25 Ağustos 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / BANKALARIMIZ VE 2004 RİSKLERİ

Cahit UYANIK 

Türkiye, bir niyet mektubunu daha idrak etti. Hayırlı uğurlu olsun. Öyle bakmayın 5-6 sayfadan oluştuğuna... Belki de son dönemlerin en kritik mektuplarının birinin altına imza atıldı. Adeta özelleştirme tezgahına konulmuş banka viranesine dönen Türkiye, IMF'den oldukça güçlü bir nefes payı aldı mesela... 

Doğru ya; aynı anda Halk Bankası, Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası ile Pamukbank'ı satmaya çabalamanın ne anlamı vardı? Hele hele yapılan hortumculuğun boyutları henüz net bile olmayan bazı örnek olaylar çözülememişken... En üst düzeydeki yargı organları BDDK'nın yıllar önce verdiği el koyma kararlarını birer birer iptal ederken, Türkiye'den banka satın almak yürek ister yürek... Türkiye, Temmuz-2004'te mevduata tam güvenceyi kaldırıp ak koyun kara koyun ortaya çıkmadan banka satmamalı. Bu ortamda müşteri çıkmaz; çıkan müşteri de Türkiye'nin pek işine gelmez. Ayrıca 2004, 2003'te oluşan olumlu ekonomik tablonun sanki test yılı olacak. 

Yerel seçimler ve Kıbrıs Sorunu Temmuz ayındaki tam güvencenin kalkmasından hemen önce riski artıran unsurlar. Türkiye gelecek yılın ilk 6 ayını yine birbirinden önemli günleri yaşayarak geçirecek. Eğer bu noktalardan yüzünün akıyla çıkamazsa buradaki risk primi mali sektörün bir türlü toparlanamaması olarak karşımıza çıkacak. Neden mi? Çünkü Hazine faizleri düştükçe bankacılık yapmak güçleşecek de ondan... Nasıl yüksek enflasyon reel ekonomideki verimsizlik ve karsızlık ortamının üstünü bir şal gibi örtüp herkesi sahte bir rüya aleminde yaşattıysa, aynı şey bankalar için de geçerliydi.

Bu sektörde yüksek enflasyonun yerini ise yüksek kamu borçlanma faizleri alıyordu. Cin fikir birkaç Hazine bonosu broker'ı çalıştır, yeter... Ne o öyle eline bir bond çanta verip işyeri işyeri dolaştıracağın bankacılara gerek? İşte Hazine bono faizindeki düşüş, bankacılığın üzerindeki bir başka risk olarak ortaya çıkacak. Hormonlu (Hazine) büyümeden organik (Reel ekonomi) büyümeye geçen geçecek; başaramayan Temmuz'dan sonra tam güvence kalktığında öylesine kala kalacak.

Bu ortamda Hazine'den Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın IMF'den yeni kredi istenmeyeceğine ilişkin sözleri ise gizli bir seçim popülizmi kokuyor. IMF'nin 2004 borç geri ödemesini 2005'e ertelediği, DB'nin önümüzdeki 3 yılda ortalama 22'şer milyar dolar ek finansmana ihtiyaç bulunduğunu belirttiği bir ortamda, bu kadar keskin demeçler  vermek ancak ve ancak ortalama ekonomi sayfası okuyucusuna hitap etmektir. Mali sektörde yaşanan sorunlar tıpkı insandaki kan kaybına benzer. Kanın yerini kanla doldurmaz iseniz yani kaybedilen parayı bir şekilde karşılamazsanız hasta komaya girer.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  22 Aralık 2003 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder