Enerji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Enerji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Haziran 2025 Pazar

VATAN - MİLLET; YAP-İŞLET-DEVRET..!


Birecik Barajı ve HES

32 Kısım Tekmili Birden Özal'dan Çiller'e YİD...

Cahit UYANIK 

Turgut Özal rahmetli oldu  ama fikirleri tartışılmaya ve ortalığı karıştırmaya devam ediyor. Bunun en güzel örneği Yap-İşlet-Devret (YİD). Devlet, vatanın ve milletin tüm alt yapı projelerini YİD'e yüklemek istiyor ama...


1993 Mayıs ayının son günleri... Şanlıurfa'nın Birecik ilçesine bir heyecan dalgası hakimdi. Eh kolay değil, birazdan henüz birkaç günlük Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Birecik'e gelecek; Birecik Barajı ve Hidro Elektrik Santralinin temelini atacaktı. Demirel "28 yılda 7 kere gelip 6 kere gittim" dediği Başbakanlık görevinden sonraki Cumhurbaşkanlığı dönemine denk gelen belki de ilk icraatını yapacaktı. 

Birecik Barajının bir özelliği daha vardı. Fırat'ın azgın sularına bir dizgin daha takacak olan bu baraj bizim YİD, yabancıların BOT (Build-Operate-Transfer) dediği modelle finanse edilecekti. Konuya ilişkin uygulama sözleşmesi 19 Mart 1993'te imzalanmıştı çünkü... Birecik Barajı Konsorsiyumunun başkanlığını Alman Philipp-Holzmann yürütüyor ve payı yüzde 27 idi. Konsorsiyumda Türk, Belçikalı,  Fransız ve Avusturyalı şirketler de temsil ediliyordu. 

2 yıl boyunca mahkeme kararı beklendi 

O sıcak Mayıs gününde renk renk dumanlar çıkaran dinamitler patlatıldı ve Birecik Barajı için 'Bismillah' denildi ama gerisi gelmedi. Çünkü bu projeyi üstlenen Konsorsiyum, baraj için borçlanacağı 2 milyar Alman markı konusunda kendini rahat hissetmiyordu. Konsorsiyum Türkiye'den bu borcun geri ödemesi konusunda Hazine garantisi istediğinde "Bu baraj bitirdikten sonra sizin olacak. 15 yıl sonra bize devredeceksiniz. Zaten garanti verecek olsak, bu parayı gider bankalardan kendimiz ister, inşaatını kendimiz yaparız" cevabını almıştı. 

Yabancı bankalar ise "Hazine garantisini bir yana bıraktık. Türk hükümetinin bu işin arkasında olduğuna ve bu yatırımı desteklediğine dair ciddi bir belge getirin" diye bastırmaktaydı. Bu minval üzre giden tartışmalara bir yandan da Türkiye'deki bazı çevreler "Enerji üretimi bir imtiyazdır. Bu imtiyazı ikili anlaşmayla devredemezsiniz. Bir yasa çıkarın. Yasada imtiyazın önüne geçecek hükümler bulunsun" diyerek katılmaktaydı.

14 Haziran 2025 Cumartesi

BAŞKENT NOTLARI / MERKEZ BANKASININ ESKİLERİ DE 'YENİ LİRA' İSTİYOR

Cahit UYANIK 

Ertelenen Merkez Bankası Genel Kurulu 16 Mayıs 1996'da yapıldı. Kapalı kapılar ardında süren siyasi hesaplaşmalar, bu sefer Genel Kurulun yapıldığı salona daha farklı bir şekilde yansıdı. Birazdan bunlara gireceğiz. Ancak hasbelkader 1988 yılından bu yana Merkez Bankası Genel Kurullarının hemen hemen tamamını izlemiş bir gazeteci olarak ilginç bir gözlemimi aktarmak istiyorum. 

Bu toplantıların gelenekselleşmiş hissedar katılımcılarından iki isim var ki son Genel Kurul'da adeta bir 'düşünce devrimi' yaşadılar. Atadan babadan miras Merkez Bankası hisselerinin sahibi emekli avukat Selahattin Ergüden ve Emekli Kurmay Albay Sadi Oktay, mevcut Türk Lirasının tedavülden kaldırılmasını istediler! Eğer bu yapılamıyorsa yeni basılacak paraların üzerine Atatürk portresi konulmamasını rica ettiler. Oysa aynı isimler eskiden beri TL'nin itibarını arttıracak önlemler alınmasını isterlerdi. Demek ki bu yaşlı insanlar da izlenen ekonomik politikalardan hayır gelmeyeceğini anladı ve yıllar sonra böyle bir çözüm önerdi. 

Genel Kurulun kamuoyuna yansımayan bir ayrıntısı daha vardı ki gelecekte genişleyebilecek bir çatışmanın ilk sinyalini verdi: Türk bankacılık sektörünün iki numarası ve ağabeyi Ziraat Bankası, Hazine'ye kafa tuttu. Biliyorsunuz Hazine koalisyonun DYP kanadının kontrolünde, Ziraat Bankası da ANAP'ta... Merkez Bankası Kuruluş Yasasına göre Hazine'nin buradaki payı kesinlikle yüzde 51'in altına düşemiyor. Yani Hazine'.nin önerdiği Merkez Bankası Banka Meclisi adaylarının seçilmesi 'banko'... Ziraat, bunu çok iyi bilmesine rağmen Hazine'nin adaylarına oy vermedi. Bağlı bulunduğu Bakan Rüşdü Saracoğlu'nun talimatıyla ANAP kökenli isimleri aday gösterdi ve onlara oy verdi. Ama tahmin edilebileceği gibi seçtiremedi. Finans açısından başı ne zaman sıkışsa Ziraat'e başvuran Hazine'nin bu tavrının önümüzdeki zamanda bir güçlüğe yol açıp açmayacağını -ya da tersi- bekleyip göreceğiz.

ÖZELLEŞTİRME İDARESİ 'KİT' OLDU

Türkiye'de geçen yıl yaz aylarında tam bir özelleştirme fırtınası esiyordu. 1994 sonunda bir Özelleştirme Yasası çıkmıştı ama doğru dürüst uygulanamamıştı. Yasanın işlediğini göstermek için ilk göze kestirilen Et ve Balık Kurumunun (EBK) kombinaları oldu. Bu kombinalar yıl başında bir işçi konfederasyonuna satılmış, daha sonra 'et lobisi'nin kombinaların ucuza gittiği yönündeki spekülasyonları sonucu satış iptal edilmişti. Herkes de 'et lobisi'nin ileride bu kombinaları satın alacağı beklentisine girmişti.

3 Nisan 2025 Perşembe

ANKARA NOTLARI / ORTADOĞU'YA 'BARIŞ' ELEKTRİĞİ

Cahit UYANIK 

Türkiye uzun yıllardır Ortadoğu barışının bölgedeki tüm ülkelerin faydasına olacağını savunuyor. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bu bölgeyi baştan başa geçecek ve Türkiye'deki su kaynaklarını bu ülkelere ulaştıracak bir boru hattı önermişti. 'Barış Suyu' olarak bilinen proje, uzun yıllar gündemde kalmasına rağmen Arap ülkeleri buna yanaşmak istememişti.

'Barış Suyu' bu durumdayken, Türkiye'nin Ortadoğu'daki güç ve etkinliğini iyice artıracak bir başka proje anlaşmayla sonuçlandı. Uzun yıllardır görüşmeleri devam eden Mısır, Irak, Ürdün, Suriye ve Türkiye'nin enterkonnekte elektrik sistemlerini birbirine bağlayacak anlaşma Bakanlar Kurulu tarafından onaylandı. ANAP iktidarları zamanından bu yana birçok Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının emeğinin geçtiği anlaşmayı Resmi Gazete'de görmek ise Veysel Atasoy'a nasip oldu.

Anlaşmanın adı 'Mısır, Irak, Ürdün, Suriye, Türkiye Arasında Elektriksel Enterkonneksiyon İçin Genel Alışveriş Anlaşması' olarak kondu. Bu anlaşma sayesinde Ortadoğu'nun iki önemli su kaynağı Nil ve Fırat, elektriksel açıdan birbirine bağlanmış olacak. Ayrıca bölgenin iki önemli ülkesi Türkiye ve Mısır, Ortadoğu barışında stratejik bir rol üstlenecek. Anlaşmanın teknik gerekçesiyse,  'Elektriksel güç sağlanmasında güvenilirliği artırmak, güç fazlasının mübadelesi ve acil durumlarda yardımlaşma' olarak açıklanıyor.

19 Temmuz 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / POAŞ İHALESİ İPTAL EDİLEBİLİR

Cahit UYANIK 

Geçen Cumartesi günü Ankara'da sessiz sedasız önemli bir toplantı yapıldı. Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Olağanüstü Genel Kurulu toplanarak POAŞ ihalesini kazanan konsorsiyumdan çekilme kararı aldı. Ancak kesin olarak atılacak adım için PÜİS Yönetim Kuruluna yetki verildi. 

Eğer bu hafta hükümet nezdindeki temaslardan olumlu bir sonuç alınmazsa PÜİS konsorsiyumdan çekilecek. PÜİS, Rekabet Kurulunun yerine getirilmesini istediği şartların yumuşatılmasını istiyor. Ancak burada unutulan şey Rekabet Kurulunun özerk bir kuruluş olduğu ve hükümetin Kurul üzerinde herhangi bir yaptırım gücünün bulunmaması...

Eğer büyük bir sürpriz olmazsa PÜİS kendi kurduğu ve yüzde 10'luk hisseye sahip olduğu PÜAŞ Konsorsiyumundan çekilecek. Bu çekilme POAŞ ihalesinin kaderi açısından kritik önemde. PÜİS'in kararı ihalenin iptal edilmesine giden yolu açabilir.

2 Haziran 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ YAPISAL REFORM BUDALASI

Cahit UYANIK 

Türkiye, yapısal reform budalası oldu. Veya daha kibar deyimle, yapısal reform budalası yapıldı. Biz bu Bankacılık Yasasını Haziran ayında ne diye çıkardık? Aradan 5 ay geçmeden yasanın yüzde 75-80'inin özünü değiştirecek yeni bir yasayı neden Meclis'e sunuyoruz? Bankacılık Yasası neden 'acemi berber çırağı kazası'na kurban gidiyor? Bu soruları birisi cevaplamalı. 

Devletin Merkez Bankası, yasa çıkar çıkmaz internetteki sayfasında bu düzenlemenin ne kadar 'beynelmilel' kriterlere uygun olduğunu karşılaştırmalı olarak anlatırken acaba neyi bizden gizledi? Hazine'nin ilgili birimleri acaba Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu boğazına kadar siyasete batırılana kadar neredeydi?

Bizim bürokrasimizde Dünya Bankasının yeniyetme uzmanlarının bilgi ve görgüsü kadar tecrübeye sahip isimler yok mu? Yoksa siyasetçilerimiz dünyadaki tüm modern ülkeleri sarıp sarmalayan 'ekonominin özerk ve bağımsız kurullarca yönetilmesi' eğilimine, yine bazı 'alaturka' katkılar mı getirmeyi deniyor dersiniz? Türkiye'nin 'Bağımsız gibi görünen, KİT kafalı, özerkimtrak kurullar' modeli acaba ekonomi literatürüne nasıl geçecek? Dünya Bankasının vereceği 1 milyar dolar; 15 milyar dolar harcansa adam olmayacağı belirtilen bankacılık sektörünün dişinin kovuğuna yetecek mi?

7 Mart 2024 Perşembe

ELEKTRİK ÜRETİMİ YEDEKSİZ GİDİYOR, AĞUSTOSTA KESİNTİ KAÇINILMAZ

ELEKTRİK YEDEKSİZ GİDİYOR, AĞUSTOSTA KESİNTİ KAÇINILMAZ

Cahit UYANIK-Ankara 

Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) Başkanı Önder Karaduman, yedek elektrik kapasitesi olmadan üretim yapıldığını söyleyerek, yedeğin ani tüketim artışı ve arızalarda önemli olduğunu vurguladı. Karaduman, 1 ay sonra yine kesinti yaşanabileceğine dikkat çekti.

Türkiye'nin Cumartesi günü yaşadığı büyük kesinti sonrasında elektrikte arz güvenliği ve elektrik üretimi sırasında tutması gereken yedek kapasite oranı yeniden tartışılmaya başlandı. Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) Başkanı ve Akenerji Genel Müdürü Önder Karaduman, Türkiye'nin hemen hemen hiç yedek kapasitesi olmadan üretimini sürdürdüğünü belirterek, yedek kapasitenin yüzde 25 olması gerektiğini söyledi. 

Karaduman yedek kapasitenin arızalar ve ani talep artışlarının karşılanmasında önemli rolü olduğunu belirterek, enerji yatırımlarının düzensiz yapıldığı ülkelerde yedek kapasitenin daha önemli hale geldiğini bildirdi. Karaduman, Türkiye'de termik ve hidroelektrik santrallerin ortalama yaşlarının 16-18'e yükseldiğini ve yaşlanmaya başladığını ifade ederek, bunun arıza ihtimali ve yedek ihtiyacını artırdığını vurguladı. 

Türkiye'nin halen kurulu gücünün 38-39 bin MW olduğunu anlatan ve yüzde 25'lik yedek kapasiteye uyulması halinde bunun 50 bin MW'ye çıkarılması gerektiğini vurgulayan Karaduman "Ama bakıyorsunuz ki Türkiye'de otoprodüktörler bile verimsizlik, yüksek maliyet sebebiyle devreden çıkmış. Bu ortamda özel sektörden büyük enerji yatırımları yapmasını beklemek doğru olmaz" diye konuştu.

6 Mart 2024 Çarşamba

YIL 2006. BÜYÜK KENTLERDE YAŞANAN DEV ELEKTRİK KESİNTİSİNİN GERİ PLANINDA 5 SEBEP VARDI

UYARILAR KAR ETMEDİ, ELEKTRİKTEKİ KRİZ GÖSTERE GÖSTERE GELDİ 

Cahit UYANIK-Ankara

Özel sektör, sivil toplum örgütleri ve bazı kamu kurumlarının ısrarlı uyarılarına rağmen Enerji Bakanlığı önlem almaya yanaşmadı ve sonuçta geçen hafta sonu meydana gelen kesintiler yaşandı.

Cumartesi gecesi Türkiye'nin en büyük kentlerini karanlığa boğan elektrik kesintisi adeta göstere göstere geldi. Özel sektör elektrik üreticileri, sivil toplum kuruluşları ile kamu kuruluşlarınca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına aylardır yapılan sözlü ve yazılı uyarıların hiç biri işe yaramadı.

Kış aylarında, yıllardır savsaklanan doğal gaz deposu yatırımının faturasını üşüyerek ödemiştik. Şimdi de kısa vadede alınabilecekken görmezden gelinen önlemlerin faturasını yaz aylarında karanlıkta kalarak ödüyoruz. Türkiye, uluslararası standartı yüzde 5 olarak öngörülen yedek kapasitesi olmadan bıçak sırtı dengede elektrik üretme ve tüketmenin ilk sonuçlarını Cumartesi gecesinden itibaren ödemeye başladı. Oysa Enerji Bakanlığına bağlı olarak çalışan Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından geçen Mart'ta hazırlanan bir raporda "Bu yılın 2. yarısında bir elektrik arz krizi yaşayabiliriz" uyarısında bulunulmuştu.

10-11 Haziran tarihli Referans'ta haberleştirilen bu raporda sıkıntı yaratabilecek 5 başlık "Mobil santrallerin kapatılması, doğal gaz arzının artırılmaması, otoprodüktörlerin yüksek maliyetler nedeniyle kapanma tehlikesi, üretim yatırımlarının zamanında yapılmayışı ve elektrik ithalat kapasitesinin darlığı" olarak belirlenmişti. Daha o günlerden Haziran-Temmuz döneminde yaşanabilecekleri öngören raporda "Bir an önce önlem alınması gerekli. Özellikle 2006'nın ortasından itibaren elektrik üretim kapasitesinde düşüş başlayacak. Bu düşüş 5 milyar kwh'ye kadar ulaşabilecek" uyarısı yapılmıştı. 

17 Şubat 2024 Cumartesi

TÜRKİYE YENİ BİNYILA ELEKTRİK KESİNTİLERİYLE GIRİNCE, NÜKLEER SANTRAL TARTİŞMALARI HIZ KAZANMIŞTİ

ENERJİ POLİTİKALARI VE SOKAKTAKİ VATANDAŞ

Cahit UYANIK

Türkiye, 20'inci Yüzyıl'ın son günlerini elektrik kesintisi tartışmaları ile geçirdi. 21. Yüzyıl'ın ilk günlerinde de manzara ve ortam değişmedi. Kış koşulları biraz ağır basınca, enerji politikalarımızdaki bütün ayıp ve kusurlar ortaya dökülüp saçıldı. Geciken yatırımlar, doğal gaza aşırı bağlılığımız, nükleer santral konusundaki kararsızlığımız, enerji özelleştirmelerindeki acemiliklerimiz ve tezcanlılıklarımızın faturası önümüze konuluverdi. 

Hemen her konuda kendini Batı standartlarıyla kritik etmeye alışık olan toplum, elektrik kesintilerine büyük bir tahammülsüzlük gösterdi. Dile kolay yaklaşık 18-19 yıl aradan sonra Türk insanı yeniden bu tatsız uygulama ile karşılaşıyordu. Mum ile idare lambasını sadece 'dekoratif malzeme' olarak bilen ve gören bir kuşak yetişmişti. Elektrik kesintilerine o kadar hazırlıksız yakalandık ki, orada burada patlayan televizyonlar ve jeneratörler minik çocukların canına mal oldu; gencecik insanları hastanelik etti. İşin acı yönü bu kesintilerin, Türkiye'yi tüm dünyaya "Orta Asya'nın Enerji Terminali' olarak lanse etmeye çalıştığımız günlere denk gelmesiydi.

Peki Türkiye bu noktaya nasıl geldi? Soruya doğru cevaplar bulabilmek için ister istemez rakamlardan yararlanmak zorundayız. Önce en klasik rakamsal göstergeye bakalım. Türkiye'de -hızlı nüfus artışının da desteğiyle- kişi başına elektrik enerjisi tüketimi hızla yükseliyor. 1991 yılında kişi başına düşen tüketim 1.061 kilovatsaat düzeyinde iken, bu rakam 1995 yılına gelindiğinde yüzde 40'tan fazla artarak 1.417 kilovatsaata çıkmış. 1998 yılında ortalama tüketim 1.797 kilovatsaat düzeyinde gerçekleşmiş. 2000 yılında ise bu rakamın 1.964 kilovatsaata yükselmesi bekleniyor. Anlayacağınız 2001 yılında kişi başına elektrik tüketimi 2.000 kilovatsaatı aşacak. Buradan çıkan sonuç şu: Türkiye'nin geride kalan 10 yılda enerji talebi ikiye katlanmış. Türkiye'nin yakın gelecekte 70 milyonluk bir nüfusa yaklaşacağı ve insanların yaşam standartlarındaki iyileşme trendinin devam edeceğini kabul edersek, 2010 yılına kadar bu rakamın kişi başına 4.000 kilovatsaata çıkmayacağını kimse garanti edemez.

22 Kasım 2023 Çarşamba

111 YIL SONRA TÜRKİYE'DEN ÇIKMA KARARI ALAN 'BP TÜRKİYE' KENDİSİNİ NASIL TANITIYOR?

"Dünyada 1908 yılında faaliyete başlayan bp olarak, sahip olduğumuz küresel tecrübe ve güçle Türkiye’de bir asrı aşkın süredir çalışıyoruz. Dünya dinamikleri ile enerji sektörünün talep ve ihtiyaçlarını yakından takip ediyor ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda geleceği şekillendiren teknolojiler üzerine yıllardır faaliyetlerimizi yürütüyoruz.
Dünyanın ihtiyacı olan ısı, ışık ve hareketi sağlayabilme misyonuyla; çalışanlarımız, bayilerimiz ve iş ortaklarımızla birlikte bu ülkede çok önemli yatırımlara imza attık ve toplum ve geleceğimiz adına projeler yapmaya devam ediyoruz. 

bp'nin Türkiye öyküsü

bp’nin kuruluşuna öncü olan “Anglo-Persian Oil Company” şirketi, 1912 yılında İstanbul’da bir ofis açarak Lion & Sun ve Palm Tree markalarını tescil ettirdi. İlerleyen dönemlerde Türkiye pazarında 1949 yılına kadar “Steaua Romana” adı altında faaliyetlerini sürdüren bp, ülkemize yaptığı yatırımları bu dönemde artırarak genişletti. 1957 yılında “bp Petrolleri Anonim Şirketi” olarak değişen ünvanımızla, Türkiye’de iz bırakan çalışmalarımızı bir üst seviyeye taşıdık. Ülke ekonomisi için büyük öneme sahip olan, bp’nin de hissesinin bulunduğu Mersin Rafinerisi’nin devreye alınması sayesinde 3,2 milyon ton ham petrol işleme kapasiteli işletmemiz ile Türkiye ekonomisine katkılarımızı sürdürdük.

26 Ekim 2022 Çarşamba

NET HATA VE NOKSAN (NHN) İÇİN İLGİNÇ SORU: 11 MİLYAR DOLARLIK ARTIŞIN NEDENİ RUSYA'DAN BORCA ALINAN DOĞAL GAZ MI?

Cahit UYANIK

Ödemeler bilançosunun 2022 ilk 8 aylık sonuçlarına göre, kaynağı belirsiz döviz girişlerini simgeleyen net hata ve noksan (NHN) kaleminde 28,3 milyar dolarlık rakamla yeni bir rekor kırıldı. 40 milyar dolar düzeyindeki cari açığın büyük bölümünü tek başına finanse eden NHN'nin neden bu kadar şiştiği ise merak konusu oldu. TCMB kendi basın açıklamasında, geçmişten beri bu önemli kalem konusunda açıklayıcı bir bilgi vermiyor. TCMB sadece 4-5 yılda bir kendi uzmanlarına yaptırdığı teknik çalışmayı kamuoyuyla paylaşıyor; bazen de NHN konusundaki rakamsal revizyonları... (Çünkü aylar ilerledikçe yeni gelen kayıtlar dikkate alınarak NHN rakamlarında artış veya azalışlar olabiliyor.)

Bu yılın ilk 6 ayında NHN kalemi 17,5 milyar dolardı. Bu durumda NHN'de 2 ayda yaklaşık 11 milyar dolarlık artışla karşı karşıyayız. Bazı kişilerin belirttiği gibi bu paranın bavullara doldurularak Türkiye'ye getirilmesi mümkün değil. Bu kadar büyük bir efektif akışı ancak tır'lara yüklenerek olabilir. Üstelik bu kadar büyük bir efektif hareketi doların sahibi ABD'lilerin gözünden kaçmaz. 11 milyar dolarlık artış, bence muhasebe kayıtları üzerinde yaşanan bir hareketin belirtisiydi. Muhasebe tekniği gereği bir 'kayıt sıkıntısı' olduğu için bu rakamın oluştuğunu düşünüyordum.

NHN'deki artışla ilgili; bu sabah CHP Parti Sözcüsü ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak'ın Meclis Başkanlığına Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin cevaplaması istemiyle verdiği soru önergesi elimize ulaştı. Bu önergeyi oldukça teknik bilgiler verip, NHN'deki artışa açıklama getirmek üzere hayli teknik sorular sorduğu için önemsedim. Bu sorulardan 6'ıncısı, son 2 ayda NHN'deki 11 milyar dolarlık artışa bir açıklama sağlayabilir. "Rusya'dan ithal edilen doğal gaz için alternatif bir ödeme mekanizması oluşturulmuş mudur? Oluşturulduysa bunun NHN üzerinde etkisi nedir?" şeklindeki soruyu, az önce bahsettiğim büyük muhasebe kaydı olayının sebebi olarak açıklayabiliriz.

3 Eylül 2022 Cumartesi

G-7 ÜLKELERİ MALİYE BAKANLARI RUS PETROLÜNE FİYAT SINIRI (TAVAN) KOYDU. KARAR TÜRKİYE'Yİ DE ETKİLER

Cahit UYANIK

G-7 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Japonya, Almanya, İtalya, Kanada+AB) Maliye Bakanları; 02 Eylül 2022 tarihinde, Rusya'nın elde ettiği petrol gelirini azaltarak Ukrayna ile giriştiği savaşı finanse etmesini sınırlandırmak için ilginç bir karara imza attı. Buna göre Rus ham petrolü ve işlenmiş petrol ürünleri alımlarında bir üst fiyat sınırı (tavan) belirlenecek. Söz konusu önlem, tavan fiyat tespiti yapılmasının ardından ham petrol için 5 Aralık 2022'de, rafine ürünler için ise 5 Şubat 2023'te uygulamaya konulacak.

Alınan bu karar 160-170 yıllık petrol tarihinde ilginç bir dönemeç oluşturuyor. Çünkü bu önlem hayata geçirilebilirse, petrol tarihinde ilk kez satıcılar değil alıcılar petrol fiyatı tespit edecek. Petrolün tarihinde hep satıcılar (Rockefeller Ailesi, 7 Kız Kardeşler denilen dünya çapında petrol araması ve rafinajı yapan 7 uluslararası petrol şirketi, OPEC, emtia piyasaları, OPEC+ ülkeleri) fiyatları belirler olmuştur.

Bu konu aslında ilk olarak yaz ayları başında dile getirilmişti. Anlaşılan aradan geçen 3 ayda konu hayli olgunlaştırıldı. Şimdi önümüzdeki 3 ayda da bu fiyat tavanının nasıl uygulanabileceği belirlenirken, ülkelere mesele hakkında bilgilendirme yapılacak. ABD Hazine Bakanı Yellen, bu önlemi uygulamak için Hindistan ile yapılan görüşmelerin umut verici olduğunu ifade etti. Çin ve Türkiye için ise bir söylemde bulunmadı.

30 Ağustos 2022 Salı

DOLAR KURU İÇİN KÖTÜ HABER. TEMMUZDA İTHALATIMIZ 'PATLADI'. İTHALATI, 5 SEBEP KONTROLDEN ÇIKARDI

Cahit UYANIK

TÜİK, bugün Temmuz-2022 dönemine ait dış ticaret istatistiklerini açıkladı. Dış ticaret açığı temmuz ayında 10,7 milyar dolar, Ocak-Temmuz 2022 döneminde ise 62,2 milyar dolar düzeylerinde gerçekleşti. Açık Temmuz ayında, geçen yılın aynı dönemindeki 4,3 milyar dolarlık rakamla kıyaslandığında yüzde 147 arttı. Açık; geçen yılki 25,5 milyar dolarlık veriyle karşılaştırıldığında ise Ocak-Temmuz 2022 döneminde yüzde 143 artmış oldu.

Bu artışın geri planında ihracatın mütevazı artışlar göstermesine karşın; ithalat rakamlarının adeta 'patlama' yapması yatıyor. İthalat Temmuz-2022'de yüzde 41,4 artarak 29,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl bu rakam 20,7 milyar dolardı. Ocak-Temmuz 2022 dönemindeki ithalat artışı ise yüzde 40,7 olarak gerçekleşirken, rakam 206,5 milyar dolara çıktı. Geçen yıl ilk 7 aydaki ithalat 146,8 milyar dolardı. Bu tablo, ekonomimizdeki dolar talebinin artmakta olduğunun (Taleple birlikte dolar kurunun artışı) ve önümüzdeki dönemde ekonomimize daha fazla dolar gerekeceğinin bir işareti...

Bence Türkiye ekonomisinde ithalat patlaması yaşanmasının 5 sebebi bulunuyor:

3 Temmuz 2022 Pazar

HALKA ARZ YÖNTEMİYLE DE OLSA; ELEKTRİK İLETİMİ ÖZELLEŞTİRİLMEMELİ

Eskiden TEK vardı

Türkiye Elektrik Kurumu

Satacagız biz burayı dediler 

Dünya Bankasını çağırdılar


Onlar da:

Özelleştirin ama...

Üçe bölün önce:  Üretim, iletim ve dağıtım...

Üretim ve dağıtımı satabilirsiniz

İletim stratejiktir;  zinhar kimseye satmayın dediler

5 Nisan 2022 Salı

TÜRKİYE, 40 YILDIR UĞRAŞTIĞI DOĞAL GAZ DEPOLAMADA ANCAK 2023 YILINDA RAHATLAYABİLECEK

 Tuz Gölü Doğal Gaz
Yer Altı Depolama Tesisi

Cahit UYANIK

Türkiye, ‘jeo-politik risk artışı’ ile ‘normalden daha ağır geçen kış koşulları’ birleşince 2022 yılında doğal gaz depolamanın stratejik önemini bir kez daha yaşayarak öğrendi. Yalnız bu defa yaşanan sorun, bir kademe daha artışla sanayi işletmelerine doğal gaz kesintisi uygulanması boyutuna kadar büyüdü. Bunun sebebi Türkiye’de doğal gazın her geçen yıl, hem evlerde ısınma amaçlı hem de sanayide üretim sürecinde daha fazla kullanılıyor hale gelmesi… Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliğinin verilerine göre 2019 yılında 16,4 milyon olan abone sayısı, 2021 yılında 18,3 milyonu geçti.

Hükümet, ağır kış koşullarında kitlesel mağduriyetler yaşanmaması için doğal gaz kesintisi tercihini sanayi işletmelerinden yana kullandı. Çünkü konutların doğal gaz tüketimindeki payı iyice artarak birkaç yıl içinde yüzde 25’ten yüzde 30’a yükselmişti. Organize sanayi bölgelerindeki sanayi tesislerine uygulanan kesintilerin sebep olduğu ekonomik üretim kaybı ve bunun 2022 yılı büyüme rakamlarına negatif etkisi hakkında ise kimse resmi bir açıklama yapmadı. Bu kesintiyle 1 ila 5 milyar dolarlık üretim kaybına sebep olunduğu yönünde çeşitli tahminler var. Bu tahminlerin aritmetik ortalaması olan 3-4 milyar dolarlık üretim kaybı, GSYİH’nın yıllık 0,5 puan daha az gerçekleşmesi anlamına geliyor.  Söz gelimi bu kesinti sebebiyle 2022 yılında 750 milyar dolarlık bir üretim yerine, 746 milyar dolarlık bir GSYİH’ya ulaşabileceğiz ancak…

26 Ocak 2022 Çarşamba

TÜRKİYE, DOĞAL GAZ DEPOLAMA KAPASİTESİNDE ANCAK 2023 YILINDA RAHATLAYACAK

Tuz Gölü Yer Altı Doğal
Gaz Depolama Tesisi

Cahit UYANIK

BOTAŞ bugün yaptığı açıklamada Tuz Gölü Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisi ve Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisleriyle ilgili son bilgileri kamuoyu ile paylaştı.

Buna göre iki tesiste halen 4,4 milyar metreküp olan depolama kapasitesi, sürdürülen genişletme çalışmalarıyla bu yıl 5,8, 2023 yılında ise 10 milyar metreküpe yükseltilecek. 

İlgili kanuna göre doğal gaz depolama  kapasitesinin, toplam tüketimin yüzde 10'u kadar olması gerekiyor. Türkiye 2021 yılında 61,5 milyar metreküp doğal gaz tüketmişti. Aynı yıl 4,4 milyar metreküp olan depolama kapasitesi, toplam tüketimin yüzde 7,1'ine karşılık geliyor. Bu yıl toplam tüketimin 65 milyar metreküpe yükseleceği varsayıldığında, ulaşılacak depolama kapasitesi 5,8 milyar metreküp olacağı için bu oran ancak yüzde 8,9'a çıkacak. 2023 yılı tüketimi 70 milyar metreküp olduğunda ise 10 milyar metreküplük depo kapasitesi ile oran yüzde 14,2'ye yükselerek ilk kez gerekli asgari düzeyi geçmiş olacak. 

1 Ekim 2021 Cuma

ELEKTRİK FİYATLARINA ZAM 3 AYDA BİR; DOĞAL GAZ ZAMMI HER AY GÖZDEN GEÇİRİLİYOR

Bugün zam fırtınası esti durdu ortalıkta...

Elektriğe zam gelmedi, sevinildi; doğal gaza ise tüketiciyi ilgilendirmeyen bir zam yapıldı
Otogaz zammı ise -utangaç da olsa- benzin istasyonu kuyrukları doğurdu 41 yıl sonra...
Merkez Bankamız enerji fiyatlarını dışlayan çekirdek enflasyonu kullansa da, yani konu beni ilgilendirmez pozu takınsa da...
Vatandaş manşet enflasyona bakıyor.
O nedenle önemliydi bugün
Peki bundan sonra elektrik ve doğal gaz zamlarıyla aramız nasıl olacak?
Elektriğe zam yapılıp yapılmayacağı
3 ayda bir değerlendiriliyor ki
daha 01 Temmuz 2021 tarihli zammın
Dumanı tüterken, yeni bir zam cahil cesareti olurdu
Ama 01 Ocak 2022 itibarıyla
Yüklü bir zamma hazır olun elektrikte...
Doğal gaz zamları ise her ay ele alınıyor
Ona da 01 Kasım 2021 itibarıyla hazır olun.
Barajlar iyice boşaldı ve
Türkiye'de bu kış elektriğin yüzde 40'ının
Doğal gazdan üretileceği düşünüldüğünde işler giderek zorlaşacak zam cephesinde...
Hazır olun her şeye yani...
Ne kadar hazır olunabilirse artık
(Bu yazı 30 Eylül 2021 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)

22 Ağustos 2020 Cumartesi

DOĞAL GAZ BULDUK, ŞİMDİ ZENGİN Mİ OLDUK YANİ? CARİ AÇIK KÂBUSU BİTTİ Mİ?

Ekonomi gazeteciliğinde iyi işler, iyi kıyaslamaya dayanır. Öyleyse kıyaslayalım bakalım.

2019 yılında kanıtlanmış en fazla doğal gaz rezervine sahip ülke, 47,80 trilyon metreküple Rusya olurken onu 33,80 trilyon metreküplük doğal gaz rezerviyle İran, 23,86 trilyon metreküple Katar (Pul kadar ülkenin mali gücü bu rezervden geliyor) ve 13,44 trilyon metreküplük rezerviyle ABD izledi.
Yani ABD bile bizim bugün ilan ettiğimiz doğal gaz rezervinin 40 katına sahip. "Zengin mi oluyoruz ne?" diye umuda kapılmanın gereği pek yok. İhraç edip para kazanmayı düşünmek için en az 5 trilyon m3'e (1,5 trilyon m3 bize, 3,5 trilyon m3 ihraç etmek için) ulaşmalıyız. Kendi 30 yıllık ihtiyacımızın 2 katı kadarına denk geliyor bu bence... 320 milyar m3 bir şeydir ama TR'yi enerjide kalıcı şekilde dışa bağımlılıktan kurtarıp; öyle bazılarının söylediği gibi cari açığı ekonomi lügatimizden çıkarmaya yetmez.
Oldukça pahalı bir iş olsa da; petrol vb. enerji aramaları şunu göstermiştir: Aramadan bulamazsın. Bulanlar sebat edenlerdir. Öyleyse aramaya devam!
(Bu yazı 21 Ağustos 2020 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)

20 Mart 2020 Cuma

ULUSLARARASI PİYASADA BRENT PETROL FİYATI, WTI'DAN NEDEN YÜKSEK OLUŞUYOR?


Cahit UYANIK

Uzun yıllardır piyasalarda Brent petrolünün fiyatı (İngiliz piyasası petrolü), WTI petrolünün (ABD piyasası petrolü) fiyatına göre daha yüksek düzeyde oluşuyor. Peki neden böyle? Piyasadaki oyunculara göre bunun en önemli sebebi ABD'deki aşırı üretim, 2016 yılında ABD petrolünün yurt dışına satış (ihracat) yasağının kaldırılması, kaya petrolünün üretimin artmasıdır. Bu durum ABD'deki stokları artırıp fiyatları düşük tutmaktadır. WTI fiyatının artması için, bu faktörlerin değişmesi yani ABD petrol stoklarının azalması gerekmektedir. 

Bazılarına göre ise Brent petrolü deniz üzerinden çıkarılıp satıldığı için ulaşım masrafları azdır ve fiyatı yüksektir. WTI petrolü ise karada üretildiği için taşıma masrafları yüksektir ve fiyatı Brent'e göre daha düşük oluşmaktadır.    

14 Şubat 2020 Cuma

ELEKTRİKTE 'OTOMATİK ZAM' VEYA MALİYET BAZLI FİYATLANDIRMA UYGULAMASI 2008 YILINDA BAŞLATILMIŞTI



ELEKTRİKTE YAŞADIĞIMIZ SON
GELİŞMELER VE ÇÖZÜM YOLLARI 

Cahit UYANIK

Türkiye, 1 temmuz tarihi itibarıyla elektrik fiyatlandırmasında yeni bir döneme girdi. Elektrik fiyatları halkın 'otomatik zam' olarak bildiği 'maliyet bazlı fiyatlandırma' ile tespit edilmeye başlandı. Bu konuda alınan Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararında; maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasının bazı kamu iktisadi teşebbüsleri ile enerji KİT’lerinin alım/üretim maliyetlerindeki değişimlerin satış fiyatlarına yansıtılmasını sağlayacağı belirtiliyor. Kararda, bu yeni hesaplama yönteminden beklenen temel faydalar; piyasanın serbestleşmesi sürecinde sağlıklı bir fiyatlama mekanizmasının tesis edilmesi, mali yapıları güçlenen enerji KİT'lerinin ve devletin elindeki üretim gruplarının özelleştirme sürecinin olumlu etkilenmesi ile mali hedeflere ulaşılmasının temin edilmesi olarak açıklanıyor.

Bu kısa açıklamadan da anlaşılacağı gibi, eğer Türkiye'nin elektrik üretiminde kullandığı kaynaklar, yani ağırlıkla doğal gaz fiyatlarında bir düşüş yaşanırsa fiyatlar düşecek veya en azından artmayacak. Ama gelin görün ki Türkiye'nin elektrik ihtiyacının karşılanmasında doğal gaz kaynaklı üretimin payı giderek yükseliyor. 1990 yılında doğal gazın elektrik üretimindeki payı yüzde 17 civarında iken, bu oran geçen yıl yüzde 50'yi geçti. Doğal gazın neredeyse tamamı ithal edildiğinden, bu artışla birlikte elektrik üretiminde dışa bağımlılık artıyor. Dış piyasalarda doğal gaz fiyatları ham petrol fiyatlarına endeksli olarak artıyor. Bu artış 6 veya 9 ay gecikmeli olarak doğal gaz fiyatlarına yansıyor. Yani dış piyasalara bağımlılığı azaltmadan elektrik fiyatlarının düşme ihtimali biraz zor görünüyor. Düşüş için, ya ham petrol fiyatlarının inişe geçmesini beklemek zorundayız ya da elektrik üretiminde yerli ve ucuz kaynakların payını artırmalıyız.

2 Eylül 2019 Pazartesi

DOĞAL GAZA YAPILAN ÜST ÜSTE ZAMLAR, ELEKTRİĞE DE İKİNCİ ZAMMI GETİRİR

Maalesef, doğal gazın 1 ay içinde fiyatının yüzde 32,1 oranında artırılması, elektriğe gelecek ikinci zammın da habercisidir... 
Neden mi? 

Cevabı basit; 2018 yılı resmi verilerine göre elektriğin yüzde 30'u doğal gaz yakılarak sağlandı.
Bu oran kolay kolay değişmez. 

O nedenle elektriğe Temmuz ayı başında yapılan yüzde 15'lik zam yetersiz kalacaktır. Bu zam ancak bir işaret fişeği olur. 
Bir mamulün üretildiği bir ara mamule yüzde 30 zam yapıp, perakende satış fiyatını yüzde 15 zamla götürmek mümkün değildir.
(Bu yazı 31 Ağustos 2019 tarihinde Twitter sayfamda yayınlanmıştır.)