Dış politika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dış politika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Nisan 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / BÜYÜK LAF HASTALIĞI VE IMF

Cahit UYANIK 

Sonunda IMF ağzındaki baklayı çıkarttı. Haftalardır Ankara ekonomi kulislerinde tartışılan "Program bitince ne olacak?" sorusu da ilk ağızdan yanıtlanmış oldu. Türkiye Masası Şefi Moghadam, "Türkiye çok yüksek düzeyde IMF kaynağı kullandı. Program resmen bitse de, biz yine sizi sıkı takibe alacağız" deyiverdi. Böylece Kabinedeki ekonomiyle ilgili birçok bakana sorulduğunda önce uzun bir "Eveeettt"le başlayan, sonra da "Tabi IMF Türkiye'den gitmeli. Onlarla yeni bir program yapmak istemiyoruz" sözlerinin ne kadar yersiz, boş ve duygusal planda söylenmiş olduğu da anlaşılmış oldu. 

Peki IMF'nin bu tavrı nasıl yorumlanmalı? Basit bir bakış açısıyla bile 2003 yılı içinde 2004 yılı yüklü geri ödemelerini 2005'e erteleyen IMF'nin, zaten bu ülkeden ayağını çekmeyeceği anlaşılmalıydı. Verdiği borçların henüz üçte ikisini bile tahsil edememiş olan IMF'nin Türkiye'de daha yaptırmak istediği şeylerin bulunduğunu çoğumuz biliyorduk. 

24 Mart 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KAPILANMAK VE YAPILANMAK

Cahit UYANIK 

Kavşak noktasına yaklaşıldığı anlaşıldıktan sonra AB tartışmaları iyice sertleşti. Çünkü AB en geç bu yıl sonuna kadar bize bir şeyler söyleyecek ve Türkiye'deki birçok gelişme buna göre belirlenecek. Bu ortamda yine ulusal problematiğimiz nüksetti. Konuları demeçler ve nutuk atarak tartışıyoruz. 1963'te açılmış bir vizyonu 39 yıl sonra tartışıp komik duruma düşüyoruz. Tartışmaların çoğu temelsiz ve 'dedim-dedi' ekseninde gelişiyor. Oysa Avrupalılar kendi kendimize değil onlarla tartışmamızı bekliyorlar.

Peki tüm siyasi partilerde AB konusunda genel bir konsensus oluşmuşken, AB karşıtlarının sesinin bu kadar gür çıkmasını neye bağlamalı? Elbette ki kafa karıştırma çabasına...Türkiye, AB konusunu bugüne kadar hep 'kapılanmak ve yapılanmak' olarak gördü. Tam üye olunca AB bütçesinden büyük fonlar koparılıp ekonomide ne kadar sorunlu alan varsa yeniden yapılandırılacaktı. 

Ancak Soğuk Savaş bittikten sonra AB üyesi olmak isteyenlerin sayısı artınca işler değişti. AB şimdilerde önümüzdeki yıl tam üyelik müzakeresine başlayacağı 10 ülkeyle 2010 yılını nasıl bulacağının hesaplarını yapıyor. Daha geçen hafta sonu yapılan İspanya'daki zirvede bu genişlemenin nasıl finanse edileceği ayrıntısıyla tartışıldı. Bir uzlaşmaya varıldığı da söylenemez. 

23 Mart 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / HAVUÇ-SOPA

Cahit UYANIK 

ABD'nin kullandıracağı 8,5 milyar dolarlık kredi Türkiye'nin üzerinde uygulanan havuç-sopa politikasının en önemli aracı haline geldi. Öyle bir havuç ki bir ucunda IMF ile ilişkiler, öbür tarafında Irak'a asker gönderme konusu var. Zavallı ülkemiz o havucu mideye indirmek için sürdürdüğü uzun koşusunda sopa yiye yiye bir hal oldu. 

Uzaktan bakıldığında Türkiye; havuç canavarı, ABD vatandaşı çizgi film kahramanı tavşan Bugs Bunny'nin maceralarındaki yan karakterlerden birisi olarak görülebilir. Hani o kredi Türkiye'ye 4'üncü Gözden Geçirme sonrasında yani Mayıs ayında verilecekti? Olmadı. Havuç bir adım daha öteye gitti. Hani o kredi 5'inci Gözden Geçirme sonrasında gelecekti. Olmadı. Tam ulaştığımızı  sandığımız anda havuç, yine bir Gözden Geçirme sonrasına götürülüp bırakıldı. Aman dikkat, Bugs Bunny bizi uçurumdan aşağı yuvarlamasın.

15 Mart 2024 Cuma

İSLAM DÜNYASINDA TÜRKİYE'NİN EKONOMİ KONULARINDAKİ ÖNCÜLÜĞÜ 25 YAŞINA ULAŞTI

Cahit UYANIK 

Türkiye geçen Kasım ayı başında İstanbul'da ekonomi ağırlıklı, önemli ve çok sayıda ülkenin veya uluslararası kuruluşun katıldığı bir toplantıya daha ev sahipliği yaptı: İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesinin (İSEDAK) 25'inci toplantısı... Türkiye daha bu toplantıdan 1 ay önce IMF-Dünya Bankası Sonbahar Dönemi Yarıyıl Toplantılarına ev sahipliği yapmıştı. Böylece Türkiye ve İstanbul, dev kongre organizasyonları yapma konusundaki becerisini de dünyaya iyice göstermiş oldu.

Peki İSEDAK toplantılarının önemi neydi? Bu konuya daha önce az ilgi duymuş veya hiç bilgi sahibi olmayanlar için öncelikle İKT'yi anlatıp, ondan sonra İSEDAK'a geçmekte fayda var. İKT, günümüzde nüfusunun çoğunluğu veya bir kısmı Müslüman olan ülkelerin üye olduğu, Genel Sekreterliği Suudi Arabistan'ın  Cidde şehrinde bulunan ve üye ülkeler arasında politik, ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal dayanışma ve işbirliğini amaçlayan uluslararası bir kuruluş. Teşkilatın üye sayısı 57. Ayrıca birçok gözlemci üyesi var. İKT, Birleşmiş Milletlerden sonra en fazla üyeye sahip teşkilat. İKT'nin resmi dilleri ise İngilizce, Fransızca ve Arapça. İslam ülkelerinin devlet başkanlarının katılacağı bir zirve konferansı tertiplenmesi fikri, İsrail işgali altında bulunan Kudüs'teki El-Aksa Camisinin 1969 yılı Ağustos ayında kundaklanmasına bir reaksiyon olarak ortaya çıktı ve 1969 yılı Eylül ayında 24 ülkenin katılımıyla Rabat'ta Birinci İslam Zirve Konferansı gerçekleştirildi. Böylece İKT'nin temelleri atıldı. Bunu takiben 1970 yılı Mart ayında İslam Ülkeleri Dışişleri Bakanları Cidde'de toplandı ve İKT Genel Sekreterliğini kurdu. 

İKT Anayasası (Charter) ise 1971 yılında yapılan İkinci İslam Ülkeleri Dışişleri Bakanları Konferansınca hazırlandı ve 1972 yılında toplanan Üçüncü Dışişleri Bakanları Konferansı tarafından onaylandı. İslami dayanışmanın önemini vurgulayan ve üye ülkelerin Birleşmiş Milletler Anayasasına ve insan haklarına saygılı olduklarını belirten bu Anayasa, 1 Şubat 1974 tarihinde Birleşmiş Milletlerce tescil edildi. İKT'nin faaliyetleri esas olarak Zirve Konferansları, Dışişleri Bakanları Konferansları ve Daimi Komitelerin toplantıları tarafından belirleniyor. Bu toplantılarda İslam ülkelerinin siyasi, ekonomik ve kültürel meseleleri görüşülerek, üye ülkeler arasında dayanışma ve işbirliğini amaçlayan kararlar alınıyor. İKT'nin en üst düzeyde yöneticiliği olan Genel Sekreterlik görevini şu anda bir Türk, Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu yürütüyor. 

11 Şubat 2024 Pazar

TÜRKİYE'YE 23 MİLYAR DOLARLIK F-16 SATIŞI RESMEN ONAYLANDI

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake, "Kongrenin Türkiye’ye F-16 satışını onaylaması önemli bir adım" dedi. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, sosyal medya hesabından ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake’in, ABD Kongresi’nin Türkiye’nin F-16 satın almasını onaylamasına ilişkin ifadelerini paylaştı. 

Büyükelçi Flake, "Kongrenin bu hafta, Türkiye’nin 40 yeni ve 79 modernize edilmiş F-16 uçağı satın almasını onaylama kararı ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır. Türkiye’nin F-16 filosu, NATO’nun gücü açısından hayati önem taşımakta, müttefiklerin gelecekte birlikte çalışabilirliğini teminat altına almaktadır" ifadelerini kullandı.

10 Temmuz 2023 Pazartesi

1990-1991'DEKİ KÖRFEZ KRİZİ TÜRK İŞ DÜNYASINI NASIL ETKİLEDİ?

Merkez Bankası "İktisadi Yönelim Anketi"

"EN KÖTÜ, EN DÜŞÜK, EN OLUMSUZ"

Merkez Bankasının sanayicilerin nabzını yokladığı anketin sonuçları kötümser bir tablo çizdi. Sanayicilerin verdikleri cevaplarda "en kötü, en olumsuz, en düşük" gibi tanımlamaların yoğunluğu dikkat çekiyor.

Cahit UYANIK

Ekonomide tehlike sinyalleri iyice belirginleşmeye başladı. Herkes "Yarın ne olacak?" kaygısı içinde. Döviz kurları ve faizlerdeki tırmanış, gittikçe büyüyen bütçe açıkları, açık veren cari ödemeler dengesi karamsar tablodan küçük kareler... 

Bu manzara içinde Merkez Bankasının 1987 yılı sonundan beri düzenlediği ve ekonominin 'halet-i ruhiyesi'nin belirlenmeye çalışıldığı İktisadi Yönelim Anketinin sonuçları da olumsuz göstergelere bir yenisini kattı.
 
1990 Aralık, 1991 Ocak-Şubat dönemini kapsayan ve İstanbul Sanayi Odasına kayıtlı toplam 522 firmaya uygulanan ankette "Sanayi dalınızdaki genel gidişat konusunda, bir ay öncesine kıyasla görüşünüz nedir?" sorusuna ağırlıklı olarak olumsuz cevaplar verildi. Anket sorularına verilen cevaplarda, büyük çoğunlukla yaşanılan ortamın "en kötü, en olumsuz, en düşük" gibi ifadelerle tanımlanması dikkat çekti.

12 Kasım 2022 Cumartesi

IMF, TÜRKİYE'YE YENİ TEMSİLCİ ATADI: AZİM SADIKOV. IMF, HÜKÜMETE FAİZLERİ HEMEN ARTIRMASINI ÖNERDİ

Dr. Azim Sadıkov, 
 IMF'nin 7. Türkiye Temsilcisi oldu

Cahit UYANIK

Türkiye, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile neredeyse 12,5 yıldır 'diplomatik bir ilişki' sürdürüyor. IMF Türkiye Masası her yıl sonbaharda gelip ekonomik verilerimizi topluyor, 2 hafta kalıp yüz yüze görüşmeler yapıyor. Buna '4. Madde Görüşmeleri' veya 'Gözden Geçirme Görüşmeleri' deniliyor. IMF, bu yıl da 14-26 Ekim 2022 tarihlerinde TR'de imiş. Hiç haberimiz olmadı. Haberi olanlar da duyurmadı. Ne Hazine ve Maliye Bakanlığı, ne IMF Genel Merkezi ne de IMF Türkiye Temsilciliği bir açıklama yayınladı. Oysa eskiden bu ziyaretler Hazine'nin internet sitesinde ilan edilirdi. 04 Kasım 2022 tarihinde IMF'nin ABD'deki merkezinden, TR Masası Şefi Donal McGettigan başkanlığındaki heyetin ziyaretiyle ilgili bir basın açıklaması yayınlandı.

Basın açıklamasında 2021 yılı sonlarında yapılan politika faiz indirimlerinin TR'nin mevcut kırılganlıklarına eklendiği, TL'nin değer kaybettiği ve bunu yüksek enflasyonun izlediği anlatılarak, Rusya-Ukrayna Savaşı sonucunda yükselen ithal enerji fiyatları dolayısıyla TR'nin enflasyonist sürece girdiği vurgulandı. Alınan önlemler kapsamında kur korumalı mevduat (KKM) ve kredi büyümesini sınırlamak için BDDK ile TCMB'nin aldığı makro ihtiyati tedbirlere değinilen açıklamada, TR ekonomi yönetimine bırakılan 'tavsiye notu' veya 'ön ülke raporu'ndan ayrıntılar da paylaşıldı. (Toplanan verilerle IMF TR Masası tarafından daha geniş bir ülke raporu da hazırlanıyor. Bu rapor Ocak-2023 tarihinde IMF İcra Kurulunda ele alınıp görüşülecek.)

Tavsiyeler çerçevesinde; öncelikle TCMB üzerinden bir okuma yapılarak merkez bankası bağımsızlığının güçlendirilmesi ve politika faiz oranlarının hemen artırılması istendi. Bu yapılırsa enflasyonun daha kalıcı şekilde azaltılacağı ve TCMB döviz rezervlerinin güçlendirileceği ifade edildi. Açıklamada daha sonra sıkı maliye politikasına geçilmesi gerektiği vurgulanarak; artan mali riskler ve yüksek enflasyon göz önüne alındığında bunun savunmasız kişileri (desteğe muhtaç) hedefleyen yardım sağlama kararlarını da kolaylaştıracağı belirtildi.

26 Ağustos 2022 Cuma

ABD HAZİNE BAKAN YARDIMCISI ADEYEMO'NUN RUSYA YAPTIRIMLARIYLA İLGİLİ TÜSİAD'A İLETTİĞİ MEKTUBUN TAM METNİ

Adewale (Wally) Adeyemo

Adewale Adeyemo’nun mektubuna DÜNYA ulaştı

Türkiye’de faaliyet gösteren iş dünyası STK’larına, ABD Hazine Bakan Yardımcısı Adewale (Wally) Adeyemo’dan gelen mektuba DÜNYA ulaştı. İşte mektubun çevirisi:

“Temmuz ayında yaptığım ziyaret sırasında Türk iş topluluğu ile görüşmekten memnuniyet duydum. Önemli sıkıntılara rağmen şirketlerinizin büyümeye devam etmeleri gösteriyor ki; Türk iş insanları dünyadaki en inovatif gruplar arasındalar. Zaten bu nedenle büyük Amerikan şirketleri hem Türkiye’ye yatırım yapmaya, hem de Türk şirketlerini kendi tedarik zincirlerine dahil etmeye devam ediyorlar. Türkiye’nin müttefiki olmamız vesilesiyle, ekonominizin başarılı olmasından büyük çıkarımız bulunuyor.

Size bu mektubu, Rusya’nın ülkeniz üzerinden yaptırımları delme çabaları nedeniyle, Türk şirketleri ve Türkiye’de iş yapan Amerikan şirketleri için artan risklerden duyduğum endişeyi dile getirmek için yazıyorum. Bildiğiniz üzere, birlikte dünya ekonomisinin yarısından fazlasını temsil eden ABD, G-7’deki müttefiklerimiz ve 30’dan fazla ülkeden oluşan bir koalisyon olarak, Rusya’nın uluslararası mali sisteme girişini engellemek ve Ukrayna’daki haklı görülemez savaşı finanse etmek için gelir elde etmesini engellemek üzere güçlü önlemlere başvurduk. Bunu, ekonomilerimize maliyetli olmasına rağmen yaptık. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaşını yürütmek için gereksinim duyduğu kaynakları elde etmesini engellemek için topluca binlerce kişi ve kuruma karşı mali kısıtlamalar getirdik ve yaptırım uyguladık. Rusya’nın yaptırımları delme ya da yaptırımların arka yollarından dolaşmasıyla ilgisi olan kişilere yaptırım uygulayarak, asıl yaptırımları delmeye çalışanlara da ABD ve ortakları olarak ayrıca yaptırım koyduk.

9 Haziran 2022 Perşembe

BİR TANSU ÇİLLER GAFI 'BARIŞKES'İ, NASIL 'ATEŞKES' OLARAK HABERLEŞTİRDİM?

Bakü - 12 Nisan 1995

Cahit UYANIK

Tansu Çiller

Gafları ile ünlüdür

Bunun birine bizzat şahit olmuştum

Azerbaycan'a gitmiştik beraber

Bakü'deki ünlü Gülistan Sarayında basın toplantısı yapmıştı Haydar Aliyev'le...

Ermenilerle çatışıyordu Azeriler o günlerde...

Ama ortalıkta ateşkes söylentileri vardı

Azeriler baş edemiyordu Ermenilerle o zaman...

12 Şubat 2022 Cumartesi

6. FİLO, 50 YIL ÖNCE DE AKDENİZ'DE DOLAŞIYORDU VE BİZE SOPA SALLIYORDU...

Cahit UYANIK

ABD, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal edeceği gerekçesiyle...

Akdeniz'in uluslararası sularında dolanıp duran 

Ünlü 6. Filo'yu alarma geçirmiş...


6. Filo ismini ilk kez küçücük bir çocukken duymuştum 1973-1974'te...

Evde, sokakta büyükler şöyle konuşuyordu:

"Kıbrıs'a çıkarma yapacağız ama Amerikalılar engelliyor, 6. Filo'yu göndeririz üzerinize diyorlar"

6. Filo ulusal gündelik hayatımızın bir baş belası, heyulasıydı sanki...

26 Kasım 2021 Cuma

MANŞET HABERİ / EKONOMİ, 2001 YILINDAKİ MGK TOPLANTILARINDA DA ÖNEMLİ GÜNDEM MADDESİYDİ

EN KRİTİK MGK

Cahit UYANIK


Türkiye, 4 yıllık aradan sonra yine kritik bir MGK toplantısına şahit olacak. Geçen hafta Sezer, Ecevit ve Özkan arasında yaşanan tartışma nedeniyle yarıda kalan MGK toplantısında ekonomik konuların da konuşulması bekleniyor.

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan arasında yaşanan tartışma nedeniyle gündemini görüşemeyen MGK, bugün saat 09.30'da Çankaya Köşkü'nde toplanacak. Toplantı gerek siyasi, gerekse ekonomik açıdan büyük önem taşıyor. Bugünkü kritik MGK'da, AB Genel Sekreterliği tarafından hazırlanan Ulusal Program tartışmaya açılacak. Toplantıda en kritik tartışma konusunun Kopenhag Siyasi Kriterleri'ne uyum, idam cezasının kaldırılması ve son zamanlarda yaşanan ekonomik krizlerin Maastricht Ekonomik Kriterlerine etkisi olması bekleniyor. 

1997 Şubat sonundaki toplantı ile 2001 Şubat sonundaki toplantı, bazı yönlerden birbirine çok benziyor. İlk toplantı da, derin bir ekonomik kriz yaşanma ihtimalinin kıyısında yapılmıştı. Bugün yapılacak MGK da, 3 ay arayla yaşanan iki ekonomik krizin etkisiyle 'kadük' olmuş ekonomik hedeflerin gölgesinde toplanacak.  (Sayfa 5)  

13 Kasım 2021 Cumartesi

KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN BÜYÜKELÇİLİKLERE GÖNDERDİĞİ KANAL İSTANBUL MEKTUBU - TAM METİN


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  05 Kasım 2021 tarihinde attığı bir tweet ile Türkiye'deki tüm büyükelçiliklere Kanal İstanbul Projesi ile ilgili bir mektup gönderdiğini bildirdi:

"Ülkemizdeki tüm büyükelçiliklere bugün kendi dillerinde gönderdiğim çağrı mektubudur. Suyumuz, toprağımız, doğamız bizim her şeyimizdir; yok edilmesine izin vermeyeceğim. Milletimizin bilgisine sunarım."


'Ankara 5 Kasım 2021

Değerli Büyükelçi,

İklim krizi tüm dünyanın ortak sorunudur. İklim krizinden geçmekte olan dünyayı ağır bir şekilde etkileyecek bir proje bugün Türkiye'nin gündeminde. "Kanal İstanbul Projesi", ekolojik sistemi altüst ederek sadece Türkiye'ye değil tüm dünyaya zarar verecek niteliktedir. İklim kriziyle mücadelenin ortak sürdürülmesi için Akdeniz havzasının en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul ve dünyamızın geleceği adına bu çağrının yapılması zorunlu bir hal almıştır.

Bütün dünyanın iklim krizinin yıkıcı etkileriyle mücadele içinde olduğu bir süreçte, "Kanal İstanbul" gibi ekosistem bütünlüğünü bozarak, doğaya geri dönüşü olmayan zararlar verecek bir projenin desteklenmesi, doğanın korunması ve iklim krizi ile mücadeleyle taban tabana zıt niteliktedir.

3 Eylül 2021 Cuma

KIRGIZ CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI SADIR CAPAROV KİMDİR?

Sadır CAPAROV


SADIR CAPAROV, Issık Göl bölgesinin Tüp ilçesine bağlı Ken-Suu köyünde 6 Aralık 1968 tarihinde doğmuştur. Zatıalileri iki üniversitede öğrenim görmüştür.

1991 yılında Başkent Bişkek’teki Fiziksel Kültür ve Spor Enstitüsü’nden; 2006 yılında da Boris Yeltsin’in adı verilen Kırgız-Rus Slav Üniversitesi Hukuk Fakültesinden hukuk derecesi ile mezun olarak ikinci üniversite diplomasını almıştır.

CAPAROV, 1986 ve 1995 yıllarında Issık Göl bölgesi Tüp ilçesinde “Santash” kolektif çiftliği yöneticiliğini üstlenmiştir. 1987-89 yıllarında ise Sovyet ordusunda askerlik görevini yapmıştır. 1996 yılında yine Issık Göl Bölgesi Tüp ilçesinde Soltonkul Çiftliği yöneticiliğinde bulunmuştur. Siyasi kariyerine geçiş yapmadan önce 2000 yılında Guzel-MKHAAD Şirketi Genel Müdürlüğü ve 2002 yılında da Nurneftegaz Şirketi Genel Müdürlüğü görevlerini yürütmüştür.

3 Haziran 2021 Perşembe

KIBRIS EKONOMİSİNİN ACI GERÇEĞİ

 

Cahit UYANIK

"KKTC'nin ekonomik yapısına bakıldığında, aslında ortada sağlam bir yapı olmadığı, çarpık, rasyonellikten uzak, ekonomik faaliyetlerin rast gele, planlanmadan, popülist bir yaklaşımla yürütüldüğü derme çatma bir yapı olduğu açıkça görülmektedir. Acı da olsa bu gerçek kabul edilmelidir."   

Evet bu cümleler Rum tarafından veya Yunanistan kaynaklı bir yayından alınmış değil. Kıbrıs Türk Sanayi Odasının kısa bir süre önce yayımladığı bir rapordandır. Kıbrıs'ta biliyorsunuz iş adamlarını temsil eden odalar da ikiye bölünmüş durumda. Kıbrıs Türk Ticaret Odası, aynı zamanda Çözüm ve Avrupa Birliği Partisi kurucusu. Denktaş'la ve Türkiye ile arası limoni. Sanayi Odası ise Denktaş'a ve Anavatan'a daha yakın bir çizgi izliyor. Ekim ayında TOBB, Sanayi Odasına büyük bir kompleks inşa edilmesi için hayli yüklü maddi yardımda da bulundu. Bu nedenle Sanayi Odasının bir yayınında Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik gerçeğinin bu kadar açık ve net ifade edilmesi önemli görünüyor.

İşte Türkiye ve KKTC böylesi bir ekonomik tablo içerisinde yarın BM müzakere masasına oturmaya hazırlanıyor. KKTC'de insanlar her sabah uyandığında tıpkı Türkiye'deki gibi işsizlik ve geçim sıkıntısına gözlerini açıyor. Bu sorunun en kolay çözümü ise Rum Kesimine (Yani AB'ye) geçerek inşaatlarda, alt yapı işlerinde, temizlik hizmetlerinde çalışmak. Çünkü böylece, Türk tarafındakinin 3-4 katı kazanç sağlamak mümkün. Acaba Yunanistan topraklarına (Yani AB'ye) günü birlik geçiş imkanı olsa, İstanbul'dan kaç otobüs karşı tarafa işsizleri taşır? 

8 Mayıs 2021 Cumartesi

KIBRIS'TA NEYİ UNUTTUK?

Cahit UYANIK

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkileri tarihine birazcık olsun ilgi duyanların öğrendiği ilk şey şudur: Türkiye 1960'ların başındaki Ortak Pazar'a bir ihtiyaca karşılık olsun diye değil, Yunanistan başvurduğu için ilgi duymuştur. Dış politikadaki bu temel argümanın ileriki yıllarda unutulduğu açık. Bunun iç ve dış sebepleri var. Türkiye'nin 1970'li yıllarda ciddi siyasi ve ekonomik iç çalkantılara düşmüş olması bu temel düşünceyi gölgeledi. Kıbrıs Sorunu'nun 1960'larda Yunanistan tarafından bilinçli şekilde alevlendirilmesi ve 1974'teki askeri harekata kadar gelinmesi de diğer önemli etken. Demek ki Yunanistan, 1960'ların başında izlemeye başladığı politikalardan köklü bir taviz vermemiş. Kıbrıs'ı bir nirengi noktası olarak kullanarak Türkiye'yi hem istikrarsızlığa itmiş, hem de uygar Batı ile entegrasyonunu geciktirmiş hatta baltalayabilmiş. Simitis boşuna, önceki gün Kıbrıs Rum Parlamentosunda "Enosis'i başardık" demedi ki...

(Tıklayınız) TANK PALET'İN İŞLETME HAKKI DEVRİ ÖZELLEŞTİRME MİDİR?

Türkiye ise "Yunanistan'dan geri kalmamak" gibi bir temel argümanı kaybettiği için savrulmuş durmuş. Türkiye, 1974 Kıbrıs Harekatından 4 yıl sonra Yunanistan'la beraber Ortak Pazar'a davet edilmedi mi? Edildi. Üstelik bu davet, Türkiye'nin Ada'da asker bulundurduğunu bile bile yapıldı. Türk askeri 1978'de işgalci değildi de, şimdi mi işgalci sayılıyor? Türkiye, 1978'deki daveti kabul etseydi hem Yunanistan'la aynı anda AB'ye girecek, hem de Kıbrıs politikasını Avrupa'ya kabul ettirmiş olacaktı. Ama fırsat kaçtı. Kaçtığı gibi kimse de suçu günahı üzerine almaya niyetli değil. 

(Tıklayınız) YIL 2001... PROF. DR. MÜMTAZ SOYSAL İLE KIBRIS SORUNU ÜZERİNE SÖYLEŞİ

31 Ocak 2020 Cuma

2020 YILINDA DÜNYA EKONOMİSİNE YÖN VERECEK 3 ÖNEMLİ OLAY


Cahit UYANIK

Linda Goodman, tüm dünyada astrolojinin öncü isimlerinden biri olarak biliniyor. 1995 yılında 70 yaşında iken hayatını kaybeden Goodman, yazdığı kitaplarla New York Times’ın ‘En Fazla Satılanlar’ listesine giren ilk astrologdu. Goodman, rakamlarla ilgili değerlendirmesinde 20 sayısının özelliğini “yargılama-değerlendirmelerde bulunma” olarak açıklamıştı. Goodman 20’nin uyanışı, yeni bir farkındalığa doğmayı, yeni amaç ve planları temsil ettiğini; planlarda gecikmeler olsa bile sabır göstermenin esas olduğunu ileri sürmüştü. Goodman, 20’lerin güçlü şekilde hayal kurmamızı sağladığını ancak finansal açıdan o kadar sağlam olmayabileceğini bildirmişti.

Gerçekten de dikkatli şekilde incelendiğinde iki tane 20 rakamının yan yana geldiği 2020 yılının; “Dünya ekonomisi için finansal trendlerden çok, geleceğimizi yakından ilgilendiren,  çeşitli yargılama ve değerlendirmelerde bulunacağımız, sabrımızı sınayacak politik ve ekonomi-politik gelişmelere sahne olan bir dönem” şeklinde gelişeceğini tahmin edebiliriz. Başta Amerikan Merkez Bankası (FED) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) için 2020 yılında faiz indirimlerine (veya artırımlarına) ara verip, yani bir adım geri çekilip gelişmeleri izleyeceği yönündeki beklentilerin yoğunlaşması da Goodman’ı sanki haklı çıkarıyor.

12 Kasım 2019 Salı

YIL 2001... PROF. DR. MÜMTAZ SOYSAL İLE KIBRIS SORUNU ÜZERİNE SÖYLEŞİ


Prof. Dr. Mümtaz SOYSAL:

"TÜRKİYE BU SORUNU ÇÖZMEK ZORUNDA"

Cahit UYANIK

Eski bakan ve milletvekillerinden Prof. Dr. Mümtaz Soysal, aynı zamanda KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın danışmanlarından... Uzun yıllardan bu yana Kıbrıs Davasının önde gelen savunucularından olan Soysal ile Finansal Forum (FF) Ankara Temsilcisi Cahit Uyanık görüştü:

FF: '74 Barış Harekatından sonraki fiili durum Kıbrıslı Türkler ve Türkiye lehine bir ortam yaratmıştı. Şimdi zamanın lehte değil aleyhte çalıştığı bir sürece girildiği yönündeki düşüncelere katılıyor musunuz?


Prof. Dr. Soysal: Zaman şu açıdan aleyhte çalışıyor olabilir. Kıbrıs'taki Türk halkı ve Türkiye'nin Kıbrıs'taki çıkarlarını güvence altın almak bakımından 1974'te büyük ölçüde olumlu bir sonuca varıldı. Ama bunu ekonomik bakımdan daha iyi duruma getiremediğimiz sürece sanki zaman aleyhimize çalışıyormuş gibi gözüküyor. Orada kurulmuş olan bir devlet var ve Türkiye'nin orayla ilişkisi süreklilik gösteriyor. Aradan uzun süre geçmiş ama Türkiye'nin oradaki varlığı bakımından bir değişiklik yok. Toprak ve devlet var, Türkiye'yle ilişkisi varlığını sürdürüyor. Ekonomik tablo çok parlak olmasa bile şunu unutmamak gerekir: Oradaki toplum 30 yıl önce bir katliamla karşı karşıyaydı. O dönemle karşılaştırdığımızda olumlu sonuca varmamak imkansız.
(Tıklayınız) KIBRIS'TA EKONOMİK MÜZAKERELERE DİKKAT
(Tıklayınız) KIBRIS'A "BİLİNÇSİZ GÖÇ" ÖNLENMELİ - ANNAN PLANI REFERANDUMUNUN ARDINDAN...

31 Ekim 2019 Perşembe

MEÇHUL DRONE SALDIRISININ S. ARABİSTAN EKONOMİSİNE MALİYETİ NE KADAR OLDU?



SİHA SALDIRISININ SUUDİ ARABİSTAN  EKONOMİSİNE MALİYETİ 20 MİLYAR DOLARI BULABİLİR   

Cahit UYANIK

Suudi Arabistan’ın ulusal petrol şirketi Saudi Aramco’nun iki ham petrol işleme tesisine 14 Eylül 2019 Cumartesi günü gerçekleştirilen faili meçhul silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırıları, bu ülke için önemli ekonomik kayıplara sebep oldu. Ham petrol fiyatları, spot piyasada varili 60 dolardan 72 dolara yükselerek günlük yüzde 20’ye yakın artış gösterdi. Bu anlık artış 1991’deki 1. Körfez Harekatından bu yana görülen en büyük fiyat zıplamasıydı. Çünkü yapılan açıklamaya göre Suudi Arabistan’ın günlük ham petrol üretimi yarı yarıya azalmıştı. Üretim kesintisinin boyutu 5,7 milyon varildi. Bu kesinti, şimdiye kadarki çeşitli savaşlar ve siyasal gerginlikler sırasında yaşanan üretim kesintileri arasında en büyüğü olarak enerji tarihine geçmişti bile...   

(Tıklayınız) KAŞIKÇI CİNAYETİ İLE MbS'NİN 'VİZYON 2030 PROJESİ' ARASINDA BAĞ VAR MI?

Bu rakamın ne anlama geldiğini gözünüzde canlandırmanız için Türkiye’nin ham petrol ihtiyacı ile kıyaslamak en doğrusu. Türkiye’nin yıllık ham petrol ithalatı 190 milyon varil düzeyinde… Günlük tüketimi ise 520 bin varil… Bu durumda Suudi Arabistan’daki günlük üretim kaybı, Türkiye’nin 11 günlük tüketimine karşılık geliyor. Saldırıların ham petrol işleme tesislerine verdiği maddi zarar henüz açıklanmış değil. Ancak 5,7 milyon varillik kesintinin Suudi Arabistan’a faturası oldukça ağır. Kesintinin 2 ay süreceği varsayıldığında toplam üretim kaybının 342 milyon varil olduğunu görüyoruz. Saldırıdan önceki varil başına 60 dolarlık rakamdan hesapladığımızda, toplam kaybın 20,6 milyar dolara ulaşması mümkün.  

30 Eylül 2019 Pazartesi

BREXIT-2019: KIYAMET VE KAOS SENARYOLARININ GÖLGESİNDE SON HAMLELER


Cahit UYANIK

18 Ağustos 2019 tarihinde ünlü İngiliz pazar gazetesi Sunday Times’ı açanlar, 10 hafta sonra yaşamaya başlayabilecekleri bir kaosu adeta kağıt üzerinde gözleriyle gördüler. 1821 yılında kurulan, 198 yaşındaki Sunday Times gazetesi; Boris Johnson Başbakan olduktan sonra, hükümetin hazırlattığı “Anlaşmasız Brexit” senaryosunu yayınlamıştı. Belki de Başbakan Johnson’un sarı ve dağınık saçlarına atıfla “Sarı Çekiç Operasyonu” adı verilen senaryoya göre, İngiltere 31 Ekim 2019 tarihinde Avrupa Birliğinden (AB) anlaşma olmadan ayrılırsa, bir dizi önemli krizle boğuşmaya başlayacaktı.

23 Haziran 2016 tarihindeki Brexit referandumunda ‘ayrılık’ yönündeki düşünceyi destekleyen Sunday Times’ın ‘emsali görülmemiş bir sızıntı’ nitelemesiyle yayınladığı İngiltere'yi bekleyen “kaos senaryosu”nda şu ayrıntılar bulunuyordu:
(Ne ilginçtir ki, Sunday Times’ın kız kardeşi olarak bilinen, aynı çatı altında yayınlanan 231 yaşındaki The Times gazetesi ise referandumda tam tersi yönde düşünceyi yani AB’de kalınmasını desteklemişti.)

25 Temmuz 2019 Perşembe

BORIS JOHNSON, AB'YE "TÜRK MODELİ GÜMRÜK BİRLİĞİ İLE AYRILALIM" DİYEBİLİR

Brexit sürecini yakından izleyen biri olarak söyleyebilirim ki; İngilizler kulaklarını tersten gösterdiler. Cameron ayrılınca herkes Boris Johnson başbakan olur derken, Theresa May görevi aldı. Boris'in sert Brexitçiliği pazarlığa zarar verir diye düşündüler belki...

Ama gelin görün ki AB istenmeyen eş psikolojisine girip Brexit pazarlıklariıda taviz vermeyince May'in yumuşaklığı aleyhe döndü. May her yolu denedi ama sert Brexitçileri tatmin edemedi. Sonuçta sert Brexitçiler 3 yıllık gecikmeyle ipi ellerine aldılar.

Türkler gelip İngiltereyi ele geçirecek diyen Türk kanı taşıyan Boris, sert sert konuşup AB'nin patronlarını ikna edebilecek mi bakalım. Boris Türkiye'nin uyguladığı Gümrük Birliği modelini AB ve kendi kamuoyuna kabul ettirmeyi deneyebilir. Yani büyüķ dede yurdunun modeline dönüş...