18 Ağustos 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KURUL TARTIŞMASINDA KİM HAKLI?

Cahit UYANIK 

Geçen haftanın ekonomi gündemi üst kurullardı. Öylesine bir tablo ortaya konuldu ki, Türkiye'deki üst kurullar tıkır tıkır işliyor, ülkenin ve milletin ali çıkarlarını kanının son damlasına kadar savunuyor... Buna karşılık AKP Hükümeti ise ayağına bağ olan bu kurulları etkisiz hale getirmek için binbir türlü komplo içinde...

Oysa bu yargıların ikisi de yanlıştı. Herşeyden önce Ankara'ya yolu ve işi düşenlerin hepsinin bildiği gibi, üst kurullar yeni arpalıklara dönüşmüştü.  Hiç de ülkenin ve milletin ali çıkarları ile ilgili değillerdi. AKP Hükümeti ise doğru bir işi yanlış yol ve yöntemlerle yapmaya çalıştığı için yine kamuoyu önünde zor durumlara düşmüştü.

Burada tek kurul ismi telaffuz etmeye gerek yok. Bilen biliyor ki özellikle yeni oluşturulan kurullar birer kurtarılmış bölgeyi andırıyor. Çoğunda en eskisinden en yenisine siyasetçilerin etkisi net şekilde hissediliyor. Her dönem, siyasetçilerle pozisyonlarının ötesine geçerek ilişki kuran bürokratlar bulunduğu için çeşitli bakanlıklardan bu kurumlara geçen isimler de siyasi tandanslı... Üstelik kurullarda siyasetçi etkisi yetmezmiş gibi üst kurul üyeleri de kendilerine çeşitli personel kontenjanları açmış durumdalar. 

Al gülüm-ver gülüm metoduyla yapılan atamalarda akrabalık, hısımlık, mazideki partidaşlık, okul arkadaşlığı gibi ilişkiler rol oynuyor. Durum öylesine vahimleşmiş ki normal bürokraside yaşananlar kurul bürokrasisinde yaşananların yanında zemzem suyu ile yıkanmış kalıyor. Yani dünya literatürüne 'Türk tipi üst kurullar'ı hediye etmiş bulunuyoruz.

AKP'nin bu konudaki tavrına gelince... Aylardır her bakan kendisine bağlı kuruma bir üst kurul çerçeve taslağı hazırlattı. Her bakan kendi etki alanını korumak için taslaklara şifreli maddeler yerleştirdi. Bakanların ilişkili olduğu üst kurullar da buna çanak tuttu. Şimdi birden bire ortaya DPT'nin hazırladığı bir taslak metin çıkarıldı. Taslakta üst kurul tartışmalarından sıyrılmak isteyen Başbakan'a çok önemli yetkiler veren bölüm ise gözden kaçmadı. Başbakan tüm bakanlarına gözdağı verip 'Benden etkilisi ve yetkilisi olamaz' mesajını verdi. Ancak yine de herkes çantasından kendi taslağını çıkarıp masanın üstüne koydu. 

Şimdi büyük bir keşmekeş yaşanıyor. Bir yanda bürokrasi ve politik-bürokrasinin yeni direnme kaleleri üst kurullardaki hesapsız-kitapsız gidişat, öbür yandan kurulları disipline edeyim derken daha büyük karışıklıklara yol açan siyasi irade... Peki çözüm nerede? Çözüm kısa vadede yok. Berbat etmişiz bir kere ortalığı... Ne zaman ki nepotizm, popülizm ve partizanlık biter; üst kurullar da rahatlar, siyasetçiler de...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  08 Eylül 2003 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder