22 Ağustos 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ZORLU GÖZDEN GEÇİRMENİN ANALİZİ

Cahit UYANIK 

Hafta sonu IMF ile ortaklaşa yapılan basın toplantısının belki en kritik cümlesini IMF Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam sarf etti: "7'inci Gözden Geçirme kendi içinde zorlu geçti." Moghadam'ın söylediği söz sonuna kadar doğruydu. Çünkü bu gözden geçirme için iki defa Türkiye'ye gelmek zorunda kalmışlardı. Geçen yıl başındaki 4'üncü Gözden Geçirme de hayli zorlu seyretmişti ama o zaman hükümet yeniydi. Üstelik Irak Savaşı patladı patlayacaktı. 

Aslına bakılırsa 8'inci Gözden Geçirmenin de bundan geri kalır yanı olmayacak. Çünkü bir sonraki ziyaret sırasında Türkiye, IMF ile ilişkilerin geleceğine karar verecek. Bu çalışma sırasında IMF'den Moghadam'ın yanı sıra, daha üst düzey ziyaretçilerin geldiğine de tanık olabiliriz. Çünkü o görüşmelerde hayli üst düzey politik konular ele alınacak.

Peki geçen hafta sonu itibarıyla üzerinde tartışılan taslak niyet mektubu nasıl yorumlanmalı? Bu mektup, Türkiye'nin çark etmeye çalıştığı bazı konular hakkında, IMF'nin bastırıp sonuç aldığı sayısız metinden biri olarak tarihe geçecek. Kamu bankaları özelleştirmesinden neredeyse vazgeçmek üzere olan hükümete, anlaşılan hayli ciddi baskılar uygulanmış. Bankalar Kanununda yapılması planlanan değişikliğe ise destek verilerek Türk bankacılığının geleceğinin AB içerisinde olacağı ve buna göre tavır takınılması istenmiş. Sırf bankacılıkta yapılması taahhüt edilen değişiklik ve reformlar bile IMF'nin Türkiye'den 2005 ve sonrasında kolay kolay ayağını çekmeyeceğinin göstergesi. 

Çünkü IMF, birçok krizin fitilinin kötü işleyen bankacılık sektöründe ateşlendiğini biliyor. Reel sektöre ilişkin düzenlemeler zaten Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye'nin ortak işi olacak. Çünkü AB'ye hiç bir ülke ve sektör paldır küldür giremiyor. İlla ki ciddi bir denetleme ve projeksiyon çalışmasından geçiriliyor. IMF'nin bankacılık sektöründeki ısrarı, reel sektörün gelecekte AB içindeki rekabet gücünün belirlenmesinde de kritik önem taşıyor. 

Bu arada IMF'nin ziyareti sırasında gözden kaçan bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum. Hükümet ve Hazine, IMF'den Mart ayı içinde 500 milyon dolar geleceği ve bunu kullanacağını hesaplamıştı. Bu tahmin, Hazine'nin açıkladığı Mart ayı borçlanma programında da belirtilmişti. Kredinin gelişi Nisan'a kalınca Türk Hazinesi, uzun yıllardan sonra finansman tablosunda ilk kez açık vermiş oldu. Faizin puanının altın değerinde olduğu bu günlerde, bankacılık sektörü bu fırsatı kendince çok iyi değerlendirecektir. Böylece IMF ile yaşanan gereksiz itişme-kakışma yine zavallı halka fatura edilecektir. Hayırlı olsun.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  15 Mart 2004 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder