31 Aralık 2015 Perşembe

DEVLET GİBİ EKONOMİK KAYNAKLARA SAHİP BİR TERÖR ÖRGÜTÜ: IŞİD


Cahit UYANIK

2004 yılında kurulan Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütü, 2 yıl önce adeta yükselişe geçti.  Bu yükselişte güçlü ekonomik kaynaklara ulaşması ve şu ana kadar bir terör örgütü açısından hiç rastlanmayan bir finansal modele sahip olması önemli rol oynadı. 2014 yılı ortalarında Irak’ın kuzeyindeki en önemli kentlerden Musul’u ele geçiren IŞİD, büyük ekonomik ve mali kaynakların anahtarına da sahip oldu. Bu kaynaklardan en dikkat çekeni ve hemen kullanıma hazır olanı, Irak Merkez Bankası Musul Şubesinin kasasındaki yaklaşık 500 milyon dolar ve tutarı bilinmeyen altın külçelerdi.

Aynı zamanda petrol zengini olan bu bölge, tarımsal üretim, su kaynakları ile maden zenginliği  açısından da iyi durumdaydı.  IŞİD, petrol ticaretinin yanı sıra buradaki tarımsal üretimden de pay almaya başladı. IŞİD bu finansman modeliyle, şu ana kadar ortaya çıkmış hiçbir terör örgütüne benzemiyor ve ‘devlet gibi ekonomik kaynaklara sahip bir terör örgütü’ olarak tanımlanabiliyor. Ancak IŞİD aynı anda, terör örgütlerinin klasik finansman modelini de kullanmaktan çekinmiyor. Fidye, tarihi eser kaçakçılığı, gasp, soygun, organ ticareti, insan ticareti (kölelik), yurt dışındaki zengin gönüllülerin yardımları ile kendisini destekleyen bazı devletlerin gizli yardımları IŞİD’in diğer terör örgütlerine benzeyen gelir kaynakları… Öyle ki IŞİD’in günlük gelirinin 10 milyon dolara ulaştığı tahmini yapılıyor. 

2003 YILINA; AK PARTİLİ VE TAYYİP ERDOĞANLI YILLARA GİRERKEN FİNANSAL FORUM'A YAZDIĞIM YENİ YIL MESAJI

Türkiye, 2002 yılı Kasım ayı ortasında bir seçim yapmış ve Ak Parti tek başına iktidara gelmişti. Recep Tayyip Erdoğan, anayasadaki siyasi yasaklılık maddesi kapsamına girdiği için milletvekili adayı olamamış ve seçilememişti. 

Partinin diğer doğal lideri Abdullah Gül, ilk Ak Parti Hükümetini kurmuştu. Biz 2003 yılına girerken "Ak Parti ve Abdullah Gül" ile dolu yıllara hazırlandığımızı düşünürken; Erdoğan, CHP Lideri Deniz Baykal'ın desteğini arkasına alarak anayasayı değiştirtmiş ve kendisine milletvekili olmanın yolunu açmıştı. 

Derken; bir köy, hiç bir şekilde seçmen kütüğüne yazılmadığı için Siirt'te seçimler iptal edildi ve Recep Tayyip Erdoğan aday olarak milletvekili seçildi ve ikinci Ak Parti hükümetini kurarak Başbakanlık görevini üstlendi. Böylece (2016 yılına girerken de yaşadığımız gibi) Ak Partili ve Tayyip Erdoğanlı yıllar başlamış oldu.  

30 Aralık 2015 Çarşamba

MB: KAYNAĞI BELİRSİZ DÖVİZ GİRİŞİNDE 5 MİLYAR DOLAR ÇOK DEĞİL

Cahit UYANIK


Merkez Bankası (MB), bu yıl ocak-ağustos döneminde 5 milyar dolar sınırına yaklaşarak herkesi şaşırtan ödemeler bilançosundaki "net hata ve noksan" kaleminin neden böyle bir gelişme gösterdiğini analiz etti. Aynı dönemde 15,7 milyar doları geçen cari açığın finanse edilmesinde de önemli rol oynayan net hata ve noksan kalemi, ödemeler bilançosunda hiç bir tanım altına dahil edilemeyen döviz girişlerinin toplandığı bölüm olarak biliniyor. MB, net hata ve noksan kaleminin Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında yüksek olmadığını bildirdi.

26 Aralık 2015 Cumartesi

GÜNGÖR URAS KÖŞESİNDE HABERİMDEN NASIL BAHSETMİŞTİ-2?

EFTA İLE ANLAŞMA TÜRKİYE'YE NELER GETİRİR?

Güngör URAS


Türkiye için önemli olan Avrupa Topluluğu (AT) pazarıdır. Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) pazarı değil... Bunu anlamak için 1990 yılı ithalat ve ihracat rakamlarına bakmak yeter: 

24 Aralık 2015 Perşembe

GÜNGÖR URAS KÖŞESİNDE HABERİMDEN NASIL BAHSETMİŞTİ-1? EMLAKBANK'IN BİLANÇOSU NASIL MAKYAJLANDI?


Kamu Bankalarının Özelleştirilmesinde Emlakbank Modeli

GÜNGÖR URAS


Emlakbank, her hükümet kuruluşunda bir bakana emanet edilir. Emlakbank'tan sorumlu her bakan, bankaya bir genel müdür atar. Her yeni genel müdür atandığında eskisi ve takımı mahkemeye verilir. Bankanın ne büyük zararla karşılaştığı, bilançosunun gerçek olmadığı, batan paranın miktarı açıklanır. Sonra bankanın düzeldiği müjdesi verilir. Derken zarar eden bankanın nasıl kâra geçtiği anlatılır. Sonra hükümet değişir. Bütün bunlar sil baştan... Olur.

20 Aralık 2015 Pazar

TURİZM İSTATİSTİKLERİ NASIL HAZIRLANIYOR?



Cahit UYANIK

Turizm, bizim çocukluğumuzdaki tek kanallı televizyonun ortak espri kaynaklarından biriydi. "Bu yıl turizm patlaması yaşanacak" sözü, bir çok sanatçıya sadece ilham vermekten öte gitmemişti. Çünkü turizmin patlaması için iddialı laflardan fazlası gerekiyordu. Ülkenin dünyadaki genel gidişata ayak uydurmuş bir hava vermesi, iyi ve bilinçli bir tanıtım kampanyası, yurt içinde modern hava alanları, çok iyi mekanlara inşa edilmiş oteller, kalifiye personel ve standart hizmet bunların başta geleniydi. Türkiye, 70'li yıllarda bunların önemini kavrayamadan "Yahu biz misafirperver bir milletiz. Niye gelmiyor ki bunlar?" şeklinde duygusal demeçlerle turizmin patlamasını bekleyip durdu.

18 Aralık 2015 Cuma

İSRAİL'DEKİ İŞ TOPLANTISINDA FİLİSTİN GERGİNLİĞİ ÇIKTI



Cahit UYANIK

KUDÜS - Yılmazlar İnşaat Grubu'nun basın için İsrail'e düzenlediği gezide, Filistin'deki son olaylarla ilgili gergin bir hava oluştu. İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, Türk basın mensuplarına yaptığı konuşmada, üstü kapalı olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirdi. Livni, İsrail-Filistin çatışmasında herkesin tarafları müzakereye zorlaması gerektiğini belirttikten sonra, "Liderlerden gelen iyi ifadelere ihtiyacımız var" diye konuştu. Livni'nin bu sözü Erdoğan'ın hafta sonunda İsrail'i kınadıklarını belirten açıklamasına cevap olarak değerlendirildi.

16 Aralık 2015 Çarşamba

KÜRESEL MAL-PETROL VE IRAK OPERASYONU

Cahit UYANIK

Belki de siz bu satırları okurken Irak Operasyonu başlamış olacak. Savaşın ne olduğunu kimseye anlatmaya gerek yok. Ancak savaşın sebepleri üzerine kafa yorulması kötü olmaz. Tarihte hemen hemen tüm savaşların nedeninin ekonomik olduğu biliniyor. O zaman Irak Operasyonunu da bu açıdan incelemekte fayda var. Irak; eski Mezopotamya toprakları üzerine kurdurulmuş bir devlet. Tarih öncesinde tarımsal üretim nedeniyle bolluk bereket ülkesi konumundaki bu topraklar, daha sonra çölleşme sebebiyle kendi kaderine terk edildi. Ta ki büyük petrol rezervleri bulunana ve petrol dünya için stratejik bir ürüne dönüşene kadar...


15 Aralık 2015 Salı

AB'YE UYUM İÇİN TARIMA İKİ ÖDEME KURULUŞU GELİYOR

Cahit UYANIK
Türkiye, tarımda destekleme ödemelerini yapmak ve müdahale alımlarını gerçekleştirmek için 2 ödeme kuruluşu kuracak. Avrupa Birliği'ne (AB) uyum açısından önem taşıyan ödeme kuruluşları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde kurulacak ve bir müsteşar yardımcısına bağlı olacak. Yeni uygulama ile Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) isim ve yapı değiştirerek Tarım Ürünleri Piyasa Düzenleme ve Ödeme Kuruluşu (TPDK) adını alacak. Ayrıca kırsal kalkınma desteklerini yürütmek ve ödemeleri yapmak üzere Tarım ve Kırsal Kalkınma Ödeme Kurumu (IPARD Ajansı) da kurulacak.

KAYIT DIŞI İSTİHDAM DENETİMİ, RİSKİ YÜKSEK SEKTÖRLERDEN BAŞLAYACAK

Cahit UYANIK

Hükümetin geçen hafta Meclise sevk ettiği SSK ve Bağ-Kur prim affına ilişkin yasa tasarısında, toplam istihdam içindeki oranı yüzde 52'yi geçen kayıt dışı istihdamla mücadele için 2 madde de bulunuyor. Buna göre SSK Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığı, kayıt dışı istihdamla daha etkin ve verimli mücadele edebilmek amacıyla, denetlenecek olan sektörleri risk kriterlerine bakarak sınıflandırabilecek. Böylece riski yüksek sektörlere, denetimlerde öncelik verilebilecek. Ayrıca bir başka maddeyle, kamuda çalışan tüm denetim elemanlarına da incelemeleri sırasında ilgililerin kayıtlı ve tescilli olup olmadıklarına bakma yetkisi tanınacak. Böylece kayıt dışılığın azaltılmasında kurumlar arasında yardımlaşma ve eşgüdümün artırılması sağlanacak.

11 Aralık 2015 Cuma

AB İÇİN YAPILAN YENİ MİLLİ GELİR HESAPLAMASINDA 15 YENİ YÖNTEM UYGULANDI

Cahit UYANIK 
Türkiye'nin yeni milli gelir hesaplama yönteminin Avrupa Birliği'ne (AB) uyumlu hale getirilmesi için yabancı uzmanlardan destek alındı. Şimdi, Maliye, Merkez Bankası, Sanayi Bakanlığı gibi kurumların bilgilerinin de yeni sınıflandırmalara uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2004 yılından bu yana hazırlıklarını sürdürdüğü milli gelir güncelleme çalışmasında, yabancı uzmanlardan 300 adam/günlük (yaklaşık 10 ay) destek alındığı öğrenildi. TÜİK'in sonuçlandırma aşamasına geldiği çalışmaları, en son aralık ayında Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) yetkilileriyle gözden geçirdiği belirtildi.

30 Kasım 2015 Pazartesi

TÜRKİYE-İRAN EKONOMİK İLİŞKİLERİ İÇİN HERŞEY HAZIR: HEDEF 35 MİLYAR DOLAR TİCARET




Cahit UYANIK

Türkiye, Kasım ayının ilk günü gerçekleştireceği seçimlerin ardından yeni bir siyasi ortama ve siyasi şartlara kavuşacak. Ancak, bu seçimlerden hangi hükümet çıkarsa çıksın, özellikle ekonomik ilişkilerin doğrultusunun değişmeyeceği nadir ülkelerden biri İran olacak. Türkiye’de yeni kurulacak hükümet için, (istenen hızda büyümeyen dünya ekonomisi tablosu içinde) hemen yanı başındaki tüketim eğilimi yüksek ve yeni ekonomik üretim alanları arayışındaki İran, ilişkilerin geliştirilmesine aday  ülkelerin başında gelecek. Çünkü Birleşmiş Milletler (BM) ve ABD’nin uyguladığı ekonomik ambargoları kaldırmasıyla, İran ekonomisi dünyaya açılıyor. Türkiye bu ılımlı ortamın yanı sıra, bu ülke ile 10 yıl süren müzakerenin ardından yılbaşında yürürlüğe giren tercihli ticaret anlaşmasının da etkisiyle; İran’la mevcut ekonomik ve ticari ilişkilerini birkaç yıl içinde 30-35 milyar dolar düzeyine çıkarabilir. Bu, mevcut ticaret hacminin neredeyse üçe katlanması anlamına geliyor. 

20 Kasım 2015 Cuma

TEKSTİLDE YANLIŞ VE GEÇ KONUM SEÇMENİN FATURASINI ÖDÜYORUZ

Cahit UYANIK

Türkiye, son birkaç aydır yoğun biçimde tekstil ve hazır giyim sektörlerindeki sorunları tartışıyor. Bu sektörler, Türkiye açısından hayli önemli. Çünkü bu sektörler "istihdam" ve "döviz deposu". Hem nüfusun önemli bölümü buralarda çalışarak hayatlarını kazanıyor, hem de üretimin büyük bölümü ihracata yönelik olduğu için döviz kaynağı olma özelliğini taşıyor. Bu sektörlerde yaşanan sorunlar, Türkiye'nin iki kritik meselesinin tam ortasında bulunuyor. Eğer sektörlerde kriz yaşanmaya devam ederse, Türkiye'de zaten bir türlü inmek bilmeyen işsizlik oranı daha yükseklere çıkabilecek. Öbür yandan da, Türkiye daha az döviz kazanarak, cari açığın finansmanında zorlanacak. Üstelik, piyasa ithal tekstil ürünleri ile dolabileceği için döviz kaybı yeni bir boyut daha kazanacak. Bu iki sektör o kadar önemli ki, Türkiye'nin toplam üretimi yani gayri safi milli hasılası içindeki payı yüzde 14'ü, istihdam içindeki payı yüzde 11'i, ihracat içindeki payı yüzde 35'i geçiyor.

10 Kasım 2015 Salı

TÜRKİYE’NİN KARA PARA İLE İMTİHANI 20 YILDIR SÜRÜYOR/EKONOM 50. ÖZEL SAYI


Cahit UYANIK

Kara para… Kara paranın aklanması… Bu kavramlara artık hepimiz iyice aşinayız ama bundan 19-20 yıl önce pek bilinmiyordu ve 1996 yılında bitmeyen siyasi çalkantılar içindeki Türkiye’nin, devasa ekonomik sorunlarla dolu gündemine adeta bomba gibi düşmüştü. Doğrusu bu ya; kara para  ve kara paranın aklanması çoğumuz için bazı filmlerde gördüğümüz, romanlarda okuduğumuz, gazetelerin “kısa haberler” sütunlarında gözümüze çarpabilen, pek de önemli bulmadığımız bir konuydu.  

(Tıklayınız) UYUŞTURUCU EKONOMİSİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) GÜNDEMİNDE

9 Kasım 2015 Pazartesi

BANKACILIK SEKTÖRÜ ARTIK YENİ UFUKLARA YELKEN AÇMALI/EKONOM 50. ÖZEL SAYI


Cahit UYANIK

Türk bankacılık sektörünün içinde bulunduğu durum, yaşadığı sorunlar ve çözüm arayışları yayın hayatının ilk sayılarından itibaren EKONOM’un gündeminde hep oldu. Geriye dönüp bakıldığında; ekonomi haberciliği açısından hayli teknik bir alan olan bankacılık sektöründeki gelişmelerin, EMD üyesi uzman muhabirler tarafından, gazetecilik ilkelerine uyularak, büyük bir ustalıkla takip edildiği görülüyor. EMD üyeleri sektörün durumu, gidişatı ve geleceği ile ilgili yorumlar yaparken her zaman, konunun uzmanı akademisyenler ile sektörü yöneten isimlerden görüş almaya özen gösterdiler. Yazılı dokümanları okuyup inceledikten sonra, haberlerini veya yazılarını herkesin kolayca anlayabileceği bir dille kaleme aldılar. 1994-2004 yılları arasında Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektöründe büyük çalkantılar yaşanıp belli bir disiplin altına girilirken, çoğu mevzunun karanlık veya flu kaldığı ortamlarda; yapılan haberler, kaleme alınan yazılarla olup bitenin gerçek resmini ortaya koymayı başardılar. Şu günlerde sorunları asgariye inmiş bir şekilde tıkır tıkır işleyen, Türkiye’yi ekonomik kriz yaşamaktan koruyan güçlü ve tahkim edilmiş bir yapıya dönüşen bankacılık sektörünün yıllar boyu çektiği dönüşüm sancıları, EKONOM ve EMD üyeleri tarafından tarihe not düşüldü.


30 Ekim 2015 Cuma

TÜRKİYE, SURİYELİ MİSAFİRLER İÇİN EKONOMİK AÇIDAN CAZİP OLMAKTAN ÇIKTI; SIĞINMACI SORUNU AVRUPA’YA SIÇRADI

Cahit UYANIK


Türkiye, bugünlerde mülteci politikaları açısından Birleşmiş Milletler’in “en iyi” partneri durumunda… Çünkü Türkiye, sınırları içinde 2 milyon civarında Suriyeli ve Iraklı sığınmacıyı barındırmaya çalışıyor ama oldukça zorlanıyor. Köklü sorunlara sahip bir ekonomisi olan Türkiye, özellikle son 1 yıl içinde gelen Suriyeliler için artık pek cazip bir ülke değil. İş bulmanın çok zor olması ve düşük ücretler ile ağır çalışma koşulları, Türkiye’ye gelen yeni sığınmacıları çok memnun etmiyor.  O nedenle yeni gelen Suriyeli sığınmacılar, Türkiye’yi Avrupa’ya geçmek için bir ‘ara istasyon’ olarak kullanmaya başladılar. Böylece Suriye’deki insani kriz, 4 yıl aradan sonra Avrupa ülkelerinin kapısını çaldı. 

24 Ekim 2015 Cumartesi

EKONOMİ DERGİCİLİĞİ "FIRSAT KAPAKLARI" KISIR DÖNGÜSÜNDE...



Cahit UYANIK

Türkiye'de özellikle 1980 sonrasında ekonomi gazeteciliğinin çok büyük aşamalar kaydettiği su götürmez bir gerçek. İthal ikameci ekonomik politikaların geçerli olduğu 1980 öncesinde, gazetelerdeki ekonomi haberleri zam, enflasyon, tarımsal destekleme, memur ve işçi zamları etrafında dönüp duruyordu. Zaman zaman Maliye Bakanlığının kapalı yapısı aşılarak elde edilebilen ekonomik raporlar, bu durağan seyri hareketlendiriyordu.

Günlük gazetelerde bile ekonomi sayfasının bulunmadığı bir ortamda elbette ekonomi dergileri "lüks" sayılıyordu. Sadece haftalık haber dergilerinde seyrek de olsa ekonomi haberlerine ve ekonomik makalelere rastlanıyordu. Aslında Cumhuriyetin kuruluş yıllarından sonra Kadro Hareketinin dergisi Kadro'da ciddi ekonomik haber ve makaleler yer almıştı. Ama belki de, etkileri 1980'lere kadar hissedilen devletçilik uygulamaları yönünde tavır konulması, dolaylı bir şekilde olsa da Türkiye'de 'ekonomi dergisi' kavramının yerleşmesini engellemişti.

20 Ekim 2015 Salı

AHMET TANER KIŞLALI'NIN ANISINA/ÇARPI İŞARETİ...

Cahit UYANIK

Ben o resminin üstüne çarpı işareti atılan adamı mesleğimin ilk yıllarında tanımıştım. Ekonomik Panorama'da; Nokta'nın Konur Sokak'taki Ankara Bürosu'nu ortak paylaşırken... Büroya o kadar sessizce gelip giderdi ki, çoğu zaman yaptığı röportajları dergi sayfalarında okurduk. Önemli ülkelerin büyükelçileri, Türkiye'yi birkaç günlüğüne ziyaret eden ciddi ülkelerin dışişleri bakanları, Ankara'daki uluslararası kuruluşların misyon şefleri hep röportaj konuklarıydı. Bir de Bülent Ecevit... Ecevit o zamanlar Çile Çiçekleri söylemiyle DSP'yi büyütmekle meşguldü. Partisi Meclis'te bile temsil edilmiyordu. Ona sayfa açan, mikrofon uzatan sayılı isimlerden biri de Kışlalı idi.

29 Eylül 2015 Salı

TÜRKİYE, TERÖRLE EKONOMİK AÇIDAN ZAYIFLATILMAYA ÇALIŞILIYOR

Cahit UYANIK

Türkiye, 7 Haziran 2015 tarihinde yaptığı genel seçimlerden yaklaşık 1.5 ay sonra yoğun bir terörizm dalgasının içine girdi. Son 2.5 yıldır yaşanan göreli huzur ve barış ortamı bozuldu. Karakol saldırıları, bombalamalar, yol kesme ve araç yakmalar arka arkaya geldi. Peki neden böyle oldu? Bu sorunun cevabı terörün ve terör olaylarının tanımında gizli. Jandarma Genel Komutanlığının bir çalışmasına göre terör eylemlerinin ortak özelliği; “bir ülkenin ekonomik, toplumsal, siyasal ve anayasal yapılarını sarsmak ya da yıkmak amacıyla bilerek ve kasten yapılmış” olmaları… Demek ki terör olayları ile ekonomi arasında, -en azından olumsuz etkilenme açısından- yakın bir ilişki var. Son terörist eylemlerle, Türkiye’de 3-4 yıldır hayli kararsız bir denge ve durgun bir trend gösteren ekonomik görünümün iyice bozularak gücünün azaltılması amaçlanıyor.

1 Eylül 2015 Salı

TÜRKİYE, 2023 YILINDA SAĞLIK TURİZMİNDEN 20-25 MİLYAR DOLAR KAZANMAYI HEDEFLİYOR

Cahit UYANIK

Türkiye’de turizm sektörü giderek büyüyüp gelişiyor. 1960’lı yıllarda devlet tarafından ilk planlamaları yapılan sektör, özellikle 1980’li yıllardan itibaren büyük gelişme gösterdi.  Öyle ki, turizm sektörü 2014 yılında 41,4 milyon turist ve 34,3 milyar dolar gelir düzeyine ulaştı. Bu yıl ise Rus turist sayısındaki azalmaya rağmen, Almanya ve Ortadoğu kaynaklı ziyaretçilerin artışıyla, yaklaşık 44 milyon turist ve 37 milyar dolar gelir hedefine ulaşılacağı düşünülüyor.  Yani turizm sektörü krizlere de dayanıklı hale geldi.

29 Ağustos 2015 Cumartesi

YÖNETENLERİ YÖNETİYORLAR: ULUSLARARASI DANIŞMANLIK FİRMALARI





Cahit UYANIK

Uluslararası danışmanlık firmaları ve yatırım bankalarının Türkiye'deki etkileri üzerine bir yazı yazmak üzere kolları sıvadığımda, doğrusu konunun bu kadar geniş ve karmaşık boyutları olacağını hiç aklıma getirmemiştim. Beni böyle bir yazı hazırlamaya iten en önemli etken, danışman firma ve bankalar hakkında kapalı kapılar ardında anlatılan, ancak bir türlü kamuoyunda dillendirilmeyen ve kaleme alınmayan şeyleri gün ışığına çıkarmaktı. Anlatılan olumsuzlukların genel çerçevesi, danışman firma ve bankaların yerel koşullar hakkındaki derin bilgisizliklerine rağmen, Türkiye'nin kaderinde söz sahibi oldukları yönündeydi.

6 Ağustos 2015 Perşembe

FARKINDA MISINIZ, TÜRKİYE 50 YIL ÖNCE AB'YE ÜYE OLMAK İÇİN BAŞVURMUŞTU



Cahit UYANIK

Farkında mısınız bilmiyorum ama 31 Temmuz 2009 günü Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üye olmak için başvurusunun 50'inci yıl dönümüydü. 1959 yılında AB'nin adı Avrupa Ekonomik Topluluğu idi. Türkiye'de Başbakanlık görevini rahmetli Adnan Menderes, Cumhurbaşkanlığını ise Celal Bayar yürütüyordu. İsmet İnönü, ana muhalefet partisi CHP'nin başında, şimdiki Genel Başkan Deniz Baykal 21 yaşında ve üniversitede öğrenci idi. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kamuda üst düzey bürokrat; 1954 doğumlu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan henüz 5'inci yaşını sürüyordu. Halen Cumhurbaşkanı olan 1950 doğumlu Abdullah Gül ise 9 yaşındaydı. Bütün bunlar neyi gösteriyor? Dile kolay yarım yüzyıldır Avrupa'nın oluşturduğu resmi bir birlikte, resmi tam üye olmak için bekliyoruz. AB'ye tam üye olmak için ilk başvuran ülkelerden birisi Türkiye'ydi ama onlarca yıl sonra başvuranlar bile tam üye kabul edilirken biz hala bekleme odasındayız. 2009 yılında Cumhuriyetimizin 86'ıncı yılını kutladığımıza göre, yarıdan fazla bir süreyi AB ile görüşerek geçirmişiz demektir.

5 Ağustos 2015 Çarşamba

CHP'YE GÖRE GEÇİCİ 15. MADDENİN KALDIRILMASI "GÖZ BOYAMA" AMAÇLI...

Cahit UYANIK

Anayasa referandumuna bir ay kala meydanlar iyice hareketlendi. Liderler, günde birkaç kenti dolaşarak seçmenleri etkilemeye çalışıyorlar. Ancak meydanlarda paketin getirdiği düzenlemelerden daha çok, ‘kişilik tartışmaları' yapılması dikkatlerden kaçmıyor. Bu, aynı zamanda Türkiye'nin genel siyasi havasının bir genel seçime çok yaklaştığının da göstergesi gibi... Anayasa paketinin en önemli maddelerinden biriyse, 12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasını önleyen geçici 15. maddenin kaldırılması. Ak Parti, referandum için hazırladığı broşürde bu konuya geniş yer ayırmış; ancak bu madde kalkarsa yargılama yapılıp yapılamayacağı konusunda net ifadeler kullanmaktan kaçınmıştı. Biz de bu sütunda AK Parti'nin düşüncelerine yer vermiştik.


ODTÜLÜ'DEN İLGİNÇ REKABET ŞİKAYETİ...

Cahit UYANIK

ODTÜ geçmişten bu yana, yaptığı bilimsel çalışmalar kadar, okuttuğu öğrencilerin toplumsal duyarlılığı ve eyleme dönük yüzleriyle de dikkat çeker. Son ve tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, eski başbakanlardan Süleyman Demirel bile, bir tepki eksikliğine dikkat çekerek "Nerede bu ODTÜ'lüler?" diye sormuştu. Çünkü Demirel, başbakanlık yaptığı dönemlerde ODTÜ'lülerin yıpratıcı eylemleri ile sıkça karşılaşmıştı.

KILIÇDAROĞLU, EKŞİ SÖZLÜK AVUKATININ SAYGISINI NASIL KAZANDI?


Cahit UYANIK

Ekşi Sözlük' isimli internet sitesi, uzun zamandır yayında. Bir nevi açık sözlük niteliğinde olan site, kullanıcılarının yorumlarıyla şekilleniyor. Zaman zaman hakkında yazı yazılan kişilerin tepkisini çeken site, hukuken uygun olan yorumları yayımladıklarını belirterek kendini savunuyor. 

CHP'nin yeni lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Ekşi Sözlük'te hakkında en çok yorum yapılan isimlerden... Olumlu olduğu kadar, olumsuz yorum ve değerlendirmeler Kılıçdaroğlu için de yapılıyor. Ancak Kılıçdaroğlu, hakkında yorum yapılan diğer isimlerden bir yönüyle ayrılıyor. Çünkü Kılıçdaroğlu, kendisi hakkında dile getirilen bir iddiaya; yine aynı site üzerinden yanıt verme yolunu seçmiş ve yanıtını "Ekşi Sözlük okurlarına saygıyla duyurulur" sözleriyle bitirmiş. Kılıçdaroğlu'nun tavrı sözlük avukatlarını dahi şaşırtmış ki, ‘kanzuk' takma adını kullanan site avukatı Kılıçdaroğlu'na olan saygısının katlandığını belirten bir yazıyı siteye koymuş. Biz de avukatın konuyla ilgili değerlendirmesinden bir bölümü yorumsuz alıyor ve değerlendirmeyi size bırakıyoruz:

3 Ağustos 2015 Pazartesi

DEVLET, BATIYA GÖÇÜ FRENLEMEK İÇİN 12 KENTE YATIRIM YAPACAK

Cahit UYANIK

Devlet, 2010-2012 döneminde de doğudan batıya göçü önlemek için kamu yatırımlarını etkin bir araç olarak kullanacak. Bunun için bir süredir devam ettirilen, ülkenin orta ve doğusunda belirli nüfus büyüklüğüne ulaşmış "çevre iller"in sosyo-ekonomik gelişmesinin hızlandırılması yönündeki politika önceliği sürdürülecek. Doğudan batıya göçü kesebilecek kentler olarak belirlenen Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Kayseri, Konya, Malatya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Trabzon ve Van il merkezlerinin, cazibe merkezi haline dönüştürülmesi politikası devam ettirilecek. Devlet, önümüzdeki 3 yılda bu 12 ilin şehir merkezlerinin sosyal ve fiziki altyapı yatırımlarını geliştirmeye öncelik vermeyi sürdürecek.

31 Temmuz 2015 Cuma

TÜRKİYE’DEKİ 2 MİLYON SURİYELİ, ÜLKE EKONOMİSİNİ NASIL ETKİLİYOR?


Cahit UYANIK

Türkiye, komşusu Suriye’de yaşanan iç savaş sebebiyle son 2 yıldır, hiç de alışık olmadığı büyüklükte bir mülteci sorunu ile karşı karşıya. Ülkelerinden kaçan yaklaşık iki milyon Suriyeli, Türkiye’ye sığınmış durumda. Bu tablo gösteriyor ki, -iç savaş öncesinde nüfusunun 22 milyon kişi olduğu düşünülürse- her 10 Suriyeliden biri artık Türkiye’de ikamet ediyor. Suriyelilerin yaklaşık yüzde 13’ü yani 250 bini mülteci kamplarında barındırılırken geriye kalan bölümü (Yaklaşık 1.7 milyon kişi), ülkenin neredeyse tamamına yayılmış durumda… Ancak bunların önemli bir kısmının Gaziantep, Kilis, Hatay, Şanlıurfa, Adıyaman, Mardin, Adana, Mersin, Ankara ve İstanbul’da yaşadığı düşünülüyor. Türkiye’nin Suriyeli mültecileri ağırlamak için 6 milyar dolar (16 milyar TL) tutarında para harcadığı, sırf bu amaçla kullanılması için gönderilen dış yardımların sadece 370 milyon dolar düzeyinde kaldığı ise en son dile getirilen rakamlar…

25 Temmuz 2015 Cumartesi

TÜRKİYE, NEDEN BUĞDAY İTHAL ETME DURUMUNA GELDİ?


Cahit UYANIK


Ankara’nın en işlek caddelerinden Milli Müdafaa’nın tam köşesine kondurulmuş heykelde çiftçi, karısı ve çocuğu, sırtını koskoca "T", "M" ve "O" harflerine dayayarak hasat sonu keyfi sürer. Heykelin yer aldığı bahçenin içindeki bina ise 1938 yılında faaliyete geçen Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) aittir. TMO, "buğdayın anavatanı" olarak bilinen Anadolu yarımadasındaki 12 bin yıllık buğday macerasının son ve önemli aktörüdür. Ancak bu önem, sadece kendi ülke sınırları açısından geçerlidir. Zira buğdayın anavatanı üzerine kurulu Türkiye ve TMO, dünya buğday piyasaları açısından çok da önemli olmayan bir aktördür. Bu durum bizzat TMO’nun yayımladığı 2005 Yılı Buğday Raporu’nda şöyle dile getirilir:

"Türkiye 681 milyon hektar olan dünya hububat ekim alanlarının 13.5 milyon hektar alanla yaklaşık yüzde 2’sini, buğday üretiminin ise 21 milyon tonla yüzde 3’ünü karşılarken; verim ve kalite sebebiyle hububat ticaretinde etkin değildir".

Sadece bu cümle bile Türkiye’nin dünyada buğday üretimi, depolanması ve pazarlanması alanlarında, rakiplerine çok geride olduğunu göstermeye yetiyor.


24 Temmuz 2015 Cuma

MİLYONER MEVDUAT SAHİBİ SAYISI BİR YILDA 18 BİNDEN 23 BİN KİŞİYE ÇIKTI

Cahit UYANIK

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) bankalardaki mevduatların büyüklüklerine göre yaptığı dağılımda 1 milyon YTL ve üzeri mevduata sahip mudiler ile 250 bin YTL-1 milyon YTL arasında mevduata sahip yarı-milyoner mudi sayısında son 1 yılda ciddi artış yaşandığı belirlendi.


Buna göre geçen yıl mayıs ayında 1 milyon YTL ve üzeri mevduat sahibi sayısı 18 bin iken, bu yılın mayıs ayında bu rakam yüzde 30'a yakın artarak 23 bine çıktı. 23 bin kişinin sahip olduğu 154 milyar YTL tutarındaki mevduat, sistemdeki toplam mevduatın yüzde 40'ını oluşturuyor. Yarı-milyonerler olarak bilinen 250 bin YTL-1 milyon YTL arasında mevduata sahip kişi ve kuruluş sayısı da yüzde 23 artarak 88 binden 106 bine yükseldi. Bu kişilerin yaklaşık 53 milyar YTL'ye ulaşan mevduatı da toplamın yüzde 14'ünü oluşturdu.

10 Temmuz 2015 Cuma

ÇİN PAZARINDA TUTUNMAK İÇİN SABIR VE DANIŞMANLIK HİZMETİ ŞART

Cahit UYANIK 
Türkiye'nin Çin Büyükelçiliği, bu ülke pazarına girmek isteyen girişimciler için bilgi notu hazırladı. Notta Türklerin ne istediklerini bilmeden ve yeterince araştırma yapmadan Çin'de iş yapmak istedikleri vurgulandı.
Türkiye'nin Çin Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği, bu ülke pazarına girmek isteyen girişimciler için samimi uyarılar içeren bir bilgi notu hazırladı. "Bu ülkeyi Batı dünyasının değerleriyle anlayabilmek imkân dahilinde bulunmamaktadır" uyarısı ile başlayan notta, şu ana kadar Çin'le kurulan iş ilişkilerinde yaşanan bazı olaylar bu görüşü desteklemek için örneklenerek anlatıldı. Notta Çin'le uzun vadeli ilişkiler kurabilmek için profesyonel danışmanlık hizmeti alınması gerektiği belirtilerek bu amaçla ayrı bir bütçe ayırmak zorunluluğu olduğu anlatıldı.

TEPAV: ARTAN SAĞLIK HARCAMALARI KORUYUCU HİZMETLERE DEĞİL TEDAVİYE GİTTİ

Cahit UYANIK

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), son günlerde sıkça tartışılan kamunun sağlık harcamalarının analizini yaptı. Analizde Türkiye'de sağlık harcamaları artmasına rağmen, bu harcamaların yapısındaki çarpıklığın ekonomideki mali uyumu bozacak noktada bulunduğu ifade edildi. 1999 yılından itibaren kamu sağlık harcamalarının yükselme eğilimi içinde olduğu anlatılan analizde, ancak bu artışın koruyucu değil tedavi edici hizmetlere yapılan harcamalardan kaynaklanmasının çarpık yapıyı ortaya çıkarttığı ifade edildi.

9 Temmuz 2015 Perşembe

TÜRKİYE, ÇİN'LE BÜYÜK BİR ORTAKLIĞA GİTMEK İSTİYOR

Cahit UYANIK

Son 10 yıldır dünyada bir Çin fırtınasıdır esiyor. 1970 ve 80'li yıllarda gazetelerde yayımlanan "Uyuyan Dev: Çin" başlıklı köşe yazıları ve dizi yazılar gerçek oldu. Uyuyan dev uyandı. Çin'in uyanma dönemi Türkiye'nin de ekonomisini dışa açma ve enflasyon belası ile mücadele etme dönemine rast geldi. Daha 2 yıl önce vitrinlerine "Ne alırsan 1 YTL" diye yazılan ve Çin malı satan mağazalar hepimizin akıllarında. Çin, tüm dünyadan sermaye çeken, çektiği sermaye ile üretim yaparak bunu yeniden tüm dünyaya satmaya çabalayan adeta dev bir 'pompa'yı andırıyor. Pompanın en önemli güç kaynağını ise bir hesaba göre 1.3, bir hesaba göre de (kayıtsız nüfus nedeniyle) 1.4 milyar kişiye ulaşan nüfus ve ucuz iş gücü oluşturuyor. Çin'in nüfusu, dünya nüfusunun neredeyse yüzde 20'sine karşılık geliyor.

30 Haziran 2015 Salı

20 YILLIK GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI DEĞİŞTİRİLİYOR


Cahit UYANIK

Takvimler 31 Temmuz 1959’u gösterdiğinde Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) tam üye olmak için başvurdu. Yani içinde bulunduğumuz 2015 yılından tam 56 yıl önce… Bu yazıdaki amacımız artık tüm boyutlarıyla incelenmiş ve irdelenmiş AB-Türkiye ilişkilerini anlatmak değil.

Türkiye’nin yarım yüzyılı geçen Avrupa Birliğine (AB) tam üyelik macerasında bir başka önemli tarih ise 5 Mart 1995’ti. Yani 20 yıl önce… Bu tarihte alınan karar uyarınca Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği, 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girdi. İlgimizi çeken şey, 20 yıldır uygulanan işte bu Gümrük Birliği anlaşmasının revize edilmesine karar verilmesi…
AB ile Türkiye arasındaki dış ticareti ikiye katlaması beklenen değişiklik çalışması, 12 Mayıs 2015 itibarıyla resmen ilan edilerek başlatıldı.

4 Haziran 2015 Perşembe

G-20, “GAZİANTEP-20” OLAMAZ MIYDI?

Gaziantep, üretim ile pazarlama süreçlerindeki bu başarısını ve becerisini, artık “Gaziantep-20” ruhundaki uluslararası çaptaki önemli toplantılara ev sahipliği yaparak gösterebilmeli... 

Cahit UYANIK

Türkiye, 2015 yılının G-20 dönem başkanı. Yıl boyunca Türkiye’nin değişik kentlerinde G-20 ile ilgili değişik konuları içeren toplantılar yapılacak. Bunların bazıları düzenlenmeye başlandı bile… Toplantılar İstanbul, İzmir ve Ankara’da yoğunlaşıyor. G-20’nin zirve toplantısı ise Kasım ayı içinde Antalya’da gerçekleştirilecek.

“Bunun Gaziantep olarak bizimle ne ilgisi var?” diyebilirsiniz. G-20’nin resmi açık adı Group of 20… Bir an durup düşünelim: Gaziantep, baş harfin aynı olmasının da desteğini yanına alarak, G-20’nin toplantılar dizisinin birine “Gaziantep-20” adıyla ev sahipliği yapamaz mıydı? 

2 Haziran 2015 Salı

DÜNYA PETROL PİYASASI NEDİR VE NASIL İŞLİYOR?


Cahit UYANIK



Gün geçmiyor ki petrol fiyatlarında bir değişiklik yaşanmasın. Kimi zaman bir petrol rafinerisindeki arıza, kimi zaman dünyanın büyük petrol üreticisi bir ülkede patlak veren siyasi kriz ham petrol fiyatlarını birkaç dolar oynatabiliyor. Ama ham petrol fiyatlarının orta vadeli gelecekte, 60 doların altına düşeceğini kimse öngörmüyor. Bunun en önemli sebebi, petrol arzının yetersiz olmasına rağmen talepte görülen artış. Petrol arzının artırılamamasının geri planında ise uzun yıllar düşük seyreden fiyat sebebiyle bu sektöre yapılan yatırımların azalmasının üretim yetersizliği olarak ortaya çıkması, Çin'in büyük bir petrol tüketicisi olarak dünya arenasına "düşmesi", özellikle Orta Asya'daki büyük petrol kaynaklarının büyük tüketici pazarlara iletilmesi için boru hattı yatırımlarının sürüyor olması yatıyor.    
(Yeni Yazı-Tıklayınız) DÜNYA, HAM PETROL FİYATLARINDA İSTİKRARLI BİR DÖNEME GİRMEYE HAZIRLANIYOR

31 Mayıs 2015 Pazar

TÜRKİYE, DÜNYA ENERJİ SATRANCINDA 3 ÖNEMLİ HAMLEYE İMZA ATTI



Cahit UYANIK

İleriki zamanlarda Türkiye’nin enerji tarihi yazılırsa, 2015 yılının ilk 4 ayının üzerinde önemle durulması  gerekecek gibi görünüyor. Çünkü Türkiye,  2015 yılının Ocak-Nisan döneminde  ‘dünya enerji satrancı’nda 3 önemli ve kritik hamle yaptı. Bu 3 hamle nedenleri  ve uzun zamanlı planlamalar ile beklentilerin nihayete ulaşması açısından olduğu kadar; başka ülkelerin boşa çıkan hamleleri ve -belki de- yeni hamlelere yol açabilme ihtimali açısından hayli önem taşıyor. Neydi Türkiye’nin bu 3 önemli hamlesi?

30 Mayıs 2015 Cumartesi

ZAM YAPMA EĞİLİMİ, MÜBAREK RAMAZANA GÖLGE DÜŞÜRÜYOR




Cahit UYANIK

Bu ayki yazı konumuz aslında Eylül ve Ekim aylarını yakından ilgilendiriyor. Yazımızda Eylül ayının üçüncü haftasında başlayan ve Ekim ayı sonunda Şeker Bayramı ile son bulan Ramazan ayının fiyatları nasıl etkilediğini anlamaya çalışacağız. Malum, sokaktaki insanların enflasyon hakkında hemfikir olduğu konulardan en önemlisi Ramazan ayında fiyatların durup dururken arttığı yönündedir. Bakkal ve kasapların bu mübarek ayı kazanç fırsatçılığına alet etmeleri de, Ramazan'ın hemen öncesi ve Ramazan'daki iftar sofralarının ardından yapılan sohbetlerin ortak konusudur. Peki böyle bir şey gerçekten var mı? Ramazan öncesi ve sırasında fiyatlar yüksek seyrediyor mu? Ramazan sonrasında fiyatlar, normal düzeyine geriliyor mu? Bu soruların cevaplarını bulmaya çalışacağız.

28 Mayıs 2015 Perşembe

SEÇİM SONUÇLARINI HIZLI BİÇİMDE VEREN SEÇSİS NE KADAR GÜVENLİ?



Cahit UYANIK

Türkiye'nin demokrasi deneyimi Osmanlı İmparatorluğu'na kadar uzanıyor. Bundan 5-6 yıl sonra Türkiye'de ilk seçimin yapılmasının 150'inci yılını anacağız. Çok partili demokrasi deneyimi ise 1946 yılından bu yana yaşanıyor. Yani bu konudaki geçmişimiz 63 yaşına ulaştı. Türkiye, çok partili demokrasi geçmişinde onlarca seçim yaptı, halk sandık başına giderek tercihini ortaya koydu. Bu dergi yayınlandığında Türkiye, yine bir seçimi bitirip demokraside bir adım daha atmış olacak. Türkiye'de seçim sonuçları eskiden çok uzun sürelere yayılarak alınıyordu. Seçim yapıldığının sabahı, hatta ertesi günün akşamına kadar 'geçici kesin sonuçlara' ulaşmak mümkün olamıyordu. Ancak 2007 yılında yapılan milletvekili genel seçimlerinde bunun tam tersi bir durum yaşandı. Seçim sonuçları, sandıkların kapanmasının üzerinden 6-7 saat geçtikten sonra yani aynı günün gece yarısına doğru neredeyse tamamıyla ortaya çıkmıştı. Peki bu nasıl sağlanmıştı? 

26 Mayıs 2015 Salı

EMNİYET'TEN İŞ ADAMLARINA SANAL DOLANDIRICILIK UYARISI

Cahit UYANIK

Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB) bir yazı göndererek iş dünyasını, son günlerde internet üzerinde faaliyetlerini artıran sanal çetelere karşı uyardı 

TOBB'a 25 Mayıs'ta Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Ahmet Pek imzasıyla gönderilen 3 sayfalık yazıda son dönemlerde gerçekleştirilen "Şifre", "Zotob" ve "Beyaz Dalga" operasyonlarında "hacker" veya "coder" diye tanımlanan kişilerin birlikte hareket ettikleri belirtildi. 

13 Mayıs 2015 Çarşamba

AHMET NECDET SEZER, TASARRUF ETTİĞİ 40 MİLYON YTL'Yİ MALİYE'YE İADE ETTİ



Cahit UYANIK 

16 Mayıs'tan beri "fiili görev süresi uzatımı" ile Köşk'te kalan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, artık Çankaya Köşkü'ne veda etmeye hazırlanıyor. Ancak gidişine en çok Maliye üzülecek. Çünkü...Cumhurbaşkanı Sezer, 6 yılda 'Köşk' bütçesinden 40 milyon 29 bin YTL'lik tasarruf yaparak Maliye'ye aktardı. Sezer'in geçen yıllardaki tasarruf miktarını 2007'de yinelemesi durumunda, görev süresi bitiminde Maliye'ye iade ettiği miktar 46 milyon YTL'yi geçecek.

12 Mayıs 2015 Salı

KAPAK HABERİ / DİYANET HOLDİNGLEŞİYOR; KOCATEPE CAMİİ'NİN ALTINA DEV HİPERMARKET AÇIYOR




Cahit UYANIK

Diyanet İşleri Vakfı'nın toplantı salonu konuklar için hazırlanmıştı. Belirlenen saatte teker teker gelmeye başladılar. İlk konuk İzmir'dendi... İzmir'in eski Belediye Başkanı Burhan Özfatura, masada yerini yeni almıştı ki, kapıda 20 yıllık kadim dostu Talat Şimdi göründü. Ülker Gıda Sanayii ve Ticaret A.Ş'nin sahibi Sabri Ülker de diğerlerini çok fazla bekletmedi.

Türkiye Diyanet İşleri Vakfı'nın Genel Müdürü Kemal Güran ve diğer Diyanet görevlilerinin katılımıyla toplantı başladı. Görünüşte her şey olağandı. Diyanet'in dışından toplantıya katılan üç kişiyi kimse yadırgamazdı, çünkü üçü de 'dini bütün' insanlardı. Diyanete onlar konuk olmayacaktı da kimler olacaktı.

8 Mayıs 2015 Cuma

TARIM İTHALATI, TARIM İHRACATINI SOLLADI

Cahit UYANIK 

Türkiye ithalat ve cari açık artışında enerji kalemlerinin etkisine odaklanmışken, tarım ürünleri ithalatında da ciddi bir artış görülmeye başlandı. Tarım sektörünün ithalatı, 2007 yılında yüzde 56 artarak 3.2 milyar dolardan 5 milyar dolara yükseldi. Türkiye böylece, geçen yıl tarım sektörü dış ticaretinde 146 milyon dolarlık açık verdi. Oysa tarım ürünleri dış ticaretinde 2005 yılında 1.1 milyar dolar, 2006 yılında ise 1.2 milyar dolar düzeyinde fazla verilmişti. Tarımsal ithalatın fazlalaşmasında bitkisel ürün ithalatındaki artış önemli rol oynadı.   

7 Mayıs 2015 Perşembe

25 YIL ÖNCE YAZDIĞIM DİYANET'İN HOLDİNGLEŞME ÖYKÜSÜ... YAKINDA BURADA OKUYABİLİRSİNİZ



* 25 YIL ÖNCE YAZDIĞIM; DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ TİCARİ KONULARA GİRMEYE KARAR VERDİĞİ YILLARDAN "ÖNCÜ" NİTELİKLİ BİR KAPAK HABERİ...

* TÜRKİYE'DE SÜPERMARKETÇİLİĞİN HENÜZ ÇOK AZ BİLİNDİĞİ YILLARDA DİYANET İŞLERİ VAKFI'NIN ANKARA-KOCATEPE CAMİİ ALTINDAKİ SÜPER MARKETÇİLİK GİRİŞİMİ...

* HEDEFLERİ O KADAR BÜYÜKTÜ Kİ; ŞU ANDA BİM, ŞOK, A101 GİBİ ŞİRKETLERİN UYGULADIĞI VE MAHALLE BAKKALLARININ KAPANMASINA NEDEN OLDUĞU BELİRTİLEN 'SOKAK MARKETÇİLİĞİ' PLANLAR ARASINDAYDI...

* DİYANET'İN "AMAÇLARIMIZA ULAŞMAK İÇİN İANE BEKLEYEMEYİZ" DİYEREK GİRİŞTİĞİ TİCARİ FAALİYETLERİN BOYUTLARI PARMAK ISIRTIYORDU...

* HAC ORGANİZASYONU, FİLMCİLİK GİBİ BİRÇOK ALANA GİREREK ADETA HOLDİNGLEŞEN DİYANET'İN BU GİRİŞİMİNE HUKUKÇULAR VE SİYASETÇİLERİN GÖSTERDİĞİ TEPKİLER NEYDİ?

* BU KAPAK HABERİMİ YAKINDA SİZİNLE PAYLAŞACAĞIM.

DİYANET HOLDİNGLEŞİYOR; KOCATEPE CAMİİ'NİN ALTINA DEV HİPERMARKET AÇIYOR

3 Mayıs 2015 Pazar

KIBRIS'A "BİLİNÇSİZ GÖÇ" ÖNLENMELİ - ANNAN PLANI REFERANDUMUNUN ARDINDAN...

Cahit UYANIK

Girne'de 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs'a çıkarma yapılan sahile kumarhaneler arasından kıvrıla kıvrıla gidiliyor. Kuzey Kıbrıs'a uygulanan tecritin en açık delili olan kumarhaneler, parıltılı dünyaları altında sönmeye yüz tutmuş hayatlarla beslenerek bir ülkenin ayakta durmasına yardımcı oluyor. Çıkarma Plajına vardığınızda sizi çarşaf gibi bir deniz karşılıyor. Şimdilerde Çıkarma Müzesine dönüştürülen ve eskiden Makarios'un doktoruna ait olduğu söylenen yazlığın bahçesinden Akdeniz'in serin suları öyle mavi görünüyor ki... Sanki 30 yıl önce oralarda yüzlerce şehit bırakılmamış gibi.

(Tıklayınız) KIBRIS'TA EKONOMİK MÜZAKERELERE DİKKAT

2 Mayıs 2015 Cumartesi

EKOKULAK: OSMANLI DÖNEMİ GAZETESİNDEKİ 'KOCA ARANIYOR' İLANI...



Cahit UYANIK

Ekonomi çoğu kişi için soğuk bir uğraş alanıdır. Ama kesinlikle bunu hak etmez. Ekonomi, insan özelinde ele alındığında hayata bakış ve gelecek arayışlarının genel ismidir, o kadar... Ekonomi kimi için para pul faiz hesabıdır, kimi için rant vaat eden büyük bir araziyi kapatmak... Bazılarımız mal ve rakam çoğaltarak geleceği garantilemek isteriz; bazılarımız da geleceği parlak bir genç adam ararız...

Tıpkı az sonra okuyacağınız ve Osmanlı döneminde yayımlanan bir gazeteden alıntı yaptığım 'İstikbali parlak' rumuzlu eş arıyorum ilanında olduğu gibi... Birazcık olsun gülümserseniz ne mutlu bana:

"28 yaşında bir kadınım. Zevcim 3 sene önce mukaddem vefat etti. İzdivaç etmek istiyorum. Ayda 10 lira pederimden, 24 lira çiftliklerimden alırım. İstikbali parlak bir genç ile teşrik-i hayat etmek istiyorum. Şeraitimi (şartlarımı) yazıyorum:

1) Hiç evlenmemiş olmak
2) Şiir ve musikiyi sevmek. Asabi olmamak. Tenasüb-i endam (düzgün görünümde) olmak.
3) İstikbali parlak olmak.
4) Para lazım değil, gönlü kibar olmalı.
5) Bir ailenin bir erkeği olacağından idare-i beytiyyeye (ev idaresine) vakıf olmak.
6) İşret istimal (içki kullanmak) etmemiş olmak.
7) Tahsil-i ali (eğitim) görmüş olmak. Otuz yaşından ziyade olmamak. 

Bu şeraite haiz olanların Malumat'ta adresleriyle beraber beyan-ı efkar etmelerini isterim."

(Bu yazı, Ankara Ticaret Odası-ATO yayın organı  Ekonomik Denge Dergisindeki 'Ekokulak' köşesinde Ekim-2003 tarihinde yayınlanmıştır)  

1 Mayıs 2015 Cuma

“ÇÖZÜM SÜRECİ”NİN EKONOMİK BOYUTU NASIL GELİŞEBİLİR?

Cahit UYANIK

2010 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ortaya atılan “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi”, ikinci aşamasına 2 yıl önce geçti ve genel olarak “Çözüm Süreci” adını aldı. Başlangıçta muğlak, ilke ve ayrıntıları belirsiz olmakla eleştirilen Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, 2013 yılı Nevruz Bayramında verilen mesajlarla geniş kitleler tarafından kabullenilme yolunda ilk adımını attı. “Silahların susması” ile yani eylemsizlikle desteklenen süreç, bugünlerde ikinci aşamasını da tamamlayarak “silahların gömülmesi”ni öngören üçüncü aşamaya doğru yürüyor. Çözüm Sürecinin daha ileriki siyasi aşamalarında af ve dağdan inme, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi gelişmelerin yaşanması bekleniyor.

30 Nisan 2015 Perşembe

EKOKULAK: BANKACIDAN MORG GÖREVLİSİ OLUR MU?



Cahit UYANIK

Türkiye, "Ne iş olsa yaparım abi" ülkesi... Türkiye'deki emek gücünün vasıfsızlığının en veciz ifadesi olan bu cümle, zaman zaman devlet tarafından da bir personel politikası olarak kullanılıyor. Ama cümlede küçük bir değişiklik yapılarak; "Ne iş olsa yaptırırım abi..."

Bu politikanın son örneğine göre; kamu bankalarındaki personel, devlet memuru statüsünden çıkartılıp özel sözleşmeli statüye geçirilmek isteniyor. Eh tabii, bazı personel devlet güvencesini bırakmak istemiyor. Bu kişilere o zaman Devlet Personel Başkanlığının yolu gösteriliyor. Başkanlık, bankacıları  bir devlet dairesine atama görevini üstlenmiş durumda.

23 Nisan 2015 Perşembe

ÇOCUK GÖZLERİNDEKİ UMUT

Cahit UYANIK

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlayacağız. Gözler, ne yazık ki çocuklardan fazla Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit'te olacak. Bakalım nasıl el sıkışacaklar? Birbirlerine iltifat cümleleri sarf edecekler mi? Foto muhabirleri, bu iki siyasi figürün birbirine sert ve keskin bakışlarını yakalamak için seferber olacaklar. Olay, bu kadarla da bitmeyecek. Salı sabahı da ülkenİn tansiyonu yeniden çıkma belirtileri gösterecek. 2 ayı geçen bir süreden sonra, Milli Güvenlik Kurulunda bir hesap ortaya saçıp dökülecek. Birbirleriyle pek geçinemeyen iki ismin tetikledikleri ekonomik krizin faturası, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş tarafından ortaya konulacak. Onlar bu brifingi dinleyip Perşembe gününü beklemeye koyulacaklar.  Ne için mi? Haftalık olağan "bakışma" için...Dua edelim, Salı günkü toplantı yeni bir restleşmeye sahne olmasın.

19 Nisan 2015 Pazar

PİRİNÇTEKİ FİYAT ARTIŞI REKABETE AYKIRI BULUNMADI


Cahit UYANIK

Rekabet Kurulu, nisan ve mayısta pirinçte yaşanan fahiş fiyat artışlarının normal olduğuna karar verdi. Kurul, çeltik/pirinç fiyatlarında yaşanan hareketlerin dünya fiyatlarındaki değişiklikler ile arz-talep koşulları gibi ekonomik gerekçelerle açıklanabileceğini belirtti. Kurul "Fiyatlardaki artışın rekabeti sınırlayıcı nitelikte bir anlaşmadan kaynaklandığı yönünde bir bulguya rastlanmamıştır" değerlendirmesinde bulundu. 
(TIKLAYINIZ) REKABET KÜLTÜRÜNÜN GELİŞMESİNDE EKONOMİ BASININ ROLÜ NEDİR?

12 Nisan 2015 Pazar

TÜRKİYE'DEKİ RÜŞVET TARİFESİ, SEZER VE ERDOĞAN

Cahit UYANIK

Türkiye'de yolsuzluk ve rüşvet olayları artık iliğimize kemiğimize işledi. Bunun açık delili, geçen hafta bilimsel araştırma yoluyla bir kez daha ortaya konuldu. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı'nın (TESEV) iş dünyası üzerinde yaptığı "Türkiye'de Yolsuzluğun Nedenleri ve Önlenmesine İlişkin Öneriler" başlıklı çalışmanın 75'incı sayfasında rüşvet tarifesi bulunuyor.

Bu araştırmaya göre en yüksek rüşvet, gümrüklerde yeniliyor. Hediyesi ortalama 1 milyar 420 milyon TL. Tarife liderini belediyeler izliyor ki, orada da iş yaptırmanın kapısı ortalama 855 milyon liradan açılıyor. Rüşvet liginin üçüncü sırasında ne yazık ki, mahkemeler ve hukuk sistemi bulunuyor. Rüşvetle mücadelede en fazla güvenilmesi gereken bu kurumdaki tarife ise ortalama 783 milyon lira.
Tarifenin diğer anlı şanlı elemanları ise 308 milyon TL ile vergi daireleri ve maliyeciler, 187 milyonla trafik polisleri, 183 milyonla tapu daireleri, 142 milyonla elektrik hizmetleri, 140 milyonla devlet hastaneleri ve 128 milyonla trafik dışındaki polisler olarak uzayıp gidiyor.

Aynı araştırmanın 74'üncü sayfasında rüşvetin nasıl alınıp verildiği yani mekaniği araştırılmış. Buna göre trafik polisleri ve diğer polisler açık ve net şekilde kendi ağızları ile rüşvet talep ediyormuş. Bu grubu ise elektrik hizmetleri, maliyeciler, belediyeciler, gümrükçüler izliyormuş. Yani iş dünyasını bir anlamda rüşvet vermeye devletin ete kemiğe bürünmüş sıfatları zorluyormuş. Peki ya iş dünyası? İş adamlarının rüşvet almaya zorladığı kamu görevlileri ise devlet hastaneleri, tapu daireleri ve mahkemelerden çıkıyormuş. En yüksek aracı kullanılan meslek grupları ise tapucular ile hukukçularmış. 

Yıllar önce rüşvet üzerine okuduğum bir kitaptaki analiz hala aklımda. Kitap "Rüşvetin güzel bir yanı vardır ki, iyi işlemeyen kamu hizmetleri konusunda yöneticilere fikir verir. Kamu yönetiminde sorun çözerken, önce o alanlara ağırlık vermek gerekir. O nedenle rüşvet olayları iyi analiz edilmelidir" diyordu. Bu doğru tespitten yola çıkarsak, Türkiye'de gümrüklerin acilen bir rehabilitasyondan geçirilmesi gerekliliği hemen ortaya çıkıyor. Ancak tüm dünyada rüşvet olaylarının en fazla gümrüklerde döndüğünü de kabul etmeliyiz. 

Öyleyse yerel yönetimler seçimini yeni yapmış bir ülke olarak rüşvet dönmesinin pek mübah olmadığı ikinci sıradaki belediyelere ciddi bir şekilde el atmakta fayda bulunuyor. Belediyelerdeki yoğun rüşvet olayları kaçak yapılaşma, arazi talanı ve mafyasını besleyen olayları da açıkça ortaya koyuyor. Mahkemeler ve hukuk sisteminde rüşvetin hayat buluyor olması ise iş dünyası ile devlet arasındaki güvensizliğin en önemli sebeplerden birisi.  Bu alanın aynı zamanda Türkiye'deki yatırım ve yabancı yatırım ortamını da tehdit ettiğini zaten biliyoruz. Vergi dairelerinde yaşanan rüşvet olayları ise kayıt dışı ile etkin mücadele edememe ve vergi hasılatındaki düşüklüğü anlatıyor. Trafik kazalarındaki yüksek can kayıpları trafik polislerine verilen rüşveti, elektrik idarelerinde yüzde 30'lara varan kayıp kaçak oranları da elektrik hizmetlerinde dönen rüşveti açıklıyor. İş dünyasının pek az başvurdukları devlet hastanelerinde bile rüşvet vermeye mecbur kalması, sağlık sistemimizin bir başka yarası olarak görülebilir. 

Lafı fazla uzatmadan araştırmanın bir başka ilginç bölümüyle yazımızı bitirelim. Ankette "Günümüz Türkiyesi'nde devlet ve siyaset adamları arasında rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede en güvenilir kişiler sizce kimlerdir?" sorusu yöneltilmiş. Anketin 2001 sonbaharında yapıldığını belirterek, ilk sırada Sadettin Tantan,  ikinci sırada Ahmet Necdet Sezer ve üçüncü sırada Tayyip Erdoğan çıkmış. Bülent Ecevit ve Kemal Derviş ise daha sonra gelmiş. Ancak ankete katılanlar, bu sorunla mücadelede hiç kimseyi güvenilir bulmadığını da çok yüksek bir oranla belirtmişler. İlk üçe giren isimlerden ikisi, halen çok önemli görevlerin başında bulunuyor. Rüşvetle ve yolsuzlukla mücadelede demek ki Cumhurbaşkanı ve Başbakana önemli görevler düşüyor. 
(Bu yazı, Finansal Forum Gazetesinin 05.04.2004 tarihli sayısında Başkentten Yansımalar köşesinde yayınlanmıştır.)

SEZER, 6 YILDA TASARRUF ETTİĞİ 40 MİLYON YTL'Yİ MALİYE'YE İADE ETTİ