Cahit UYANIK
Hafta sonunda TOBB, Seçimsiz Genel Kurulunu yaptı. Daha cumhurbaşkanı tarafından onaylanmamış olsa da yeni kanunun yarattığı heyecan ortamında yapılan bu Genel Kurul, gelecekte nasıl toplantılar izleyeceğimizin ilk habercilerinden oldu. İki gün boyunca Ankara'da ağırlanan 1.000'i aşkın delege, gelecek yıl vereceği oyun altın değerinde olduğunu iyice anlayarak Ankara'dan ayrıldı.
Biz de önümüzdeki sonbahardan itibaren iş dünyasının temsil mücadelesinin daha farklı bir boyuta taşındığını göreceğiz. TOBB, siyaset dışı olduğunu söylese de gelecek yıl daha siyasi bir modelle seçim yenileyip başkan ve yönetim kurulunu seçecek. Büyük ve delege sayısı fazla odaların etrafında bir çekim merkezi oluşacak. Aynı kent içinde faaliyet gösteren sanayi odası, ticaret odası ile ticaret borsası, üst yönetimde daha etkin temsil için güçlerini birleştirmek zorunda kalacak. Ayrı telden çalan aynı kentin odaları ise temsil mücadelesinde kentleri açısından kayba uğrayacaklar.
Konuştuğumuz TOBB delegeleri ise yeni sisteme hayli hazırlıklı görünüyordu. Özellikle TOBB'un elinde birikmiş olan kaynağın yeni seçim sistemiyle maddi imkanı zayıf odaların da istifadesine iyice açılabileceğini söylüyorlardı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun mevcut sistem içinde bile küçük odalara, yani Anadolu'daki örgütlere önemli oranda destek verdiğini belirten delegeler, gelecek yılki en şanslı başkan adayını da böylece açık etmiş oluyorlardı.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun konuşması ise Türkiye'deki genel iş adamı halet-i ruhiyesini yansıtıyordu. TOBB Genel Kuruluna katılan iş adamlarının hemen hepsi istisnasız "Hükümet iyi işler yaptı. Ama daha alınacak çok yol var. Dur bakalım ne yapacaklar?" psikolojisi içindeydi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Türk ekonomisinin geleceğini Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler bağlamında analiz etmesi ise iş adamları tarafından 'nötr' bir tavırla izlendi. Çünkü iş adamları AB ile iç içe, kol kola, kucak kucağa ya da yumruk yumruğa zaten işbirliği veya mücadele içindeydi.
Daha geçen hafta CE İşareti konusunda devletin yaşattığı sorunları unutmayan iş adamları, siyasetçilerin AB'si ile kendi AB'leri arasındaki farkı bu toplantıda iyice görmüş oldular. Siyasetçi, AB'yi bir dahaki seçimleri kazanmak için geniş kitleler üzerinde bir propaganda aracı gibi görürken, iş adamları AB'nin gücünü her alanda pozitif ve negatif şekilde hissediyordu.
Rekabet edebilirsen dev bir pazar gibi görünen AB, ayağına bazı bağlar bağlanırsa (bürokrasi, enerji fiyatları, duyarsız düzenlemeler gibi) iş adamı için bir heyulaya dönüşüyordu. Zaten Hisarcıklıoğlu'nun konuşmasının arkasında da bu feryatlar yatıyordu ki, ithalatçı birlikleri konusunda yaşanan ve Genel Kurulda su yüzüne çıkan TOBB-Hükümet anlaşmazlığı bunun en önemli göstergesiydi. TOBB, ithalatçı birlikleri yoluyla kendisine yeni bir yaşam sahası açan bürokrasinin bir kesimini 'cin fikirli' olmakla suçladı.
Siyasetçi açısından bakıldığında ise TOBB, büyük bir gücü temsil ediyor. Türkiye'de devletin bünyesinde bile 2,4 milyon kişi civarında memur bulunurken, 1,2 milyon üyeli bir TOBB ağızları sulandırıyor. Bu sebeple gelecek yılki seçimlere gizli veya açık siyasi müdahalelerde bulunmak istenilmesi kaçınılmaz görünüyor. Özellikle merkez sağa hitap eden bir tabanı olan TOBB'da etkin olmak arayışı. gerçek iş adamı örgütlenmecileri ile bu kisveye bürünmüş siyasi örgütlenmecileri karşı karşıya getirebilir.
Bütün bunların ötesinde gelecek yılki 60'ıncı TOBB Genel Kurulu için büyükçe bir otel salonu değil, Ulus'taki Atatürk Spor Salonu ancak yetebilir. Hayırlısı olsun.
(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 24 Mayıs 2004 tarihinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder