Para politikası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Para politikası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Nisan 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / DÖVİZ ALIŞKANLIĞI VE ENFLASYONUN KADERİ

Cahit UYANIK 

Türkiye, 9-10 aydır ciddi bir enflasyonla mücadele programı uyguluyor. Program süresince cevap aranan sorulardan belki de en önemlisi şu: Enflasyon gerçekten düşecek mi? Fiyat artışlarının sür-git devam etmesi umutlarımızı azaltıyor, belki karamsarlığa düşürüyor. Her ayın 3'ü akşamında, geçmiş ayın enflasyonu belli olduğunda televizyon ekranlarında izlediğimiz çarşı-pazar görüntülerinde "Bana göre enflasyon düşmüyor. Her pazara gelişimde fiyatlar artıyor" diyen sokaktaki vatandaş, bunun en açık kanıtı. Enflasyon artık Türkiye'de ekonomik bir problem olmaktan çok, günlük yaşamdaki dengeleri kökten etkileyen bir psikoz haline dönüşmüş durumda.

Ama Enflasyonla Mücadele Programının ana felsefesi, yıllardır yaşanılan enflasyon olgusunun iyi analiz edildiğini gösteriyor. Türkiye'de enflasyonist bekleyişlerle döviz kuru arasında ciddi bir bağ var. Döviz ve dövizi baz alarak hesap yapma alışkanlığı yani 'dolarizasyon' toplumun vazgeçemediği bir davranış biçimi. Kitaplarda yazdığına göre döviz kuru, bir ülkenin ekonomisini diğer ülkelerin ekonomisi ile karşılaştırabilmek için geliştirilmiş bir mekanizma. Türkiye'de ise döviz kuru bu rolünün yanı sıra insanların tercih ve bekleyişlerinin ekonomiye aktarıldığı bir rol de üstleniyor. Oysa normal dengelerin sürdüğü bir ekonomide, bu rolü daha çok faiz oranları üstleniyor. Türkiye'de faiz oranı denilince ise akla devletin taze kaynak ihtiyacı ile siyasi risk ve belirsizliklerin ekonomiye ne kadar yansımasının beklendiği anlaşılıyor. Sonuçta ne döviz kuru ne de faiz, ekonomideki gerçek rollerini oynayamıyorlar.

2 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ BUZDOLABI SATICISI VE TÜRKİYE

Cahit UYANIK 

IMF Birinci Başkan Yardımcısı Stanley Fischer'in Türkiye ziyareti bitti. Ama Fischer sarf ettiği iddialı sözler nedeniyle, önümüzdeki 2-3 ay daha tartışma gündemini belirleyecek. Başarısızlık durumunda Fischer'in söyledikleri arşivlerden çıkarılıp Derviş ve hükümetin yüzüne vurulacak; başarı durumunda ise Fischer Cottarelli'den daha popüler olacak.

Fischer'in Türkiye ziyaretinin kur rejimine odaklandığı,  Ankara'da ekonomi yönetimi adına ziyaret ettiği tek yerin Merkez Bankası olmasından belliydi. Fischer bir anlamda Kasım ve Şubat ayı içindeki krizler sonrasında Türkiye'ye çare olarak sunduğu dalgalı kur rejimini yerinde savundu.

Fischer tıpkı bir pazarlamacı gibiydi. Şubat ayında sattığı buzdolabı yeterince soğutmayınca Temmuzda eve yeniden çağrıldı ve bir kullanım hatası olup olmadığı danışıldı. Fischer de fikirlerini söyledi ve gitti. Belki unuttuğumuz, belki de Doğulu utangaçlık ile dile getiremediğimiz şey ise şuydu: Fischer birkaç hafta içinde pazarlama şirketinden yani IMF'den emekli olacaktı.

30 Mart 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ BAYAT EKMEK PAZARI VE KALİTESİZ SİYASET

Cahit UYANIK 

Geçen hafta açıklanan Eylül ayı enflasyon rakamları gösterdi ki, tüm olumsuz gelişmelere rağmen fiyat artışları ciddi bir hız kesme sürecine girdi. Deprem, su baskını, kuraklık, ham petrol fiyatlarının rekor düzeye çıkması ve Euro'nun olup olabilecek en minimum değerine düşmesi gibi kontrol dışı krizlere rağmen, sadece birkaç tuğlasını kaybeden Ekonomik Program anlaşılan iyi inşa edilmiş.  Programın ekonomik ve finansal boyutu iyi kotarılınca, siyasette yaşanabilecek yersiz ve zamansız dalgalanmalar da programı pek etkilemiyormuş.

Şöyle bir düşünmekte fayda var: Enflasyonla Mücadele Programı ne badireler, ne incir çekirdeğini doldurmaz yapay krizlerle boğuştu. Program Ocak ayında Apo'nun idam edilip edilmeyeceği konusundaki siyasi krizi sessiz sedasız anlattıktan sonra, yaklaşık 5 ay boyunca 5+5 tartışmaları ile zaman kaybetti. 5+5'in olmayacağı anlaşılınca, 1 ay da cumhurbaşkanı bulmak ve seçmek için kaybedildi. Herkes artık rahatladık derken ortaya Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller hakkındaki aklama-paklama operasyonu çıktı. Meclis işi gücü bırakıp oylama üstüne oylama yaptı. Haziran ayı da bu siyasi krize kurban gitti.

27 Şubat 2024 Salı

TCMB’NİN 2004'TEKİ YÖNGÖRÜ TOPLANTISI... KÖPRÜNÜN ALTINDAN ÇOK SULAR AKTI


Cahit UYANIK 

Yıl 2004/Eylül ayı... Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Genel Başkanı olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Silivri'de düzenlediği "Yöngörü Toplantısı"na katılmışım. Amaç, TCMB'nin nereye doğru evrilmesi gerektiği sorusuna yanıt bulmak...

Çünkü Avrupa Birliğinden müzakere tarihi almak üzereyiz ve ufukta TL'den çıkıp Euro'ya geçme ihtimali belirmiş. Tabii ki modern bir merkez bankasına çok iş düşecek burada... (Nitekim 3 ay sonra AB bize tam üyelik müzakerelerine başlanacağını resmen bildiriyor) Ama zaman ve realiteler acımasız; gitgide tam üyelik müzakeresinin esamesi bile okunmaz olmuş ve...

TCMB için köprünün altından çok sular akmış geride kalan 20 yılda... 

10 Şubat 2024 Cumartesi

YENİ TÜRK LİRASI VE SIFIRSIZ GÜNLER

Cahit UYANIK 

Yıllar önce bir otomobilin arkasında okuduğum slogan hala aklımda: Para! Seni sevmiyorum ama sinirlerimi yatıştırıyorsun... Doğru, para artık hepimizin hayatında önemli yer tutuyor. İnsanı bazen sinirlendiriyor, bazen sakinleştiriyor. Türkiye ekonomisi, son 20 yıldır giderek parasallaştı. Eskiden Türkiye ekonomisinde paranın yeri sınırlıydı. Çocukluğumuzun en güçlü parası; önünde Atatürk resmi, arkasında Ulus'taki kollarını açmış duran Mehmetçik heykelinin bulunduğu 50 TL'lik banknottu. Sonra enflasyon büyürken paralar gözümüzde ve cebimizde küçülmeye başladı. 

Türkiye ekonomisinin bu kadar parasallaşmasında belki de son 27-28 yıldır devam edegelen enflasyon belasının payı büyük. Hiç hızı düşmeyen fiyat artışları, hayatımızda yavaş yavaş değişmesi gereken şeyleri de hızlandırdı ve yanlış yerlere götürdü. Yaşadığımız bir çok çalkantının arkasında inanın ki enflasyon belası var. Neyse ki enflasyonun hızı düşmeye başladı. Tabii bu düşüşle birlikte akla gelen ilk şey ise Türk Lirasından 6 sıfır atılması oldu. Buna nasıl karar verildi? Türkiye, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin de geçmişte başvurduğu bu operasyonu başarabilir mi? Sıfır atılması, gerçekten enflasyonun düşüş trendine fayda sağlar mı? Bu kadar uzun zaman koca koca rakamları telaffuz etmeye alışmış toplum; milyarlar, trilyonlar, katrilyonlardan sonra yeniden binli rakamlara alışabilir mi?

Merkez Bankası verilerine göre Türkiye'de enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücü giderek düşünce, 1981 yılından bu yana tedavüle 11 ayrı para sürülmüş. 5 bin TL ile başlayan bu süreç, 2001 sonundaki 20 milyon TL ile son aşamasına ulaşmış. Yani Türkiye 2 yılda bir, yeni bir kupürü tedavüle sürmüş. Bunlar içinde en dayanıklısı 1988'de çıkartılan ve 5,5 yıl en yüksek tutarlı banknot olarak kalan 20 bin TL., en az dayananı ise 5 ay ile 1993'te çıkartılan 500 bin TL. Türkiye'de halen ceplerde dolaşan 20 milyon TL'lik banknotlar, dünyadaki en büyük kupürlü para olma özelliğine sahip. Türkiye'yi 1 milyonluk kupürle Romanya izliyor. 

3 Ekim 2022 Pazartesi

BU 2 VERİ TL İÇİN ÖNEMLİ. TÜRKİYE'DE EYLÜL ENFLASYONU YÜZDE 4'Ü, ABD'DE TARIM DIŞI İSTİHDAM (TDİ) 250 BİNİ GEÇERSE DOLAR GÜÇLENİR

Cahit UYANIK

Bu hafta içte ve dışta açıklanacak iki veri TL'nin değeri açısından önemli olacak: Türkiye'de eylül ayı enflasyon verisi ve ABD'de eylül ayı tarım dışı istihdam (TDİ) rakamları...

Enflasyonun eylül ayında yüzde 3'ü geçeceği genel bir beklenti. Merkez Bankası Piyasa Katılımcıları Anketinde yüzde 2,98; AA Finans'ın anketinde yüzde 3,53 (Yıllık enflasyon yüzde 84,3), Bloomberg HT Anketinde yüzde 3,6 (Yıllık enflasyon yüzde 84,5) artış bekleniyor. Bu görüntüye aykırı tek gösterge rakam ise İTO Ücretliler Geçinme Endeksinin eylülde yüzde 6,06 artması... İTO'nun tüketici fiyat artışı göstergesi olarak da kullandığı bu endeksteki 9 aylık artış yüzde 72,9, yıllık artış ise yüzde 107,4 oldu ve son 24 yılın rekorunu kırdı.

Nisbeten ılımlı bir artışın görüldüğü ağustostan sonra enflasyon beklentilerinde eylüldeki bu ani yükselişin sebebi, elektrik ve doğal gaz fiyatlarına 1 Eylül 2022'de yapılan yüklü zamlar... Son tarife düzenlemeleri ile elektriğe ve doğal gaza konutlarda yüzde 20 zam gelmişti. Diğer abone gruplarındaki zamlar ise yüzde 51'e kadar yükselmişti. Bu zamların TÜFE'yi 0,8 puan doğrudan artıracağı, dolaylı etkiyle elektrik ve doğal gaz zammının eylül ayı enflasyonunu 2-2,5 puan kadar yukarı taşıyacağı hesaplanıyor. (Elektrik fiyatlarının TÜFE içindeki ağırlığı yüzde 2,33, doğal gaz fiyatlarının ağırlığı ise yüzde 1,55'tir).
Bu sebeple TÜİK'in 03 Ekim 2022-pazartesi sabahı açıklayacağı rakamın tahminlere yakın gelmesi bekleniyor. Eğer açıklanacak artış rakamı yüzde 4'ün üzerinde olursa, bu dolar/tl kurunu da yükseltecek yeni bir etken olacaktır. Bu hafta TL'nin değerini etkileyecek ikinci önemli veri ise ABD TDİ olacak. 07 Ekim 2022 tarihinde açıklanacak TDİ'de beklenti 250 bin kişilik artış olması yönünde... Bu artış, Ağustosta 315 bin olarak gerçekleşen TDİ rakamının düşüşe geçtiği yönünde bir beklentiyi yansıtıyor.

30 Ağustos 2022 Salı

DOLAR KURU İÇİN KÖTÜ HABER. TEMMUZDA İTHALATIMIZ 'PATLADI'. İTHALATI, 5 SEBEP KONTROLDEN ÇIKARDI

Cahit UYANIK

TÜİK, bugün Temmuz-2022 dönemine ait dış ticaret istatistiklerini açıkladı. Dış ticaret açığı temmuz ayında 10,7 milyar dolar, Ocak-Temmuz 2022 döneminde ise 62,2 milyar dolar düzeylerinde gerçekleşti. Açık Temmuz ayında, geçen yılın aynı dönemindeki 4,3 milyar dolarlık rakamla kıyaslandığında yüzde 147 arttı. Açık; geçen yılki 25,5 milyar dolarlık veriyle karşılaştırıldığında ise Ocak-Temmuz 2022 döneminde yüzde 143 artmış oldu.

Bu artışın geri planında ihracatın mütevazı artışlar göstermesine karşın; ithalat rakamlarının adeta 'patlama' yapması yatıyor. İthalat Temmuz-2022'de yüzde 41,4 artarak 29,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl bu rakam 20,7 milyar dolardı. Ocak-Temmuz 2022 dönemindeki ithalat artışı ise yüzde 40,7 olarak gerçekleşirken, rakam 206,5 milyar dolara çıktı. Geçen yıl ilk 7 aydaki ithalat 146,8 milyar dolardı. Bu tablo, ekonomimizdeki dolar talebinin artmakta olduğunun (Taleple birlikte dolar kurunun artışı) ve önümüzdeki dönemde ekonomimize daha fazla dolar gerekeceğinin bir işareti...

Bence Türkiye ekonomisinde ithalat patlaması yaşanmasının 5 sebebi bulunuyor:

7 Şubat 2022 Pazartesi

ÜLKE, DÜŞÜK FAİZ SEVDASIYLA SİYATİKLİ GİBİ TİTRERKEN, DOLAR 6 TL OLDU

Dolar 6 TL oldu

Twitter'da da Trend Topic (TT).

Millet ne güzel dalga geçiyor küçük videolarla orada...

Hedefte Berat Albayrak var cesaret edebilene...

TL ile TT arasinda bir bağ oluştu...

Yükselince basıyoruz komik video dugmesine...

Yine basladik ağlanacak halimize gülmeye...

Dolar bir gunde yuzde 0.65 kazandirmis.

Oysa TL'nin aylik kazanci bile o kadar degil.

Nasil bas etsin gariban TL...

Düşük faiz sevdasi düşmüş ekonomi idarecilerinin gönlüne...

9 Kasım 2021 Salı

MERKEZ BANKASININ 2 PUANLIK MUNZAM ARTIŞI DÖVİZ KURUNU ARTIRABİLİR

Merkez Bankası bugün açıkladığı kararla tüm döviz mevduat türlerinde munzam karşılık oranlarını 2 puan artırarak  yüzde 25'e yükseltti.

Bu karar ne anlama geliyor?

Munzam karşılıklar geçmişte bankaların iflas etme risklerini asgariye indirmek için bir önlemdi. Ancak daha sonra merkez bankalarının likiditeyi ayarlamak yani para musluğu olarak kullandığı bir araç haline geldi.

Yani TCMB bugünkü kararı ile bankaların topladıkları döviz mevduatlarının daha fazla kısmını munzam karşılık olarak istemeye başladı. 

TCMB bu kararı ile başlıca şunları yapmak istiyor:

* Bence ilk ve en önemli sebep brüt döviz rezervlerini artırmak. MB'nin  munzam karşılıkları satarak dövize müdahale edeceği yönündeki deli saçması düşünceler ise doğru değil. TCMB, yatıran bankanın malı olan dövizin mülkiyetini bir başkasına nasıl devredebilir? Ama TCMB brüt döviz rezervlerinin büyümesi yoluyla bir 'cesamet etkisi' sağlayabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın  brüt de olsa döviz rezervi artışına büyük önem verdiği biliniyor. 

21 Ekim 2021 Perşembe

PROF. DR. KAVCIOĞLU'NUN BAŞKAN OLMADAN 40 GÜN ÖNCE YAYINLADIĞI "ENFLASYON, FAİZ VE DÖVİZ KURU" BAŞLIKLI YAZISI

Türkiye yıllardır enflasyon, faiz ve kurun birbirine olan etkisi yüzünden bir türlü ekonomide istediği sonuçları alamadı. Özellikle doksanlı yıllarda üçünün de yüksek seyretmesi ülkemizde arka arkaya krizlerin gelmesine neden olmuştu. 2002 yılından sonra ise hem 2001 kriziyle başlayan uygulamalarla hem de 2003 yılından sonra oluşan siyasi istikrarla üçünün de düşüşe geçtiği bir dönemi yaşadık. Ancak, bu süreç içerisinde bugün de hep konuştuğumuz düşük kurun yani TL’nin gereğinden fazla değerlenmesinin topuzunu kaçırdık.

Süreç içerisinde yapısal reformların sadece bir kısmını gerçekleştirmiş olmamız nedeniyle, büyüyen ve güçlenen Türkiye ekonomisinde de kırılganlıklar oluştu. Özellikle ödemeler dengesindeki problemler ve cari açığın kapanması için yapılması gerekenler eksik yapılınca, Türkiye ekonomisindeki döviz kuru, enflasyon ve faiz hastalığı tekrar nüksetti.

TCMB’nin enflasyonda bir gevşeme görülünceye kadar faizleri düşürmeyeceğini hatta artırabileceğini açıklaması, hisse ve swap girişlerinde yeni bir artış dalgası başlattı. Yani sıcak para ve portföy yatırımların da artış gerçekleşti. Bu da gösteriyor ki bunların derdi alabilecekleri en yüksek faizi alabilmek.

6 Haziran 2020 Cumartesi

KULİS: MERKEZ BANKASI BİR ZAMANLAR KENDİNİ 'PARA KURULU'NA BENZETMİŞTİ!


MB'nin Para Kurulu Sömürgeci Mirası

Cahit UYANIK

Merkez Bankası (MB), Ocak ayının ilk haftası içinde 'Para Politikası Uygulaması'nı açıkladı. Bu konudaki haberler uzun uzadıya gazete sayfalarında yerini buldu. Başkan Gazi Erçel, toplantı sonunda gazetecilerin sorularını cevaplandırırken, MB'nin yaklaşık 2 yıldır 'Para Kurulu' gibi çalıştığını belirtti. Erçel, Para Kurulu'nun nasıl görev yaptığını ise "Piyasaya para sürülürken karşılığında  döviz alınması veya piyasadan para çekilirken, karşılığında döviz pompalanması" olarak açıkladı. 

Biraz hafızaları tazelemek için anlatıyorum; Erçel'in 'Para Kurulu' diye dilimize çevirdiği bu kavram, Türkiye'nin 1995'ten sonra sıkça tartıştığı 'Currency Board'la aynı. O dönemde Para Kurulu konusunda her kafadan bir ses çıkması üzerine Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV), MB Eski Başkanı Bülent Gültekin ve Koç Üniversitesinden Dr. Kamil Yılmaz'a  bir rapor hazırlatarak 1996 ortalarında yayınlatmıştı. 

27 Aralık 2019 Cuma

KIRMIZI ALARM VEREN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, DÜNYA MERKEZ BANKALARININ GÜNDEMİNE BİLE GİRDİ


Cahit UYANIK

Günümüz Venedik sakinlerinin, Anadolu’dan göçen Venet halkının torunları olduğu genel kabul gören bir tarihi bilgi.  Venetler göç ettiğinde şimdiki Venedik, sazlıklarla kaplı bir lagündü. Coğrafya bilgisi zayıf olanlar için yazıyorum; Türkçe’de ‘deniz kulağı’ da denilen lagünler,  deniz gibi daha büyük su kütlesine bağlantısı olan sığ göller olarak biliniyor. (Bir fikir verebilmesi açısından: Muğla’nın Fethiye ilçesindeki Ölüdeniz bir lagündür). İşte Venetler, bu lagünün kıyısında yaz aylarında oluşan tuzun ticareti ile hatırı sayılır bir gelir kaynağına kavuşup zenginleştiler (Tuz, 20. yüzyılın başına kadar çok kıymetli bir üründü).
Milattan Sonra 400’lü yılların başında Bizans İmparatoru, Kuzey’den gelen Gotlar’la anlaşıp, (Şimdiki İstanbul’un yağmalanmaması için) istilanın yönünü İtalya’ya çevirdi. Veneto halkı da istiladan korunmak için; bölgeden geçen akarsuyun yönünü değiştirip, lagüne doğru yönlendirince şehrin etrafı sularla kaplandı. Gotlar, Venedik’in etrafındaki bataklıklarda takılıp kaldı. Venetolular bu olay sonrasında; lagündeki 100’den fazla adacıkta ve suyun içine yerleştirdikleri tahta kazıkların üzerlerine inşa ettikleri binalar ve mimari eserlerle; su içinde bir şehir ve yaşam yarattılar. Bu da dünyaca ünlü, eskiden ticaretin başkenti iken şimdilerde turizmin ve romantizmin başkenti denilebilecek, gondol sefasıyla ünlü Venedik şehrini doğurdu.

(Tıklayınız) TÜRKİYE'NİN 10 YIL ÖNCE İLAN ETTİĞİ 'ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ STRATEJİ BELGESİ (İDES)' NELER İÇERİYORDU?

Geçtiğimiz haftalarda ise Venedik’te deniz yükselmesinin yarattığı su baskınları 1.600 yıllık bu şehre adeta kabus yaşattı. Venedik Belediye Başkanı Luigi Brugnaro, Il Messaggero gazetesine yaptığı açıklamada tahmini maddi hasarla ilgili olarak, "1 milyar Euro civarında. Her şey kuruduğunda suların evlere, iş yerlerine, dükkanlara, kültürel ve sanatsal mirasa verdiği zararı net olarak anlayabileceğiz. Su, 187 santim yükseldi. Şehrin yüzde 60’ına yakını baskına uğradı. Bu büyük felaketin iklim değişikliğinden dolayı yaşandığını biliyoruz" dedi. Evet Venedikliler Gotlar’a karşı akıllarını kullanıp dahice bir çözüm üretmişlerdi ama iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı ellerinden gelen sınırlı… Venedikliler, şimdilerde 7 milyar euroya mal olacağı hesaplanan ve kenti yükselen deniz sularından koruyacağı umut edilen MOSE Projesini geciktirdikleri için hayıflanıyorlar ve projeyi 2021’e yetiştirmeye çalışıyorlar.

29 Ağustos 2019 Perşembe

SOSYAL MEDYA PARASI ‘LİBRA’: DÜNYA PARA VE FİNANS SİSTEMİNİ FENA KORKUTTU


Cahit UYANIK

‘Libra’ Türkçede ‘Terazi’ anlamına geliyor. Terazi insanda hemen denge, istikrar ve adalet duygusunu çağrıştırıyor. Küresel sosyal medya devi Facebook’un öncülüğünde gelecek yıl Haziran ayında çıkarılması planlanan küresel nitelikli dijital para birimi ‘Libra’nın Twitter sayfasına girdiğinizde ise sizi “Libra Birliği, basit bir yaratım yoluyla dünyadaki insanları güçlendirmek için çalışıyor” sloganı karşılıyor.

Bu iki veri de gösteriyor ki Libra, insanlara dengeli (stabil) ve basit bir para birimi olmayı vaat ediyor. Bu iki sözcük, dünyadaki para birimlerinin oradan oraya savrulduğu, döviz kuru değişimleri üzerinden ekonomik tetikçiliğe kadar varan büyük operasyonların gerçekleştirilebildiği günümüz dünyası için çok cazip vaatleri simgeliyor.

Nitekim Libra’nın Twitter hesabından 18 Haziran 2019 günü attığı ilk mesaj da aynen şöyle: “Libra’nın misyonu, milyarlarca insana güç sağlayan basit bir küresel para birimi ve finansal altyapı sağlamaktır”. Yani Facebook ile Libra’yı yönetecek olan Libra Birliği, üstü kapalı olarak; mevcut para sistemi ve onun üzerine inşa edilen bir çok şeye temel bir itiraz yöneltiyor. Çünkü finans piyasalarındaki ani ve anlam verilemeyen gelişmeler, bu piyasalarda zaman zaman karşılaşılan manipülasyonlar ve devletlerin hatalı politikaları sebebiyle gerileyen kurlar (devalüe olan kurlar) üzerinden, insanlar birkaç günde fakirleşiverebiliyorlar. Kazandıkları değerlerin para birimi cinsinden yani Libra üzerinden korunabilecek olması, büyük insan kitlelerine umut dolu bir vaat içeriyor.

31 Temmuz 2019 Çarşamba

AMERİKAN DOLARI, KÜRESEL REZERV PARA STATÜSÜNÜ NE ZAMAN KAYBEDEBİLİR?


Cahit UYANIK

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Çin’den ithalatına ek gümrük vergileri koyarak ticaret savaşını hızlandırdığı geçtiğimiz Haziran ayı başında, uluslararası kredi derecelendirme firması Fitch Ratings CNBC’ye ilginç bir açıklama yaptı. Fitch Ratings analisti James MacCormack, doların zamanla ‘rezerv para’ statüsünü kaybetmesine neden olabilecek faktörler bulunduğunu ifade etti ve bunları “ABD’nin uyguladığı ekonomik yaptırımlar” ile “ticarette korumacı politikalar” olarak açıkladı.

Analist, korumacı politikaların ticaretin Amerika'dan uzaklaşmasına ve ticaret ortaklarının dolar yerine kendi para birimlerini kullanmasına neden olduğunu vurguladı. ABD politikalarının İran ve Rusya gibi ülkeleri dolardan uzaklaştırdığını belirten uzman, Çinli ve Avrupalı politika yapıcıların kendi para birimlerinin rolünü genişletmek için fırsatlar aradığını dile getirdi.

Donald Trump’ın 2017 yılında başkan olmasıyla dünya ekonomisinde hızlanan bu etki-tepki mekanizmasını çok güzel açıklayan MacCormack, sözünü hiç sakınmadan “Doların küresel konumunu kaybetmesi yavaş da olsa gerçekleşiyor. IMF verilerine göre ülkelerin  döviz rezervleri içerisinde doların payı 2001'de yüzde 73 düzeyindeyken, 2018 sonunda yüzde 62´ye düştü. Bunun yanı sıra Dünya Altın Konseyi, merkez bankalarının 2018'de 1971´den beri en yüksek yıllık altın alımını gerçekleştiğini açıkladı. Eğer dolardan diğer para birimlerine ve para birimlerinden altına geçiş trendi devam ederse, dolar rezerv statüsünü kaybedecek ancak bu kademeli biçimde gerçekleşecek. Hala küresel merkez bankalarının değer biriktirmede ilk tercihleri dolar. Paradoksal bir şekilde doların küresel rolünün kaybolmasında asıl neden, ABD'nin kendisinin uyguladığı politikalardır” şeklinde ifadeler kullandı.

28 Ocak 2019 Pazartesi

EKONOMİ HİKAYELERİ: SOROS, 16 EYLÜL 1992'DE (KARA ÇARŞAMBA) NASIL 1 MİLYAR DOLAR KAZANDI?

Dünyanın en önemli iktisatçılarından biri olan Prof. Dr. Daron Acemoğlu'nun ders kitabı olarak kaleme aldığı "Makroekonomi" başlıklı kitapta iktisat biliminin temel konuları gerçek hayattan örneklerle öğrencilere ve iktisat meraklılarına anlatılıyor. Türkçe'de de yayınlanan kitapta Acemoğlu ve iki meslektaşının gerçek hayattan somut örneklere referans yaptığı konulardan birisi de döviz piyasaları.
Acemoğlu ve meslektaşları bu konuyu anlatırken Soros'un döviz piyasalarındaki işlemleri ile nasıl zenginleştiğine değiniyor. Kitapta Soros'un 1990'ların başında sterlinle borçlanıp Alman markı satın alması işlemlerinin ana hatlarına yer veriliyor. 1990'dan 1992'ye kadar İngiliz sterlininin Almanya'nın euro'dan önce kullandığı para birimi olan Alman markına karşı sabitlenmiş bir döviz kuru vardı. Ancak 1992'de değişen piyasa güçleri İngiliz sterlininin değer kaybetmesi yönünde baskı yapmaya başladı.

31 Ağustos 2018 Cuma

TÜRKİYE, DOLARI DURDURMAK İÇİN SWAP (TAKAS) SİLAHINA 2001 KRİZİNDE DE SARILMIŞTI


SWAPTA VERGİ TARTIŞMASI

Bankaların takas nedeniyle elde edecekleri kur ve faiz kazançlarının vergilendirilip vergilendirilmeyeceği Maliye ve Hazine arasında tartışma konusu oldu.

Cahit UYANIK

Koşulları dün açıklanan takas (swap) operasyonunda bankaların sağlayacakları ek kazançların vergilendirilip vergilendirilmeyeceği ayrı bir tartışma konusu oluşturdu. Bankalar ellerindeki TL cinsinden tahvilleri takas ederek; 1 milyon 160 bin TL'lik değişim kuru ile faiz ve anapara itfası sırasındaki kur arasında oluşan fark nedeniyle bir kazanç elde edecekler.  Ayrıca takas ihalesinde oluşacak faiz kadar da bir ek faiz kazancı sağlayacaklar. 

Hazine yetkilileri önümüzdeki hafta başında tamamlanacak takasın bankalara ek bir vergi yükü getirmeyeceğini ve DİBS'lerin mevcut vergilendirme sisteminin aynen süreceğini bildirdiler. Hazine Müsteşarlığının ilan ettiği takas koşullarına göre de, ihraç edilecek tahviller için halihazırda uygulanmakta olan muhasebe kuralları geçerli olacak.

Maliye: Yasalar net değil

Ancak Maliye Bakanlığına bağlı iki hesap uzmanının hazırladığı "Swap İşlemleri, İşleyişi ve Vergisel Boyutu" konulu çalışmaya göre takas işlemlerine ilişkin sözleşmelerde kur farkı gelir-giderleri ile faiz gelir ve giderlerinin nasıl değerlendirilebileceği henüz net değil. 

Türkiye'de risk yönetimi muhasebesi olmadığı için spekülatif işlemler ile hedging (risk azaltma) amaçlı işlemlerin birbirinden ayrılamadığı anlatılan araştırmaya göre, kurumların swap işlemlerinden elde ettikleri kazançların Kurumlar Vergisi Kanununa göre safi (net) kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekiyor.

(Tıklayınız) TÜRKİYE'DE CARRY TRADE'LER SEÇİM VE ENFLASYONA ENDEKSLİ

13 Şubat 2018 Salı

EKONOMİ HİKAYELERİ: EKONOMİYİ CANLANDIRMADA 'CAN SUYU'NUN ÖNEMİ...



Mevsim yaz, aylardan Ağustos... 
Fransız Rivierası kıyısında küçük bir kasabadayız...
Yaz sezonu ancak yağmur yağıyor, yani kasaba bomboş...
Herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar...
Şans eseri otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıp, odaya bakmaya çıkıyor.


Otel sahibi parayı hemen alıp, kasaba olan borcunu ödüyor...
Kasap, 100 doları hemen kaparak, toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor...
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren, son defa birlikte olduğu kadına götürüyor... 
Kadın parayı alıp, aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor...


Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak kasabayı terk ediyor.
Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor...

Ancak... 
Bütün kasaba borçlarını ödüyor ve ekonomide bu küçük miktarlı can suyu sayesinde yaprak kıpırdamaya başlıyor...

(Anonim)


9 Şubat 2018 Cuma

MB'NİN FAİZ DÜŞÜRMESİ, BANKACILIK FAİZ ORANLARINI ORTALAMA 3 AYDA ETKİLİYOR



Cahit UYANIK  

Bir faiz tartışmasıdır gidiyor... Çoğu işkembeden sıkılan düşünceler yumağı şeklindeki değerlendirmeler ve yersiz yorumlar, vatandaşın kafasını karıştırıyor. Bir de işin içine piyasanın kurtları girdi mi, yandı gülüm keten helva... 

2 bin dolarlık takım elbiseli, saçı briyantinli yorumcuların her söylediğine kırk kere düşünüp inanmak lazım... Hemen hemen hepsi şahsi yatırımları veya müşterisi olan şirketlerin portföylerine göre konuşuyor. Bugünlerde yatırımcı olmak; kendi küçük veya büyük yatırımlarını yönlendirmek demek, verilere dayalı karar almayı gerektiriyor. 

Söz gelimi Merkez Bankası faiz indirse ne olur? Ekonomi hemen toparlanır mı? Faizler hemen düşer mi? Eh tabii herkesin faizi kendine göre... Kim faiz gelirini hesaplarken, kimisi de faiz giderini düşünüyor. Mevduat faizleri, kredi faizleri, tüketici kredileri ne olur? Düşer mi, direnir mi? Her kafadan bir ses çıkıyor. 

27 Mart 2017 Pazartesi

2009'DA YENİ TÜRK LİRASI'NDAN (YTL) TÜRK LİRASI'NA (TL) DÖNÜLECEK


Cahit UYANIK 

Artık eskiyen bir yılı geride bırakıyoruz. Aralık ayı, geride kalan 11 ayda neler olup bittiğinin sıkça tartışıldığı bir zaman dilimi. Bu konuda tüm yayın organlarında bol bol yazılar, değerlendirmeler, analizler okuyacaksınız. Ama ben bu noktada dikkatlerinizi 2008'in önemli bir gündem maddesine çekmek istiyorum. Öyle bir gündem maddesi ki, hemen hemen herkesi yakından ilgilendiriyor. Daha fazla merakta bırakmadan anlatalım o zaman... 2008 yılı, 2009'da hepimizin cebindeki paranın bir kez daha değiştirilmesi için hazırlıkların yapıldığı bir dönem olacak. Gelecek yıl bu zamanlar ise birkaç hafta sonra cebimize girecek yeni paraların heyecanı hepimizi saracak. 2005 yılında yapılan 6 sıfır atma operasyonundan 4 yıl sonra, bu sefer de para birimimizdeki 'yeni' ifadesi çıkarılacak ve normal para birimimiz Türk Lirası'na dönüş yapacağız. 

28 Ocak 2015 Çarşamba

YTL: PARA MACERAMIZDA 165 YIL SONRA YENİ BİR BOYUT

Cahit UYANIK

Türkiye, 2005 yılına yeni bir para birimi, yeni basılmış kağıt ve madeni paralarla girdi. Böylece 1994 yılından bu yana zaman zaman alevlenip sönen sıfır atma tartışmaları da bitti. Banknot Yeni TL'ler (YTL) ve içinde 1 YTL'nin de bulunduğu madeni para Yeni Kuruşlar (Ykr) konusunda özellikle son 1 ayda çok yoğun bir bilgilendirme ortamı yaşandı. Bu konuya birazdan biz de gireceğiz. Ama önce günlük yaşamımızın önemli unsurlarından birisi olan paranın Türkiye'deki kısa bir tarihçesine bakalım.