Cahit UYANIK
Geçen Şubat ayı
başında dünya ekonomisinde gözler, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin
arasındaki ticaret müzakerelerinin yanı sıra İngiliz Avam Kamarasındaki ‘meydan
muharebelerine benzeyen’ Brexit Anlaşması onay tartışmalarına çevrilmişti. Her
iki meselede de ufukta uzlaşma umudu pek görünmezken; sessiz sedasız önemli bir
anlaşma yürürlüğe girdi: Avrupa Birliği (AB)-Japonya Ekonomik Ortaklık
Anlaşması.
Anlaşmanın
ayrıntılarına birazdan değineceğim ama hemen şunu söyleyelim ki; bu anlaşma dünyanın
en büyük ekonomilerinden AB ve Japonya’nın kurallara dayanan, adil ticaret için
atmış oldukları önemli bir adım niteliğinde değerlendiriliyor. Bu anlaşmanın
korumacılık eğilimlerinin hız kazandığı ve serbest ticaretin Dünya Ticaret
Örgütü (DTÖ) kurallarına aykırı ek vergiler ve korunma önlemleri ile tehdit
edildiği bir dönemde gerçekleşmesi önemini bir kez daha artırıyor. Anlaşma,
Türkiye açısından da (gerek Japonya gerekse AB ile ilişkilerde) ilginç ve
önemli sonuçlara yol açabilir. Bir tesadüf müdür bilinmez; Türkiye de, Japonya
ile serbest ticaret anlaşması imzalamak için adeta gün sayıyor.