Dünya ekonomisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya ekonomisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Kasım 2023 Perşembe

IMF İLE 20'İNCİ DEFA MASAYA OTURURKEN BİLGİLERİ TAZELEYELİM

Cahit UYANIK 

Yeni bir yıla girerken Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Türkiye yeniden masaya oturuyor. Türkiye, IMF ile yeni bir stand by veya ihtiyati stand by anlaşması imzalamak üzere 20'inci defa görüşecek. Türkiye, ilk kez 1961 ve son kez de 2005 yılında olmak üzere toplam 19 defa IMF ile stand by anlaşması imzaladı. Yani 2009 yılı itibarıyla tam 48 yıldır IMF ile masaya oturuyoruz. Ortalama 2,5 yılda bir IMF ile anlaşma yapmak zorunda kalıyoruz. 2009 yılında yapılacak IMF anlaşmasının da asgari 18 ayı kapsaması bekleniyor. Bu ortamda IMF ile ilgili bilgileri tazelemekte fayda var.

IMF, 2008 yılı Eylül ayı itibariyle 185 ülkenin üyesi olduğu uluslararası bir kuruluş. IMF, uluslararası parasal işbirliği ve döviz kuru istikrarını desteklemek, ekonomik büyüme ile yüksek istihdamı teşvik etmek ve üye ülkelerin ödemeler dengesi finansmanında karşılaştıkları sorunların aşılmasını kolaylaştırmak amacıyla kurulmuştu. 1944 yılı Temmuz ayında ABD’nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Konferansına katılan 45 hükümet temsilcisi, 1930’lu yıllardaki Büyük Buhran ve sonrasında uygulanan korumacı dış ticaret ve döviz kuru politikalarından kaçınılmasını, uluslararası finansal sistemin istikrarlı işleyişini ve İkinci Dünya Savaşından zarar gören ülkelerin hızlı bir şekilde yeniden imarını sağlamak amacıyla bir ekonomik işbirliği çerçevesi üzerinde mutabakata vararak ve IMF ve Dünya Bankasının kurulmasına karar verdi. IMF’nin kurucu ülke temsilcileri, uluslararası para sistemini izleyecek, mal ve hizmet ticaretiyle ilgili döviz kısıtlarını kaldıracak ve döviz kuru istikrarını koruyacak uluslararası bir kuruluşun anlaşma maddelerinin ana hatlarını bu konferansta belirledi.

IMF, kuruluş anlaşmasının 27 Aralık 1945 tarihinde yürürlüğe girmesi ile resmen kuruldu. Türkiye ise IMF’ye “19 Şubat 1947 tarih ve 5016 sayılı Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası’na Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanun”un verdiği yetkiye dayanarak 11 Mart 1947 tarihinde üye oldu.

19 Kasım 2022 Cumartesi

FAİZ İNDİRME POLİTİKAMIZ, İMZA ATTIĞIMIZ G-20 SONUÇ BİLDİRGESİNİN TAM TERSİ. TÜRKİYE, ÇEKİNCE KOYDU MU?

Cahit UYANIK

G-20 Ülkeleri 2022 yılı Endonezya-Bali Zirvesi Sonuç Bildirgesinden bizi doğrudan ilgilendiren iki konu çıktı.

1) Ukrayna-Rusya Savaşı sonrasında yaz aylarında imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşmasında (İstanbul Anlaşması) Türkiye önemli rol oynamıştı. Bildirgede mevcut çatışma ve tansiyonların küresel gıda güvenliğindeki zorlukları artırmasından derin endişe duyulduğu ifade edildikten sonra "Gelişmekte olan ülkelerdeki kırılgan toplumları merkeze alacak şekilde hayatları kurtarmak, açlığı ve besin yetersizliğini önlemek için acil adımlar atmayı taahhüt ediyoruz. Sürdürülebilir dirençli tarım ve gıda sistemlerinin sağlanması için çağrıda bulunuyoruz. Türkiye ve BM'nin aracılık ettiği İstanbul Anlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. İlgili tarafların anlaşmayı tam, zamanında ve devam edecek şekilde uygulamasının öneminin altını çiziyoruz" denildi.

Aslında burada bir beklenti dile getirildi. Çünkü bu hafta sonu 19 Kasım 2022 gece yarısı Tahıl Koridoru anlaşmasının süresi bitiyor. Bu anlaşmanın bir süre daha uzatılıp uzatılmayacağı önümüzdeki birkaç gün içinde belli olacak. Rusların bu konuda; Batı'nın ambargosu kapsamında bulunduğu için, ihraç edemediği kimyevi gübre ve tahıllarını bu koridor aracılığıyla satma yönünde isteği bulunuyor. Karadeniz'in Rusya ve Ukrayna kıyıları oldukça ılıman iklime sahip olduğu için bu bölgelerde oldukça geniş bir tahıl ve buğday üretimi yapılıyor. Ukrayna ve Rusya, dünyanın en önemli tahıl ihracatçılarından... Rusya'nın bu bölgedeki üretimi 32 milyon ton civarında ve toplam ülke üretiminin yüzde 40'ı buradan geliyor. Bu rakam, Türkiye'nin yıllık buğday üretiminden 12-14 milyon ton daha fazla. Ukrayna için de benzeri bir durum mevcut. Tahıl Koridoru anlaşması ile 10 milyon tonu aşkın buğday alıcılara ulaştırıldı ki, bu Türkiye'nin yıllık üretiminin yarısından fazla. 2) G-20 Zirvesinden çıkan ve Türkiyeyi doğrudan ilgilendiren ikinci sonuç ise bizdeki meşhur Kandıralı fıkrasını akla getirdi. Komutan askeri birliğe emir verir: "Kıt'a dur!". Fakat Kandıralı asker yürümeye devam eder. Komutan bunun üzerine "Kandıralı sen de dur!" emrini verir. Bu fıkra genellikle, ortamda yaşananları çok önemsemeyip, kendine has davranışlar sergileyen insanlara yönelik anlatılır.

17 Kasım 2022 Perşembe

DOLAR KURUNDA SEÇİME KADAR SINIRLI HAREKET BEKLENİYOR. KKM'DEN ÇÖZÜLEN PARA NERELERE GİDEBİLİR?

Cahit UYANIK

Ekim ayında turizm istatistiklerinde geriye doğru 10 senelik büyük bir revizyon yapılmıştı. Daha önce kayda alınamayan turizm gelirleri kayda alınmıştı. Bu kayıtlar döviz cinsinden olduğu için ödemeler dengemizi, cari açık ile net hata ve noksanı (NHN) yakından ilgilendirdi. TCMB'nin geçen hafta açıkladığı Ocak-Eylül '22 ödemeler dengesinde, yılın ilk 8 ayına ilişkin revize edilmiş rakamları da görebildik. Bu neden önemli? Çünkü TÜİK'in açıkladığı revizyon bilgi notunda yılın ilk 6 ayının rakamları verilmişti. 7 ve 8. aylarda ne olduğu ancak bir trend analizi yapılarak tahmin edilebilmişti. Şimdi bu rakamlar TCMB tarafından resmi olarak ilan edildi.

Ocak-Ağustos döneminde NHN 28,3 milyar $ iken, turizm revizyonunun etkisiyle 22,3 milyar $'a düştü yani 6 milyar $ azaldı. Cari açığımız da 39,7 milyar $'ken, turizm gelirleri revizyonuyla 35 milyar $'a geriledi yani 4,7 milyar $ azaldı. NHN'de %25, cari açıkta da %15'e yakın bir iyileşme oldu.

TCMB Ocak-Eylül '22'de NHN'yi 24 milyar 939 milyon $ olarak açıkladı. Böylece revize edilmiş rakamlarla NHN, 1 ayda 2,6 milyar $'dan fazla artarak 22,3 milyar $'dan 24,9 milyar $'a çıkmış oldu. Eğer bir güncelleme olmasaydı 28,3 milyar $ olan eski rakamlarla NHN'nin, Ocak-Eylül '22'de 30-31 milyar $'a çıkacağını tahmin ediyorum. Bu durumda ilk 9 ayda 31 milyar $'dan 25 milyar $ civarına değiştirilmiş yani azaltılmış bir NHN söz konusudur.

31 Ekim 2022 Pazartesi

FED FAİZ KARARI VE TDİ VERİSİ KRİTİK. AB ENFLASYONU YÜZDE 10'U AŞARSA JUMBO FAİZ ARTIŞI ZEMİNİ GÜÇLENİR

Cahit UYANIK

Ekonomik veriler son aylarda sürekli gündemde. Çünkü ekonomilerin sağlık durumu iyi değil. Bunun en önemli belirtisi enflasyonun sürekli yükselişi ve kontrol altına alınamayışı... Bu hem içeride hem dışarıda böyle. Dışarıda özellikle faiz artışlarına rağmen bu durum yaşanıyor. Yıllık %1-2 enflasyona alışık ülkeler, %10-20 enflasyona kadar çıktılar. Yüksek enflasyonda önemli iki etken yüksek enerji ve gıda fiyatları. Merkez bankaları panik halinde faiz artırıyor ama bir yandan da resesyon kaygıları ile mücadele ediyorlar. İnsanlığın enflasyonla ilgili tecrübesi gösteriyor ki, öncelikli olarak yapılması gereken şey fiyat istikrarının sağlanması. Yani %10-20 civarına yükselmiş enflasyonların %5'e, oradan da %1-3 arasına indirilmesi gerekiyor.

Türkiye'de 3 Kasım 2022-perşembe günü Ekim-2022 enflasyonu açıklanacak. Beklentiler çok iyi değil ve ortalamalar %3,6'lık bir enflasyona işaret ediyor. Yıllık enflasyon beklentisiyse %85,6'da yoğunlaşıyor. Anketlerde yıl sonu enflasyonun ise %70 olması genel bir beklenti. Hükümetin ve TCMB'nin yıl sonu hedefi ise %65 civarında. TCMB'nin Ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketinde ise yıl sonu tahmini %67,8'de... Enflasyonda ilk büyük kırılma Aralık-2022 enflasyon rakamı açıklandığında yaşanacak baz etkisiyle görülecek ve bu etki sonraki 2 ayda da sürecek. Fakat TCMB ve hükümetin %22 ve %25 olarak tahmin ettiği 2023 yıl sonu enflasyonu piyasa uzmanları ve bazı önemli yabancı kuruluşlar tarafından kabullenilmiş değil. Onlar enflasyonu 2023'te %50 olarak tahmin ediyor. Sonuçta enflasyonda düşük çift haneden bile çok uzağız.

02 Kasım 2022-çarşamba günü ise FED faiz kararı var. Beklenti 0,75 puan artış yapılması yönünde. Ancak tartışma 13-14 Aralık 2022'deki son FED toplantısında ne yapılacağında yoğunlaşıyor. WSJ gazetesinde bundan 1 hafta-10 gün kadar önce çıkan haberde bazı FED üyelerinin Aralık toplantısında 0,75 değil 0,50 puan artıştan yana olduğu belirtilmişti. Bu haberin çıktığı günler sessizlik döneminin başlangıcına denk geldiği için, FED üyelerinin kamuoyuna yaptığı açıklamalara bakarak bu haberin kontrolü yapılamadı. Bu sebeple çarşamba günkü FED kararı sonrasındaki karar metni ve FED Başkanı Powell'ın açıklamaları dikkatli şekilde izlenecek. FED'in Aralık ayında 'pivot' yapıp yapmayacağının izleri aranacak. Vadeli işlemciler şu anda Aralık toplantısındaki 0,50 ve 0,75 faiz artışı ihtimallerini neredeyse aynı oranlarda tahmin ediyorlar.

29 Ekim 2022 Cumartesi

ECB FAİZDE BEKLENENİ YAPTI, ABD TEKNİK RESESYONDAN ÇIKTI. TÜRKİYE, TURİZM GELİRİ HEDEFİNİ 9 AYDA YAKALADI

Cahit UYANIK

27 Ekim 2022-perşembenin ilk verisi Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararıydı. Banka faizini beklendiği gibi 0,75 puan artırarak %2'ye yükseltti. Sonraki toplantıda faiz 0,50 puan artırılırsa Euro Bölgesinde faizler yılı %2,5'ten kapatacak demektir. AB ekonomileri resesyon korkusu yaşıyor. Önümüzdeki yıl teknik resesyona girileceğine kesin gözle bakılıyor. Bu ortam bizim açımızdan pek iyi değil. Faiz konusunda çekingen Avrupa, euronun değersizleşmesine sebep oluyor; bizim ihracat gelirlerimiz de azalıyor. ECB yetkilileri bazı açıklamalar yaparak "Enflasyon çok yüksek ve uzun süre hedefin üzerinde kalmasını bekliyoruz" dediler. Faiz artışlarıyla 2023'te enflasyonun %10'dan %5,5'e indirilmesi hedefleniyor. ECB yüksek petrol dışı enerji fiyatları (ağırlıklı olarak doğal gaz) ve yükselen gıda fiyatlarını enflasyona sebep olarak görüyor. Önümüz kış, soğuk günlerde iki kalemdeki fiyat artışları sürerse AB'de enflasyonun kontrol altına alınma süreci uzayabilir. ECB önce ağzına almadığı 0,75 puanlık artışı kabullendi; izleyen toplantılarda yeni 0,75'lik artışları da görebiliriz. ABD ekonomisinin 3. çeyrek büyümesi de 27 Ekim'de açıklandı. ABD ekonomisi bu periyotta %2,6 büyüyerek beklentileri aştı. Beklentiler %2,3-2,4 kadardı. Böylece 1 ve 2. çeyrekte küçülerek teknik resesyona giren ABD ekonomisi buradan çıktı. 3. Çeyrekte de küçülme olsaydı resesyonun oturmaya başlayarak tüm ekonomiyi ele geçirdiği düşünülecekti. Bu gelişme ekonomi açısından pek hoş bir şey olmazdı çünkü enflasyon içinde durgunluk yaşanması anlamına gelen stagflasyona doğru gidilecekti. ABD Hazine Bakanı Yellen, ekonominin kontrol altına alınmaya başladığını belirtti. Çünkü bir önceki çeyrekte kişisel tüketim harcamaları %2,1 artmışken, 3. çeyrekte bunun %1,4'e gerilemesi alınan tedbirlerin (faizlerin yükseltilmesi dahil) işe yaramaya başladığı şeklinde yorumlandı. Fakat FED faiz artışları devam ederek %5'i geçerse ekonominin gelecek sene resesyona gireceği düşünülüyor. Yapılan bir ankette ekonomistlerin tamamı 1 yıl sonra aynı günlerde kesinlikle resesyona girilmiş olunacağını belirtti ki, eskiden böyle düşünenlerin oranı %65'ti. Bu ise 2023 boyunca büyüme olmayabileceği anlamına geliyor.

28 Ekim 2022 Cuma

27 EKİM 2022'DE; ECB FAİZİ, ABD 3. ÇEYREK BÜYÜME, TÜRKİYE'NİN 3. ÇEYREK TURİZM GELİRİ AÇIKLANACAK. SANKİ 'KÜÇÜK KIYAMET' GÜNÜ

Cahit UYANIK

Bu hafta 27 Ekim 2022-perşembe günü Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararını açıklayacak. ECB, Eylül ayındaki toplantısında faizini 0,75 puan artırmıştı. Eylülde geleceğe yönelik yapılan tahminlerde 0,50+0,50 olmak üzere yıl sonuna kadar toplam bir puan faiz artışı yapılacağı ve faizin yüzde 2,25'e çıkarılacağı öngörülmüştü.

Ancak aradan geçen sürede Avrupa'da enflasyon artışını sürdürerek yüzde 10'a çok yaklaştı. Bazı AB ülkelerinde enflasyon yüzde 22'ye çıktı. Bunun üzerine ECB'den faiz artış beklentileri de revize oldu. Şu anda herkes ECB'den 0,50 değil 0,75 puan artış bekliyor. Belki bir şahinleşme, ön alma kaygısıyla 1 puanlık artış da görülebilir.

AB çok milliyetli bir yapı, ancak tek para birimi euro pek çok ülkede kullanılıyor. O nedenle ECB, hareketlerinde FED'e göre daha yavaş davranabiliyor. ECB, ciddi bir resesyona girmekten korkuyor. Ancak önlem almakta gecikirlerse bazı AB ülkelerindeki enflasyon yüzde 25'e doğru yükselebilir. Bu da AB ortalama enflasyonunu yüzde 11-12'ye hareket ettirebilir. Yani bir anda onların pek de alışık olmadığı yüksek enflasyon ortamına girebilirler.

AB'nin faiz kararı, resesyon korkusu ve euro'nun gerilemesi bizi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) yaptığı açıklamaya göre euro/dolar paritesinin son aylarda 1,20'lerden 1'in altına düşmesi sebebiyle ihracatçıların toplam gelir kaybı 10 milyar doları geçti. Yani AB'ye daha fazla veya aynı düzeyde mal satmamıza rağmen, elde ettiğimiz gelir ciddi olarak azaldı.

14 Ekim 2022 Cuma

YÜKSEK ÇIKAN ABD ÇEKİRDEK ENFLASYONU ORTAMI TOZ-DUMAN ETTİ. AVRUPA DA YÜKSEK FAİZE GÖZ KIRPTI

Cahit UYANIK

ABD'nin Eylül-2022 enflasyon verilerinin açıklanmasıyla beraber ortalık toz-dumana büründü. Çünkü yıllık manşet TÜFE'de (Enerji fiyatlarındaki azalış etkisiyle) gerileme görülmesine rağmen, çekirdek enflasyonun artışını sürdürmesi; FED'in Kasım ve Aralık 2022 aylarındaki faiz artış beklentilerini yüzde 1,25'ten yüzde 1,5'a yükseltti. Hatta Kasım toplantısında 0,75 değil 1 puanlık artış yapılması gerekeceğini söyleyenler bile duyuldu. Her ne olursa olsun ABD'de gıda ve enerji fiyat artışları dışarıda bırakılarak açıklanan çekirdek enflasyon rakamlarının yükselmesi, enflasyonla mücadelede yeterince başarılı olunamadığını gösteriyor. Bu gidişat sürerse ABD'de faizlerin 2023 yılı ilk çeyreğinde yüzde 5'e çıkarılacağı, aynı yıl sonuna kadar da sabit bırakılacağı bile konuşuluyor. Bu aşamadan sonra Avrupa Merkez Bankasının (ECB) 27 Ekim 2022 tarihindeki toplantısı beklenmeye başladı. ECB'nin yıl sonuna kadarki üç toplantısında toplam 1,25 puan daha artışla faizi yüzde 1,25'ten yüzde 2,5'a çıkarması bekleniyordu. Ancak AB'de enflasyon yüzde 10'a yükselirken, bazı AB üyesi ülkelerde bu oran yüzde 22 olarak hesaplandı. Hal böyle olunca ECB yetkilileri faizlerin yıl sonunda yüzde 3'ü bile aşabileceği yönünde demeçler vermeye başladılar. Eğer ECB'den böyle bir tavır değişikliği görülürse faizlerin bundan sonraki toplantılarda 1,75-2 puan kadar artırılması gerekecek. Bu da en az 0,75+0,50+0,50 vb. artış formüllerini gündeme getirebilir. Türkiye'de ise TCMB 20 Ekim 2022-perşembe günü faiz kararını açıklayacak. Tahmin ve beklentiler 1 puanlık daha azaltımla faizin yüzde 11'e indirileceğinde yoğunlaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni yıla tek haneli TCMB faizi ile girmek istediklerini açıkça ifade etmişti.

11 Ekim 2022 Salı

KRİTİK PERŞEMBE. ABD'DE ÇEKİRDEK ENFLASYON ARTIŞI EYLÜLDE DE SÜRERSE, FED DAHA FAZLA FAİZ ARTIRIR

Cahit UYANIK

ABD'de Eylül-2022 TÜFE rakamları 13 Ekim 2022-perşembe günü açıklanacak. Beklenti, manşet enflasyonda bir gerileme yaşanması (yüzde 8,3'ten yüzde 8,1'e), ancak gıda+enerji fiyatlarının dışlandığı çekirdek enflasyonun yüzde 6,3'ten yüzde 6,5'e çıkması yönünde yoğunlaşıyor.

Bu tablo manşet enflasyondaki düşüşün geçici olabileceğini; çekirdek enflasyondaki artış sebebiyle, manşet enflasyonun önümüzdeki aylarda yükselişe geçebileceğini veya düşmeyeceğini gösteriyor. 'Kritik perşembe'de bu tablo resmen oluşursa, enflasyonu kontrol altına alabilmek adına FED'in Kasım ayı başındaki toplantısında 0,75 puanlık faiz artışı yapacağına kesin gözüyle bakılıyor.

ABD'de faiz artışlarının sürdürülerek Aralık ayında yüzde 4,5 düzeyine çıkılacağı, Türkiye'de de faiz indirimlerine devam edilerek aynı ay yüzde 9'a inileceği varsayımıyla, iki ülke politika faizleri 3 ay sonra tek hanede buluşmuş olacak. Bu sebeple Aralık ayında Türkiye'de özellikle kur cephesinde yaşanabilecek gelişmeler hayli önemli olacak. Gözler, Aralık ayında da döviz kurlarına çevrilecek. Hükümet, enflasyonu kontrol altında tutabilmek için; 'dalgalı kur' yerine, 'yönetilen dalgalı kur' politikasında ısrar ederek döviz fiyatlarını enflasyonun gerisinde tutuyor. Böylece enflasyonda nisbi bir kontrol sağlarken, KKM'lerin bütçeye ve Merkez Bankasına parasal yükünü azaltıyor. Ancak düşük kur politikası; ithalatı cazip hale getirerek cari açık ve dış ticaret açığını kontrolden çıkılma noktasına getirmek üzere...

3 Ekim 2022 Pazartesi

BU 2 VERİ TL İÇİN ÖNEMLİ. TÜRKİYE'DE EYLÜL ENFLASYONU YÜZDE 4'Ü, ABD'DE TARIM DIŞI İSTİHDAM (TDİ) 250 BİNİ GEÇERSE DOLAR GÜÇLENİR

Cahit UYANIK

Bu hafta içte ve dışta açıklanacak iki veri TL'nin değeri açısından önemli olacak: Türkiye'de eylül ayı enflasyon verisi ve ABD'de eylül ayı tarım dışı istihdam (TDİ) rakamları...

Enflasyonun eylül ayında yüzde 3'ü geçeceği genel bir beklenti. Merkez Bankası Piyasa Katılımcıları Anketinde yüzde 2,98; AA Finans'ın anketinde yüzde 3,53 (Yıllık enflasyon yüzde 84,3), Bloomberg HT Anketinde yüzde 3,6 (Yıllık enflasyon yüzde 84,5) artış bekleniyor. Bu görüntüye aykırı tek gösterge rakam ise İTO Ücretliler Geçinme Endeksinin eylülde yüzde 6,06 artması... İTO'nun tüketici fiyat artışı göstergesi olarak da kullandığı bu endeksteki 9 aylık artış yüzde 72,9, yıllık artış ise yüzde 107,4 oldu ve son 24 yılın rekorunu kırdı.

Nisbeten ılımlı bir artışın görüldüğü ağustostan sonra enflasyon beklentilerinde eylüldeki bu ani yükselişin sebebi, elektrik ve doğal gaz fiyatlarına 1 Eylül 2022'de yapılan yüklü zamlar... Son tarife düzenlemeleri ile elektriğe ve doğal gaza konutlarda yüzde 20 zam gelmişti. Diğer abone gruplarındaki zamlar ise yüzde 51'e kadar yükselmişti. Bu zamların TÜFE'yi 0,8 puan doğrudan artıracağı, dolaylı etkiyle elektrik ve doğal gaz zammının eylül ayı enflasyonunu 2-2,5 puan kadar yukarı taşıyacağı hesaplanıyor. (Elektrik fiyatlarının TÜFE içindeki ağırlığı yüzde 2,33, doğal gaz fiyatlarının ağırlığı ise yüzde 1,55'tir).
Bu sebeple TÜİK'in 03 Ekim 2022-pazartesi sabahı açıklayacağı rakamın tahminlere yakın gelmesi bekleniyor. Eğer açıklanacak artış rakamı yüzde 4'ün üzerinde olursa, bu dolar/tl kurunu da yükseltecek yeni bir etken olacaktır. Bu hafta TL'nin değerini etkileyecek ikinci önemli veri ise ABD TDİ olacak. 07 Ekim 2022 tarihinde açıklanacak TDİ'de beklenti 250 bin kişilik artış olması yönünde... Bu artış, Ağustosta 315 bin olarak gerçekleşen TDİ rakamının düşüşe geçtiği yönünde bir beklentiyi yansıtıyor.

27 Eylül 2022 Salı

DÜNYA BANKERLERİNİN KURDUĞU VE TÜRKİYE'YE ILIMLI YAKLAŞAN ULUSLARARASI FİNANS ENSTİTÜSÜ (IIF) BİLE DOLAR KURU TAHMİNİNİ ARTIRDI

Cahit UYANIK

Önemli yabancı finans kurum ve kuruluşları, dolar kurunun yıl sonunda ulaşabileceği düzey hakkındaki tahminlerini yükseltmeye devam ediyor. Bunlardan en sonuncusu Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) oldu. IIF Baş Ekonomisti Robin Brooks, bugün attığı bir tivitle cari açıktaki artış eğilimi sebebiyle, halen 16,5 TL düzeyindeki yıl sonu dolar kuru tahminini 21 TL'ye çıkardıklarını duyurdu. IIF bu yıl mart ayında da, 9,5 TL düzeyinde bulunan yıl sonu dolar kuru tahminini 16,5 TL'ye yükseltmişti. Böylece Türkiye ekonomisine yönelik ılımlı ve muhafazakar tahminleri ile bilinen IIF bile, son 6 ayda dolar kuru tahminini 9,5 TL'den 21 TL'ye çıkararak yüzde 133 artırmış oldu.

IIF nedir ve Türkiye'yi neden yakından izliyor?

IIF nedir ve neden Türkiye ekonomisine yönelik tahminleri daha ılımlı? "Dünya bankerlerinin kurduğu birlik" olarak da tanınan IIF, küresel çapta finans ve ticaret şirketleriyle, bazı kurum ve kuruluşları bünyesinde barındıran bir tür meslek kuruluşu. 1983 yılında, ülkelerin borçlarını ödeyemeyerek temerrüte düştüğünü ilan ettiği 'Latin Amerika Borç Krizi' sırasında 38 önemli uluslararası banka tarafından kurulan IIF, gelişmekte olan ülkelerdeki finans sektörlerini ve dolayısıyla ekonomilerini yakından izliyor.

Zaman içinde 70'den fazla ülkeden 450'ye yakın üyeye oluşan IIF, Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalardan çeşitli kurumları da üyeliğe kabul etti. Halen Türkiye'den aralarında bankalar, Türkiye Varlık Fonu ve bazı holdinglerin bulunduğu 17 üyesi olan IIF, yaptığı ekonomik ve finansal tahminlerde ılımlı bir havaya sahip. IIF bu ılımlı davranışıyla; 17 Türk kuruluşundan topladığı aidatların yanı sıra, Türkiye'ye borç veren finansal kurumların faiz ve ana paralarını sorunsuz şekilde tahsil etmek için takınmak zorunda oldukları daha olumlu bakış açısını da temsil ediyor.

23 Eylül 2022 Cuma

FAİZDE HEDEF YÜZDE 9. MB SANAYİ ÜRETİM AZALIŞINI BAHANE EDİP 'EKONOMİYE DESTEK İÇİN' FAİZİ YÜZDE 12'YE İNDİRDİ

Cahit UYANIK

TCMB beklendiği gibi (Ağustosta başlattığı faiz indirme davranışını sürdürerek) Eylül-2022'de 1 haftalık repo ihale faizini (politika faizi) 1 puan indirdi ve yüzde 12'ye getirdi. TCMB'nin yayınladığı karar metninde; jeopolitik risklerde artış, küresel enflasyon ve faizdeki yükseliş, dış pazarlardaki zayıflamanın sonucu olarak ekonominin öncü göstergelerinde gerileme görüldüğü belirtilerek, ekonomik büyümeyi desteklemek adına faiz indirimine gidildiği savunuldu.

TCMB'nin bahsettiği öncü gösterge, daha önce vurguladığımız gibi sanayi üretim endeksindeki (SÜE) Temmuz ayında yaşanan (Biraz da uzun Kurban Bayramı tatilinin etkisiyle) güçlü gerilemeydi. Aceleci TCMB, bu önemli göstergenin Ağustos ayında da bozulmaya devam edeceğini düşünüyor olmalı ki, faiz indirimini gerçekleştirdi.

TCMB'nin kararında yıl sonu enflasyon hedeflerine net bir atıfta bulunulmadı. Bu konuda belki, 5 iş günü sonra açıklanacak tutanak özetlerinde bir ayrıntı yakalanabilir. Ancak TCMB'nin son piyasa katılımcıları anketinde (PKA) yer alan yıl sonu enflasyonundaki 3 puanlık düşüşü de dikkate aldığını düşünüyorum. PKA'daki bu düşüş eğilimi ile ekonomideki yavaşlama emarelerinin önümüzdeki aylarda da sürebileceği varsayımıyla, TCMB'nin faiz indirimlerine devam ederek Aralık ayında yüksek tek hane yani yüzde 9 faize gelebileceğini tahmin ediyorum.

21 Eylül 2022 Çarşamba

MB YARIN KENDİ FAİZİNİ; FED, RUSYA'NIN SERTLEŞMESİ VE SANAYİ ÜRETİMİNDEKİ DÜŞÜŞE BAKARAK BELİRLER

Cahit UYANIK

TCMB yarın açıklayacağı kritik faiz kararını hangi unsurlara bakarak belirleyebilir? Bence burada 3 önemli etken ön plana çıkıyor:

1) RUSYA'NIN UKRAYNA İLE SAVAŞTA SONBAHARDA DAHA SERTLEŞMESİ, JEOPOLİTİK RİSKLERİ VE KÜRESEL FAİZLERİ ARTIRIR: Rusya bugün aldığı kararla kısmi seferberlik ilan ederek 300 bin sivili silah altına alacağını duyurdu. Bu, neredeyse orta büyüklükteki bir ülkenin ordusu kadar asker sayısına denk geliyor. Karar, Rusya'nın sonbaharda savaşı genişletmesi ve sertleştirmesi demek... Bu, jeopolitik risklerin iyice yükselmesi ve savaşın yayılma ihtimalini artırıyor. Böylesi bir savaş ortamında küresel faizler artarken faiz indirme kararı vermek, TCMB için biraz zor olabilir.
2) FED'İN BUGÜNKÜ 0,75 VEYA 1 PUANLIK FAİZ ARTIŞ KARARI, TCMB'Yİ ETKİLEYEBİLİR: FED'in 0,75 puan faiz artırması sonrası, Türkiye'nin faiziyle kıyaslandığında aradaki makas iyice açılacak. Normal bir faiz politikası izlense Türkiye'nin buna (enflasyonu düşük olsa bile) 0,75 puan faiz artışıyla cevap vermesi gerekirdi. Ancak tam tersi yapılıp faiz indirimi ile cevap verilirse, döviz hareketleri açısından hayli zorlanabiliriz. Bu hareket Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü de zayıflatır. Merkez Bankasının faiz indirdikten sonra, rekabet gücü endişesiyle döviz kurunun ipini gevşetmesi ihtimali de bulunuyor ki, buna imkanı var. Çünkü TL son aylarda bir miktar değerlenmişti.

TCMB, FED'in yapacağı artırımın olumsuz etkilerini dikkate alarak bu ay pas geçmeyi de düşünebilir. Ancak TCMB'nin faiz kararlarında FED'i dikkate alıp almadığını bilemiyoruz, elimizde veri yok. Çünkü TCMB PPK karar tutanaklarının tamamı, (çoğu ciddi merkez bankasının aksine) kamuoyuna açıklanmıyor. Bunun yerine karardan 5 iş günü sonra tutanaklar özetlenerek duyuruluyor ki buraya bakarak; kararda FED veya ECB gibi küresel merkez bankası kararlarının etkili olup olmadığını anlayamıyoruz.

19 Eylül 2022 Pazartesi

MB 1 PUAN İNDİRME HAVASINDA; BU YAPILIRSA FED'İN 0,75 PUAN FAİZ ARTIŞIYLA BİRLEŞİP EKONOMİYİ ZORLAR

Cahit UYANIK

Bu hafta dünya çapında 25 merkez bankası faiz kararını açıklayacak. Bunlardan TCMB ve FED faiz kararları, Türkiye ekonomisini yakından ve doğrudan ilgilendiriyor. TCMB, faiz kararını FED'den 1 gün sonra, 22 Eylül 2022 perşembe günü ilan edecek. TCMB, (geçen ay beklenmedik şekilde yaptığı gibi) faizleri 1 puan daha indirme arayışında ve havasında... Çünkü TCMB'nin her ay yayınladığı Piyasa Katılımcıları Anketinde (PKA) cari yıl sonu enflasyon beklentisi (TÜFE) ağustosta yüzde 70,6 iken, bu ay 3 puan kadar düşerek yüzde 67,73'e indi. Benzer şekilde 12 ay sonrası TÜFE beklentisi de yüzde 41,99'dan yüzde 36,74'e düştü. İşte beklentilerde yaşanan bu gerilemenin, TCMB'ye "faiz indirimine devam edelim" gerekçesi yaratabileceğini düşünüyorum.

Bu yazıyı podcast olarak Spotify'da dinleyebilirsin

Ancak TCMB'nin bu ay PKA'ya katılan kurum ve uzmanların bir bölümünü değiştirmesi ve katılan kişi ve kurum sayısının 40'a kadar azalması kuşkuları beraberinde getirdi. Piyasalarda TCMB'nin daha yüksek enflasyon tahminleri yapan kişi ve kurumları, daha düşük tahminler yapanlarla değiştirdiğine dair bir endişe oluştu. TCMB'nin bu konuda geniş bir açıklama yapmaması kuşkuları iyice besledi. TCMB'nin bu konuda bir açıklama yapması yerinde olacaktır. FED ise Eylül-2022 faiz kararını 21 Eylül 2022-çarşamba günü açıklayacak. FED'in 0,75 puanlık faiz artışına gittiği Temmuz ayındaki son toplantısının ardından (Faizler yüzde 2,25-2,50 aralığına yükseltilmişti) Başkan Powell, resesyon korkularıyla "Bundan sonra faiz artışlarını yavaşlatmaları gerekebileceğini" söylemişti. Piyasalar da Eylül, Kasım ve Aralık toplantılarını düşünerek en fazla 1,5 puanlık artışla yıl sonunda faizlerin yüzde 4'e yükselebileceğini hesaplamışlardı. Eylül ayı için beklenti ise 0,50 artış oranında oluşmuştu. Ancak Powell'ın Jackson Hole ve Cato Enstitüsü konuşmalarındaki sert tavrı ve şahinleşmesi, Eylül ayı toplantısında 0,50 artış ihtimalini tamamen ortadan kaldırarak 0,75 hatta 1 puan artış (jumbo faiz artışı) tahminlerine kapı açtı.

11 Ağustos 2022 Perşembe

FED FAİZİ 75 DEĞİL 50 BAZ PUAN ARTIRACAK AMA TÜRKİYE'DE DOLARA TALEP SÜRÜYOR. 300 ALTI CDS İÇİN NE YAPILMALI?

Cahit UYANIK

ABD'de yıllık yüzde 8,5 olarak açıklanan Temmuz-2022 ayına ilişkin TÜFE verisinin, beklentiden 0,2 puan düşük gelmesiyle borsalarda ve kripto paralarda ani ve hızlı yükselişler görüldü. Piyasalar bu gelişmeyi, FED'in 20-21 Eylül 2022 tarihindeki toplantısında 75 değil 50 baz puan faiz artışı yapacağı şeklinde yorumladı. Oysa bu bence erken bir yorumdu.

FED Başkanı Powell geçen ay düzenlediği basın toplantısında Eylül'e kadar 2'si enflasyon 2'si istihdam olmak üzere 4 veri daha açıklanacağını ve kararlarını buna göre vereceklerini söylemişti. Geçen hafta cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam (TDİ) verisi beklenenden oldukça yüksek geldi ve negatif yorumlandı. Bugün enflasyon verisi ise pozitif geldi. Önümüzde Eylül ayı başında açıklanacak yeni TDİ ve enflasyon verileri var ki bunların ne olacağı bilinmiyor. Yani sevinmek ve 0,50 puan faiz artışı tahmini yapmak için erken.

30 Aralık 2021 Perşembe

FED'İN SAHİBİ KİM? 5 AİLE Mİ, BANKALAR MI?

Federal Rezerv'in (FED) sahibi kim?

Kimse, Federal Rezerv Sisteminin "sahibi" değildir.  Federal Rezerv, 1913 yılında Federal Rezerv Yasası ile ülkenin merkez bankası olarak hizmet etmek üzere kuruldu.  Washington DC'deki Guvernörler Kurulu, federal hükümetin bir kurumudur ve Kongreye rapor verir ve doğrudan Kongreye karşı sorumludur.

Federal Rezerv, yetkisini, 1913 yılında Federal Rezerv Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle Sistemi oluşturan Kongre'den almaktadır.  Bu merkez bankacılığı "sistemi"nin üç önemli özelliği vardır: (1) merkezi bir yönetim kurulu—Federal Rezerv Yönetim Kurulu;  (2) 12 Federal Rezerv Bankasından oluşan merkezi olmayan bir işletme yapısı;  ve (3) kamusal ve özel özelliklerin bir karışımı.

21 Kasım 2021 Pazar

TAPER TANTRUM (AZALTMA ASABİYETİ): ALIMLAR 15'ER MİLYAR DOLARLIK DİLİMLERLE AZALACAK

Taper tantrum: Azaltma asabiyeti. Kasım 21 itibarıyla 15 milyar dolarla başlıyor. Yani FED tahvil alımı azaltımına başlıyor. 

Bu rakam 15-15 arta arta gidecek. 30-45-60... Haziran 22'de azaltma asabiyeti sıfırlanmış olacak. FED'in faiz artırımına Temmuz-22'de başlaması bekleniyor.

(Bu yazı 03 Kasım 2021 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)

17 Kasım 2021 Çarşamba

DOLARIN BAŞIBOŞ BIRAKILMASI, JAPON YENİ, İTALYAN LİRETİ VE PİRUS ZAFERİ

"Acaba Japonya 114 yen olan dolar kurunu göstererek kendi ekonomisini değerlendiriyor mu? Acaba Japon ekonomisi yahu nasıl başarısız bir ekonomiyiz diyerek 114 lira olan Yen, Dolar kurunu değerlendiriyor mu?"

(AK Parti Grup Başkanvekili  Cahit Özkan)

Arkadaşlar bu lafın neresinden tutsan elinizde kalır. Dünyada düşük kur politikası uygulayarak, -ABD ve AB ekonomilerinin de açık desteği ile- başarılı olan iki örnek vardır. Japonya ve İtalya.

Japonya, İkinci Dünya Savaşı sonrasında bir tür ABD Mandası ile büyük bir sanayileşme çabası gösterip başarılı olmuştur. 1970'lerden itibaren dünyaya en yenilikçi ve en kaliteli Japon mallarını satmıştır. Bu satışlarda en büyük desteği ise düşük kuru olmuştur gerçekten... Yani Japon malları dış ülkeler için ucuz ve kaliteli olagelmiştir. İkinci Dünya Savaşı bittiğinde 1 dolar 350 yendi. Aradan geçen sürede Japon yeni dolara karşı 2/3 oranında değer kazanmıştır. Keşke bizim TL'miz de dolar karşısında aynı oranda değer kazansaydı. Üstelik 2005 yılında paramızdan 6 sıfır attık. Atmasaydık bugün kurumuz 1 dolar= 10 milyon 600 bin Tl olurdu; 10,6 Tl değil. Yani Türkiye ve Tl ile Japonya ve yeni karşılaştırmak abesle iştigaldir. Çünkü Japonlar paralarıyla mutludurlar. Hatta Japon yeni dünya finans piyasalarında altına eşit tutularak güvenli liman olarak bilinmektedir. Bizde ise parasını alan yabancılar son 2 yılda arkalarına bakmadan kaçmaktadır.

28 Mart 2021 Pazar

ABD EKONOMİSİNDEKİ KAKOFONİ VE TÜRKİYE'NİN YAPMASI GEREKENLER

 Cahit UYANIK

“Kakofoni”, Latince kökenli bir sözcük ve ‘ses uyumsuzluğu’ anlamına geliyor. İyi yönetilemeyen senfoni orkestralarında duyulan ve kulağı tırmalayan sesler için de kullanılıyor, her kafadan bir sesin çıktığı kalabalık toplantıları tanımlamakta da… Her ne olursa olsun, kakofoni ancak iyi bir koordinasyon ve moderasyon ile ortadan kalkabiliyor. 2021 yılının Şubat ayında oluşan ve birkaç ay daha sürebileceği düşünülen ‘ekonomik kakofoni’nin sona erip, kararlı bir dengenin sağlanması için kesinlikle koordinasyon ve moderasyon gerekiyor.

(Tıklayınız) IMF: COVID-19 SALGINININ DÜNYA EKONOMİSİNE MALİYETİ 9 TRİLYON DOLAR OLABİLİR

Ekonomik kakofoninin sebebinin geri planında ABD’de ‘Bidenomics’ politikalarının hızla ve kararlılıkla uygulanmaya başlaması yatıyor. 20 Ocak 2021 günü görevi devralan Joe Biden, daha görev süresinin 40’ıncı günü dolarken 1,9 trilyon dolarlık yeni ekonomik teşvik paketini Temsilciler Meclisinden geçirip Senato’ya gönderdi. Paketin bu yazı yayınlandığında kanunlaşmış olması bekleniyor. Oysa 2017 yılında görevi devralan Donald Trump, ekonomik vaatlerini uygulamaya başlamak için aylarca uğraşmış ve başarılı olamamıştı. Bu da Trump için “Topal Ördek gibi göreve başladı” yorumlarına sebep olmuştu.

(Tıklayınız) TAHMİNLER TUTMADI; ÇİN EKONOMİSİ COVID-19 SALGININDAN GÜÇLENEREK ÇIKIYOR

2021-Ocak ayında Washington’da yaşanan Kongre baskını şokunun atlatılmasında Biden’ın derin ve sakin siyasi tecrübesinin rolü büyük oldu. Biden, yaklaşık 1 ay süren ABD’nin varoluş koşulları ile ilgili tartışmaları serinkanlı biçimde izledi ve ardından Covid-19’un olumsuz etkileriyle mücadele açısından büyük önem taşıyan 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketi için siyasi süreci hızlandırdı. Biden’ın, tecrübeli ve birinci sınıf bir ekonomist olan Hazine Bakanı Janet Yellen ile birlikte yürüttüğü bu iyimser çalışma, Covid-19 aşı sürecinin ABD ve tüm dünyada hızlanmasıyla birleşince kakofonik sesler duyulmaya başlandı.

28 Şubat 2021 Pazar

KAPAK HABERİ / TAHMİNLER TUTMADI; ÇİN EKONOMİSİ COVID-19 SALGININDAN GÜÇLENEREK ÇIKIYOR

 

 Cahit UYANIK

Geçen yıl Aralık ayının ortasında New York Times gazetesinde yayınlanan geniş bir analiz, ABD-Çin ekonomik ilişkilerini yakından izleyenlerin gözünden kaçmadı. Çünkü geçen yılın ilk aylarında; Çin’de başlayan Covid-19 salgını ve aynı günlerde ABD-Çin arasında imzalanan Faz-1 Ticaret Anlaşması nedeniyle Çin ekonomisinin zayıflamaya başlayacağı ve ABD ekonomisinin bu gelişmelerden olumlu etkileneceği yönünde bazı düşünceler dile getirilmişti. Ancak bu tahminlerden 10-11 ay sonra New York Times muhabiri Ana Swanson imzasıyla yayınlanan araştırma-haber hiç de öyle demiyordu:

 “Çin ile ticaretin azaltılması 2020'de olacaktı, ancak Çin mallarına talep salgında uygulanan karantinada arttı. Çin'den yapılan ithalat, yılın bitmesine az bir zaman kala insanların evde olmasının da etkisiyle, Barbie oyuncak evleri ve bisiklet gibi tatil hediyelerinin yanı sıra Çin yapımı mobilya ve ev aletlerinin kapışılmasıyla artıyor. İthalattaki bu artış, koronavirüsün bir başka yan ürünüdür ve Amerikalılar tatillere, filmlere ve restoran yemeklerine harcadıkları parayı; home-ofisleri için yeni aydınlatma, bodrum spor salonları için egzersiz aletleri ve çocuklarını eğlendirmek için oyuncaklar gibi ev eşyalarına kanalize etmektedir.” 


(Tıklayınız) KÜRESEL ELİTLERİN FORUMU: DAVOS ZİRVESİ 50 YAŞINDA


Oysa bu analizin yayınlandığı New York Times’ın aynı sayfalarında bir yıl önce, yani 2019-Aralık ayında ABD-Çin Ticaret Anlaşmasının ilk fazının imzalanmak üzere olduğu belirtiliyordu. O dönemki başkan Donald Trump’ın bu anlaşmanın ABD ekonomisi açısından büyük bir başarı anlamına geldiğine dair sözlerine yer veriliyordu. Ancak bundan iki hafta sonra, 31 Aralık 2019 tarihinde Çin’in, Hubei eyaletine bağlı Wuhan kentinde kaynağı bilinmeyen gizemli bir solunum yolu rahatsızlığının ortaya çıktığını Dünya Sağlık Örgütü'ne resmen bildirmesiyle yepyeni bir döneme girildi. Bundan sonra yaşananları ise tekrar New York Times muhabiri Swanson’dan okuyalım:

 

30 Eylül 2020 Çarşamba

ÜLKELERİN 'TİCARİ VE EKONOMİK UZAY' YARIŞI İYİCE HIZLANDI

Cahit UYANIK

Belki iddialı bir cümle olacak ama; çok da uzak olmayan bir gelecekte üniversitelerde ‘uzay ekonomisi’, ‘uzay ticari işletmeciliği’, ‘uzay hukuku’ bölümleri açılırsa hiç şaşırmayın. Çünkü dünyada gelişmiş veya gelişmekte olan fark etmez; hemen hemen tüm ülkeler uzayı şimdiden ekonomik bir gerçeklik ve ticari rekabet alanı olarak belirleyip bir şeyler yapabilmek için harekete geçmiş durumda.

Peki bu noktaya nasıl gelindi? Soğuk Savaş döneminde, 1950’ler ile 1970’li yıllarda Doğu ve Batı bloklarına ait devletlerin (Başta Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri) rekabetine sahne olan uzay yarışı, daha sonraki yıllarda yavaşladı. Doğu Blokunun dağılma sürecinde uzay rekabetinin bir tarafı iyice aksarken; Batı Blokunda, özellikle Avrupa ülkelerinde uzaya uydu fırlatma hizmetlerinden para kazanılmaya başlandı. Böylece uzay, astronomik bilimsel araştırma ve mühendislik alanı çalışmalarının yanı sıra ‘ticari ve ekonomik’  boyut da kazanmaya başladı.