Turizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Turizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Nisan 2025 Pazartesi

TÜRK TANITMA VAKFI (TÜTAV) BAŞKANI KEMAL BAYTAŞ: 'TANITIM DEĞİL SOYTARILIK'

TÜTAV BAŞKANI KEMAL BAYTAŞ, FESTİVALLER VE GÜZELLİK YARIŞMALARINDAN YAKINDI

Türkiye'de festivallerin ve güzellik yarışmalarının istismar edildiğini söyleyen Kemal Baytaş, "Yılda 150-180 arası festival düzenleniyor. Bu günahtır. Güzellik yarışmaları da soytarılığa dönüştü" dedi. Baytaş, Türkiye'nin tanıtımının daha bilinçli yapılması gerektiğini bildirdi.

Cahit UYANIK 

Yıllardır Türkiye'nin tanıtımı konusu tartışılır durur ve çözüm bulunamayan sorunlardan biri olarak hep gündemdedir. Eurovision Şarkı Yarışmasının yanında, ismini bizden başka kimsenin duymadığı kasabalarda düzenlenen festivallerde Türkiye'nin tanıtılmasına umut bağlar dururuz. Tanıtımla ilgili tutarlı ve etkin bir politikanın bir türlü belirlenemediği ülkemizde Türk Tanıtma Vakfı  (TÜTAV) 'küçük ama etkili' bir güç...

TÜTAV Başkanı Kemal Baytaş tanıtma olayının son yıllarda Türkiye'nin hızlı gelişiminin gerisinde kaldığını kabul ediyor. Tanıtımda yabancı kuruluşlardan yararlanmanın karşısında olmadığını bildiren Baytaş, bu iş için ayrılan kaynakların azlığından şikayetçi. Tanıtma Fonunun kullanımı ile ilgili olarak bazı şüpheleri olduğunu gizlemeyen Baytaş, Türkiye'de bir 'festival enflasyonu' yaşandığı görüşünde. TÜTAV Başkanı Kemal Baytaş'la Türkiye'deki tanıtım politikası ve geleceği üzerine konuştuk:

Panorama: Türkiye, son 10 yılda hızlı bir değişim sürecine girdi. Tanıtımımız buna ayak uydurabildi mi?

Baytaş: Türkiye'nin tanıtımının büyük önem taşıdığı bilinci geçmiş yıllara göre gerek kamuoyunda gerekse yetkili ve sorumlu kişiler nezdinde daha farklı. Ama bu bilince paralel olarak yapılan işler -eskiye göre farklı olsa da- Türkiye'nin her alanda gösterdiği gelişmelerle uyumlu değil. Çünkü tanıtım işi profesyonel bir uğraşı ve hizmet dalı. Aynı zamanda da uzmanlık gerektiriyor. Onun için her önüne gelenin 'Tanıtma yapıyorum' demesi bizi başarıya götürmez.

- Türkiye'nin etkili bir biçimde tanıtımı sizce hangi felsefenin, görüş açısının üzerine oturtulmalı?

Baytaş: Türkiye'nin çağdaş, bilimsel ve profesyonel bir yaklaşımla tanıtılması lazım. Evvela tanıtmada -Türkiye için- değişmez ilkeler vardır. Türk halkı konukseverdir, bu değişmez. Türkiye'de 30'u aşkın gelmiş geçmiş uygarlık vardır, bu değişmez. Ama siyasi tanıtmada tabii ki yöntemler değişebilir. Sizinle dost görünen bir ülke, yarın karşınıza çıkmış olabilir. O nedenle aynı motifler bu tanıtımda işlenmez. Sonuçta devletin bir tanıtma doktrini olması ve bunu herkesin bilmesi lazım. 'Kıbrıs politikamız nedir?' dendiğinde tanıtıma yardımcı kuruluşlar bunu bilmeli.

27 Şubat 2025 Perşembe

ANKARA NOTLARI / İKİ EKSİ BİR ARTI ETMEZ

Cahit UYANIK 

Geçen hafta Pazartesi gününden başlayarak herkes Türkiye Kalkınma Bankasını (TKB) konuşmaya başladı. 1992 yılı başında göreve gelen Özal Baysal, tasfiye edilen bankalarda yaklaşık 1 trilyon lira batırmakla suçlandı. Baysal suçlamalara verdiği cevapta Hazine'nin kendilerini uyarmadığını söyledi. Bir ara olay öyle büyüdü ki, devlet yönetiminde 'kayın birader' ve 'koca' çekişmesinin yaşandığı bile yazıldı çizildi. 

Oysa TKB 'İki eksi bir artı etmez' sözünün canlı örneği gibiydi. Kalkınma Bankası 1975'te kurulan Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası (DESİYAB) ile 1962'de kurulan Turizm Bankası'nın birleşmesinden oluşmuştu. Her iki banka da kamu bankacılığının 'ıslah olmaz' temsilcilerindendi. 

Turizm Bankası sektörü desteklemek için kurulmuş ancak batık kredilerle ismini duyurmuştu. Bir türlü patlamak bilmeyen turizm sektörü için 'fitil' olması düşünülmüş ama ateş almamıştı. Fakat özellikle 1980'lerin ikinci yarısında hesapsız kitapsız dağıtılan turizm teşviklerinde Turizm Bankası baş roldeydi. Hibe teşvikler, hibe araziler, herşey turizm içindi. Banka turizmi patlatmıştı patlatmasına ama zararı devlete kalmıştı. 

DESİYAB ise CHP-MSP Koalisyon Hükümetinde Necmettin Erbakan'ın isteği ile bankacılık hizmeti vermeye başlamıştı. Amaç, yurt dışında çalışan Türk işçilerinin tasarruflarını Türkiye'ye kanalize ederek fabrikalar açmaktı. Hoca, anlı şanlı Almanya seferlerinde DESİYAB'ı işçilere lanse etti. DESİYAB, 'ağır sanayi hamlesi'nin motoru olacaktı. Motorun benzini de gurbetçi tasarrufları... Hoca, dediğini yaptı. Türkiye'nin dört bir yanında pıtırak gibi işçi şirketleri kuruldu. Bu arada DESİYAB'ın kadroları da MSP sempatizanları ile doldurulmuştu. 

10 Şubat 2025 Pazartesi

EKONOMİ PENCERESİ / EKONOMİ YAZ AYLARINDA CANLANACAK

Cahit UYANIK 

Dile kolay, ekonomi geçen yılın Kasım ayından bu yana kriz ortamını yaşıyor. Yani yaklaşık 6 aydır ufkumuz açık değil. Gelecek korkusu toplumdaki hemen herkesi rahatsız ediyor. Peki bundan sonra ne olacak? Yıl boyunca bu karamsar ve olumsuz ortam devam edecek mi? Işıltılı yaz günlerini rahat ve kaygısız geçirebilecek miyiz? Eğer büyük bir sürpriz olmazsa ekonomi, önümüzdeki aylardan itibaren rahatlayacak. Söylediklerim müneccimlik değil. Özellikle büyük ekonomik krizleri takip eden yaz aylarında böyle olmuştu. Öyle ki ekonomi yönetimleri Ağustos ayında oluk oluk akan dövizi nasıl ekonomiye yayacaklarını düşünmüşlerdi.

Elbette bu döviz bollaşması ve büyüme artışının sebepleri var. Herşeyden önce ekonominin daralma dönemlerini takip eden zamanlarında bir genişleme yaşanması normal. Çünkü bir ekonominin büyümesinin olduğu kadar küçülmesinin de fiziksel ve mantıksal sınırları var. Mesela Türkiye'deki yüzde 6-10 arasında hesaplanan ekonomik büyümenin ve küçülmenin sınırlarını birçok şey belirliyor. Nüfus artış hızı, dış kaynak akışı, uygulanan sermaye rejiminin rahatlığı, siyasi beklentiler akla gelen etkenler... 

Türkiye enflasyonu düşürerek aslında yüzde 4-5 düzeyinde stabilize olmuş yani istikrar kazanmış bir ekonomiyi kurmak istiyor. Ama kaynak akışındaki dengesizlikler bunu engelliyor. 2000 yılı ekonomik büyümesinin yüzde 3-4 düzeyinde kesinleşmesi bekleniyor. Ancak 2001 yılı için bu rakamın yüzde 2 küçülme olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Bu tahmin, yılın ilk yarısındaki büyük oranlı küçülmenin ikinci yarıda yerini büyümeye bırakacağı ve yıl genelinin büyük bir hasar olmadan atlatılması beklentisine dayanıyor. 2002 yılında ise yeniden pozitif büyümeye dönülmesi sürpriz olmayacak. 

1 Mayıs 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / TURİZMDE YENİ DÖNEMEÇ NOKTASI

Cahit UYANIK 

ANTALYA - Bir günlüğüne de olsa Antalya'daki bulunmak, Türkiye'nin 2001 yılında yaşadıklarının küçük bir fotoğrafını çekmemize yetti. TOBB'un düzenlediği Türkiye Turizm Zirvesi, bu yılki krizde adeta cankurtarana dönüşen turizm sektörünün sorunlarının ele alındığı isabetli bir toplantıydı. 

Toplantı, Ekim ayı hayli ilerlemiş olsa da doluluk oranı yüksek bir otelde yapıldı. Yabancı turistler, 11 Eylül'deki saldırıya ve Türkiye'nin müslüman bir ülke olmasına aldırmadan eğleniyorlardı. Antalya Dış Hatlar Terminali ise kapı ağızlarına kadar gelen ve giden turistlerle doluydu. Antalya, yaşanan yüksek enerjili turizm sezonunun dinamizmini hala üzerinde barındırıyordu.

TOBB'un öncülüğünde ilk kez düzenlenen Turizm Zirvesi birbiriyle zaman zaman kavgalı olan tüm sektör örgütlerini bir araya getirdi. Toplantıda öne çıkan iki konu vardı. Bunlardan birincisi 2001'den alınan hızla, yeni bir turizm hamlesinin nasıl başlatılacağıydı. İkinci önemli başlık da sektör örgütlenmesindeki çok başlılığın nasıl bitirileceğiydi. 

7 Ekim 2023 Cumartesi

DOĞU VE GÜNEYDOĞU İÇİN YENİ BİR KALKINMA MODELİ ÖNERİSİ

Cahit UYANIK 

Türkiye'nin bir türlü çözülemeyen sorunlarından birisi, bölgeler arası kalkınmışlık farkları. Bu konuda onlarca yıldır çok çeşitli çözüm paketleri değişik hükümetler tarafından açıldı ve uygulandı. Ancak elde edilen sonuçlar pek iç açıcı değil. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yönelik yatırım teşviklerinin işe yaradığını söylemek çok zor. "Üstüne para verilerek" de olsa yatırımcıların bu bölgelere gitmesi sağlanamıyor.

Geçtiğimiz günlerde bu konuda Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfının (TESEV) Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile ortaklaşa yaptığı oldukça kapsamlı bir çalışma kamuoyuna açıklandı. "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Sosyal ve Ekonomik Öncelikler" adını taşıyan bu çalışma, bir sivil toplum kuruluşunun ve bölgesel kalkınma konusunda uluslararası tecrübeye sahip bir kuruluş tarafından açıklanan çok geniş kapsamlı öneriler dizisi olması nedeniyle, şimdiye kadar hep hükümetlerin ve devletin geliştirerek açıkladığı paketlerden farklı bir görünüm veriyor. Neden mi?

Çalışma, mevcut teşviklerin Doğu ve Güneydoğu Bölgesine bir katkısının mümkün olmadığını ve bunun yerine bölgesel, sektörel ve hatta alt sektör bazında teşvik verilmesini öneriyor. UNDP ve TESEV bölge ekonomisinin sorunlarının 'bölge dışından yatırımcı çekmeye yönelik büyük ölçekli bir sanayi hamlesi' ile de aşılabileceğine inanmıyor. İki kurum, bunun yerine bölgedeki talebe yönelen, girişimcilik kültürünü geliştirecek, daha küçük ve orta ölçekli işletmeler için planlanacak teşvik politikalarının kısa vadede daha işlevsel olabileceğini öneriyor. Oysa daha önce açıklanan teşviklerin hemen hepsi "Türkiye'nin Batısına değil Doğusuna yatırım yaparsanız düşük faizli kredilerden yararlanabilirsiniz. Yatırım işletmeye alındığında ise uygun vergi ve sigorta primi indirimlerinin yararlanabilirsiniz" mantığına dayanıyordu. Ama işe yaramadığı görüldü. Şimdi bu mantığın tamamen terk edilerek küçük ve orta boy işletmelere yönelik bir politikaya dönüş öneriliyor.

13 Eylül 2023 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ZEUGMA'NIN KEŞFİ, GAZİANTEP EKONOMİSİNİ NASIL DEĞİŞTİRDİ?

Başkentten Yansımalar/

ANTEPLİ'NİN İŞİ ZEUGMA'YA KALMIŞ

Cahit UYANIK

Şimdilerde şehrin göbeğinde kalan Gaziantep Arkeoloji Müzesinde Zeugma'dan çıkarılan muhteşem mozaikler sergilenmeye başlanmış. Müzenin karşısındaki eski Antep Evleriyle dolu mahalle ise yavaş yavaş turistik lokantalara mekan olmaya başlamış. Lokantaların menüsü ise belli: Kebap ve lahmacun. Antep'e özgü beyaz taşla yapılmış eski evler, turizmde para olduğunu gören girişimcilerin cebinden birer-ikişer restore ediliyor. Hepsi betonarme ustasına dönüşmek üzere olan taş ustaları, yeniden rağbet görmekten mutlu.

Zeugma'nın getirdiği rüzgarla sayıları giderek artan turistler, ortasında küçük bir havuz bulunan ve 'hayat' denilen eski Antep Evlerinin bahçelerinde nar, incir ve dut ağaçlarının gölgesinde ayranlarını yudumlayarak koyun etinden yapılmış nefis kebapları midelerine indiriyorlar. Müzenin etrafında turizm acentaları pıtırak gibi çoğalmış. Orada burada, üzerinde çeşitli yabancı dillerde yazılar bulunan turist otobüsleri park etmiş. 

7 Kasım 2022 Pazartesi

TÜİK YENİ BELİRLEDİĞİ TURİZM GELİRLERİNİ EKLEDİ, NET HATA VE NOKSAN (NHN) 6,4 MİLYAR DOLAR AZALDI

Cahit UYANIK

Ekonomide geçen haftanın en önemli gelişmelerinden biri TÜİK'in açıkladığı turizm gelirleri istatistiğine ait revizyondu. Revizyon, tespit edilen yeni turizm geliri kalemlerinin eklenmesi ve hesaplama yöntemindeki bazı değişiklikleri içeriyordu. Revizyon; hem içeriği hem de yarattığı sonuçlar itibarıyla oldukça önemli bir gelişmeydi. Çünkü ödemeler bilançosuna yazılan "Turizm gelirleri" + "Seyahat gelirleri" denilen kalemleri olumlu yönde etkiledi. (Kısa süreli ülkemizi ziyaret edenlerin harcamalarını turizm gelirleri; 1 yıl ve daha uzun kalan yabancıların harcamalarını da seyahat gelirlerinde izliyoruz.) Daha önce kayıt altına alınamayan bazı turizm ve seyahat gelirleri, uygulanan ve kullanılan yeni yöntemler sayesinde kayda alınmaya başladı.

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, 1 hafta kadar önce Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada yılın ilk 8 ayında 28 milyar doları aşan NHN'nin önemli kısmının kayda alınamayan turizm gelirlerinden kaynaklandığını söylemişti. Yeni gelirler, ödemeler bilançosundaki cari açık ile net hata ve noksan (NHN) kalemlerini de olumlu yönde etkiledi. Şöyle ki:

TÜİK revizyonla, geriye doğru 10 senelik eski ve yeni rakamları tablo halinde açıkladı ki burada 2022 yılının ilk 6 ayına ait eski ve yeni veriler de bulunuyordu. İlk 6 aydaki cari açığımız 32,5 milyar dolardı. Turizm+seyahat gelirlerimiz bu revizyon sonrasında toplam 6,4 milyar dolar artınca, cari açığımız 26,1 milyar dolara geriledi. Eskiden NHN içinde bulunan, bu kayda alınamayan turizm ve seyahat gelirleri; artık kendi kalemlerinde yer alacak. Yani çift kayıt usulü uygulanabilecek. (Eskiden tek taraflı bir kayıt yapılıyor, kaydın karşı tarafı bulunamadığı için NHN'ye yazılıyordu.) Yılın ilk 6 ayında NHN 17,5 milyar dolardı. Kayıt edilebilen turizm+seyahat gelirlerini düştüğümüzde NHN böylece 11,2 milyar dolara geriledi. Yani NHN'de %37 civarında bir azalmayla karşı karşıyayız. Dünya Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, turizm+seyahat gelirleri revizyonu sonrası yılın ilk 8 ayındaki 28,3 milyar dolarlık NHN'nin 21,7 milyar dolara; cari açığın da 39,7 milyar dolardan 33,1 milyar dolara düşeceğini hesapladı.

29 Ekim 2022 Cumartesi

ECB FAİZDE BEKLENENİ YAPTI, ABD TEKNİK RESESYONDAN ÇIKTI. TÜRKİYE, TURİZM GELİRİ HEDEFİNİ 9 AYDA YAKALADI

Cahit UYANIK

27 Ekim 2022-perşembenin ilk verisi Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararıydı. Banka faizini beklendiği gibi 0,75 puan artırarak %2'ye yükseltti. Sonraki toplantıda faiz 0,50 puan artırılırsa Euro Bölgesinde faizler yılı %2,5'ten kapatacak demektir. AB ekonomileri resesyon korkusu yaşıyor. Önümüzdeki yıl teknik resesyona girileceğine kesin gözle bakılıyor. Bu ortam bizim açımızdan pek iyi değil. Faiz konusunda çekingen Avrupa, euronun değersizleşmesine sebep oluyor; bizim ihracat gelirlerimiz de azalıyor. ECB yetkilileri bazı açıklamalar yaparak "Enflasyon çok yüksek ve uzun süre hedefin üzerinde kalmasını bekliyoruz" dediler. Faiz artışlarıyla 2023'te enflasyonun %10'dan %5,5'e indirilmesi hedefleniyor. ECB yüksek petrol dışı enerji fiyatları (ağırlıklı olarak doğal gaz) ve yükselen gıda fiyatlarını enflasyona sebep olarak görüyor. Önümüz kış, soğuk günlerde iki kalemdeki fiyat artışları sürerse AB'de enflasyonun kontrol altına alınma süreci uzayabilir. ECB önce ağzına almadığı 0,75 puanlık artışı kabullendi; izleyen toplantılarda yeni 0,75'lik artışları da görebiliriz. ABD ekonomisinin 3. çeyrek büyümesi de 27 Ekim'de açıklandı. ABD ekonomisi bu periyotta %2,6 büyüyerek beklentileri aştı. Beklentiler %2,3-2,4 kadardı. Böylece 1 ve 2. çeyrekte küçülerek teknik resesyona giren ABD ekonomisi buradan çıktı. 3. Çeyrekte de küçülme olsaydı resesyonun oturmaya başlayarak tüm ekonomiyi ele geçirdiği düşünülecekti. Bu gelişme ekonomi açısından pek hoş bir şey olmazdı çünkü enflasyon içinde durgunluk yaşanması anlamına gelen stagflasyona doğru gidilecekti. ABD Hazine Bakanı Yellen, ekonominin kontrol altına alınmaya başladığını belirtti. Çünkü bir önceki çeyrekte kişisel tüketim harcamaları %2,1 artmışken, 3. çeyrekte bunun %1,4'e gerilemesi alınan tedbirlerin (faizlerin yükseltilmesi dahil) işe yaramaya başladığı şeklinde yorumlandı. Fakat FED faiz artışları devam ederek %5'i geçerse ekonominin gelecek sene resesyona gireceği düşünülüyor. Yapılan bir ankette ekonomistlerin tamamı 1 yıl sonra aynı günlerde kesinlikle resesyona girilmiş olunacağını belirtti ki, eskiden böyle düşünenlerin oranı %65'ti. Bu ise 2023 boyunca büyüme olmayabileceği anlamına geliyor.

28 Ekim 2022 Cuma

27 EKİM 2022'DE; ECB FAİZİ, ABD 3. ÇEYREK BÜYÜME, TÜRKİYE'NİN 3. ÇEYREK TURİZM GELİRİ AÇIKLANACAK. SANKİ 'KÜÇÜK KIYAMET' GÜNÜ

Cahit UYANIK

Bu hafta 27 Ekim 2022-perşembe günü Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararını açıklayacak. ECB, Eylül ayındaki toplantısında faizini 0,75 puan artırmıştı. Eylülde geleceğe yönelik yapılan tahminlerde 0,50+0,50 olmak üzere yıl sonuna kadar toplam bir puan faiz artışı yapılacağı ve faizin yüzde 2,25'e çıkarılacağı öngörülmüştü.

Ancak aradan geçen sürede Avrupa'da enflasyon artışını sürdürerek yüzde 10'a çok yaklaştı. Bazı AB ülkelerinde enflasyon yüzde 22'ye çıktı. Bunun üzerine ECB'den faiz artış beklentileri de revize oldu. Şu anda herkes ECB'den 0,50 değil 0,75 puan artış bekliyor. Belki bir şahinleşme, ön alma kaygısıyla 1 puanlık artış da görülebilir.

AB çok milliyetli bir yapı, ancak tek para birimi euro pek çok ülkede kullanılıyor. O nedenle ECB, hareketlerinde FED'e göre daha yavaş davranabiliyor. ECB, ciddi bir resesyona girmekten korkuyor. Ancak önlem almakta gecikirlerse bazı AB ülkelerindeki enflasyon yüzde 25'e doğru yükselebilir. Bu da AB ortalama enflasyonunu yüzde 11-12'ye hareket ettirebilir. Yani bir anda onların pek de alışık olmadığı yüksek enflasyon ortamına girebilirler.

AB'nin faiz kararı, resesyon korkusu ve euro'nun gerilemesi bizi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) yaptığı açıklamaya göre euro/dolar paritesinin son aylarda 1,20'lerden 1'in altına düşmesi sebebiyle ihracatçıların toplam gelir kaybı 10 milyar doları geçti. Yani AB'ye daha fazla veya aynı düzeyde mal satmamıza rağmen, elde ettiğimiz gelir ciddi olarak azaldı.

13 Ağustos 2022 Cumartesi

17,5 MİLYAR DOLARLIK KAYNAĞI BELİRSİZ DÖVİZ GİRİŞİNİN (NET HATA VE NOKSAN) 4 NEDENİ...

Cahit UYANIK

Ödemeler bilançosunda; hiç bir tanım altına dahil edilemeyen döviz giriş ve çıkışları 'Net hata ve noksan (NHN)' adı altında kayıt altına alınmaktadır. NHN bu yılın ilk 6 ayına ait ödemeler bilançosu verilerinde 17,5 milyar dolara ulaşarak; 32,4 milyar dolarlık cari açığa oranı yüzde 54 düzeyinde gerçekleşti. Yani cari açığın yarıdan fazlası ve 43 milyar doları geçen ülke olarak döviz finansmanı ihtiyacımızın (cari açık+yurt dışına portföy çıkışları) neredeyse üçte biri, bu kaynağı belirsiz döviz girişi ile karşılandı.

Ödemeler bilançosu, adı üzerinde bir bilançodur; döviz gelir ve giderlerinin (bilançonun her iki tarafı) her raporlama döneminde dengede olması gerekir. Bunun için de ödemeler bilançosu çift taraflı kayıt prensibi ile tutulur. Ancak gerçek hayatta bazı döviz hareketleri tek taraflı olarak kayıt edilebilir; yani dövizin giriş veya çıkışının kaynağı bulunamaz. İşte o zaman boş kalan taraf (giriş veya çıkış) NHN'ye kaydolunur. Kaynağı belirsiz döviz girişi döviz varlığımızı artırdığı için (+); kaynağı belirsiz döviz çıkışı döviz varlığımızı azalttığı için (-) karakterle ödemeler bilançosuna yazılır.

20 Aralık 2015 Pazar

TURİZM İSTATİSTİKLERİ NASIL HAZIRLANIYOR?



Cahit UYANIK

Turizm, bizim çocukluğumuzdaki tek kanallı televizyonun ortak espri kaynaklarından biriydi. "Bu yıl turizm patlaması yaşanacak" sözü, bir çok sanatçıya sadece ilham vermekten öte gitmemişti. Çünkü turizmin patlaması için iddialı laflardan fazlası gerekiyordu. Ülkenin dünyadaki genel gidişata ayak uydurmuş bir hava vermesi, iyi ve bilinçli bir tanıtım kampanyası, yurt içinde modern hava alanları, çok iyi mekanlara inşa edilmiş oteller, kalifiye personel ve standart hizmet bunların başta geleniydi. Türkiye, 70'li yıllarda bunların önemini kavrayamadan "Yahu biz misafirperver bir milletiz. Niye gelmiyor ki bunlar?" şeklinde duygusal demeçlerle turizmin patlamasını bekleyip durdu.

1 Eylül 2015 Salı

TÜRKİYE, 2023 YILINDA SAĞLIK TURİZMİNDEN 20-25 MİLYAR DOLAR KAZANMAYI HEDEFLİYOR

Cahit UYANIK

Türkiye’de turizm sektörü giderek büyüyüp gelişiyor. 1960’lı yıllarda devlet tarafından ilk planlamaları yapılan sektör, özellikle 1980’li yıllardan itibaren büyük gelişme gösterdi.  Öyle ki, turizm sektörü 2014 yılında 41,4 milyon turist ve 34,3 milyar dolar gelir düzeyine ulaştı. Bu yıl ise Rus turist sayısındaki azalmaya rağmen, Almanya ve Ortadoğu kaynaklı ziyaretçilerin artışıyla, yaklaşık 44 milyon turist ve 37 milyar dolar gelir hedefine ulaşılacağı düşünülüyor.  Yani turizm sektörü krizlere de dayanıklı hale geldi.