29 Nisan 2020 Çarşamba

COVID-19, BİYOTEKNOLOJİK İLAÇ VE AŞILARIN YILDIZINI İYİCE PARLATTI

Cahit UYANIK

İlk kez Çin’in Wuhan kentinde 2019 yılının Aralık ayında ortaya çıkan ve 4 ay içinde tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını, önümüzdeki aylar ve yıllarda günlük hayatımızda köklü değişikliklere sebep olacak. COVID-19’daki tedavi ve bağışıklama arayışları ile birlikte, geçen yıl bu zamanlar pek bilmediğimiz ve önem vermediğimiz biyoteknoloji gibi konuları da daha dikkatli izlemeye başlayacağız. COVID-19, önümüzdeki dönemde ekonomideki Ar-Ge çalışmalarından biyoteknolojinin aldığı payı da artıracak, devletlerin sağlık sistemlerinde yeniden güç kazanması sonucunu doğurabilecek.

Neden bu cümleleri kurduğumuzu anlatabilmek için, işe biyoteknoloji kavramını tanımlamakla başlamak gerek. Kendisi de önemli bir biyoteknoloji yatırımcısı olan Türkiye’nin önde gelen ilaç üretici firmalarından Abdi İbrahim biyoteknolojiyi şöyle tanımlıyor:

“Biyoteknoloji, biyolojik sistem ve süreçleri kullanarak sorunlara çözüm bulunması ve yararlı ürünler üretilmesidir. Ürün ve teknolojik süreçlerde canlı sistem ve organizmaların ya da bunların türevlerinin kullanılması biyoteknolojinin esasıdır. Günümüzde biyoteknoloji, ilaçtan tarıma, hayvancılıktan tekstile, savunmadan enerjiye uzanan pek çok alanda giderek artan bir ağırlığa sahiptir. Biyoteknoloji, ilaç endüstrisinin insan sağlığının hizmetinde ilerlemesi için kilit öneme sahiptir. Bugünkü şartlarda bilinen yaklaşık 30 bin hastalıktan ancak 10 bininin tedavisi yapılabilmektedir. Hastalıklara karşı yeni ilaçların geliştirilmesinde biyoteknolojik yöntemler giderek kimyasal ve bitkisel formülasyonlardan daha etkili olmaktadır.

16 Nisan 2020 Perşembe

EKONOMİ FIKRALARI / KRAL, ÖRDEK AVINA ÇIKARSA....

Kralın biri ördek avındadır.
Av uşakları, çevredeki ördekleri ürkütüp, kralın önünden geçirtiyorlar.

Sonunda kral, önünden geçen bir ördeği nişan alıp ateş ediyor, maskarasına soruyor:
-Vurdum mu?
Maskara:
-Majesteleri, zavallı ördeğin hayatını bağışlamak alicenaplığında bulundular.

(Anonim)

(Tıklayınız) EKONOMİ FIKRALARI: PATLICAN DALKAVUĞU...

14 Nisan 2020 Salı

IMF, COVID-19'LA MÜCADELE İÇİN 2 ACİL FİNANSAL DESTEK AÇIKLADI: RFI VE RCF

Cahit UYANIK

IMF, COVID-19 salgınının ekonomik etkisiyle karşı karşıya olan üye ülkelere acil maddi yardım sağlıyor. IMF, bu amaçla Hızlı Finansman Aracı (RFI) ve Hızlı Kredi Tesisi (RCF) adı verilen ve daha önce de uygulanan iki finansal destek aracını daha güçlendirdi ve kullanım imkanlarını kolaylaştırarak kredi tutar limitlerini artırdı. Üye ülkeler de bu kredileri süratle kullanmaya başladı. 

RFI ve RCF; (stand-by'lardan farklı olarak) IMF kaynaklarının herhangi bir koşulsallık olmadan veya sınırlı düzeyde koşulsallığa bağlı olarak kullanabilmesine imkan tanıyor.  COVID-19 bağlamında;  olası bir başvuru durumunda Türkiye'nin Hızlı Finansman Aracı (RFI) programına daha uygun olduğu görülüyor. (RFI'yı 14 Nisan 2020 itibarıyla Arnavutluk, Kosova, Kuzey Makedonya, Kırgızistan, Gabon, Senegal kullandı.) 

Hazine ve Maliye Bakanlığının resmi verilerine göre Türkiye'nin IMF'deki kotası 4 milyar 658 milyon 600 bin SDR.  (26 Ocak 2016'dan önce Türkiye'nin IMF'deki kotası 1 milyar 455 milyon 800 bin SDR idi ve bu tarihten sonra 3 kattan fazla arttı. Türkiye böylece IMF'nin 20. büyük üyesi oldu).

TCMB'nin 14 Nisan 2020 tarihinde açıkladığı kurlara göre 1 SDR 1,37 dolar düzeyinde bulunuyor. Bu durumda Türkiye'nin IMF'deki kotası 6 milyar 383 milyon dolara denk geliyor. Hazine Eski Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez'in hesaplamasına göre Türkiye RFI'dan kotasının 1,5 katına kadar yani 9,5 milyar dolar krediyi, 3,8-5 yıl vade ve yıllık yüzde 1,5 faizle kullanabilecek. 

IMF BÖLGELERE GÖRE ACİL DURUM FİNANSMANI 

(09 NİSAN 2020)

1) HIZLI FİNANSMAN ARACI (RFI): 
Acil bir ödeme dengesi ihtiyacıyla karşılaşan tüm üye ülkeler için hızlı mali yardım sağlar. RFI, IMF’nin mali desteğini üye ülkelerin farklı ihtiyaçlarını karşılamak için daha esnek hale getirmek için daha geniş bir reformun parçası olarak oluşturuldu. RFI, IMF'nin önceki acil yardım politikasının yerini aldı ve çok çeşitli durumlarda kullanılabilir.

Acil ödemeler dengesi ihtiyaçları için hızlı destek: RFI, tam teşekküllü bir programa ihtiyaç duymadan, acil bir ödeme dengesi ihtiyacı ile karşı karşıya olan üye ülkelere hızlı ve düşük erişimli finansal yardım sağlar. Emtia fiyat şokları, doğal afetler, çatışma ve çatışma sonrası durumlar ve kırılganlıktan kaynaklanan acil durumlar da dahil olmak üzere çok çeşitli acil ihtiyaçların karşılanması için destek sağlayabilir. Geniş bir kapsama sahip tek, esnek bir mekanizma olan RFI, IMF'nin Acil Durum Doğal Afet Yardımı (ENDA) ve Acil Durum Çatışma Sonrası Yardım'ı (EPCA) kapsayan önceki politikasının yerini aldı.

11 Nisan 2020 Cumartesi

IMF'YE "YAPMAYACAĞIZ" DİYE SÖZ VERDİK; İTHALATI AZALTMAK İÇİN GÜNLERCE TARTIŞTIK

Niyet Mektubuna göre mümkün değil
İTHALATTA BOŞUNA TARTIŞMA

Cahit UYANIK

Yaklaşık 15 gündür gündemi meşgul eden ithalatı azaltıcı gümrük önlemleri tartışmasına Uluslararası Para Fonu (IMF)  da karıştı. IMF ile 1999 yıl sonunda imzalanan Niyet Mektubunun 63'üncü maddesinde Türkiye'nin ithalatı kısıtlayıcı hiç bir önlem almayacağı ve var olanları da artırmayacağına dair bu kuruma söz verdiği belirlendi. Türkiye'nin bu sözü IMF Kuruluş Sözleşmesinin 8'inci maddesi çerçevesinde verdiği öğrenildi. 

FF'nin edindiği bilgiye göre yaklaşık 15 gün önce koalisyonun MHP kanadı tarafından başlatılan ithalata bazı gümrük önlemleri getirilmesi yönündeki tartışma giderek büyüyünce, toplantı üzerine toplantı yapılmaya başlandı. Başlangıçta "İthalatı kısıtlayıcı önlemler alabiliriz" diyen ekonomi yönetiminin, ekonominin IMF gözetiminde bulunduğu dikkate alınarak bu çerçevede bazı değerlendirmeler sonrasında ağız değiştirdiği öğrenildi. Bürokratlar, IMF'nin ay sonunda başlayacak Üçüncü Gözden Geçirme ziyaretinde sorunun büyütülmemesi için, doğrudan önlemler alınması yerine "ithal malların tüketimine vergi konulması" gibi formüller üzerinde çalışmaya başladıkları bildirildi.

8 Nisan 2020 Çarşamba

TRUVA HAZİNELERİMİZİ ALMANLARDAN VE RUSLARDAN İSTİYORUZ


TRT2'de Truva Hazineleri belgeseline takıldım biraz...
Hürriyet'te mi hala bilmiyorum; tecrübeli arkeoloji muhabiri Ömer Erbil sunuyordu.
Senaryosunu da o yazmış.
Truva Hazinelerinin Alman hırsız arkeolog Schliemann tarafindan kazılma, çıkarılma, yurt dışına kaçırılması anlatılıyordu.
Son 30 senedir Truva kazısını yürüten hocamızın teni güneşte çalışmaktan simsiyahtı ve Schliemann'ın Truva'ya büyük zarar verdiğini, Hazineyi bulmak için her tarafı yıktığını anlatıyordu acı acı...
Kaçırma olayının ardından yıllar suren hukuk savaşı da anlatıldı bir başka hocamız tarafından... Ama Truva Hazineleri kendi toprağına getirilememiş tekrar...