Cahit UYANIK
AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, Türkiye'den fırtına gibi esip geçti. Ziyaretin çok önemli olduğu ve AB içerisindeki Türkiye dostları açısından büyük bir kazanım sayıldığını kimse yadsıyamaz. Müzakerelerin başlayıp başlamayacağının belli olacağı 2004 yılının hemen başında AB'den bu kadar üst düzeyde bir ziyaret yapılması ve istenilenlerin çok açık ve net şekilde dile getirilmesi aslında büyük şans. Türkiye bunu çok iyi değerlendirmeli.
Türkiye geçmişten bu yana AB konusuna hep çekince ile yaklaştı. AB ile ilişkilerin ciddiye binmesi, Gümrük Birliğinden yüzümüzün akıyla çıkacağımızın anlaşılmasıyla yaşandı denilebilir. Ama hala AB konusunda kafamızın karışık olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle müzakere sürecinin getirip götüreceklerini doğru biçimde kestiremiyoruz. Tabii bunu yapabilmek için ayrıntılı araştırmalara ihtiyaç var.
Prodi'nin Türkiye ziyareti ile aynı günlerde AB konusundaki nadir yayınlara bir yenisi daha eklendi. Hacettepe Üniversitesinden Doç. Dr. Nurettin Bilici "Türkiye-AB İlişkileri' adlı bir kitap yayımladı. Kitap tarihsel perspektifin yanı sıra son yıllarda iyice hızlanan AB ile ilişkilerimizin güzel bir analizini de yapıyor. Kitap, Bilici'nin esas uzmanlık alanı olan Türkiye-AB vergi hukuku düzenlemelerinin ayrıntılı bir kıyaslaması ile devam ederek, müzakere sürecinde bu alanda karşılaşabileceklerimizi samimi bir şekilde önümüze koyuyor.