1 Ağustos 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / TÜRKİYE'NİN YENİ ROLÜ

Cahit UYANIK 

Türkiye, 1979 yılından bu yana sınırlarında veya toprakları içinde kanlı mücadeleler görmeye alışık bir ülke. İran-Irak Savaşında başlayan süreç, Türkiye toprakları içindeki sağ-sol çatışması ve PKK terörü ile aynı zaman diliminde kucak kucağa sürüp gitti. Hemen ardından Irak'ın Kuveyt'i işgali ile başlayan Körfez Savaşı kan, ateş, barut dolu günlerin yeni bir aşamasını oluşturmuştu.

Bu savaş bittikten sonra da Türkiye'nin yarı-savaş veya alçak yoğunluklu savaş denilen günleri başladı. 1993-1999 dönemi, Türkiye'nin terörle 'ver-kurtul' yerine 'vur-kurtul' taktiğiyle baş edilebileceğini gösterdiği yıllar oldu. Sonunda terör duyarlılığı yüksek iki ülke ile işbirliği yapılarak örgüt lideri paketlenip hapise konuldu. İşte bu psikoloji içinde Afganistan Harekatı başladıktan sonra Türkiye'de fazla bir yaprak kımıldamayışı bence normal. 

Türkiye'nin 1984-1999  yılları arasında yaşadığı dönem, şu anda dünyanın patronu görünen ABD'nin Afganistan'da giriştiği terörle mücadele işinin belki de ilk örneği idi. Türkiye o mücadelesinde arkasında ne BM'nin ne AB'nin ne NATO'nun desteğini bulabilmişti. Hatta AB'nin önemli üyelerinden bazılarının büyük engellemeleri ile karşılaştığını da söyleyebiliriz. ABD ise şu anda hem uluslararası örgütler hem de tek tek hükümetlerin desteğini arkasına almış durumda. Anlayacağınız ABD Türkiye'nin yaşadıklarının hızlı bir versiyonunu daha gelişmiş bir ortamda yaşıyor. 

Dünyadaki orduların özellikle ABD'nin Wietnam'da yaşadıklarından ders çıkardıkları çok şey oldu. Gerilla savaşına karşı mücadeleye yatkın birlikler orduların içine monte edildi. Türkiye, 1980'lerin başında ordusu içinde bu tip birlikleri barındırmıyordu. O nedenle gerilla tipi savaşa karşı büyük zayiatlar verdi. Ancak 1990'dan sonra ordusunu modernize ve reforme etti. 5-6 yıl içinde terörü bitirme noktasına taşıdı. 

ABD'nin Afganistan'a müdahalesini bu çerçevede değerlendirmek gerekir. ABD'nin gerilla savaşına yatkın birlikleri fazla küçümsenirse hata edilmiş olur. Bu ortamda ABD'lilern en yeni sıcak çatışma tecrübesine sahip Türk askerlerinin bilgilerinden yararlanmak istemesi de normaldir. Ancak Türkiye'nin hiç bir zaman Afganistan topraklarındaki ön saflara kendi çocuklarını göndermemesi gerekir. Bunu yaparsa tarihin ona biçtiği yeni role ihanet etmiş olur. 

Türkiye, modern bir müslüman ülke olarak sınırını 'terörle mücadele' olarak çizmelidir. Türkiye'nin bu noktadaki rolü, Medeniyetler Çatışması denilen olgunun yaşanmasının önüne geçmektir. Türkiye, 1920'li yıllarda verdiği bağımsızlık mücadelesi ile emperyalizmin gemlenmesi ve müslüman ülkelerden atılmasında önemli bir model olmuştu. Şimdi de yapması gereken şey globalizmin savaş boyutundan müslüman ülkelerin en az hasarı alarak çıkmalarını sağlamaktır.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  15 Ekim 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder