28 Ağustos 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / İŞSİZLİKLE MÜCADELE SAMİMİYETİ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de enflasyon son 28 yılın en düşük seviyesine indi. Neredeyse herkes düğün bayram... Türkiye yıllardır bağımsız uzmanlarca dile getirilen enflasyonla mücadele programını uygulasaydı da zaten bu sonuca ulaşacaktı. Ama Türkiye zor ve yanlış olanı seçti. 

Önce kendi kendini büyük bir ekonomik krize soktu; ardından da ölümü görüp sıtmaya razı olmak kabilinden ağır ekonomik kriz ortamında üstüne başına çeki düzen vermek için çabalamaya başladı. IMF, Dünya Bankası, uluslararası finans camiası da bu manzarayı oluşturmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiler hani... Bunların hesaplaşması, ileride -pek umudum yok ama- ekonomi tarihçilerine kaldı. Bizim işimiz ise şimdi ve yakın gelecekle...

Şöyle bir an durup düşünelim: 2004 yılı başı itibarıyla Türkiye acaba nasıl bir ülke? Enflasyonu düşürmeye başlamış, güzel... Büyüme trendine girmiş, bu da güzel... İhracat rekor üstüne rekor kırıyor, güzelin güzeli... Ama Türkiye'nin sokakları işsizlerle dolu. Her türden, her cinsten, her eğitim düzeyinden işsiz... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2004 yılını işsizlikle mücadele yılı ilan etti.

Elbette çok bilinçli ve isabetli bir yaklaşım. İnsanın aklına ister istemez 1970'lerin ortasından bu yana dinlenen bir terane gelip takılıyor:  "Hükümetimiz enflasyonla mücadelede kararlıdır." Bu lafı kimler etmedi ki? Ecevit, Demirel, Ulusu, Özal, Akbulut, Yılmaz, tekraren Demirel, Çiller, tekraren Yılmaz, Erbakan, tekraren Yılmaz, tekraren Ecevit ve tekraren Ecevit... Okurken bile yoruldunuz değil mi? Erdoğan'ın ağzından dökülen işsizlikle mücadele sözü inşallah 30 sene önce duymaya başladığımız bir tekerlemenin ilk telaffuzuna benzemez.. 

Türkiye enflasyoncu yıllara girdiğinde nüfusu 40 milyon kişi düzeyinde bulunuyordu. Şimdi ise kayıtlı nüfus 72 milyon. Sofraya konan her tabak, daha fazla üretmenin gereği ve gelecekteki işsizlik korkusunun işareti. Üstelik devlet tüm ihtiyat akçelerini harcamış, borca batmış, bırakın karın doyurmaya yardımcı olmayı dolaylı vergilerle toplumun iliğini kemiğini sömürmeye başlamış... Manzara bu. 

Eğer Türkiye işsizliğe üretim bazlı bir çözüm bulamazsa gelecekte yaşayacağımız manzaralar 2001 Krizindekilerini mumla aratabilir. Türkiye hiç bir zaman enflasyonla işsizliğin aynı anda dizginlerinden boşandığı bir ortamı yaşamadı. Eğer işsizlikle mücadele konusunda ciddi adımlar atılmazsa bu tehlike mevcuttur. İşsizlikle üretim bazlı mücadele, aynı zamanda enflasyondaki kalıcı düşüşün de işareti olacaktır. 

Başbakan Erdoğan geçen haftaki Karabük ziyaretinde 8 yetimi olduğunu söyleyip kendisinden yardım isteyen vatandaşa "Bende 70 milyon yetim var" diyebildi. Böylece doğru bir başlangıç yaptı. Başlamak bitirmenin yarısı mıdır? Bekleyip göreceğiz.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  05 Ocak 2004 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder