Cahit UYANIK
Türkiye, yaklaşık 1,5 yıldır çok yoğun
bir terör saldırısı altında. Süreç, 20 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa'nın
Suruç ilçesinde Irak Şam İslam Devletine (IŞİD) bağlı bir canlı bombanın
gerçekleştirdiği saldırı ile başladı ve peşinden PKK’nın saldırıları da buna
eklendi. Devam eden bu terör dalgası, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15
Temmuz 2016 tarihindeki kanlı darbe girişimi ile adeta gücünü artırarak tüm
Türkiye'yi sosyal, siyasal, hukuksal ve ekonomik açıdan çok olumsuz yönde
etkiledi. Bu dalganın önümüzdeki
yıllarda da etkisini devam ettireceği şimdiden görülebiliyor.
Jandarma Genel Komutanlığının bir çalışmasında;
terör eylemlerinin ortak özelliği “Bir ülkenin ekonomik, toplumsal, siyasal ve
anayasal yapılarını sarsmak ya da yıkmak amacıyla bilerek ve kasten yapılmış
olmalarıdır” şeklinde tanımlanıyor. Bu anlamda Türkiye’nin 1,5 yıldır yaşadığı
süreç, ileride “vak’a analizi” olarak ders kitaplarına, yüksek lisans veya
doktora tezlerine konu olabilecek özellikler
taşıyor. Ben de bu yazımda; terörün Türkiye’ye ekonomik faturasını geniş bir
yelpazede ve yenilikçi bir bakış açısıyla analiz etmeye çalışacağım.