Gaziantep etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gaziantep etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2024 Çarşamba

BÜLENT ECEVİT 1956 YILINDA, GAZİANTEP'LE İLGİLİ 8 GÜNLÜK YAZI DİZİSİ YAZIP YAYINLAMIŞ

Cahit UYANIK 

Rahmetli Bülent Ecevit'i çok severim.

Ecevit, Türk milletini çok iyi tanıyan, yüreği onun iyiliği için çarpan

Nadir siyasetçilerden biriydi çünkü.

Ecevit öz olarak bir gazeteciydi. 

Ülkesini, milletini iyi tanımasında mesleğinin büyük rolü vardı.


Bu cümlem öyle basmakalıp bir cümle değil.

Ecevit, 31 yaşında genç bir gazeteci iken...

1956 yılında Gaziantep'e gelmiş ve 5 gün kalmış.

Bu seyahatindeki izlenimlerini Ulus gazetesinde 

8 günlük bir yazı dizisi olarak yayınlamış. 

Bu yazı dizisini 1-2 gün içinde blogumda sizlerle paylaşacağım.

(Tıklayınız) 1956 YILINDA BÜLENT ECEVİT'İN KALEMİNDEN: GAZİANTEP-1 / GEREKLİ ADAMLAR ŞEHRİ

13 Eylül 2023 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ZEUGMA'NIN KEŞFİ, GAZİANTEP EKONOMİSİNİ NASIL DEĞİŞTİRDİ?

Başkentten Yansımalar/

ANTEPLİ'NİN İŞİ ZEUGMA'YA KALMIŞ

Cahit UYANIK

Şimdilerde şehrin göbeğinde kalan Gaziantep Arkeoloji Müzesinde Zeugma'dan çıkarılan muhteşem mozaikler sergilenmeye başlanmış. Müzenin karşısındaki eski Antep Evleriyle dolu mahalle ise yavaş yavaş turistik lokantalara mekan olmaya başlamış. Lokantaların menüsü ise belli: Kebap ve lahmacun. Antep'e özgü beyaz taşla yapılmış eski evler, turizmde para olduğunu gören girişimcilerin cebinden birer-ikişer restore ediliyor. Hepsi betonarme ustasına dönüşmek üzere olan taş ustaları, yeniden rağbet görmekten mutlu.

Zeugma'nın getirdiği rüzgarla sayıları giderek artan turistler, ortasında küçük bir havuz bulunan ve 'hayat' denilen eski Antep Evlerinin bahçelerinde nar, incir ve dut ağaçlarının gölgesinde ayranlarını yudumlayarak koyun etinden yapılmış nefis kebapları midelerine indiriyorlar. Müzenin etrafında turizm acentaları pıtırak gibi çoğalmış. Orada burada, üzerinde çeşitli yabancı dillerde yazılar bulunan turist otobüsleri park etmiş. 

28 Ekim 2018 Pazar

26 YIL ÖNCESİNDEN BİR HABER-ANALİZ; "TÜRKİYE'DEKİ JAPONYA: GAZİANTEP"


Yıl 1992. ANAP'ın uzun süren iktidarı bitmiş, DYP-SHP Hükümeti kurulmuştu. Sanayileşmeyi ülke geneline yaymak isteyen Hükümet, Devlet Planlama Teşkilatına (DPT) bir çalışma yaptırdı. Bu çalışmadan Gaziantep ve Denizli, tüm Türkiye'ye örnek olacak iki kent olarak tespit edildi. O sıralarda Ekonomik Panorama Dergisinde çalışıyordum. Bu iki kente gidilip haber-analiz yazılmasına karar verildi. Neden bu iki kent seçilmişti DPT tarafından..? Neden onlar sanayileşmişti de, diğer kentler yerinde saymıştı? Araştıracaktık yerinde... Şans bu ya Ankara Bürosu muhabirleri; Bendeniz Gaziantepli Gaziantep'e, Çiğdem Toker Denizlili Denizli'ye gittik. Ve o yıllarda ulusal basında pek sesi duyulmayan bu iki sanayi kentini okuyucuların dikkatine sunduk. İşte bu yazı; Gaziantep'le ilgili 1992 yılında yani 26 yıl önce kaleme aldığım haber-analizdir. 

Cahit UYANIK

Hemaks Makina, yurt dışından 2 milyar liraya ithal edilen halı tezgahlarının aynısını, kendi olanakları ile üretiyor ve piyasada 200-250 milyon liradan satıyor. Hemaks'ın kurucusu Emin Helvacıkara, "Helikopteri getirsinler, önce bir dağıtayım; sonra aynısını yaparım" diyor.

Özçelik Pres, Maraton yolcu otobüslerinin kapı kollarını kendi imkanlarıyla üretiyor ve ithal fiyatından daha ucuza piyasaya satıyor. Torna ustası Mustafa Diri, beş yıllık bir uğraş sonunda, halılara desen veren jakar makinasını kendi imkanlarıyla üretmeyi başarmış. Artık halı tezgahı piyasasına ithal jakar makinaları giremiyor.

Yine torna ustası Ekrem Kayalı, başta Chevrolet İmpala olmak üzere, bazı eski Amerikan otomobillerinin lastik sübaplarını yapıp Amerika'ya ihraç ediyor. Çünkü bu tip otomobillerin yedek parçaları, artık kendi ülkesinde bile üretilmiyor. Mitaş A.Ş, MKE için G-3 piyade tüfeği kasaturaları ve roket kanatları üretiyor.


Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. "Taklitçiliğin Japonya'yı aratmayacak kadar geliştiği bu yer neresiymiş?" diye sorarsanız cevap: Gaziantep. Gaziantep Ticaret Odası Başkanı (GTO) Mehmet Aslan, "Hollandalılar, tekstil fuarlarında makinalara Antepli torna ustalarını yaklaştırmıyorlar. Çünkü bizim ustalar makinadaki yeniliği hemen anlıyor ve taklitlerini yapıyorlar. Türkiye önceden, çok döviz yatırıyordu bu halı tezgahlarına... Şimdi İran'a, Suriye'ye, Irak'a ihraç ediyor" şeklinde konuşuyor.

Japon uzmanlarca hazırlanan GAP Master Planında bile övgüyle söz edilen Anteplinin bu taklit becerisi, hep kişisel çabalara dayanıyor. Devletçe iyi yönlendirilmesi ve teşvik edilmesi durumunda, alınabilecek sonuçlar ise iyice araştırılması gereken bir başka konu...

(Tıklayınız) TATLI UYKU, ANTEP BAKLAVASINA FEDA OLSUN

14 Aralık 2017 Perşembe

REKABET KURULU, SANKO'NUN YENİ FABRİKASINA MÜDAHALE ETMEYECEK

Cahit UYANIK

Rekabet Kurulu (RK), Sanko'nun Gaziantep'e çok yakın olan Kahramanmaraş'ta 250 milyon dolarlık yatırımla büyük bir çimento fabrikası  kurmasına "rekabeti bozabilir" gerekçesiyle müdahale etmeyeceğini bildirdi. 

Kurul yetkilileri "Biz birleşme ve satın alma yoluyla hakim durum oluşturulmasına izin vermeyiz. Sanko'nun Adıyaman'ı satın alma girişimi bu kapsama giriyordu ve buna izin vermedik. Ama bir şirketin kendi iç kararıyla yeni yatırım yapmasına karışmamız ise zaten yasal olarak mümkün değil. Sanko'nun yeni fabrikası, kendi iç kararına dayanıyor. Türkiye'de buna benzer örnekler daha önce de yaşandı" dediler.

4 Haziran 2015 Perşembe

G-20, “GAZİANTEP-20” OLAMAZ MIYDI?

Gaziantep, üretim ile pazarlama süreçlerindeki bu başarısını ve becerisini, artık “Gaziantep-20” ruhundaki uluslararası çaptaki önemli toplantılara ev sahipliği yaparak gösterebilmeli... 

Cahit UYANIK

Türkiye, 2015 yılının G-20 dönem başkanı. Yıl boyunca Türkiye’nin değişik kentlerinde G-20 ile ilgili değişik konuları içeren toplantılar yapılacak. Bunların bazıları düzenlenmeye başlandı bile… Toplantılar İstanbul, İzmir ve Ankara’da yoğunlaşıyor. G-20’nin zirve toplantısı ise Kasım ayı içinde Antalya’da gerçekleştirilecek.

“Bunun Gaziantep olarak bizimle ne ilgisi var?” diyebilirsiniz. G-20’nin resmi açık adı Group of 20… Bir an durup düşünelim: Gaziantep, baş harfin aynı olmasının da desteğini yanına alarak, G-20’nin toplantılar dizisinin birine “Gaziantep-20” adıyla ev sahipliği yapamaz mıydı? 

11 Nisan 2015 Cumartesi

12 YIL ÖNCE SORULMUŞ BİR SORU: GAZİANTEP MARKA OLABİLİR Mİ?


Cahit UYANIK


Doğu'nun Paris'i Gaziantep'te moraller yavaş yavaş düzelmeye başlamış. 2001'in zorlu yaz aylarında ekonomik krizin hararet derecesinin tıpkı hava sıcaklığı gibi 40 dereceyi geçtiği günlerde Gaziantep, adeta dayak yemiş gibiydi. İşyerleri kapalı, işsizlik sokaklara kadar taşmış, endişe, gelecek korkusu, moralsizlik ve boşluk duygusu her yanı kaplamıştı. 2003 yaz aylarına girerken Gaziantep, eski ritmi ve temposuna çok yaklaşmış, Kısaca "Çalışmak istersen, iş bulabilirsin ve aç kalmazsın" diye özetlenebilecek çalışkan kent felsefesi yeniden hissedilmeye başlanmış. 

Gaziantepli sanayiciler 2001 krizinden "risk yönetimi"nin önemini kavrayarak çıkmışlar. Dalgalı kurla gelen yeni sistemin hem risk hem de avantajları barındırdığını anlamışlar. Dalgalı kurdan şikayet, 2001 yaz aylarındaki gibi değil. Ağırlıkla özkaynak kullanarak işlerini çevirmeye alışkın olan Gaziantepli işadamları, kur politikası deyince kulakları dikip dinliyorlar. İstedikleri ve aradıkları ise dalgalı kur politikasında istikrar. Gaziantepli işadamlarının duymak istemedikleri şey ise finansman riski. Açık bir anlatımla, bankacılar ve bankacılık sisteminin 2001 krizindeki kendi riskini sanayiciye yükleme çabası unutulmuş değiller. Benden naçizane bir tavsiye: Gaziantepli sanayicilerin yanına ciddi ve projeden anlayan bankacılar gitsin.

14 Ocak 2015 Çarşamba

TATLI UYKU, ANTEP BAKLAVASINA FEDA OLSUN


Cahit UYANIK

Coğrafi işaretle tescillenen ve uluslararası tescil alma konusunda önemli bir adım atan Antep baklavasının, Antepliler için anlamı çok daha yaşamsal. Antep'te baklava, mesleğin ustalarının sabaha karşı saat üçte "tatlı uykulardan uyanarak tatlı yapmaya gittiği" bir yaşayış ve üretim biçiminin öznesi. Müşterisine bu lezzet harikasını taze taze sunabilmek için sabahın erken saatlerinde tatlı uykular bölünüyor. O nedenledir ki, uykusunu bölemeyenden baklavacı olmaz. Uyanmak sırf ustaların işi değil tabii. Ustalar uyanır da çıraklar (şakirtler), kalfalar (halfeler) uyuyakalır mı? Sabahın üçünde, bütün dükkân tepsi tepsi baklava pişirmek için sabırla çalışmaya başlar. Baklavacı ustası olabilmek için ise uzun yılları art arda sıralamak gerekir. Bu unvana ulaşmak, o kadar kolay değil. Getir-götür işleri ile daha 11-12 yaşlarında başlayan bu serüven, yıllarca açılan yufkalarla devam eder. Yufkaya fıstık koymak, tepsiye yerleştirmek, tepsiye yerleştirilmiş malzemeyi kendi geometrisi içinde bir estetik barındıran baklava dilimi şeklinde kesmek, pişirme süresini hesap etmek ve şerbeti dökmek adeta saç ağartacak kadar uzun bir yaşam dilimini kapsar.