Maliye politikası ve vergi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Maliye politikası ve vergi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mart 2024 Perşembe

YENİLİKLERİYLE TÜRK BÜTÇE TARİHİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI: 2006 YILI BÜTÇE YASA TASARISI

2006 BÜTÇESİNİN DEĞİŞEN VE DEĞİŞMEYEN YÖNLERİ 

Cahit UYANIK 

2006 Yılı Bütçe Yasa Tasarısı siz bu dergiyi okurken Meclis'ten geçmiş olacak. 2006'nın bütçesi, 'değişen' ve 'değişmeyen' özellikleriyle ilginç bir görünüm veriyor. Bütçenin değişen özellikleri daha çok 'hazırlanma tekniği' üzerinde yoğunlaşıyor. Değişmeyen özellikler ise bütçenin finansman yapısı, bütçe harcama ile gelir kalemlerinin dağılımının hemen hemen aynı şekilde sürmesi.  Şimdi bunları birer birer ele alalım.

2006 Yılı Bütçe Tasarısı, 2004 yılında kabul edilen ve uygulaması 2 yıl ertelenen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ilkelerine göre hazırlandı. Yani bütçe, kamu sektörünü daha geniş bir şekilde kavrayan ve daha ayrıntılı harcama ile gelir bilgileri sunan bir yapıya sahip. Bütçe ayrıca 2007 ve 2008 yılına ilişkin temel verileri de kapsadığı için, 'Türkiye'nin ilk 3 yıllık bütçesi' oldu. 

Söz gelimi devlet, önümüzdeki yıl 29 milyar 71 milyon YTL gelir vergisi toplamayı planlarken, bu rakam 2007 için 31 milyar 624 milyon, 2008 için de 33 milyar 961 milyon YTL olarak ilan edildi. Bütçeye açıp bakıldığında her kalemin 3 yıllık perspektifi hemen görülebiliyor. Eskiden Türkiye'de bütçeler, bırakın 3 yıllığı 8-9 aylık hazırlanıyordu. Yani yılbaşında ilan edilen bütçe rakamları Ağustos-Eylül ayında dolduruluyor ve sonbaharda Meclis açıldığında ek bütçe kanunu çıkarılıyordu.

Rakamları ilan etmek kolay. Elbette 3 yıllık bütçenin uygulaması da önemli olacak.  Bunların tutturulma düzeyini veya daha iyi rakamlara ulaşma hedefinin sağlanıp sağlanmadığını en erken 2 yıl sonra görebileceğiz. Ancak o zamana gelmeden uygulamanın gidişatı da bize bir fikir verebilecek. Aynı şekilde 2007 Yılı Bütçesi gelecek yıl Meclis'e sunulurken 2007 ve 2008 rakamları gelişmelere göre revize edilebilecek ve listeye 2009 rakamının da eklenmesi gerekecek. Eğer Avrupa Birliğindeki gibi 3 yıllık bütçelere benzer bir uygulamaya alışkanlık kazanırsak, geçmişte yaşadıklarımız 'acı ve uzun sürmüş birer hatıra' olarak hafızalarımızda kalacak.

2006 Bütçesi ayrıca kamuya ilişkin daha geniş verileri kapsıyor. Önümüzdeki dönemde ve yıllarda sık sık 'merkezi bütçe' kavramını duyacağız. Yani eskiden olduğu gibi 'genel ve katma bütçeli kuruluşlar' ile 'konsolide bütçe' kavramları tarihe karıştı. Eskiden bütçe rakamlarının dışında kalan özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumların bütçeleri de artık Meclis'in görüşmesine ve onayına açılıyor. 

27 Ekim 2023 Cuma

TÜRKİYE'NİN ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM YAPMASI GEREKEN YENİ EKONOMİK REFORMLAR

Cahit UYANIK 

Türkiye bu yılın Mart ayından bu yana siyasetin çok ön planda olduğu bir gündemi geride bıraktı. Erken genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili ikiye bölünmüş süreç, yeni hükümetin kurulması, bu 6-7 aylık zaman dilimine sığdı. Siyasi ortamın beraberinde getirdiği tartışmalar, bu yılın sonuna kadar sürecek gibi görünüyor. 2008 bu açıdan bakıldığında hayli kritik bir dönem. Çünkü Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkinin ne yönde gelişeceğine önümüzdeki yıl karar verilecek. 2008 aynı zamanda 2009'daki yerel seçimler öncesindeki son yıl ki, önümüzdeki yılın son çeyreğinden itibaren yerel seçimler ve siyaset, tartışma gündemini belirleyecek gibi görünüyor. 

Bu ortamda Türkiye'nin önümüzdeki aylar ve 2008 boyunca yapacağı veya başlatacağı reformlar biraz daha fazla önem kazanıyor. Türkiye'nin gerek ekonomik istikrarı devam ettirmek ve sağlam temellere oturtmak, gerekse Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik görüşmelerini başarı ile sürdürmek için iyi planlanmış bir reform takvimine ihtiyacı var. Türkiye aslında 1999 yılından bu yana ekonomisinde sürekli bir reform arayışı içinde. 2001 Krizi sonrasında iyice belirginleşerek güçlenen reform sürecinin bazı meyveleri de toplanmaya başladı. Özellikle finans sektöründeki yeniden yapılandırmalar bu açıdan dikkat çekici bulunuyor. Şimdi bu reform sürecini belirli bir program ile reel sektöre ve reel piyasalara yaymak gerekiyor. 

12 Ağustos 2023 Cumartesi

"NEREDEN BULDUN?" DİYE BİLİNEN VERGİ REFORMU, ÖNEMLİ BİR BANKAMIZCA NİYE VE NASIL BALTALANDI?

Sümer Oral

VERGİDEKİ TAVİZLER VE BİR BANKAMIZ

Cahit UYANIK

Türkiye geçen yıl yaz aylarında çok uzun zamandır tartıştığı vergi reformunu hayata geçirmenin keyfini yaşıyordu. Aradan 1 yıl geçti, şimdi keyfi yaşanılan şey, geçen yılki düzenlemelerin delik deşik edilmesi.

Bu duruma nasıl geldik? Vergi reformunun nasıl nakavt edildiğine ilişkin çok şey yazılıp çizilebilir. Rusya ekonomik krizinden tutun da seçim sonrası kurulan hassas dengeleri korumaya kadar geniş bir yelpazede sebepler sıralanabilir. Ancak ben bu noktada münferit ama önemli bir faktörü size aktarmak istiyorum.

Yer: Başkent Ankara'nın önemli iş merkezlerinden birisinde, büyük bir bankanın genel müdürlüğü. 

Zaman: Bu yılın ilk ayları. 

16 Şubat 2023 Perşembe

DEPREM BAĞIŞLARI, VERGİDEN DEĞİL VERGİ MATRAHINDAN DÜŞÜLÜR

06 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş Depremi sonrası çok çeşitli yardım kampanyaları açılıyor. "Bu kampanyalara yapılan bağışların ödenecek vergiden düşüldüğü" şeklinde kamuoyunda yanlış bir algı oluşmuş durumda. 

Gelir İdaresi Başkanlığı bu yanlış algıyı düzeltmek için yazılı bir açıklama yayınlayarak, söz konusu bağışların vergiden değil vergi matrahından düşüldüğünü açıkladı:

"Sosyal medyada, yapılan bağış ve yardımların vergiden düşüldüğü yönünde paylaşımların devam ettiği görülmektedir. Kamuoyunun ve vergi mükelleflerinin doğru bilgilendirilmesi adına konunun yeniden açıklanması gerekli görülmüştür.

Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları belli şartlarla bağış ve yardımların elde edilen gelirden, kurum açısından kazançtan indirilmesi imkânı vermektedir. Kazançtan indirim ile vergiden indirim tamamen birbirinden farklı kavramlardır. Bağış ve yardımlar gerekli şartları taşıyorsa ilgili yılın vergi matrahının tespitinde gelirden, kurumlar için kazançtan indirilir. Bu indirim sonucu kalan tutar vergiye tabi olur. 

Konuyu basit bir örnekle anlatmak gerekirse; 100.000TL kazancı olan bir kurum 20.000TL AFAD’a bağış yaptığında kazancından 20.000TL’yi indirecektir. Kalan 80.000TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 16.000TL kurumlar vergisi ödeyecektir. Özetle, vazgeçilen vergi tutarı 4.000TL’dir."

25 Ocak 2023 Çarşamba

IMF'NİN ÇIKARILMASINI İSTEDİĞİ 'KAMU MALİ YÖNETİMİ VE MALİ KONTROL KANUNUNU'NDA 15 İLKE VAR

YENİ BÜTÇE 15 İLKELİ

Cahit UYANIK

Seçimler nedeniyle zamanında çıkarılamayacak olan 2003 bütçesi, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde 15 yeni bütçe ilkesi ışığında kanunlaşacak.

Ankara - Türkiye, 2003 yılı bütçesini kabul edilecek 15 yeni bütçe ilkesi ışığında belirleyecek. IMF'ye sunulan Ek Niyet Mektubuna giren Kamu Mali Yönetimi ve Mali Kontrol Kanun Tasarısının önümüzdeki yıl Mart ayına kadar kanunlaştırılacağı sözü verildi. Bu durumda seçimler nedeniyle çıkarılamayacak olan 2003 Bütçesi, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde yasalaştırılacak Kamu Mali Yönetimi ve Mali Kontrol Kanunundaki ilkelere göre Meclis'ten geçirilecek. Tasarı Meclis'ten geçtiği taktirde kabul edilen ilkeler arasında en çarpıcı olanı ise 'bütçe gelir ve giderlerinin denkliği' olacak. 

Bütçeye fayda-maliyet analizi

Tasarıda devletin hazırlaması gereken 7 çeşit bütçe sayıldı. Genel bütçe, katma bütçe, özel bütçe, sosyal güvenlik kurumu bütçesi, yerel idare bütçesi, döner sermaye bütçesi ve fon bütçeleri; bütçe gelir ve giderlerlerinin denkliği ilkesine göre hazırlanacak. Devlet, bütçeleri hazırlarken ve uygularken makro ekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmayı esas alacak. Bütçelerle kamu idarelerine verilen harcama yetkisi, mevzuatta düzenlenen görev ve hizmetlerin yerine getirilmesinde kullanılacak. Bütçeler öncelik sırasına göre kalkınma planı, yıllık program, stratejik plan ve politikaları ile fayda- maliyet değerlendirmeleri göz önünde tutularak, verimlilik ve tutumluluk ilkeleriyle hazırlanacak.

19 Kasım 2022 Cumartesi

FAİZ İNDİRME POLİTİKAMIZ, İMZA ATTIĞIMIZ G-20 SONUÇ BİLDİRGESİNİN TAM TERSİ. TÜRKİYE, ÇEKİNCE KOYDU MU?

Cahit UYANIK

G-20 Ülkeleri 2022 yılı Endonezya-Bali Zirvesi Sonuç Bildirgesinden bizi doğrudan ilgilendiren iki konu çıktı.

1) Ukrayna-Rusya Savaşı sonrasında yaz aylarında imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşmasında (İstanbul Anlaşması) Türkiye önemli rol oynamıştı. Bildirgede mevcut çatışma ve tansiyonların küresel gıda güvenliğindeki zorlukları artırmasından derin endişe duyulduğu ifade edildikten sonra "Gelişmekte olan ülkelerdeki kırılgan toplumları merkeze alacak şekilde hayatları kurtarmak, açlığı ve besin yetersizliğini önlemek için acil adımlar atmayı taahhüt ediyoruz. Sürdürülebilir dirençli tarım ve gıda sistemlerinin sağlanması için çağrıda bulunuyoruz. Türkiye ve BM'nin aracılık ettiği İstanbul Anlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. İlgili tarafların anlaşmayı tam, zamanında ve devam edecek şekilde uygulamasının öneminin altını çiziyoruz" denildi.

Aslında burada bir beklenti dile getirildi. Çünkü bu hafta sonu 19 Kasım 2022 gece yarısı Tahıl Koridoru anlaşmasının süresi bitiyor. Bu anlaşmanın bir süre daha uzatılıp uzatılmayacağı önümüzdeki birkaç gün içinde belli olacak. Rusların bu konuda; Batı'nın ambargosu kapsamında bulunduğu için, ihraç edemediği kimyevi gübre ve tahıllarını bu koridor aracılığıyla satma yönünde isteği bulunuyor. Karadeniz'in Rusya ve Ukrayna kıyıları oldukça ılıman iklime sahip olduğu için bu bölgelerde oldukça geniş bir tahıl ve buğday üretimi yapılıyor. Ukrayna ve Rusya, dünyanın en önemli tahıl ihracatçılarından... Rusya'nın bu bölgedeki üretimi 32 milyon ton civarında ve toplam ülke üretiminin yüzde 40'ı buradan geliyor. Bu rakam, Türkiye'nin yıllık buğday üretiminden 12-14 milyon ton daha fazla. Ukrayna için de benzeri bir durum mevcut. Tahıl Koridoru anlaşması ile 10 milyon tonu aşkın buğday alıcılara ulaştırıldı ki, bu Türkiye'nin yıllık üretiminin yarısından fazla. 2) G-20 Zirvesinden çıkan ve Türkiyeyi doğrudan ilgilendiren ikinci sonuç ise bizdeki meşhur Kandıralı fıkrasını akla getirdi. Komutan askeri birliğe emir verir: "Kıt'a dur!". Fakat Kandıralı asker yürümeye devam eder. Komutan bunun üzerine "Kandıralı sen de dur!" emrini verir. Bu fıkra genellikle, ortamda yaşananları çok önemsemeyip, kendine has davranışlar sergileyen insanlara yönelik anlatılır.

1 Ekim 2022 Cumartesi

ANKARA NOTLARI/ VERGİ KAÇAKÇISI İHBARINA İKRAMİYE

Cahit UYANIK

Türkiye'de en hassas ve tartışılan konuların başında vergi adaleti ve vergi kaçakçılığı geliyor. Daha geçen ay başında yasalaşarak yürürlüğe giren vergi reform yasasında, vergi kaçakçılarının yılda bir defa ilan edilebileceğine ilişkin bir madde yer aldı.

Bu konuda uzun yıllardır Maliye'nin ve dolayısıyla siyasilerin üzerinde büyük bir baskı mevcuttu. Şimdi herkes 1994 yıl sonunda ne uzunlukta bir liste açıklanacağını merakla bekliyor.

Şimdi ben size çoğu kimsenin pek haberdar olmadığı ve vergi yüzsüzlerinin tam tersi bir işlev gören bir "müessese"den söz edeceğim: Vergi muhbirliği. Evet devlet vergi kaçakçılığını kendisine ihbar edenlere, belirlenen kaçakçılık tutarının yüzde 10'unu ikramiye olarak vermeyi taahhüt ediyor.

Vergi ispiyonculuğunu düzenleyen kanunun numarası 1905. Tam adı "Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Haklarının ve Daimi Vergilerin Mektumlarını Haber Verenlere Verilecek İkramiye Hakkında Kanun". Ulu Önder Atatürk'ün ruhuna bir kez daha Fatiha Suresini okumamızı gerektiren Kanun'un çıkarılış tarihi 26 Aralık 1931.

Binlerce sayfalık mevzuat yığını içinde bu kanundan kaç kişinin haberdar olduğu bilinmez. Ama Maliye Bakanlığı kayıtlarına göre geçen yıl, bu kanun çerçevesinde tamı tamına 1.000 adet dilekçe verilmiş. Ancak bunlardan 762'si işleme konulmuş. Toplam 232 tanesi de "ön inceleme" sonrasında ciddiye alınacak ihbarları içermediği için geri çevrilmiş. 

16 Mayıs 2022 Pazartesi

MALİ KURAL NEDİR? BABACAN MALİ KURALI 12 YIL ÖNCE NASIL ANLATMIŞTI?

EKONOMİ YÖNETİMİ ARTIK YÜZDE 1 BÜTÇE AÇIĞI,

YÜZDE 5 EKONOMİK BÜYÜMEYE KİLİTLENECEK

 Cahit UYANIK

Türkiye, 2000'li yıllara girerken Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) yönlendirmesiyle ekonomi yönetiminde kullanılacak yeni bir kavram ve araç ile tanışmıştı: Faiz dışı fazla (FDF). Bu yeni araç, faiz harcamaları çıkarıldıktan sonra, devlet bütçesinin gelirlerinin, giderlerden belli bir oranda fazla olması esasına dayanıyordu. "FDF, yüzde 6.5 olarak belirlendi" şeklindeki ekonomi haberleri hala hafızalarda taze. Yani bütçede faiz harcamaları hariç tutulduktan sonra; gelirler, giderlerden milli gelirin yüzde 6.5'u kadarı fazla olacaktı. Böylece bütçede disiplin sağlanırken, milli gelirin büyüklüğüne yaklaşmış olan iç ve dış borç stoku ve hayli büyük bir miktara ulaşan borç geri ödemeleri garantiye alınmış olunuyordu. 

FDF aracı, aynı zamanda enflasyonun en önemli kaynaklarından birisi olarak gösterilen kamu harcamalarını da disipline etmeye yarıyordu. Türkiye, özellikle 2001 krizinden sonraki dönemde bu yüzde 6.5'luk oranını tutturmak için, her yıl IMF ile büyük pazarlıklar yaptı. Yeni vergiler koydu, var olan vergi oranlarını artırdı, büyük tasarruf paketleri açtı veya bütçedeki yatırım harcamalarına büyük tırpanlar attı. Sonuçta Türkiye'de borç stokunun milli gelire oranında önemli düşüşler yaşandı. Borç geri ödemeleri kolaylaştı. IMF'den kullanılan 45 milyar dolara yaklaşan borç, 8 milyar dolara kadar düşürülebildi.        

Türkiye, 2008 mayıs ayında IMF ile son stand by anlaşmasını bitirdi. 2010 yılının mart ayında ise IMF ile yeni bir stand by anlaşması imzalamayacağını duyurdu. Ancak Türkiye; IMF'nin 2007 yılında gelecekteki kamu mali disiplinini sağlamak için önerdiği 'mali kural' uygulamasına gideceğini ve bu konuda çok kararlı olduğunu da açıkladı. Hatta 2011 bütçesinin mali kural formülüne göre hazırlanacağını duyurdu. Peki neydi bu mali kural? Kamunun harcamalarının orta ve uzun vadede belli bir disiplin içinde tutulması ve ekonomik konjonktüre göre ayarlanmasını içeren uygulamaya 'mali kural' deniliyor. Hazine Müsteşarlığı, Türkiye için belirlenen mali kural ile 6 amaca ulaşılmaya çalışıldığını belirtiyor. Bunları şöyle sıralamak mümkün:

9 Nisan 2022 Cumartesi

GOEBBELS'İN O SÖZÜ VEYA 'BİNDİRİM'İ 'İNDİRİM' DİYE SUNABİLMEK...

Cahit UYANIK 

Medya, toplumsal bilinç oluşumunda kritik bir rol üstlenir...

Hatta Hitler'in Propaganda Bakanı Goebbels...

"Bana vicdansız bir medya (basın) verin, 

Size bilinçsiz bir halk sunayım" demiştir...

Daha iki hafta önce 150 m2'nin altında ev satışlarında kdv'nin yüzde 1'den yüzde 8'e çıkarılması "müjde" diye yazılmıştı...

Yanlış okumadınız; bindirim, indirim olarak sunulmuştu...

Sahte müjdenin janjanlı paketi ise 150 m2'nin üzerinde ev alınırken, kdv'nin iki kademeli hale getirilmesiydi.

(Bu şartlarda ev almak mümkün değil ama, varsayalım alabildiniz) 

Yani diyelim ki 180 m2 bir daire aldınız, 150 m2'lik kısmına yüzde 8, 30 m2'lik kısmına yüzde 18 kdv ödüyorsunuz artık...

Eskiden tek oran vardı ve yüzde 18'di...

Bir indirim var ortada, evet...

18 Ocak 2022 Salı

EKONOMİ HİKAYELERİ: HALKININ DAHA AZ VERGİ ÖDEMESİ İÇİN LEYDİ GODIVA'NIN BÜYÜK FEDAKARLIĞI

Lady Godiva - John Collier

11. Yüzyılda İngiltere'nin Coventry halkı, uygulanan ağır vergiler dolayısıyla isyan içindeydi. Vergileri arttıran Lord Leofric'in eşi Lady Godiva ise halktan yana düşünmektedir. Lord Leofric'i vergileri indirmesi yönünde ikna etmeye çalışır. 

Eşinin ısrarından rahatsız olan Lord Leofric, eşine asla kabul edemeyeceğini düşündüğü bir teklif yapar; Lady Godiva'nın at sırtında, sadece saçları ile örtünerek, Coventry sokaklarını boydan boya geçmesi koşuluyla vergi yükünü azaltacağını söyler.

26 Aralık 2021 Pazar

12 Kasım 2021 Cuma

DÜNYA BANKASINA GÖRE KAYIT DIŞILIK TÜRKİYE'DE GÜNLÜK YAŞAMIN BİR PARÇASI

DÜNYA BANKASI'NA GÖRE KAYIT DIŞILIK 

SORUNUMUZ BÜTÜNCÜL MÜDAHALELERLE ÇÖZÜLÜR

Cahit UYANIK

"Türkiye'de kayıt dışılık insanların günlük yaşamlarının bir parçasıdır. Kayıt dışı işlemler birçok farklı bağlamda ortaya çıkmaktadır: Ticari anlaşmalar el sıkışma temelinde sonuçlandırmakta; ödemeler rutin biçimde geciktirilmekte; çalışanlar nakdi ödeme almakta ve makbuzlar genellikle ancak açıkça talep edilmeleri halinde verilmektedir. Söz konusu olgular; kayıt dışı çalıştırılan işçiler, serbest meslek ve vergi kaçırma gibi kayıt dışılığın daha geleneksel tanımlarıyla etkileşim halindedir.  Kayıtlı ve kayıt dışı faaliyetler, çoğu kez aynı işletmede, yan yana varlığını korumaktadır. Örneğin, şirketlerin üretimlerinin  sadece belirli bir bölümünü kayıt altına aldıkları görülmektedir. İki anlayış, bu niteliktedir. İlk olarak; herkes aynı şeyi yapmaktadır: Vergi kaçırma ve ücretlerin eksik beyanı. İkinci olarak ise; 'Bize sunulan neyse, o kadarını ödüyoruz': Kamu hizmetlerinin düşük kalitesi ve kamudaki yolsuzluğun düşük vergi ahlakı yaratması. Herkesin aynı inançları taşıması halinde beyan edilmeyen ekonomik faaliyetler rutin ve kabul edilebilir hale gelmektedir."

Bu satırlar Dünya Bankası'nın (DB), bu yıl Mart ayında açıkladığı "Türkiye Ülke Ekonomik Raporu-Kayıt Dışılık: Nedenler, Sonuçlar, Politikalar" başlıklı raporun giriş bölümünü oluşturuyor. Madem sorunu rapordan alıntı yaparak yazımızın girişinde çarpıcı biçimde ortaya koyduk; DB'nin kayıt dışılık sorununu çözmemiz için bize yaptığı ilk öneriyi de aynen buraya alalım ve daha sonra raporun ayrıntılarına girelim: "Gerek uluslararası deneyim, gerekse Türkiye'deki kanıtlar kayıt dışılığın kapsamlı biçimde anlaşılması ve bütüncül politika müdahalesi gerekliliğine işaret etmektedir. Bu rapor kapsamında yürütülen analiz çalışması, Türkiye söz konusu müdahalenin özellikle teftiş ve denetim, çalışma yaşamına dair düzenlemelerde reformlar ile erişim ve iletişim faaliyetlerine odaklanması gerektiğini göstermektedir."

18 Ekim 2021 Pazartesi

2007 YILINDAN BERİ AK PARTİ'DE SİYASET YAPAN PLANLAMACI: HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN KİMDİR?

Lütfi ELVAN

1962 yılında Karaman’ın Ermenek İlçesinde doğdu.

İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesini bitirdi. İngiltere Leeds Üniversitesi’nde Maden ve Yöneylem Araştırması alanında Yüksek Lisans Eğitimini 1986 yılında tamamladı. 1995 yılında ABD’de Delaware Üniversitesi’nde Ekonomi alanında ikinci yüksek lisansını bitirdi.

1987-1989 yılları arasında ETİBANK Genel Müdürlüğü Yöneylem Araştırma Grubunda mühendis olarak göreve başladı.

1989 yılında Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatına Uzman Yardımcısı olarak girdi.

1996-2002 yılları arasında Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğünde Kalkınmada Öncelikli Yöreler Dairesi Başkanlığı görevini üstlendi. Aynı zamanda 1999 yılından 2002 yılına kadar OECD Kırsal Kalkınma Çalışma Grubu Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü.

2002-2007 yılları arasında DPT Müsteşar Yardımcısı olarak görev yaptı.  Ayrıca aynı tarihler arasında Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı ve AB Müzakere İzleme ve Yönlendirme Komitesi Üyeliği görevlerini de icra etti. 

2007 Genel Seçiminde Adalet ve Kalkınma Partisi Karaman Milletvekili seçildi.

4 Eylül 2021 Cumartesi

TOPLAYAN DA ÖDEYEN DE VERGİLERİN ETKİN ŞEKİLDE KULLANILDIĞINA İNANMIYOR

Nazmi KARYAĞDI

5 Milyon İçin 790 Milyon Masraf

Cahit UYANIK

Tasarruf önlemi üzerine önlem araştırılıp makam otolarının tasfiyesi tartışılırken, devletin 5 milyon liralık alacağını tahsil amacıyla yaptığı mal varlığı araştırmasına 790 milyon lira harcadığı tespit edildi. Vergi dairelerinde 5 milyon liradan fazla bir alacağın karşılığının olup olmadığını belirlemek için, Ankara'daki 603 banka şubesi, 20 tapu sicil müdürlüğü, 9 ilçe belediye başkanlığına posta ile yazı gönderilmesi durumunda toplam 790 milyon liralık masraf yapılıyor.

Hesap Uzmanı Nazmi Karyağdı tarafından yapılan "Toplam Kalite Yönetimi ve Türk Vergi İdaresi" başlıklı araştırmada devletin vergi toplamaya çalışırken yaptığı hatalar tek tek sayıldı. Vergi dairelerinde mükelleflerin mal varlığının olup olmadığının araştırılmasının vergi dairesi açısından çok büyük zaman ve emek kaybına yol açtığı anlatılan araştırmada "Aslında ulaştırma ödeneklerinin az gönderilmesi nedeniyle fiilen bu kadar gider yapılamamaktadır. Ancak bu giderin yapılamamış olması, vergi dairesinin mal varlığı araştırması yapamaması sonucunu doğurmaktadır. Yani bir gider yapılamamakta ama karşılığında da alacak tahsil edilememektedir" denildi.

30 Kasım 2019 Cumartesi

KAÇAK KAT YIKIMIYLA GÜNDEME GELMİŞLERDİ... KEMAL UNAKITAN '2007 YILI AVRUPA'NIN EN İYİ MALİYE BAKANI' SEÇİLMİŞTİ



Unakıtan 'Avrupa'da Yılın En İyi Maliye Bakanı' ödülünü aldı

REFERANS - Ankara

The Banker dergisi tarafından 'Avrupa'da Yılın En İyi Maliye Bakanı' seçilen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan dün ödülünü Londra'da aldı. Ödül, Unakıtan'a; yabancı yatırımın Türkiye çekilmesi ile borç miktarının düşürülmesi gibi nedenlerden dolayı verildi. 2002 yılı sonundan beri Maliye Bakanı olarak görev yapan Unakıtan, derginin ocak sayısında duyurulan ödülünü dün derginin editörü Karina Robinson’un elinden aldı.

Ödül töreninde konuşan Unakıtan, "Önce dünyanın en prestijli dergilerden The Banker’e, beni Avrupa’da yılın Maliye Bakanı seçtikleri için çok teşekkür ederim" dedi. Mali disiplinden taviz vermeden yollarına devam edeceklerini söyleyen Unakıtan, daha bu sabah Ocak-Şubat bütçe neticelerini aldığını ve son yılların en iyi performansı olduğunu gördüğünü kaydetti. Halen sosyal güvenlik reformunu görüştüklerini, ardından da Türk Ticaret Kanunu ve Avrupa Birliği uyum yasalarını Meclis'ten geçireceklerini ifade eden Unakıtan, yapısal reformlara durmadan devam edeceklerini söyledi. Unakıtan, 2008 yılının özelleştirme açısından da son derece güçlü bir yıl olacağını ifade etti. 

21 Şubat 2019 Perşembe

BİR MALİYE BAKANININ AĞZINDAN: ASGARİ ÜCRET NEDEN VERGİ DIŞI KALMIYOR?


Cahit UYANIK

Türkiye, yaklaşık 8 aydır vergi reformu tartışıyor. Büyük ihtimalle, bu dergi elinize ulaştığında bile vergi reformu tasarısı Meclis'ten henüz çıkmamış olacak. Aslında Türkiye, siyasi istikrarın tam olduğu 1993 yılında vergi yasalarında önemli değişiklikler getiren tasarıyı kanunlaştırmayı başarmıştı. 

Bu düzenlemeyle Bakanlar Kuruluna asgari ücretlilerden kesilen verginin sıfıra düşürülmesi yetkisi de tanınmıştı. Ancak bu yetkiyi, kamu giderlerinde büyük bir gedik açılacağı korkusuyla kimse kullanmadı. Zekeriya Temizel Maliye Bakanı olunca, bu yetkinin kullanılma şansının çok yükseldiği kulislerde konuşulmaya başlanmıştı. Gelin görün ki Temizel de, kamu finansmanı dengesinin bozulacağını gerekçe göstererek asgari ücrette verginin sıfırlanmasına karşı çıktı. Ancak şimdiye kadar bu konuda ayrıntılı bir açıklama da yapmadı. Bir  alt paragrafta Temizel'in ağzından bu gerekçeleri okuyacaksınız. Bu görüşleri destekleyip desteklememek size kalmış:

22 Ocak 2019 Salı

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, VERGİDEKİ O İNDİRİM YETKİSİNİ KULLANACAK MI?


* Kurumlar Vergisi beyannameleri her sene 01 Nisan-25 Nisan tarihleri arasında veriliyor. 
* 2018 kazançları için beyanname döneminin başlamasına 70 gün bulunuyor. 
* Hükümet, 2017 yılında Kurumlar Vergisi  Kanununda yaptığı değişiklikle 2018, 2019 ve 2020 yılı için uygulanacak vergi oranını yüzde 20'den yüzde 22'ye çıkarmıştı. Başlangıçta sadece bankaların vergisinin artırılması planlanırken, Meclis'teki değişiklikle artış tüm kurumlar vergisi mükelleflerini etkileyecek şekilde çıkarıldı. 

* 2 puan yükseltilen oranın bu yıl uygulanması gerekiyor. Çünkü "7061 sayılı kanunun (Torba Kanun) 91 inci maddesiyle; kanuna eklenen eklenen geçici 10. maddede (Yürürlük: 05.12.2017) "Bu Kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan %20 oranı, kurumların 2018, 2019 ve 2020 yılı vergilendirme dönemlerine (özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar için ilgili yıl içinde başlayan hesap dönemlerine) ait kurum kazançları için %22 olarak uygulanır" deniliyor.

KULİS: "MÜDÜRÜ NAYLON FATURA KESTİ, 3 YIL HAPİSLE YARGILANIYOR"

Fatura kestiler, hayatı değişti 

Cahit UYANIK

Bir iş adamı aradı. Derdi, yine o meşhur naylon fatura problemi... Yanında bir zamanlar 600 kişi çalıştırdığını ve devlete ayda 180-190 milyar SSK primi ödediğini anlatan iş adamı, 420 kilometre ötedeki bir tesisindeki müdürün kestiği 1 milyar liralık naylon fatura yüzünden 3 yıl hapis cezası ile yargılandığını yana-yakıla anlattı. 

Devletin katilleri, hırsızları, dolandırıcıları, karşılıksız çek kesenleri hapisten af yoluyla çıkardığını, kendisi gibi dürüst iş adamlarını ise içeriye atmaya çalıştığını ileri sürdü. Bu konuşma, bazı iş adamları tarafından dile getirilen "Esnaf hapishaneleri açılacak" iddiasını aklıma getirdi. Gerçekten de devlet şu kriz ortamında, sigortasını ve  vergisini son kuruşuna kadar ödeyerek adam çalıştıran girişimcileri dikkatle dinlemeli.

20 Eylül 2018 Perşembe

KAMUDA TASARRUF İÇİN "TEK TİP MAKAM ODASI" ÇÖZÜM OLDU MU?


Kamuda tasarruf için için ilk adım atıldı. Devlet, bundan sonra üst düzey bürokratlar dışındaki tüm makam odalarını tek tip büro malzemeleri ile düzenleyecek.

Cahit UYANIK 

2001 yılında uygulamaya konulacak harcama reformları dizisinde ilk adım atıldı. Devlet, bundan sonra üst düzey bürokratlar dışındaki tüm makam odalarını tek tip büro malzemeleri ile tefriş edecek.

Devlet Malzeme Ofisinin (DMO) öncülüğünde toplanan ve devletin tüm birimlerini kapsayan Standardizasyon Komitesi, sandalyeden çöp kovasına, çelik raftan madeni vestiyere kadar devlet dairesinde ihtiyaç duyulan malzemelerin standardını belirledi. Bu konuda ayrıntılı çizimler yapıldı. Maliye Bakanlığı yetkilileri, makam odalarının çok çeşitli malzemeler kullanılarak donatılmasının problemler yarattığını belirterek bundan böyle kullanılacak tek tip malzemelerin seri üretim yaptırılması, bakım ve onarımının kolay olması gibi nedenlerle önemli bir tasarruf yaratacağını belirttiler.

31 Ağustos 2018 Cuma

TÜRKİYE, DOLARI DURDURMAK İÇİN SWAP (TAKAS) SİLAHINA 2001 KRİZİNDE DE SARILMIŞTI


SWAPTA VERGİ TARTIŞMASI

Bankaların takas nedeniyle elde edecekleri kur ve faiz kazançlarının vergilendirilip vergilendirilmeyeceği Maliye ve Hazine arasında tartışma konusu oldu.

Cahit UYANIK

Koşulları dün açıklanan takas (swap) operasyonunda bankaların sağlayacakları ek kazançların vergilendirilip vergilendirilmeyeceği ayrı bir tartışma konusu oluşturdu. Bankalar ellerindeki TL cinsinden tahvilleri takas ederek; 1 milyon 160 bin TL'lik değişim kuru ile faiz ve anapara itfası sırasındaki kur arasında oluşan fark nedeniyle bir kazanç elde edecekler.  Ayrıca takas ihalesinde oluşacak faiz kadar da bir ek faiz kazancı sağlayacaklar. 

Hazine yetkilileri önümüzdeki hafta başında tamamlanacak takasın bankalara ek bir vergi yükü getirmeyeceğini ve DİBS'lerin mevcut vergilendirme sisteminin aynen süreceğini bildirdiler. Hazine Müsteşarlığının ilan ettiği takas koşullarına göre de, ihraç edilecek tahviller için halihazırda uygulanmakta olan muhasebe kuralları geçerli olacak.

Maliye: Yasalar net değil

Ancak Maliye Bakanlığına bağlı iki hesap uzmanının hazırladığı "Swap İşlemleri, İşleyişi ve Vergisel Boyutu" konulu çalışmaya göre takas işlemlerine ilişkin sözleşmelerde kur farkı gelir-giderleri ile faiz gelir ve giderlerinin nasıl değerlendirilebileceği henüz net değil. 

Türkiye'de risk yönetimi muhasebesi olmadığı için spekülatif işlemler ile hedging (risk azaltma) amaçlı işlemlerin birbirinden ayrılamadığı anlatılan araştırmaya göre, kurumların swap işlemlerinden elde ettikleri kazançların Kurumlar Vergisi Kanununa göre safi (net) kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekiyor.

(Tıklayınız) TÜRKİYE'DE CARRY TRADE'LER SEÇİM VE ENFLASYONA ENDEKSLİ