30 Kasım 2019 Cumartesi

KAÇAK KAT YIKIMIYLA GÜNDEME GELMİŞLERDİ... KEMAL UNAKITAN '2007 YILI AVRUPA'NIN EN İYİ MALİYE BAKANI' SEÇİLMİŞTİ



Unakıtan 'Avrupa'da Yılın En İyi Maliye Bakanı' ödülünü aldı

REFERANS - Ankara

The Banker dergisi tarafından 'Avrupa'da Yılın En İyi Maliye Bakanı' seçilen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan dün ödülünü Londra'da aldı. Ödül, Unakıtan'a; yabancı yatırımın Türkiye çekilmesi ile borç miktarının düşürülmesi gibi nedenlerden dolayı verildi. 2002 yılı sonundan beri Maliye Bakanı olarak görev yapan Unakıtan, derginin ocak sayısında duyurulan ödülünü dün derginin editörü Karina Robinson’un elinden aldı.

Ödül töreninde konuşan Unakıtan, "Önce dünyanın en prestijli dergilerden The Banker’e, beni Avrupa’da yılın Maliye Bakanı seçtikleri için çok teşekkür ederim" dedi. Mali disiplinden taviz vermeden yollarına devam edeceklerini söyleyen Unakıtan, daha bu sabah Ocak-Şubat bütçe neticelerini aldığını ve son yılların en iyi performansı olduğunu gördüğünü kaydetti. Halen sosyal güvenlik reformunu görüştüklerini, ardından da Türk Ticaret Kanunu ve Avrupa Birliği uyum yasalarını Meclis'ten geçireceklerini ifade eden Unakıtan, yapısal reformlara durmadan devam edeceklerini söyledi. Unakıtan, 2008 yılının özelleştirme açısından da son derece güçlü bir yıl olacağını ifade etti. 

29 Kasım 2019 Cuma

ROCKEFELLER VE ROTHSCHILDLER'İN BANKASI CITIGROUP: ALTIN, 2.000 DOLAR OLUR


ALTININ YILDIZI, ÖNÜMÜZDEKİ  YILLARDA DA PARLAMAYA DEVAM EDECEK

Cahit UYANIK

Denizcilikte güvenli liman; “Bir geminin buraya ulaşması gerektiği anda, burada kalması gerektiği sürede ve buradan ayrılmasının umulduğu anda, tüm bu işlemleri güvenli bir şekilde yapabildiği yer” anlamına geliyor. “Güvenli liman” öte yandan, finans sektörünün denizcilikten ödünç aldığı ve piyasalarda işlem yapanların sıkça kullandığı gündelik bir deyim. Geçmişten bu yana hep, güvenli liman olarak tanımlanan altına ise şu dönemde yatırımcılar ve dünya finans piyasalarında oldukça büyük bir teveccüh gösteriliyor.

Peki altın neden güvenli bir liman? Çünkü altın nadir bulunan, doğadan zor çıkarılarak zahmetli şekilde işlenebilen bir metal olması sebebiyle değerini (dolayısıyla ona yatırılan tasarrufları) hep koruyor. Altının onsu 2001 yılında 271 dolar iken, şu anda 1.500 dolara yaklaştı. Yani 18 yılda 5,5 kat arttı. Altın, merkez bankaları ve önemli finans kuruluşlarınca çeşitli risklere karşı rezerv olarak tutuluyor ve bu eğilim (Türkiye’de olduğu gibi) giderek artıyor. Altın, her zaman ve her şartta (savaş, Brexit gibi olağanüstü siyasi gelişmeler, ekonomik kriz, kıtlık, doğal afetler vb.) paraya veya başka bir mala kolaylıkla çevrilebiliyor. İnsanlar ve özellikle kadınlar, neredeyse 3 bin yıldır altını ziynet yani süslenme aracı olarak kullanıyor ve bundan vazgeçeceğe pek benzemiyorlar.  
Altın fiyatları ons bazında 2011 yılında (bir süreliğine de olsa) 1.921 dolara kadar yükselmiş; 2012 yılında 1.669 dolar ortalama yıllık fiyat gerçekleşmesiyle rekor kırmıştı. Altın fiyatları bugünlerde henüz bu rekorları kıramasa da, gerilemiyor ve gözünü yükseklerden ayırmıyor. Deyim yerindeyse, altının yıldızı parlak görünüyor.

12 Kasım 2019 Salı

YIL 2001... PROF. DR. MÜMTAZ SOYSAL İLE KIBRIS SORUNU ÜZERİNE SÖYLEŞİ


Prof. Dr. Mümtaz SOYSAL:

"TÜRKİYE BU SORUNU ÇÖZMEK ZORUNDA"

Cahit UYANIK

Eski bakan ve milletvekillerinden Prof. Dr. Mümtaz Soysal, aynı zamanda KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın danışmanlarından... Uzun yıllardan bu yana Kıbrıs Davasının önde gelen savunucularından olan Soysal ile Finansal Forum (FF) Ankara Temsilcisi Cahit Uyanık görüştü:

FF: '74 Barış Harekatından sonraki fiili durum Kıbrıslı Türkler ve Türkiye lehine bir ortam yaratmıştı. Şimdi zamanın lehte değil aleyhte çalıştığı bir sürece girildiği yönündeki düşüncelere katılıyor musunuz?


Prof. Dr. Soysal: Zaman şu açıdan aleyhte çalışıyor olabilir. Kıbrıs'taki Türk halkı ve Türkiye'nin Kıbrıs'taki çıkarlarını güvence altın almak bakımından 1974'te büyük ölçüde olumlu bir sonuca varıldı. Ama bunu ekonomik bakımdan daha iyi duruma getiremediğimiz sürece sanki zaman aleyhimize çalışıyormuş gibi gözüküyor. Orada kurulmuş olan bir devlet var ve Türkiye'nin orayla ilişkisi süreklilik gösteriyor. Aradan uzun süre geçmiş ama Türkiye'nin oradaki varlığı bakımından bir değişiklik yok. Toprak ve devlet var, Türkiye'yle ilişkisi varlığını sürdürüyor. Ekonomik tablo çok parlak olmasa bile şunu unutmamak gerekir: Oradaki toplum 30 yıl önce bir katliamla karşı karşıyaydı. O dönemle karşılaştırdığımızda olumlu sonuca varmamak imkansız.
(Tıklayınız) KIBRIS'TA EKONOMİK MÜZAKERELERE DİKKAT
(Tıklayınız) KIBRIS'A "BİLİNÇSİZ GÖÇ" ÖNLENMELİ - ANNAN PLANI REFERANDUMUNUN ARDINDAN...