Bankacılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bankacılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Nisan 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / DOKTOR FIKRASI GİBİ...

Cahit UYANIK 

Bankacılık sektörümüzün durumu, bir iyi bir de kötü haberi aynı anda veren doktor fıkralarına benzedi. BDDK Başkanı Engin Akçakoca'nın bahsettiği enflasyon muhasebesinin banka bilançolarında yaratacağı 'stok düzeltimi' etkisi aynı anda iki işe yaradı. 

Birinci olarak; 1970'ten sonra bilançoya giren sabit kıymetlerin gerçek değerlerinin eklenmesiyle banka sermaye yeterlilik rasyoları aldı başını gitti. 'Bankaların Bankası BIS'in yüzde 8'lik uluslararası sermaye yeterlilik rasyosu ne kelime... En mütevazı banka yüzde 20 sermaye rasyosu açıkladı. BIS'in yakında bizim gibi ülkeler için koyacağı yüzde 12'lik sermaye rasyosunu da solladık. Maşallah ki maşallah...

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / DÜYUN-İ UMUMİYE'YE DOLU DİZGİN

Cahit UYANIK 

Geçen Pazar akşamı IMF'den gelen geniş bir heyet Ankara Esenboğa Hava Limanına indiğinde herkesin kafasında şu soru vardı: Bize ilave destek verecekler ama karşılığında ne isteyecekler? Çok fazla kafa yormaya gerek kalmadı, Çarşamba sabahı herşey ayan-beyan ortaya çıktı. Devlet,  bankaların geçmişteki ve gelecekteki dış borçlarının hepsini garanti altına almıştı. 

Böylece 6 yıl önce tüm tasarrufları garanti altına alarak bankacılıktaki aksak rekabet koşullarını iyice altüst eden devlet, bu kararıyla sektörde yabancı egemenliğinin kapılarını ardına kadar açmış oldu. Artık Türk bankası imiş gibi görünen yabancı kontrolü ve tehditi altındaki bankalar dönemi açıldı. Nasreddin Hocanın deyimiyle parayı veren düdüğü çalacak; yani parayı veren yabancı banka, yerli bankaya istediği şartı dikte ettirebilecek.

Osmanlı'da da herşey böyle başlamıştı. Sarayın ve devletin önü alınamaz harcamaları, yabancı bankerlerden alınan küçük borçlarla kapatılmaya çalışılmıştı.  Ama bir borçlanma başka bir borçlanmayı getirmişti. Devlet, gün gelip o kadar acze düşmüştü ki, tamamen yabancıların kontrolündeki Genel Borçlar İdaresini (Düyun-i Umumiye) kabul etmek zorunda kalmıştı. Düyun-i Umumiye, 1800'lü yılların ikinci yarısında yaşanan ön-globalizm çağında, gözü doymaz dünya finans çevrelerinin politikalarının dikte ettirildiği bir yapılanmaydı.

21 Nisan 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / BÜYÜK LAF HASTALIĞI VE IMF

Cahit UYANIK 

Sonunda IMF ağzındaki baklayı çıkarttı. Haftalardır Ankara ekonomi kulislerinde tartışılan "Program bitince ne olacak?" sorusu da ilk ağızdan yanıtlanmış oldu. Türkiye Masası Şefi Moghadam, "Türkiye çok yüksek düzeyde IMF kaynağı kullandı. Program resmen bitse de, biz yine sizi sıkı takibe alacağız" deyiverdi. Böylece Kabinedeki ekonomiyle ilgili birçok bakana sorulduğunda önce uzun bir "Eveeettt"le başlayan, sonra da "Tabi IMF Türkiye'den gitmeli. Onlarla yeni bir program yapmak istemiyoruz" sözlerinin ne kadar yersiz, boş ve duygusal planda söylenmiş olduğu da anlaşılmış oldu. 

Peki IMF'nin bu tavrı nasıl yorumlanmalı? Basit bir bakış açısıyla bile 2003 yılı içinde 2004 yılı yüklü geri ödemelerini 2005'e erteleyen IMF'nin, zaten bu ülkeden ayağını çekmeyeceği anlaşılmalıydı. Verdiği borçların henüz üçte ikisini bile tahsil edememiş olan IMF'nin Türkiye'de daha yaptırmak istediği şeylerin bulunduğunu çoğumuz biliyorduk. 

16 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ZORUNLU BİR ANIMSATMA

Cahit UYANIK 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) üyeleri büyük ihtimalle bu hafta belli olacak. Herkes biliyor ama benden hatırlatması... BDDK üyelerini şöyle bir tablo bekliyor:

● Sektördeki bankaların sayısı 70'e dayanmış. Ama hepsini toplasan bir Batılı bankanın aktiflerinin yarısına ulaşamıyor. Yani sektör henüz dış rakipleriyle serbest rekabete hazır değil. 

● Bakanlar Kurulunca verilen bankacılık lisanslarının neredeyse 20-25 tanesi 'siyasi' içerikli. Yani iktidardaki şu veya bu partiyi, gizli-açık destekleyen bazı gruplar en uygun fırsatta lisansı kapmışlar. Türkiye'deki her işte olduğu gibi bankacılığa da siyaset bulaşmış.

● Yerli olsun yabancı olsun tüm uzmanlar, Türkiye'ye 40 ciddi bankanın yeteceğini düşünüyor. Bu analizler önümüzdeki dönemde sektörün bir şekilde birleşme veya tasfiye sağanağına tutulacağını gösteriyor. Bu görevi şu anda devlet üstlenmiş vaziyette. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesinde 3 banka bulunuyor. Eski deyimle 64'lük, yeni Bankalar Kanununa göre de 14'lük banka sayısının ise bir düzineyi geçtiği artık sır değil. 

15 Nisan 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ BASİT HESAP - KARIŞIK SONUÇ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de son 6-7 yıldır yaşananlar, basit gibi görünen hesapların aslında karışık sonuçlara hizmet ettiğini gösterdi. Ve ne yazık ki 'basit hesap - karışık sonuç' ikileminden medet umanların hepsi, devletin finansal zafiyetini kullandılar. Finansal zafiyet, bazen Meclis'ten geçmeyen yasa kisvesi altında bazen de özelleştirme kumpası şeklinde kendini gösterdi. Biraz bilmece gibi oldu ama son olaylardan bir örnek çıkarabiliriz.

Devlet yıllar önce tüm dünyaya özelleştirme yapabildiğini göstermek istiyordu. Aynı günlerde Hazine'de dağ gibi banka izin başvuruları yığılmıştı. Basit bir arz-talep projeksiyonu yapıldı. 2'si tabela bankası olmak üzere 4 banka satışa sunuldu. "Nasıl olsa müşterisi var" diye düşülünüyordu. Bu bankalardan en fazla tanınan Sümerbank'ı, hiç tanınmayan bir iş adamı alıverdi. Çünkü banka ihalesinin perde arkasında tehditler ve ihale cinlikleri yaşanıyordu. Devlet, "Ak para, kara para fark etmez" diyen yöneticilere emanet olduğu için, ihale prosedüründeki söylentilere kulak tıkadı. 

14 Nisan 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ PAY DEFTERİ MİYOPLUĞU VE ÖZELLEŞTİRME

Cahit UYANIK 

Yaklaşık iki haftadır yaşananlar gösterdi ki, yolsuzluk ve soygun içgüdüsü sırf kamuya ve kamu çalışanlarına ait değil. Özel sektörde ve bankalarda da mide bulandırıcı yolsuzluk ve usulsüzlük olayları dönebiliyor. Niyet kötü ise pay sahipleri defterinde ne yazdığı önemli değil. İnsanlar, kendi itibarlarını ayaklar altına almak adına, kendi mallarını soyabiliyorlar. Sütlerine teslim edilen paraları çuvala doldurup kaçabiliyorlar. 

Bu ortamda yıllardır baş tacı edilen ve memleketin tek çıkış noktası imiş gibi gösterilen özelleştirmenin de yıldızı giderek sönüyor. Devlet bu güne kadar ikisi faal, ikisi de tabela bankası olmak üzere 4 bankayı satarak özelleştirdi. Bu işten kazandığı para 300-400 milyon doları bulmaz. Bu bankaları satmak için harcadığı zaman ve nakiti de hesaba katarsanız, rakam daha aşağılara doğru inebilir.

13 Nisan 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ESAS FAİLLERİ BULMALIYIZ

Cahit UYANIK 

Türkiye, yine 'ateşten günler' yaşıyor. Ortadaki ateşin kime ve nereye kadar uzanacağını kestirmek mümkün değil. Geçmişten bu yana 'destur' denilmeden yanına yaklaşılmayan isimler, DGM kapılarında süklüm-püklüm bekleşiyorlar. Yakında cezaevleri de bir hayli şenlenecek. Belki genel affı, sırf bu kişilere ranza boşaltmak için yasalaştırmak gerekecek. 

Amma ve lakin bu tablo eksik. Yapılan bunca soygun ve talanın siyaset bağlantısı olmaması imkansız. Siyasetçilerin bu soygunlara bizzat katılması elbette beklenemez. Ancak siyasetçilerin, hele hele iktidar mevkisindeki siyasetçilerin bazı şeyleri yapmaları kadar yapmamaları da soygun ve talana neden olabiliyor.

BDDK Başkanı Zekeriya Temizel, 10 gün önce düzenlediği basın toplantısında gözlerden kaçan bir zaman aralığı verdi. Temizel, 1997-2000 tarihleri arasında bankalarda yaşananların yarattığı mali tahribatın faturasının tüm operasyon bittikten sonra ortaya konulabileceğini söyledi. Yani Temizel, ilk bakışta görülebilen 10 milyar dolarlık kaybın boyutlarının büyüyebileceğini ima etti. Temizel'in ölçüp biçerek konuşan bir isim olduğunu hepimiz biliyoruz. O zaman, verilen 1997-2000 tarih aralığı acaba neyi ifade etmektedir? 1997 yılından bu yana iş başına gelen tüm hükümetlerin görev mevkisindeki isimler, yaptıkları kadar yapmadıkları için de töhmet altında değil midir?

12 Nisan 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 4 AYDA 8 BANKA NASIL SATILACAK?

Cahit UYANIK 

Henüz 'Bismillah' dememiş olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) moralini bozmuş gibi olmayalım ama "4 ayda 8 banka nasıl satılacak?" sorusunu sormak zorundayım. Belki biraz kötümserim fakat IMF'ye verilen taahhüt gereği bu bankaların 31 Aralık 2000 tarihine kadar satılması pek mümkün değil. Bunun için çok çeşitli gerekçelerim var.

Herşeyden önce bu bankalara ilişkin satış stratejisi önerecek olan McKinsey adlı danışmanlık kuruluşu raporunu bitirmiş değil. Aslında bu konuda kamuoyundan saklanan şeyler var. Çünkü bu şirket, raporunu Ağustos başında teslim etti. Hatta TMSF, bir açıklama yaparak bu gelişmeyi doğruladı. Çünkü IMF'ye verilen Ek Niyet Mektubuna göre hükümet, 15 Ağustos'a kadar bu bankalar hakkında bir satış stratejisi belirlemek zorundaydı. Bu gelişme olmadı. 

Yapılan spekülasyonlara göre hükümet, McKinsey'in raporunu beğenmedi. Bunun üzerine McKinsey raporu değiştirmek üzere Ağustos sonuna kadar süre istedi. Bu gelişme Devlet Bakanı Recep Önal tarafından resmen açıklandı. Rapor tartışması sayesinde hükümet, 8 banka hakkındaki zorlu kararı çiçeği burnunda BDDK'ya ve onun saygıdeğer Başkanı Zekeriya Temizel'e bıraktı.

8 Nisan 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ DETERJANLI SU VE KARA PARA

Cahit UYANIK 

Kerameti yasa dışı para ve ilişkilerden menkul işadamı E. E. bir 4X4 jipin içinde kiralık katile soruyor: "Filanca adamı 2 değil 1,5 milyon dolara öldürsen olmaz mı?"... Sanki çarşı pazara çıkmış da satış fişi pazarlığı yapıyor! 

E. E.'nin İ. B.'ndan aldığı ve kasasına giren nakit kredi miktarı 50-60 milyon dolar civarında. Ama kiralık katile bu kredinin yüzde 4'ünü teklif edebiliyor. İ. B., E. Z.''i devraldıktan sonra 20 milyon dolara yakın ek yatırım yaptı. Sırf atık su arıtma tesisine 10 milyon dolar harcadı. 

Koskoca banka bunun için kırk gözle ağlarken, 1,5 milyon dolar yeni yetme işadamı tarafından nasıl kolayca ödenebiliyor? Türkiye daha 6-7 yıl önce 'Başbakana özel uçak alınsın mı alınmasın mı?' tartışması yaparken, 30-31 yaşındaki bir işadamı 3 özel uçak satın alabiliyor. Acaba E., sadece İ. B.'nı dolandırarak mı debdebeli bir yaşama sahip oldu? E., kara para ve kayıt dışı para trafiğinde önemli bir köşe taşı olduğu için bu şatafatlı yaşamı sürüyor olamaz mı?

6 Nisan 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 0,1 KENTRİLYONA RAMAK KALA...

Cahit UYANIK 

Türkiye için artık 'yolsuzluk' denilen kavramda rakam boyutu önemini tamamen yitirdi. Yolsuzluk faturası muhasebeci deyimiyle sadece 'hesaben' işliyor. Aaaa, şurada da yolsuzluk yapılmış. Aç defter-i kebirdeki yolsuzluk bölümünü... Yaz tahtaya, alma gelecek yüzyıla... Kaç lira olmuş şu yolsuzluklar? 50 katrilyon mu, 60 katrilyon mu? Biraz daha zorlarsak yolsuzluk faturasını 0,1 kentrilyona çıkaracağız vesselam... Darısı zirilyonların başına demeye korkuyorum. Vallahi billahi onu da başarırız biz çünkü...

Daha geçen Perşembe günü açıklanan İmar Bankası olayı ile ilgili çözümün faturası 6,5 milyar doları buluyordu. Buna TMSF'nin Hazine'den alacağı kağıtların işleyecek faizleri dahil değildi.  Bu olayın hemen ertesi günü ise geçmişte anlı-şanlı karlar açıklayan ancak daha sonra bünyesindeki banka Fon'a alınan bir başka şirketin İMKB'ye bildirdiği zarar 2,7 katrilyon lira yani yaklaşık 2 milyar dolardı. 

Kafaların sakinleşmesi açısından bir başka rakam daha vermek zorundayım. Türkiye, 1997 yılında 8 yıllık temel eğitime geçerken okulların yeni sisteme uyması için öngörülen yatırım 10 milyar dolar düzeyindeydi. Gelin görün ki henüz harcanabilen rakam 3 milyar dolar düzeyinde; 7 milyar dolar ise aranıyor. Alın İmar Bankasını vurun Etibank'a; çıksın size 8 yıllık temel eğitimin maliyeti... 

5 Nisan 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ GERÇEĞİN PABUCU VE IMF

Cahit UYANIK 

IMF Heyetinin bir Türkiye seferi daha geçen hafta ortasında başladı. IMF Heyetini izlemekle o kadar çok gazeteci ve televizyoncu görevlendirilmişti ki, Heyet Başkanı Martin Hardy buna çok şaşırdı. E tabi işin içine stand by söylentileri girince, ana haber bültenlerine malzeme arayan televizyoncular da Hazine'nin kapısına kamp kurdular. Ola ki Türkiye IMF ile böyle bir anlaşma imzaladı; o meş'um haber sunucusunun metalik sesini duyar gibi oluyorum: "Evet sevgili seyirciler. Türkiye ekonomisi seçime beş kala IMF'nin vesayetine sığındı. Acı var mı efendim acı..?"

Az önce kurduğum fantezi, televizyoncularla ilgili. Ama Hardy'e yoğun ilgiyi hayretle müşahede eden emektar ekonomi muhabirlerinin aralarında yapılan son espri ise şöyleydi: "Mister Hardy acaba 18 Nisan seçimlerine hangi partiden girecek? Seçim bölgesi olarak New York'u mu yoksa Washington'u mu seçecek?"

Ünlü bir söz var, sanırım Mark Twain söylemiş. Twain "Gerçek pabucunu giyene kadar, yalan dünya turu atar" diyor. Bu söz Türkiye-IMF ilişkilerine 'cuk' deyip oturuyor. Türkiye halen IMF ile Yakın İzleme Anlaşması çerçevesinde bir ilişki yürütüyor. Bu ilişkinin parasal boyutu yok. Çünkü bu anlaşma imzalanırken stand-by'ı gerektirecek koşullar ortada yoktu. Türkiye'de faizler yüzde 70'ler düzeyine düşmüş, Merkez Bankası döviz rezervi 25 milyar dolar sınırına yaklaşmıştı. MB, döviz fazlalılığının da başa bela olduğunu bildiği için, döviz devir yükümlülüklerini sıfırlamıştı. 

24 Mart 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KAPILANMAK VE YAPILANMAK

Cahit UYANIK 

Kavşak noktasına yaklaşıldığı anlaşıldıktan sonra AB tartışmaları iyice sertleşti. Çünkü AB en geç bu yıl sonuna kadar bize bir şeyler söyleyecek ve Türkiye'deki birçok gelişme buna göre belirlenecek. Bu ortamda yine ulusal problematiğimiz nüksetti. Konuları demeçler ve nutuk atarak tartışıyoruz. 1963'te açılmış bir vizyonu 39 yıl sonra tartışıp komik duruma düşüyoruz. Tartışmaların çoğu temelsiz ve 'dedim-dedi' ekseninde gelişiyor. Oysa Avrupalılar kendi kendimize değil onlarla tartışmamızı bekliyorlar.

Peki tüm siyasi partilerde AB konusunda genel bir konsensus oluşmuşken, AB karşıtlarının sesinin bu kadar gür çıkmasını neye bağlamalı? Elbette ki kafa karıştırma çabasına...Türkiye, AB konusunu bugüne kadar hep 'kapılanmak ve yapılanmak' olarak gördü. Tam üye olunca AB bütçesinden büyük fonlar koparılıp ekonomide ne kadar sorunlu alan varsa yeniden yapılandırılacaktı. 

Ancak Soğuk Savaş bittikten sonra AB üyesi olmak isteyenlerin sayısı artınca işler değişti. AB şimdilerde önümüzdeki yıl tam üyelik müzakeresine başlayacağı 10 ülkeyle 2010 yılını nasıl bulacağının hesaplarını yapıyor. Daha geçen hafta sonu yapılan İspanya'daki zirvede bu genişlemenin nasıl finanse edileceği ayrıntısıyla tartışıldı. Bir uzlaşmaya varıldığı da söylenemez. 

22 Mart 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ŞİKAYETÇİ AMA MUTLU

Cahit UYANIK 

Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sayın anlatıyor: "Çok uzak zaman değil, 1967'de Ziraat Bankasının bir taşra şubesini denetliyordum. Kayıtlar arasında (İki kutu mıh getirilip satıldı, parası kasaya konuldu; 60 tane çuval getirilip satıldı, parası kasaya konuldu) şeklinde belgeleri okumuştum. Ziraat Bankası mıh ve çuval satmaktan kurtuldu. Özel sektörümüz artık ticaret işlerini her tarafta yapabiliyor."

Sayın, bu hoş hatırasını dünkü TOBB-Halk Bankası Destek Kredisi imza töreninde anlattı. İmza töreni 2004 yılı Mart ayı başında Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu nahoş durumun yansıması açısından da hayli faydalı oldu. Düşünün aktif büyüklüğü 150 milyar doları aşmış olan ve kendisine 200 milyar doları hedef seçen bankalarımız, reel sektörün kendi kendisini kredilendirmesine aracılık edebiliyor! Üstelik herkes (Krizden çıktık, krizden çıktık) naraları atarken oluyor bu... Demek ki kriz koşulları yumuşadı ama krizden tam olarak çıkılamadı. Yoksa bankalarımız neden TOBB'un yarım milyar doları aştığı söylenen kaynaklarından istifade etmeye kalksın ki? Anlayacağınız 1967 koşulları ile 2004 koşullarını karşılaştırdığımızda şunu söylemek mümkün: Al birini vur ötekine...

7 Şubat 2024 Çarşamba

KOBİ'LER UYGUN KOŞULLU DIŞ KREDİLERİ KULLANMAYI ÖĞRENMEYE BAŞLADI

Cahit UYANIK

Türkiye'de küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) kavramı 1990'lı yılların başından bu yana konuşulup tartışılıyor. KOBİ'lerin Türkiye'nin üretimi ve istihdamı üzerinde çok olumlu etkileri var. Türkiye'deki KOBİ'lerin en büyük problemlerinden birisinin ise finansman imkanlarına erişimdeki güçlük olduğu biliniyor. KOBİ'leri desteklemek için Türkiye'de ayrı bir teşvik mekanizması mevcut. KOBİ'ler normal işletmelere göre daha elverişli koşullarda teşvik kredilerinden yararlanabiliyor. Ayrıca devlet, KOBİ'leri desteklemek için birçok uluslararası kuruluş ve yatırım bankasından uygun koşullu krediler alıyor. Bunları Türkiye'deki bazı ticari bankaların yardımı ve aracılığı ile KOBİ'lere kullandırıyor.

Hazine Müsteşarlığı, geçen yıl uluslararası kuruluşlar ve bankalardan sağlanan kredilerin ne oranda kullanıldığı, Türkiye'nin hangi bölgelerinin bu kredilerden daha çok istifade ettiği, kredilerin hangi sektörlerde yoğunlaştığını belirleyen bir 'KOBİ Kredileri İzleme Raporu' yayınlamıştı. Bu rapor 1999-2005 yılları arasındaki dönemi toplu olarak incelemişti. Hazine, geçtiğimiz günlerde ise 2006 yılına ilişkin kredi kullanımlarını özetleyen raporu yayımladı. Bu iki raporun karşılaştırılmasından çıkan sonuç ise şuydu: KOBİ'ler kendilerine Avrupa Yatırım Bankası (AYB), Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD), Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (AKKB), Japon Uluslararası İşbirliği Bankası (JBIC), Alman Kalkınma Bankası (KfW) gibi kuruluşlardan sağlanan dış kredi imkanlarını giderek daha çok kullanmayı öğreniyorlar.

1 Ocak 2024 Pazartesi

DEVLETİN BANKACILIKTAKİ ROLÜ DEĞİŞİYOR

Cahit UYANIK 

Türkiye'de bankacılık sektörünün kökenleri çok eski zamanlara kadar uzanıyor. Bankacılıktaki ilk adımlar, 19. Yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğunda Sanayi Devrimini yakalamak için başlatılan ekonomide modernleşme çabaları nedeniyle atıldı. Amaç, neredeyse tamamı mala dayalı biçimde dönen ekonomiye bir finans penceresi açmaktı. Ekonomi, ķatıksız biçimde bir 'tarım ekonomisi' olunca, bu kesimin finansmanı ön plana çıktı. Ziraat Bankası, bu ihtiyaçtan yola çıkılarak devlet tarafından kurulup geliştirildi. Bu banka hala yaşamını sürdürüyor.

Cumhuriyetin kurulmasından sonra bankacılık sektöründe devletin öncülüğü devam etti. Sümerbank, tarıma dayalı ekonominin sanayileşmesini sağlama misyonunu üstlendi. Ziraat Bankası doğrudan doğruya tarım sektörünü fonlarken, Sümerbank ise kurduğu fabrikalarla pamuğun işlenerek ipliğe ve konfeksiyona dönüştürülmesini sağlıyordu. Devlet, Osmanlı İmparatorluğu döneminde tarlalarda toplanıp yurt dışına satılan pamuğun, yabancı ülkelerde işlenerek onlarca kat fiyatla ithal edilmesini engellemek istiyordu. Ayrıca Türk ekonomisinin uluslararası ticarette karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu tarım sektörünü, sanayi ile ilişkilendirme yolundaki adımlar bu iki banka sayesinde atıldı. 

26 Aralık 2023 Salı

KREDİ KARTLARINA ÇEKİ-DÜZEN

Cahit UYANIK 

Günümüzde kredi kartları artık yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Hepimizin cüzdanlarında renk renk kredi kartları arz-ı endam ediyor. Kredi kartı, özellikle son 4-5 yıldır gündelik hayatımıza çok daha fazla girdi. "Neden böyle oldu?" sorusunun ise herkesin bilmediği ancak anlatıldığında kolayca anlaşılabilecek bir sebebi var.

Bankaların önce normal, daha sonra da taksitli alışverişe imkan veren kartları yoğun bir şekilde pazarlamasının sebebi, bankacılıktaki deyimiyle 'aktif-pasif uyumsuzluğu'ndan kaynaklanıyor. Bankalar müşterilerinden ancak 1 ile 3 ay vadelerde mevduat toplayabiliyor. Bu, bankanın bilançosunun pasif tarafıyla ilgili. Ancak banka topladığı mevduatı klasik yöntemlerle yani sanayici ve tüccar kredi müşterilerine pazarlayamıyor. Çünkü bu müşteri grubu, genelde 1-5 yıl arasında kredi vadesi talep ediyor. Bu da bilançonun aktif tarafındaki beklentiyi oluşturuyor. 

Ancak bankaların en fazla 3 ay vade ile topladığı mevduatı 1 yıl, 3 yıl vade ile ticari veya sınai kredi olarak kullandırması mantığa aykırı. Bu nedenle tıpkı mevduatın kısa vadeli yapısına benzeyen kredi kartı müşterilerine doğru yöneliyorlar. Çünkü kredi kartı müşterisi 1 ay sonra ödemesini yapmak zorunda. Bu da aktif-pasif uyumsuzluğunu ortadan kaldırıyor. Bankaların zaten kredi kartı düzenlemesi konusuna hep bir ağızdan karşı çıkmalarına rağmen; 12 hatta zaman zaman 24 ay vadeye kadar çıkan taksitli kredi kartları konusunda ayrı ayrı düşünmeleri de buradan kaynaklanıyor. Pasif yapısı yani özkaynağı güçlü bankalar, genelde uzun vadeli kredi kartı taksitlendirmesine gidebiliyor. Ancak pasif yapısı daha zayıf bankalar, az önce anlattığımız uyumsuzluk sorunu yine ortaya çıkacağı için uzun vadeli taksitlendirme istemiyor. 

15 Aralık 2023 Cuma

KARA PARA 3 AŞAMADA AKLANIR: YERLEŞTİRME, AYRIŞTIRMA, BÜTÜNLEŞTİRME

 

KARA PARA AKLAMANIN AŞAMALARI

Suç gelirinin aklanması genelde üç aşamadan oluşan bir süreç içinde gerçekleştirilmektedir. Bu aşamalar kirli bir çamaşırın makinede yıkanmasına benzetilerek açıklanmaya çalışılmıştır:

Birinci aşamada çamaşır makineye atılmakta – [Yerleştirme (Placement)]
İkinci aşamada çamaşır makinede yıkanmakta – [Ayrıştırma (Layering)]
Üçüncü aşamada ise temizlenmiş halde makineden çıkarılmaktadır [Bütünleştirme (Integration)].
Her aklama olayında bu aşamaların üçünün de ayrı ayrı gerçekleşmesi zorunlu değildir. Bazen bu aşamaların ikisi veya üçü tek işlemde gerçekleştirilebilir veya bazı aşamalar gerçekleştirilmeden suç gelirinin aklanması tamamlanabilir. Bu durum para aklanacak ülkeye, finansal olanaklara, aklayıcıların diğer faaliyetlerine kadar pek çok değişkene bağlı olabilir.

Yerleştirme (Placement) Aşaması

Bu aşama suçtan elde edilen gelirin nakit formundan kurtarılarak finansal sisteme sokulması aşamasıdır. Başta uyuşturucu ticareti olmak üzere suçgeliriniı doğuran suçlarda para, genelde nakit olarak el değiştirmektedir. Nakit formundaki paradan neden kurtulmak ve bu para finansal sisteme sokulmak istenmektedir?

12 Ağustos 2023 Cumartesi

"NEREDEN BULDUN?" DİYE BİLİNEN VERGİ REFORMU, ÖNEMLİ BİR BANKAMIZCA NİYE VE NASIL BALTALANDI?

Sümer Oral

VERGİDEKİ TAVİZLER VE BİR BANKAMIZ

Cahit UYANIK

Türkiye geçen yıl yaz aylarında çok uzun zamandır tartıştığı vergi reformunu hayata geçirmenin keyfini yaşıyordu. Aradan 1 yıl geçti, şimdi keyfi yaşanılan şey, geçen yılki düzenlemelerin delik deşik edilmesi.

Bu duruma nasıl geldik? Vergi reformunun nasıl nakavt edildiğine ilişkin çok şey yazılıp çizilebilir. Rusya ekonomik krizinden tutun da seçim sonrası kurulan hassas dengeleri korumaya kadar geniş bir yelpazede sebepler sıralanabilir. Ancak ben bu noktada münferit ama önemli bir faktörü size aktarmak istiyorum.

Yer: Başkent Ankara'nın önemli iş merkezlerinden birisinde, büyük bir bankanın genel müdürlüğü. 

Zaman: Bu yılın ilk ayları. 

2 Ağustos 2023 Çarşamba

AKADEMİSYENLİK VE BANKA BAŞ EKONOMİSTLİĞİ YAPAN İTİBARLI İSİM: TCMB BAŞKAN YARDIMCISI DOÇ. DR. CEVDET AKÇAY KİMDİR?

Doç. Dr. Cevdet AKÇAY

Dr. Osman Cevdet Akçay

Başkan Yardımcısı

1961 yılında Trabzon’da doğan Osman Cevdet Akçay, 1983 yılında Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldu. The City University of New York, The Graduate School and University Center’da Ekonomi alanında 1990 yılında M.Phil ve 1992 yılında doktora derecesini aldı.


Çalışma hayatına 1985 yılında The City University of New York, The Graduate School and University Center’da doktora asistanı olarak başlayan Akçay, 1986-1990 yılları arasında Hunter College ve Baruch College’da öğretim görevlisi, 1990-1991 yıllarında Manhattan College, New York’da misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. 

25 Temmuz 2023 Salı

2001 KRİZİ SONRASI BANKALARA BDDK'DAN BÜYÜK GÖZALTI: 56 KİŞİ BANKACILIKTAN MEN EDİLDİ

BANKALARA VERGİ İNCELEMESİ

BDDK bankaların 77,2 trilyon lira daha az vergi veya benzeri ödeme yaptıklarını belirlerken, sınır ötesi faaliyetlerin konsolide bazda denetim ve gözetime tabi tutulması için yerinde denetim yaptı.

Cahit UYANIK

ANKARA - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) inceleme ve araştırmaları sonucunda bankaların, vergi kaybına neden olan işlemleri mercek altına alındı. Geçen yıl, bu konuda düzenlenen 24 ayrı rapor sonucunda bankaların toplam 592,7 trilyon liralık BSMV, damga vergisi, kurumlar vergisi, kurumlar vergisi üzerinden ödenmesi gereken fon payı sebebiyle matrah farkı doğuran uygulamalar ortaya çıktı. Bu fark sebebiyle bankaların 77,2 trilyon lira daha az vergi veya benzeri ödeme yaptıkları belirlendi. BDDK bu raporları, kayba uğranılan tutarların tahsili amacıyla ilgili mercilere gönderdi. BDDK ayrıca bankaların sınır ötesi faaliyetlerinin konsolide bazda denetim ve gözetime tabi tutulması için Bahreyn, Malta, Lüksemburg'taki şubeler ile bir bankanın Hollanda'daki iştirakinde yerinde denetim yaptı.

Bankalara günlük izleme

BDDK'nın 2001 Yıllık Raporunda yer alan bilgilere göre denetleme faaliyetleri, bankaların uzaktan gözetimi, yerinde denetim ve gerekli tedbirlerin zamanında alınması şeklinde olmak üzere 3 şekilde gerçekleştirildi. Bu çerçevede Gözetim Form Paketi, gelişmeler dikkate alınarak revize edildi. Yeni formlar, 2002 Şubat ayından itibaren haftalık, aylık, üçer aylık raporlar hazırlanmasında kullanılmaya başlandı. Sistemdeki nakit hareketlerinin yakından izlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması için 2001 Kasım ayından itibaren bankalar günlük bazda izlenmeye alındı. Ayrıca bankaların faiz oranı, kur ve hisse senedi pozisyon risklerinin ve bu risklere ilişkin sermaye gereksinimlerinin izlenmesi amacıyla ayrı bir raporlama seti de hazırlandı.