GAZİANTEP'TE ÖLEN BİR ÖLÜM MESLEĞİ: ISKATCILIK

 Cahit UYANIK

Zaman zaman Rahmetli Babam Mehmet Uyanık'ın dükkanına uğrardı.
Ceketi, yeleği, Antep dikimi kasketi, Antep işi şalvarı ve kundurasıyla...
Bir de adeta yüzüne yapışmış sevimli gülümsemesi, al al yanan yanakları ve hafif sakallı suratıyla...
"Yok mu Ma'med Usta birşey" diye sorardı.
"Birşey" dediği cenaze eviydi...
Belli ki babamın çevresinden istifade etmek isterdi.
Varsa cenaze evi, babam oraya yollardı; yoksa çayını içer, biraz oturur, bir başkasina cenaze evi sormak için çıkar giderdi.

İsmini anımsamadığım bu yüzü güleç adamın ne iş yaptığını babama sordum birgün:
"Iskatcı" dedi tek sözcükle...
"Cenaze evlerine gider, evin hizmetlerini görür, sandalye düzeltir, sigara çay dağıtır, konuşulanları dinler, bir süre sonra sohbete ufak tefek katkıda bulunur. Hem karnını doyurur, hem akşam evden ayrılırken kendisine lahmacundan, baklavadan bir paket yapılır verilir. Cebine de üç beş kuruş konulur. Cenaze sahibi memnun kalmışsa, yarın gene gel denilir" şeklinde anlattı ıskatcılığı babam...

Bir defasında eskisi kadar iş yapamadığından yakındığını hayal meyal hatırlıyorum ıskatcının... 70'li yılların ortası olmalı zamanı...
Ve...
Sonraki yıllarda hiç görmedim bu yaptığı işle derin bir çelişki içindeki güleç suratı taşıyan ıskatcıyı...
Belli ki ölümle uğraşılan
Iskatcılık mesleğinin kendisi ölüme yenilmiş, yani değişen zamana mağlup olmuştu.
Şimdilerde var mi bu işi yapan; sanmıyorum.
Belki bu yazıyı okuyanlar; Antep kültürümüzün bu kaybolan mesleği ile ilgili daha geniş bilgiler verebilirler.
(Bu yazı 10 Ekim 2020 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder