy' raporunda CHP'nin adı bile geçmiyor. Şimdi hemen "Merkez Bankası raporunda parasal ve ekonomik gelişmeler yansıtılır. Siyasi partilerin ismi geçmez" diyebilirsiniz. Ancak bu pek doğru bir değerlendirme olmaz. Çünkü raporun 7. sayfasındaki 'Political Background' bölümünü dikkatle incelemek gerekiyor. 

Bu bölümde Türkiye Cumhuriyetinin 1923'te kurulduğu ve yeni cumhuriyetin laik bir politik sistem kurduğu, önemli reformlar yaptığı ifade ediliyor. İlk Cumhurbaşkanının ise Mustafa Kemal Atatürk olduğu belirtiliyor. İkinci paragrafta ise Türkiye'nin 1946'da çok partili sistemi seçtiği anlatılıyor. Derken, 1990'lara atlanıyor.  DYP Lideri Süleyman Demirel'in 1993'te cumhurbaşkanı seçildiği kaydediliyor. Bu gelişmeden sonra Tansu Çiller'in 1993- Haziran ayında koalisyon hükümetinin ve Türkiye'nin ilk kadın başbakanı olduğu da bildiriliyor. ANAP'ın ise ana muhalefet partisi olduğu ve gelecek genel seçimlerin 1996'da yapılacağı vurgulanıyor. 

Görüldüğü gibi ne cumhuriyetin kuruluşunda ne de 1990'lardaki koalisyon ortağı CHP'nin esamesi bile okunmuyor. Koalisyon hükümetinin ikinci ortağından söz bile edilmiyor. Bu durum, umarız basit bir 'tashih' hatasıdır.

KÖSE'NİN EŞİ NEDEN NAKİL İSTEDİ?

Türkiye'de siyasilerin kendi yakınlarına rahat ve bol paralı işler ayarlamasıyla ilgili birçok hikaye dinlemişsinizdir. Bunlara bazen inanmış bazen inanmamışsınızdır. Bende de böyle 'küçük ama masum' bir hikaye var. Elbette anlatanların yalancısıyım:

"Sanayi ve Ticaret Eski Bakanlarından SHP'li Tahir Köse, bakan olur olmaz saygıdeğer eşini Türkiye Kalkınma Bankasına (TKB) yerleştirir. Çünkü Bayan Köse avukattır ve iyi para kazanamamaktadir. O dönemde DYP'nin kontrolünde olan TKB, bol bol kredi dağıtmaktadır. Geri dönmeyen krediler, sadece idari takibe alınmaktadır. Yani hukukçulara pek fazla iş düşmemektedir. Bayan Köse de doğrusu, rahattır. Ancak gel zaman git zaman TKB'de işler sarpa sarar. 

14 Kasım 2025 Cuma

EFTA ANLAŞMASI İMZALANDI; TEKSTİLCİLER MEMNUN, DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜ ENDİŞELİ

EFTA Anlaşması Ne Getirecek, Ne Götürecek?

UMUDA YOLCULUK

EFTA Anlaşması hem umut hem de endişe yarattı. Kimi sektörler uzun zamandır bekledikleri rüzgarın nihayet eseceğini, ihracatın yelkenlerinin şişeceğini düşünürken; kimileri de alabora olmaktan korkuyor.

Cahit UYANIK 

Avusturya, İsviçre, Lihtenştayn, İsveç, Norveç, Finlandiya, İzlanda... Toplam nüfusları 32 milyon... Kısaca EFTA denilen, açılımı 'Avrupa Serbest Ticaret Birliği' ülkeleri bunlar... Ve kapıları artık Türkiye'ye açık. Peki Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller'in 10 Aralık 1991 tarihinde Brüksel'de imzaladığı anlaşmayı nasıl yorumlamalıyız? Öncelikle bu bir ihracat anlaşması... Bu anlaşma uyarınca gümrük tarife istatistik pozisyonu bulunan tüm sanayi ürünleri sıfır gümrük ile EFTA ülkelerine ihraç edilebilecek. Tekstil ve konfeksiyon ürünlerinde ise gümrük oranları aşamalı olarak indirilecek ve 1996'da da sıfırlanacak. 

Dolayısıyla EFTA Anlaşması, 'yeniden dışa açılma'nın tartışıldığı günlerde Türkiye için hayli olumlu bir gelişme... Zira son 2 yıldır ihracatta yaşanan tıkanıklıktan muzdarip sektörlerin temsilcileri şu soruyu dillerinden düşürmüyordu: 'Küçücük Portekiz'in yalnızca İsviçre'ye yaptığı ihracat 200 milyon dolar. Bizim ise İsviçre dahil 7 EFTA ülkesine toplam ihracatımız 200 milyon dolar. Oysa EFTA ülkeleri zengin ve bizden alabilecekleri çok mal var. Biz de EFTA'ya neden daha fazla mal satmayalım?" İşte şimdi EFTA Anlaşması ile bu yakınmalar ortadan kalkacak. Çünkü ihracatçılar için yeni ve geniş bir pazar açılmış olacak.

Tekstilciler memnun

EFTA Anlaşmasının yürürlüğe gireceği tarih olan 1 Nisan 1992'yi ellerini oğuşturarak bekleyenlerin başında tekstil ve konfeksiyon sektörü geliyor. 

12 Kasım 2025 Çarşamba

TÜRK-RUS DİPLOMATİK İLİŞKİLERİNİN 500. YILINA İŞ ADAMLARI ÖNCÜLÜĞÜNDE KUTLAMA

Rusya ile İlişkiler / 

500 YIL SONRA, YENİDEN...

Türk-Rus diplomatik ilişkilerinin 500. Yılı önümüzdeki günlerde kutlanacak. Ruslar, kutlama kapsamında -ilk defa bir yabancıya- Başbakan Süleyman Demirel'e Moskova Devlet Teknik Üniversitesinin fahri doktora ünvanını verecek.

Cahit UYANIK 

İspanyol Yahudilerinin Osmanlı İmparatorluğuna kabulünün 500. Yılına ilişkin yoğun program henüz bitmişken; önümüzdeki günler yine anlamlı bir 'yüzyıl dönüşü'nün kutlamalarına sahne olacak: Türkiye ile Rusya arasında diplomatik ilişki kurulmasının 500. Yılı...

'Türk-Rus İlişkileri' resmen Sultan II. Beyazıt dönemine rast gelen 31 Ağustos 1492'de Çar III. Ivan'ın gönderdiği elçinin huzura kabulü ile başlamıştı. Savaşlar nedeniyle zaman zaman kesintiye uğramış olsa da ilişkiler bugüne kadar süregeldi. Aradan geçen 500 yılda hem Türkiye hem Rusya'da önemli değişiklikler yaşandı. Bütün bu geçmiş bir yana, önümüzdeki yıllarda Türk-Rus İlişkilerinin artarak gelişeceğine herkes kesin gözüyle bakıyor. İşte 500. Yıl kutlamaları adeta bu beklentilerin kavşak noktasında yer alıyor. 

500. Yıl kutlamaları, Sovyetĺer Birliğinin Bağımsız Devletler Topluluğuna dönüşmesinin hemen ardından Şubat ayı içinde Rus iş adamları tarafından gündeme getirildi. Önerinin sahipleri Moskova'da yeni kurulmuş olan ve Türk iş adamlarıyla bilgi alışverişini kolaylaştırmayı amaçlayan CONTUR (Consulting Turkey) şirketi idi. Öneri, ikili ticari görüşmeler sırasında Dostlar Şirketler Grubu Genel Müdürü Seyithan Kaplan'a iletildi. Kaplan, Ankara'ya döner dönmez kutlama çalışmalarına devleti de katmak istedi ve konuyu Dışişleri Bakanlığına bildirdi. Bakanlığın konuya sıcak yaklaşması üzerine 500. Yıl kutlamalarına resmen karar verildi. 

Özel girişimcilerin gayreti ve finans desteği ile 31 Ağustos-12 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek kutlamalara ilişkin çalışma, bugünlerde hızla devam ediyor. İlk etkinlik yaklaşık 50 şirket ve kuruluşun katılacağı Türk İhraç Ürünleri Fuarı... Bu fuar için Kremlin Sarayının hemen yanında yer alan ve 7.500 metrekarelik kapalı alana sahip 'Manage Sergi Salonu' ilk kez yabancılara tahsis edilmiş. İlerleyen günlerde ise Türkiye ve Rusya ekonomik ilişkilerinde yaşanan sorunların tartışılacağı konferanslar düzenlenecek. Ayrıca Türk Tanıtma Vakfının folklor ve semah ekibi gösterileri ile Türk tekstil ürünlerinin Rus mankenlerce sergileneceği defileler gösteri programında yer alacak.

22 Ekim 2025 Çarşamba

İŞTE MANAVGAT SUYU PROJESİNİ YAPACAK VE SATACAK ADAM: YÜKSEL ERİMTAN

Yüksel Erimtan

Manavgat Suyu / 

İŞTE MANAVGAT ŞELALESİNİ SATACAK ADAM

Başbakan Erbakan'ın kaynak paketindeki önemli kalemlerden birisi Manavgat'ın suyunu satmaktı. Oysa Manavgat'ın satılarak kaynak sağlanması yeni bir proje değil ve fikir babası Turgut Özal. Projeyi yürüten EMT Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Erimtan 'Suyu bir yıl içinde satabiliriz' diyor.

Cahit UYANIK 

Başbakan Necmettin Erbakan'ın açıkladığı 'İkinci Kaynak Paketi'nin en ilginç maddelerinden biri Manavgat Suyunun satışına ilişkindi. Oysa EMT-Aydıner Ortaklığı 1992'den bu yana Manavgat Suyunu satışa hazırlamak için bir tesis kurmaya uğraşıyor. Projenin merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan bu yana takipçisi olan Erimtan Müşavirlik ve Taahhüt (EMT) Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Erimtan tesislerin bir yıla kadar bitirileceğini belirtiyor:

İntermedya Ekonomi: Manavgat Çayı üzerindeki projeyi yıllardır hayata geçirmeye çalışıyorsunuz. Bu projenin kapsamı nedir?

Yüksel Erimtan: Bu prototip bir proje. Rahmetli Özal'ın başbakanlığı zamanında 'Manavgat'tan 2 milyar metreküp su alabiliriz' diye fizibilite başlatılmış. Bunun için Türk, İsrailli ve Kanadalı firma 'plastic bag' teknolojisi getirecekmiş. Ancak bu 'plastic bag'lerin know-how'ı konusunda İsrailliler ile Kanadalılar arasında ihtilaf çıkmış. Bunun üzerine Kanadalılar 'Türkiye, İsrail'e su satıyor' diye Wall Street Journal gazetesine haber uçurmuş. Proje rafa kalkmış. Ben Gama firmasından ayrıldıktan sonra Özal çağırdı. Bu projeyle uğraşmamı önerdi. Su işinin derinine indiğimde gördüm ki bütün Akdeniz'in suya ihtiyacı var. Özal bunun Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yapılmasını istiyordu ama dönemin DSİ Genel Müdürü biraz acele etti ve ihaleye çıktı; YİD yoluyla yapılamadı. Biz ihale yeterliliğine sahip 12 firmadan biri durumundaki Aydıner ile birleşip ihaleye girdik ve kazandık.

- Proje şimdi hangi aşamada?

Erimtan: 1992 sonunda işe başlamıştık. Ödemelerde sorunlar ve malum ekonomik krizden dolayı işi birkaç kez durdurma noktasına geldik. Projenin aslında 3 yılda bitmesi gerekiyordu, şimdi dördüncü yıla girdik. Sanırım önümüzdeki yıl biter. Proje aşağı yukarı 90-95 milyon dolar civarında tamamlanacak. Şu ana kadar 40 milyon dolar harcandı. Önünde sonunda, benim ömrüm vefa eder mi bilmiyorum ama bu proje gerçekleşecek.

14 Ekim 2025 Salı

NİJERYA KAYNAKLI MEKTUP DOLANDIRICILIĞININ DÜNYAYA FATURASI 1 MİLYAR DOLAR

Nijerya'dan Mektup Varsa Dikkat! /

ERBAKAN'IN NİJERYASI TÜM DÜNYAYI DOLANDIRIYOR

Nijeryalılar mektup yoluyla tüm dünyayı dolandırıyor. İnterpol bile bu dolandırılıcılık için devrede... Son olarak Ankara Emniyet Müdürlüğü; Hazine Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Türkiye Bankalar Birliğine yazı göndererek Nijerya'daki mektup çetelerine karşı uyardı. Eğer size de Nijerya'dan mektup yoluyla bir işbirliği teklifi gelirse bu haberi okumadan yanıt vermeyin.

Cahit UYANIK / Vahit ARAS 

Nijerya'yı nasıl bilirsiniz? Bir Afrika ülkesi olduğu dışında hafızanızı zorlarsanız, 1996 Atlanta Olimpiyatlarında futbol şampiyonu olduklarını da anımsayacaksınız. Uche, Amokachi ve Okocha bu şampiyon takımdan Türkiye liglerine transfer olup Nijerya'yı daha yakından tanımamızı kolaylaştırmışlardı. Nijerya bugünlerde Türkiye'nin siyasi gündeminde de ciddi bir yer tutmaya başladı. Çünkü Başbakan Necmettin Erbakan'ın çıktığı Kuzey Afrika seferinin son durağı da Nijerya...

Ama haberimiz ne Nijeryalı futbolcular ne de siyasi durumlarla ilgili... Biz sizi Nijeryalı dolandırıcılara karşı uyarmak istiyoruz. Çünkü 1980'li yılların sonundan bu yana tüm dünyada Nijeryalılar'ın mektup ile dolandırdığı çok sayıda firma veya kişi adeta kan ağlıyor. İnterpol'ün önderliğinde bu meseleyle ilgili uluslararası toplantılar yapılıyor ve dünyanın dört bir yanına fakslar çekilip yazılar iletilerek Nijerya'dan gelecek muhtemel bir 'ahlaksız teklif'e sıcak bakılmaması gerektiği konusunda ilgililer ikaz ediliyor. İşte bu uyarılardan birini de İntermedya Ekonomi ele geçirdi. Uyaran makam Ankara Emniyet Müdürlüğü; uyardığı makamlar ise Türkiye Bankalar Birliği, Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı...

'Rüşvet masrafı yapacağız' deyip, 10-50 bin dolar talep ediliyor

Ankara Vali Yardımcısı Servet Çelikli imzasıyla gönderilen bu yazıya göre, Interpol Genel Sekreterliği Nijeryalılar ile nasıl mücadele edileceğini görüşmek için 29-30 Nisan 1996 tarihinde 'Mektup Yoluyla Dolandırıcılık' adı altında Fransa'nın Lyon kentinde bir toplantı bile düzenlemiş. Toplantıda dolandırıcılığın yapılış şekli anlatılarak, karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulmuş. Yazıda şöyle deniliyor:

"Nijerya uyruklu bazı kişiler gönderdikleri mektuplarda, Nijerya'da hazır bir servet veya çok önemli kar sağlayabilecekleri mevcut bir ticaret konusu olduğunu ileri sürerek, iş adamlarının önce ağzının suyunu akıtıyor; daha sonra da Nijerya'da değişen yeni rejimden bu serveti kaçırarak ülke dışına çıkarmakta yardımcı olacak firma ve kişiler aradıklarını anlatıyor. Bunun karşılığında da önemli miktarda yüzdelik kazanç vaat ediyorlar. 

Ancak hiçbir kar yatırımsız gerçekleşmeyeceği için bu işte firma ve kişilerin, masraflara karşılık 10-50 bin dolar arasında bir parayı İsviçre veya ABD'deki bankalara yatırması isteniyor. Gerekçe, söz konusu büyük serveti yurt dışına çıkarırken yapılacak sigorta, noter, nakliye masraflarını karşılamak. En önemlisi de devlet büyüklerine verilecek 'rüşvet' masrafı..."

29 Eylül 2025 Pazartesi

KAPAK HABERİ / TÜRKİYE'NİN İLK 'RİSK SERMAYESİ' UYGULAMASI... VAKIF RSYO'NUN KURULUŞ ÖYKÜSÜ...

İYİ PROJEYE FAİZSİZ KREDİ

1990 başından bu yana 'kuruldu-kurulacak' diye beklenen risk sermayesi şirketleri nihayet hayata geçiyor. Vakıfbank'ın kurduğu 'Vakıf Risk Sermayesi Yatırım Ortaklığı' girişimcilere bu haftadan itibaren sermaye desteği yani bir anlamda faizsiz kredi vermeye başlayacak.

Cahit UYANIK / Aysel ALP

Türkiye 1992 yaz aylarından itibaren yepyeni ve ciddi bir konuyu tartışmaya başladı: Risk sermayesi... 1991'de kurulan DYP-SHP Hükümetinin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller'in akademik yaşamda iken üzerine kitap ve makaleler yazdığı risk sermayesine ilgi duyması çok doğal ve kolaydı. Ancak 'siyasetçi  Çiller'in risk sermayesini hayata geçirirken karşılaştığı ilk zorluk, Türk mevzuatında bu konuyla uzaktan veya yakından ilişkili bir düzenleme, kural veya kavram olmamasıydı. Hemen ne yapılabileceği araştırıldı. 

O günlerde Çiller'in ABD'den çağırdığı eski öğrencisi Prof. Dr. Yaman Aşıkoğlu geniş bir finans reformu üzerinde çalışıyordu. Bu finans reformuna risk sermayesi düzenlemesi de dahil edildi. Konu tüm boyutlarıyla incelendi ve Türkiye'ye nasıl uygulanabileceği araştırıldı. Nihayetinde risk sermayesi kavramına 1992 yıl sonunda değiştirilen yeni Sermaye Piyasası Kanununda yer verildi. Böylece ana yetki Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) verilirken, ileride yapılacak uygulamaya yönelik düzenlemelerin yasal zemini de hazırlandı. 

1993-Nisan ayında Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatı ile Çiller'in kader çizgisi de değişti. Haziran ayında görevinden istifa ederek DYP Genel Başkanlığına aday oldu. Kongre mücadelesinden galip çıkan Çiller'in kurduğu yeni kabine güven oyu aldı. Çiller'in güven oyundan sonra yaptığı ilk işlerden biri, yayınlanması çeşitli engellere takılan 'Risk Sermayesi Yatırım Ortaklığı (RSYO) Tebliği'ni yayınlatmak oldu.

3 yıldan sonra, 3 koldan risk sermayesi hareketlenmesi

1993-Temmuz ayındaki tebliğ yayınından günümüze risk sermayesi konusunda adeta yaprak kımıldamıyordu. Önce 5 Nisan Kararları, hemen ardından siyasi istikrarsızlığın baş göstermesi risk sermayesinin uygulama imkanını azaltmıştı. Ancak birkaç aydır risk sermayesi konusunda Türkiye'de ciddi gelişmeler yaşanıyor. Gelecekte genişleyip büyüyecek bir sistemin ilk adımları atılıyor. Risk sermayesi konusunda Türkiye'de üç ayrı koldan çalışmalar sürüyor. 

Bunlardan ilki Vakıflar Bankasının öncülüğünde bir RSYO kurulmasıyla yaşandı. Vakıf Risk Sermayesi Yatırım Ortaklığı, önümüzdeki haftadan itibaren hizmet vermeye başlayacak. Risk sermayesi hakkındaki ikinci çalışma ise KOSGEB'in öncülüğünde bazı meslek kuruluşlarının ortaklığıyla bir RSYO kurulmasına yönelik... Üçüncü çalışma ise Sermaye Piyasası Kanunundaki hükümlere değil, vakıflar mevzuatına tabi Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfının (TTGV) çalışmaları... TTGV, 1991 yılında kurulduğunda mevzuatta risk sermayesi düzenlemesi olmadığı için vakıf şeklinde örgütlenmişti. Şimdi bu üç ayrı risk sermayesi çalışmasını inceleyeceğiz.

28 Eylül 2025 Pazar

HAKKINDA YAKALAMA KARARI ÇIKAN 69 YAŞINDAKİ TURGAY CİNER KİMDİR?


İşadamı Turgay Ciner, 1956 yılı, Artvin'in Hopa ilçesi doğumludur. 
Enerji, Madencilik, cam ve kimyasallar, medya, denizcilik, hava taşımacılığı, turizm ve sigorta sektörlerinde yatırımları bulunan yönetim kurulu başkanlığını Turgay Ciner'in yaptığı Ciner Grubu, Park Termik, Park Teknik, Park Elektrik, Silopi Elektrik Üretim, Park Toptan Elektrik, Konya Ilgın Elektrik, Eti Soda, Ciner Resources LP, Kazan Soda, Park Cam, Ciner Yayın Holding, Show TV, Habertürk Gazetesi, Habertürk TV, Bloomberg HT, Habertürk Matbaacılık, C Yapım Filmcilik, Ciner Denizcilik, Ciner Gemi, Park Denizcilik, Ciner Hava Taşımacılığı, Havaş Turizm, Larespark Hotel, Denmar Depoculuk, Park Sigorta şirketlerinde yatırımları bulunmaktadır.

Ciner Grubu, girişimci ruhu ile farklı sektörlerde farklı iş alanları yaratmış, ve Türkiye'nin önde gelen şirketlerini kurmuştur. Temelleri 1978 yılında atılan Ciner Grubu; ana faaliyet konusu olarak madencilik, enerji, cam, kimyasallar, medya, denizcilik, turizm ve diğer ticari sektörlerde faaliyet gösteren Türkiye’nin büyük Gruplarından biridir.

18 Eylül 2025 Perşembe

GÜMRÜK BİRLİĞİNE RAMAK KALA... KOSGEB, KOBİ'LERİ AB İLE REKABETIN OLUMSUZ ETKİLERİNDEN KORUMA PLANI AÇIKLADI

Sanayi / KOBİ'ler

KOSGEB, 'KÜÇÜKLERİ KORUMA PLANI'NI AÇIKLADI 

KOSGEB, AB ile başlayacak Gümrük Birliğinden olumsuz etkilenmemeleri için KOBİ'ere ayrı bir koruma politikası geliştirilmesini önerdi.

Cahit UYANIK 

Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ile nihayet Gümrük Birliğine gidiyor. 1 Ocak 1996 Pazartesinden itibaren yıllar süren uğraş bitecek ve yeni bir mücadeleye yelken açılacak. Artık başlayıp başlamayacağını değil Gümrük Birliği uygulamasının gündelik yaşantımıza ve genel olarak ekonomimize etkilerini tartışacağız. 

Ancak Türkiye'de hemen herkesi endişeye sevk eden konuların başında Gümrük Birliğine gidildiğinde KOBİ'lerin hiç alışık olmadıkları dış rekabet şartlarında başarılı olup olamayacakları geliyor. Dile kolay, Türkiye'deki işletmelerin yüzde 95'ini KOBİ'ler oluşturuyor. Bu haliyle KOBİ'ler, önemli bir istihdam, sınai tüketim, ara malı ve yan sanayi üreticisi konumunda bulunuyor. Kimse Gümrük  Birliği sonrasında küçük sanayi sitelerinde kapısına kilit vurulmuş yüzlerce, binlerce işletme; sokakları işsizlerle dolu bir ülke görmek istemiyor. 

En yeni araştırma 

Peki Türkiye'deki KOBİ'lerin Gümrük Birliğine hazır olup olmadığını, hazır değillerse neler yapılması gerektiğini derleyen bir araştırma yok mu? Elbette onlarcası var. Ancak bunlar içinde en yenisi ve en uzman kuruluş tarafından hazırlananı muteber olmalı. Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığından (KOSGEB) Ayşe Ege, Şule Eğitim ve Ufuk Acar'ın araştırması bu sorulara AB ile en son imzalanan 6 Mart Belgesini esas alarak ışık tutmaya çalışıyor. 'AB ile Gümrük Birliği, Muhtemel Etkiler, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler' adını taşıyan araştırmadan çıkan ana mesaj şu: 'Hassas ürünlerin içinde bulunduğu sektörler ve imalat sanayisinin diğer kolları ciddi bir koruma altına alınmalıdır. Özellikle imalat sanayisinde, KOBİ'ler için ayrı bir koruma politikası geliştirilmelidir'.

11 Eylül 2025 Perşembe

ANKARA NOTLARI / BU BÜTÇE NASIL BİR BÜTÇE..?

Cahit UYANIK 

1994 Yılı Bütçe Yasa Tasarısı, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlandı. Toplam 40 kişiden oluşan bu komisyonun üyeleri genellikle partilerin 'ağır top' olarak nitelenen milletvekillerinden oluşuyor. Gerek iktidar, gerekse muhalefet milletvekilleri 10 dakikayla sınırlı konuşmaları boyunca 200 trilyon liraya yakın açık vereceği resmen ilan edilen bütçeye ilginç yakıştırmalarda bulundu. İşte bunlardan birkaç seçme:

İsmet Attila (Maliye Bakanı): Gerçekçi bütçe. Nami Çağan (SHP-İstanbul): İyimser enflasyon bütçesi. M. Ali Yavuz (DYP- Konya): Acımasızca eleştirilen bütçe. Edip Safter Gaydalı (ANAP-Bitlis): Utanç belgesi bütçe. Selçuk Maruflu (ANAP-İstanbul): Yangın yeri bütçesi. Mustafa Ünaldı (RP-Konya) : Borç, faiz, maaş ödeme planı. Süleyman Hatinoğlu (ANAP-Artvin): İdare-i maslahat bütçesi. 

Gaydalı'nin Çağan'a önerisi...

Yine bütçeden devam edelim... Pazartesi günü Maliye Bakanı Attila'nın 'mülayim' açış konuşmasıyla başlayan görüşmeler izleyen saatlerde hareketlendi. Çünkü iktidar ortağı  SHP'nin İstanbul Milletvekili ve ekonomi profesörü Nami Çağan söz almış,  bütçeyi acımasızca eleştiriyordu. Çağan bütçenin yükünün memur, işçi, esnaf gibi dar gelirliler üzerinde olduğunu belirtiyor; dolar kuru ve enflasyon hedeflerini gerçekçi bulmadığını anlatıyordu. Tüm muhalefet milletvekilleri kulak kesilmiş Çağan'ı iizliyordu. Çağan kendine tanınan süreyi doldurup sözünü bitirdikten sonra ANAP Bitlis Milletvekili Edip Safter Gaydalı'nın gür sesi duyuldu:

"Sayın Çağan yanlış yerde oturuyorsunuz. Sizin yeriniz muhalefet sıraları..!"

Ev kadını kredisinden yalnızca 22 kişi yararlanmış

1994 Bütçe Yasa Tasarısıyla ilgili son durum üç aşağı beş yukarı böyle... Peki 1993 Bütçesi etkin ve amacına uygun kullanılıyor mu? Pek sayılmaz. Teşvik rakamları bütçenin en çok göz atılan kalemlerinden birisidir. 1993 Bütçesinde kadın girişimcileri desteklemek, ev ekonomisini geliştirmek için 500 milyar liralık ödenek ayrılmıştı. Başına binbir türlü bela geldikten sonra nihayet Haziran ayında uygulamaya geçen bu programda gelinen son durum ise pek parlak görünmüyor. 

31 Ağustos 2025 Pazar

KULİS / CEM UZAN'DAN AHMET ÖZAL'A İMZA YETKİSİ

Cahit UYANIK 

Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın büyük oğlu Ahmet'in Magic Box'ın genç patronu Cem Uzan'la yakın arkadaş ve iş ortağı olduğu biliniyor. Uzan "Bana kardeşim kadar yakındır" dediği Ahmet Özal'a Star-1 Televizyonunun Türkiye'deki çalışmalarını sürdürmek üzere kurulan MBI Reklamcılık'ta yönetim kurulu üyeliği verdi. 

Uzan bununla da yetinmeyerek Ahmet Özal'ı bu şirkette en az kendisi kadar söz sahibi yaptı. Uzan Ahmet Özal'ı kendisiyle birlikte birinci derecede imza yetkisiyle donattı.

MBI Reklamcılık'ta A Grubu imza yetkileri Tunca Toskay, Yekta Okur ve Cüneyt Ülsever'e verilirken, B Grubu imza yetkileri de Mehmet Turan Akköprülü, Ali Rıza Tansuğ, Deniz Güven, Adem Gürses, Ekrem Çatay, Güray Peker, Ahmet Coşar, Sedat Üreten ve Yüksel Bayar arasında dağıtıldı.

(Bu kulis yazısı haftalık Ekonomik Panorama dergisinin 11 Kasım 1990 tarihli, Yıl: 3, Sayı: 39'da ortak hazırlanan Kulis sayfasında imzasız olarak yayınlanmıştır.)


13 Ağustos 2025 Çarşamba

KULİS / ALİ COŞKUN'UN DİL DİREKTİFİ

Cahit UYANIK 

Yabancı dil bilip bilmeme konusu ülkenin en üst düzeydeki makamlarını meşgul ettikten sonra, şimdi sıra TOBB'a geldi. TOBB Başkanlığında son günlerini yaşadığı ileri sürülen Ali Coşkun, dil konusunda bir direktif verdi. Almancayı çok iyi konuştuğu bilinen Coşkun, artık uluslararası toplantılarda, dil bilenler dahil herkesin Türkçe konuşmasını istiyor. Coşkun'un bu direktifini şöyle gerekçelendirdiği kaydediliyor:

"Bütün uluslararası toplantılarda herkes kendi dilini konuşuyor. Biz de aynı yolu izlemeliyiz. Bundan sonra, dil bilin veya bilmeyin görüştüğünüz heyetlerle Türkçe konuşun."

Böylece geçen hafta çıkarılan "TOBB'un prestiji için yabancı dil bilen başkan seçin" sloganının Coşkun tarafından söylenmediği de ortaya çıkmış oldu.

(Bu kulis yazısı haftalık Ekonomik Panorama dergisinin 27 Mayıs 1990 tarihli, Yıl: 3, Sayı: 15'te imzasız olarak yayınlanmıştır.)



5 Ağustos 2025 Salı

ANADOLU FİNANS KURUMU GENEL MÜDÜRÜ ÜNAL ASLAN: FAİZSİZ SİSTEM HALKA ANLATILAMADI

Dördüncü İslami banka yerli sermayeyle kuruldu. Arap sermayeli kuruluşlarla rekabete girecek olan Anadolu Finans Kurumu, hizmeti müşterinin ayağına götürmeyi hedefliyor.

Cahit UYANIK 

Kar payı esasına göre çalışacak dördüncü İslami banka olan Anadolu Finans Kurumu fon toplamaya başladı. Kayserili bir grup iş adamının girişimi ve yüzde 100 yerli sermaye ile kurulan Anadolu Finans Kurumu, şimdilik sadece Ankara'da faaliyet gösteriyor. Toplam sermayesi 30 milyar lira olarak belirlenen Anadolu Finans, önümüzdeki günler içinde İstanbul ve Kayseri'de yeni şubeler açarak Arap sermayeli rakipleriyle sıkı bir rekabete girişecek. Anadolu Finans Kurumu Genel Müdürü Ünal Aslan ile özel finans kurumlarının finans sistemi içindeki yeri üzerine konuştuk:

Panorama: Sizden önce faaliyete geçen üç özel finans kurumunun toplayabildikleri fon oldukça az. Böyle bir ortamda özel finans kurumlarına yeni mevduat gelebilir mi?

Aslan: Bu iş ilk başladığında yapılan araştırmalara göre özel finans kurumlarına kayacak mevduatın 6-7 trilyon lira civarında olacağı tahmin ediliyordu. Fakat bu potansiyelin ancak 1,5-2 trilyon lirası özel finans kurumlarına çekilebildi. Yani piyasaya çıkmamış ve ekonomiye kazandırılması gereken daha 5 trilyon lira civarında bir potansiyel olduğu tahmin ediliyor. Bizim amacımız piyasaya çıkmış olan mevduatın bir kısmının kurumumuza çekilmesi değil. Biz henüz ekonomiye kazandırılmamış olan bu kaynağı ortaya çıkartmak istiyoruz.

- Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz?

Aslan: Biz daha önce kurulmuş finans kurumlarıyla aynı kararnameye tabiyiz. Ama çeşitli programlarımız ve projelerimiz var. Öncelikli olarak birebir görüşmek için müşterinin ayağına gideceğiz. Bizim bir diğer özelliğimiz de Anadolu'da kurulmuş olmamız... Genel Müdürlüğümüzün Anadolu'da olması nedeniyle hizmet ağırlığımızı biraz daha buraya vermek niyetindeyiz. Bu şekilde yapacağımız çalışmalarla henüz ekonominin kazanmamış olduğu mevduatı kazanacağız. Önümüzdeki yılda belli bir bütçemiz ve programımız olacak. Bu program gayet tabii ki ortaya çıkmamış kaynağın tamamının 1992 yılında tamamen toparlanması şeklinde olmayacak. Bunu giderek artan bir şekilde yıllara yayarak ekonomiye kazandırmaya çalışacağız.

3 Ağustos 2025 Pazar

AZİZ ÜSTEL: "BORSAYA BEKLERİM EFENDİM!"

Cahit UYANIK 

İMKB'nin kapısında 27 şirket daha borsa bankerliği yapabilmek umuduyla beklemede... SPK İnceleme ve İzleme Dairesi Başkanı Mustafa Kırali'den alınan bilgiye göre şirketlerin başvuruları inceleniyor.

İMKB'nin üyesi olmak için başvuranlar arasında tv'den tanıdık bir yüz dikkat çekiyor. 'Gecenin Konukları' programıyla ünlenen Aziz Üstel, çok yakında yine "Beklerim efendim!" diyecek. Ama konuklarını tv'de değil bu kez İMKB'de ağırlayacak. 

Aziz Üstel'in ortağı da ünlü bir isim: Türkiye'nin NATO nezdindeki emekli büyükelçilerinden Osman Olcay. İki ünlünün bir araya geldiği Buluş Menkul Kıymetler A. Ş. iznin alınmasıyla birlikte borsada işlemlere başlayacak. 

28 Temmuz 2025 Pazartesi

KOSGEB TESİSLERİ SANAYİCİLERE VERİLECEK

DEVİR / HEDEF, KİT'LEŞMEYİ ÖNLEMEK

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, yurt çapındaki 37 KOSGEB tesisini 1994'te sanayicilere devretmeye hazırlanıyor.

Cahit UYANIK 

Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), son yıllarda oldukça büyüdü ve serpildi. Toplam 22 kentte danışma-kalite geliştirme, ihtisas, pazar araştırma, ortak kolaylık, teknoloji, eğitim ve yatırım geliştirme merkezleri kurdu. Ancak 1970'lerden bu yana faaliyet gösteren bazı merkezler zamanla işlevini yitirmiş durumda. Kurulmasına öncülük ettikleri, büyük emeklerinin geçtiği işletmelerdeki laboratuvarlar daha modern niteliklere sahip olunca, KOSGEB'in bazı tesisleri geride kaldı. Üstüne üstlük yapılan bazı politik atamalarla KOSGEB tesislerinde kadro şişkinliği de görülmeye başlandı.

Çıktığı gezilerde bütün bu olumsuz gelişmeleri gözleriyle gören Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse, gelecek yıl içerisinde toplam 37 KOSGEB tesisini sanayicilere devretmeye karar verdi. Köse, tesislerin zaten sanayici ve esnafın istekleri doğrultusunda kurulduğunu hatırlatarak şöyle konuşuyor:

"Türkiye'nin her tarafında KOSGEB'in merkezler açması isteniyor. Ama yeni bir KİT oluşma tehlikesi mevcut. Böyle giderse 300 olan personel sayısı 2 yıl sonra 700 olacak. Bu tesisler aynı zamanda bütçeye yük oluşturuyor. Mesela bir merkezin aylık gideri 5 milyar lira, laboratuvar hizmet geliri ise sadece 500 bin lira. Arada müthiş bir oransızlik var."

23 Temmuz 2025 Çarşamba

HALKBANK GENEL MÜDÜRÜ YENAL ANSEN: HALKBANK ÖZELLEŞTİRİLEMEZ; HİSSELERİNİN BİR KISMI MESLEK ÖRGÜTLERİNE VERİLEREK KAMUNUN PAYI AZALTILABİLİR

YENAL ANSEN / HALKBANK'TAN AĞUSTOS MÜJDELERİ

Ansen: '30 Milyar Liraya Kadar Tesis İşletme Kredisi Açıyoruz'

Cahit UYANIK / Leyla YARATAN 

Halkbank, yeni genel müdürü Yenal Ansen ile Ağustos ayına hızlı ve müjdeli haberlerle girmeye hazırlanıyor. Ortaklık kuran genç girişimcilere 2 milyar liralık kredi, yurt çapında girişimcilik öncesi eğitim, Girişimci Bilgilendirme Merkezlerinin yaygınlaştırılması ilk akla gelenler... Halkbank Genel Müdürü Ansen sorularımızı yanıtladı:

İntermedya Ekonomi: Geçen hafta açacağınızı belirttiğiniz 'Girişimci Bilgilendirme Merkezi' hakkında ayrıntı verir misiniz?

Ansen: Bankamız yıllardır kredi verirken, öncesi ve sonrasında teknik incelemelerde bulunur. Amaç, kredi isteyen firmanın krediyle alacağı makine, teçhizat ya da işletmesinde kullanacağı malzemelerin kendi açısından uygun mudur değil midir, yapacağı işe yararlı olacak mıdır, kullanacağı teknoloji yeni midir, yeni istihdam alanı açacak mıdır, üretiminde bir gelişme olacak mıdır, standartlarında kalitesinde bir artış olacak mıdır? Bunlar incelendikten sonra bir nevi yol gösterme, danışmanlık hizmeti de verilir. Kredi öncesi yaptığımız bu çalışmayı, kredilendirdikten sonra da yaparız. Özellikle sanayi işletmelerine verdiğimiz krediler 'kontrollü hizmet' şeklinde yürür. 

Şimdi bunun bir ilerisine geçiyoruz. Girişimci Bilgilendirme Merkezi Ağustos'ta tamamlanıp hizmete girecek. Şube binası gibi dizayn ediliyor ancak bankacılık yapmayacak, kredi vermeyecek, mevduat kabul etmeyecek. Merkeze telefonu, faksı olan veya bizzat gelen herhangi bir girişimci başvurabilecek. Yalnızca bilgi verip girişimciyi göndermeyeceğiz; uygulamaya da dönük olacak burası... Girişimcinin isteği halinde işyerinde eleman bile bulunduracağız. Böylece işletmede karşılaşılan sorunlar da birlikte çözülecek.

- Bu bilgilendirme merkezlerinin sayısı artacak mı?

Ansen: Evet bankamızın bölge müdürlüklerinde yani İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Malatya ve Samsun'da buna benzer merkezler kuracağız. Bunlar bilgisayarla birbirleriyle bağlantılı çalışacak ve başvuranlar istedikleri bilgiye anında ulaşabilecek. Bir de network oluşturuyoruz. Bu networkte bankamızda daha önce verilen krediler nedeniyle sağlanmış bilgiler olduğu gibi, diğer yerlerden yani DİE, TÜBİTAK, KOSGEB ve meslek kuruluşlarından derlenen bilgiler de toparlanacak. İnsanlarımızın kafasında bir girişim modeli varsa, kredi alsın almasın gençler, ev kadınları veya şu anda bir işi olan esnaf-sanatkarlar; buraya geldiklerinde kendilerine mutlaka bir yanıt verilecektir. Konusunda deneyimli, yetişmiş bir uzmanı mutlaka görecekler. Buralarda tekstil, elektronik, endüstri, kimya, bilgisayar mühendisi gibi teknik kadrolar yanında ekonomistler, istatistikçiler ve bankanın istihbarat müdürlüğünde yetişmiş, uzman birimlerden de destek görecekler. Ayrıca başvuranlar için bir broşür hazırladık. 1990 yılından bugüne ekonomik göstergeler yer alıyor içinde... Bu broşür belli periyotlarda yenilenecek, yaşayan bir broşür olacak. 

17 Temmuz 2025 Perşembe

ÇİÇEĞİ BURNUNDA 'MUHASEBECİ VE MALİ MÜŞAVİRLER BİRLİĞİ' GENEL KURUL YORGUNU

MUHASEBECİLERDE 'SHP SENDROMU'...

2 yıla 4 genel kurul sığdırdılar

Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği  iki yaşında ama dördüncü genel kurulunu bu hafta yaptı. Delegeler, kurultay üzerine kurultay toplayan partiye göndermeyle  'Sosyal Demokrat Halkçı Parti'den (SHP) beter olduk' diyor.

Cahit UYANIK 

"Birliğimiz iki yaşında ama dört genel kurul gördük. Her seferinde işimizi gücümüzü bırakıp Ankara'ya koşturuyoruz. Üstelik genel kurullarda mesleğimizin acil çözüm bekleyen sorunları tartışılacağına bir 'Seçim yapalım' lafı tutturuluyor. Ondan sonra gelsin kulisler, gitsin liste savaşları... Biz SHP'den beter olduk."

Bu sözler geçen hafta Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği İkinci Olağanüstü Genel Kuruluna katılan Antalyalı bir delegeye ait. Yaklaşık 40 bin meslek mensubunun temsil edildiği Olağanüstü Genel Kurula katılan delegelerin bir çoğu da aynı görüşü paylaşıyor. Aslında bu tepkiler bazı delegelerin genel kurulu boykot etmesi karşısında oldukça hafif kalıyor. Çünkü 800'ü aşkın delegeye sahip genel kurula 500-600 delegenin katılmış olması da oldukça anlamlı bir protesto gibi... 

6 Temmuz 2025 Pazar

KAPAK HABERİ / MAL SATMAK, İŞBİRLİĞİ VE ORTAKLIK İÇİN KOBİ'LERE 100 ÜLKEDEN 1 MİLYON 'İŞ ADRESİ'

KAPAK HABERİ / 100 ÜLKEDEN 1 MİLYON İŞ ADRESİ

Küçük ve orta ölçekli işletmeler için dış dünyaya açılmak artık daha kolay. KOSGEB'e bağlı olarak çalışan Bilgi ve Dokümantasyon Merkezi, dünyanın dört bir yanından 1 milyonu aşkın şirket adresini girişimcilerin kullanımına sunuyor.

Cahit UYANIK 

Bilgi dünyanın dört bir yanında gün geçtikçe insanların ve toplumların kaderini daha çok belirlemeye başlıyor. Günlük yaşamdan iş ortamlarına, bürokrasiden üniversitelere kadar çok geniş bir yelpazede daha çok bilgiye ihtiyaç duyulur oldu. Böylesi bir ortamda doğru ve yeterli bilgiye, zamanında ulaşabilmek  büyük önem kazanıyor. 

İş yaşamını da bu gelişmelerden soyutlamak mümkün değil. Türkiye gün geçtikçe dünya ekonomisi ve pazarları ile entegrasyonunu geliştiriyor. Dış dünyaya açılmak, yabancı ortak bulmak ve gelecek yılın sonunda gidilecek Gümrük Birliğinin nasıl etkide bulunacağını öğrenme ihtiyacı birçok girişimcinin aklını meşgul ediyor. 

Büyük girişimciler bu sorunu yüksek ücretli üst düzey yöneticiler ve pahalı danışmanlık şirketlerinin hizmetlerinden yararlanarak aşabiliyor. Ama ya küçük ve orta ölçekli işletmeler? Zaten yetersiz işletme sermayeleri ile ayakta durmaya çalışan bu gruptaki işletmeler, büyüklere benzer çözümleri akıllarının ucundan bile geçiremiyor. Oysa küçük ve orta ölçekli işletmelerin de yeterli, kaliteli ve ucuz bedelli bilgi ve hizmet kaynaklarına ulaşmaları mümkün. 

İşte bunlardan biri Ankara'da kurulu bulunan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığına (KOSGEB) bağlı olarak çalışan Bilgi ve Dokümantasyon Merkezi... Önce tanımayanlar için KOSGEB hakkında bilgi verelim. Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı olarak 1990 yılından bu yana hizmet veren KOSGEB, küçük ve orta ölçekli işletmelerin dış pazarlardaki rekabet güçlerini artırıcı çalışmalar da yapıyor. Bu amaca ulaşmak yolunda Bilgi ve Dokümantasyon Merkezi önemli görevler üstlenmiş durumda. Merkezin öncelikli amacı Gümrük Birliği gibi önemli bir dönemecin eşiğinde 'küçükleri' Avrupa Birliği (AB) işletmeleriyle yakınlaştıracak hizmetleri de vermek... Merkezin sağladığı yardımlar 'bilgi hizmetleri' ve 'işbirliği hizmetleri' adlı iki başlık altında toplanıyor.

Uluslararası adres ticaretinden yararlanın

Merkezin verdiği 'bilgi hizmetleri' içinde 'Adres Bankası' en ilgi çekici olanı... Aslına bakılırsa dünyada yıllardır çok ciddi boyutta bir 'adres ticareti' gelişiyor. Bu konuda söz sahibi olan iki firma var. İlki İsviçreli Data-Star, ikincisi Amerikan kökenli Dialog... Data-Star ve Dialog'a dünyanın dört bir yanındaki binlerce danışmanlık firmasından yüzbinlerce iş teklifi ve adres yağıyor. Data-Star ve Dialog kendi aralarında geçtiğimiz günlerde önemli bir ortaklık anlaşması  yaptı. Bilgi ticareti dünyasında bu anlaşma sonrasında 'Tekel mi oluşuyor?' sorusu da akla geldi.

29 Haziran 2025 Pazar

BAŞKENT NOTLARI / ÜÇ TÜRK İŞÇİSİ YOLU AÇTI, GÖREV DIŞİŞLERİ'NE DÜŞÜYOR

Cahit UYANIK 

Türkiye ile Avrupa Ekonomik Toplulugu (AET) arasında imzalanan 1973 tarihli Katma Protokol, Türk işçilerinin 1986 yılından itibaren birlik ülkeleri içinde serbest dolaşımını öngörüyordu. Ancak Türkiye nasıl Avrupa Birliğine (AB) karşı birçok yükümlülüğünü yerine getirmediyse, AB de uygulama zamanı geldiğinde Türk işçilerine ilişkin kararını belirsiz bir tarihe erteledi. Üstelik üye ülkeler içindeki Türk işçilerinin çalışma koşullarını hayli ağırlaştırıcı kararları da devreye alarak...

Ancak bazı Türk işçileri kaderlerine boyun eğmedi. Gerek işveren gerekse devletle anlaşmazlıklarını kendi ceplerinden para harcayarak, pahalı avukatlar tutarak Avrupa Topluluğu Adalet Divanı'na (ATAD) kadar götürdüler. Meryem Demirel, Zeynep Sevince ve Kazım Kuş adlarındaki bu Türk işçileri, oturma ve çalışma izinlerine ilişkin açtıkları davaları kazandı. 

ATAD'ca verilen karar AB ülkelerinde çalışan Türk işçilerinin, diğer üçüncü ülke vatandaşı işçilerden farklı bir hukuki statüye sahip bulunduğunu ve üye ülkelerin bu statüyü sağlamak için gerekli önlemleri almasının hukuki bir zorunluluk olduğunu hükme bağlıyor. Bu karar, AB sınırları içindeki 2,5 milyon Türk'ü yakından ilgilendiriyor. 

Ancak burada başka bir sorun ortaya çıkıyor. Topluluk hukukunda gerek ATAD kararlarını gerek Türkiye-AB Ortaklık Konseyi kararlarının uygulanmasını denetleyecek bir mekanizma yok. Bu, her bir olay için ayrı ayrı dava açılmasını gerekli kılıyor. İşte bu noktada Dışişleri Bakanlığının devreye girmesi zorunlu. Bakanlığın çeşitli ülkelerde açılmış davaları yakından izleyecek, Türk işçilerini bu konuda aydınlatacak, yönlendirecek ve destekleyecek uzman kadroları istihdam etmesi gerekiyor. Ayrıca mahkeme harçları, avukat masrafları gibi konularda da yine gurbetçilerimize yardımda bulunulması kaçınılmaz bir görev. Fakat Dışişleri Bakanlığında henüz böyle bir hazırlığın esamesi bile okunmuyor. Yetkili ve ilgililerin dikkatine sunulur.

TÜPRAŞ NEDEN ZARAR EDİYOR?

Türkiye Petrol Rafinerileri A. Ş. (TÜPRAŞ), Türkiye'nin en büyük işletmelerinde birisi... Geçen yıla kadar bu cümleye 'en fazla kar edenlerden biri' ibaresi de eklenebilirdi. Aynı zamanda bir borsa şirketi olan TÜPRAŞ, geçen yılın ortasından bu yana sürekli zararda... Yaşanan bu durumla ilgili olarak çeşitli açıklamalar getiriliyor: Kimi Kuzey Irak'tan giren ucuz akaryakıtı suçlu buluyor, kimi bayi karlarının yüksek tutulmasını...

Bu konuda en ilginç açıklama ise TÜPRAŞ Eski Genel Müdürü Kemal Işık'tan gelmişti. Çünkü Işık geçen yıl Nisan ayında görevden ayrılırken TÜPRAŞ'ın zarar edeceğini tahmin etmiş ve şu açıklamayı yapmıştı:

27 Haziran 2025 Cuma

TOBB 'OLAĞANÜSTÜ' TEŞVİK İSTİYOR

Teşviklerin tamamen kaldırılması bir yana TOBB, Kalkınmada Öncelikli Yöreler için 'olağanüstü teşvikler' talep ediyor. Üstelik bu teşviklerden sadece yöre girişimcilerinin yararlanması 'ön koşul' olarak ileri sürülüyor. 

Cahit UYANIK 

Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 50'si Kalkınmada Öncelikli Yörelerde (KÖY) yaşıyor. ĶÖY kapsamına giren yerlerin önemli bir bölümü ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunuyor. Son zamanlarda yoğunlaşan terörle mücadele; bu bölgelerdeki ekonomik, sosyal, kültürel, demografik vb. sorunları ikinci plana itmiş görünüyor. Oysa bölgede uzun vadeli istikrar bu alanlardaki sorunların çözümüne bağlı... İşte bu ortamda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) KÖY'lerin sorunlarını irdeleyen ve bazı alternatif çözüm önerileri getiren bir rapor hazırladı.

Raporda öncelikli olarak Doğu ve Güneydoğu'daki terör olaylarına değiniliyor. Bölgedeki terörün 1970'li yıllarda yaşananlardan tamamen farklı olduğu belirtildikten sonra 'Türkiye Cumhuriyeti Devletinin etki ve hareket alanının daraltılması hatta tasfiyesine ulaşmak üzere dış destekli, etnik ayrımcılığa dayalı, bölücü bir anarşi ve terör faaliyeti tırmandırılmak isteniyor' teşhisine yer veriliyor. Daha sonra toplumun psikolojik olarak teröre karşı güçlendirilmesi ve terörle 'en sert' mücadelenin verilmesi ancak terörle mücadele sırasında yöre insanıyla teröristin birbirine karıştırılmaması isteniyor.

Yarım kalmış tesisler açılsın

Raporda ekonomik sorunların çözümü için getirilen ilk öneri bölgede 'yarım kalmış' veya 'tamamlanmış ancak işletmeye alınmamış' tesislerin ekonomiye kazandırılması... Hayali müteşebbislerin devletten aldığı kaynakları batı bölgelerine transfer ettiği anlatılan raporda "Yarım kalmış tesislerin ekonomiye kazandırılması, kısa sürede bölgeye ekonomik bir canlılık kazandıracağı gibi istihdam imkanlarını da artıracaktır' deniliyor.