Ekonomik veriler ve istatistik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ekonomik veriler ve istatistik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Nisan 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 'CETERIS PARIBUS' DERVİŞ PROGRAMI

Cahit UYANIK 

Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye'nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını açıkladı. Açıklamanın hemen ardından çok çeşitli tepkiler ardı ardına sıralandı. Olumlu, olumsuz, umutlu, yeterli, yetersiz gibi... Toplum olarak Kasım ayından beri kötümser bir ortamda yaşadığımız için, negatif değerlendirmeler ön plana çıktı. 

Bız de programda var olanlardan çok, var olmayanları değerlendirmeye aldık. Kur hedefi, dış denge, net bütçe hedefleri, ek gelirler politikası gibi ayakların olmadığı gözlerden kaçmadı. Buna karşılık kamu bankalarının yeniden yapılanması ve bunların içine düştükleri finansman ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı, Fon bankalarına getirilecek çözümlerin ana çerçevesi, devlet harcamalarında tasarrufun genel gidişatı gibi konular ise sis perdesinin arkasından açığa çıktı.

Derviş'in programı nihayetinde bir enflasyonla mücadele programı. Ancak bu programı bir öncekinden ayıran şey, dinamik olması. Eski programın odağında kur hedefleri vardı ve herşey bunun etrafında dönüp duruyordu. Kura bağlı çalışan sektörleri ve kurumları büyük risklere atabilecek bu programın tek şansı, iyi yöneticiler tarafından götürülmesiydi. Ancak Türkiye bunu başaramadı, ekonomi yönetimini ehil ellere teslim edemedi. Bürokrat ile siyasetçi arasındaki bağ bir türlü kurtulamadı. Ekonomiden sorumlu olduğu söylenen siyasetçinin bürokrat kafasından kendini sıyıramaması, belki de iki ekonomik krizi hazırlayan en önemli etkendi. 

3 Mart 2024 Pazar

NÜFUS, ADRESE DAYALI BELİRLENDİ; FAZLADAN YAZILAN 3,3 MİLYON KİŞİ SİLİNDİ. BELEDİYELER TÜİK'E DAVA YAĞDIRDI

NÜFUS SAYIMI İÇİN KİŞİ BAŞINA 1 YTL HARCANDI

Cahit UYANIK 

Haftanın ilk gününe 2007 yılı nüfusumuzun 70 milyon 586 bin 256 kişi olduğunu öğrenerek başladık. Eve son olarak kapandığımız 2000 yılı sayımı rakamlarına dayanılarak yapılan projeksiyona göre 3,3 milyon kişi daha az çıkan nüfus, kişi başına düşen milli geliri ise 308 dolar civarında arttırmıştı.

Peki Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bu sayım için kaç lira harcamıştı? Sayım sonuçlarının açıklandığının ertesi günü görüştüğümüz TÜİK Başkanı Ömer Demir, net 70 milyon 859 bin YTL harcadıklarını bildirdi. Bu durumda kişi başına yapılan sayım harcaması ise 1 YTL olarak belirlendi. Demir'in verdiği bilgiye göre Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) çalışmaları sırasında tam veya part-time 87 bin 684 kişi çalışırken, bunu tam çalışmaya çevirdiğimizde 56 bin 649 kişi/ay mesai harcanmıştı.

Belediyeler 40'a yakın dava açtı 

Yapılan çalışmaların gün açısından dökümüne göre ise 1 milyon 699 bin 475 kişi/günlük bir çalışma ortaya konulmuştu. Demir, yapılan çalışmanın bir başka açıdan da önemli olduğunu, çünkü 2000 yılı sayımı sonrasında 'fazladan yazıldığı' belirlenen 3,5 milyon kişiyi silmek zorunda kaldıklarını ama sonradan belediyelerin kendilerine 40 civarında dava açtığını ve yarısının sürdüğünü anlattı. 

Nasreddin Hoca gibi mi yapalım?

Demir, istatistiklerde zaman zaman yaptıkları yenilikler konusundaki eleştirilere ise bir Nasreddin Hoca fıkrası ile cevap verdi.

Nasrettin Hocaya "Kaç yaşındasın?" diye sormuşlar, "40" cevabını vermiş. Aradan 10 yıl geçmiş ve arkadaşları yine aynı soruyu yöneltmişler. Hoca hiç duraksamadan yine "40" demiş. Arkadaşları bu cevaba şaşırınca da "Ben sözümün eriyim. Sözümden dönemem" diye lafını tamamlamış. 

TÜİK Başkanı Demir de eleştiri yöneltenlere "Biz de Nasreddin Hoca gibi mi yapalım?" diye soruyor. Bizden bu soruyu iletmesi, sizden doğruyu bulması...

(Bu kulis haberi, günlük ekonomi gazetesi Referans'ın Başkent Kulisi köşesinde 25 Ocak 2008 tarihinde yayınlanmıştır.) 

28 Şubat 2024 Çarşamba

BUĞDAYDA REKOLTE KAYBI, BÜYÜMEYİ TEHDİT EDİYOR

Cahit UYANIK 

Dünya ve Türkiye piyasalarında yükselişe geçen buğday fiyatları gözleri rekolte tahminine çevirdi. 27 Martta açıklanacak 2007 yılı rekolte kesin sonuçları Türkiye'nin büyüme rakamlarını da etkileyecek. 

ANKARA - Buğday fiyatlarının dünyada ve Türkiye'deki yükselişi, gözleri rekolte tahminlerine çevirdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2007 buğday rekoltesi kesin sonuçlarını 27 Martta açıklayacak. TÜİK, Aralık'taki ikinci tahminde buğday rekoltesini 17,3 milyon ton olarak belirlemişti. Uluslararası Hububat Konseyi (IGC) raporunda bu rakam 16 milyon ton olarak yer aldı.

Kuraklık şartları altında gerçekleşen 2007 buğday üretiminin kesin miktarı, 2008 rekoltesi hakkında da fikir verecek. Şubata kadarki yağışların iyi gerçekleşmesinin bu yıl Kuraklık tehlikesinin kalktığı anlamına gelmediği belirtiliyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin (TZOB) Buğday Raporunda Mart ve Nisan yağışlarının da buğday rekoltesi açısından kritik önem taşıdığı kaydedildi. 2007 buğday rekoltesinin 16 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesi, Türkiye'nin 31 Martta açıklanacak 2007 büyüme rakamlarını da yakından ilgilendiriyor.

22 Şubat 2024 Perşembe

YIL 2003... TÜRKİYE, UNDP'NİN İNSANİ GELİŞME ENDEKSİNE GÖRE SIRAT KÖPRÜSÜNDE BULUNUYOR

TÜRKİYE VE DÜNYANIN BOY ÖLÇÜSÜ

Cahit UYANIK 

Hani halk arasında 'Boyunun ölçüsünü almak ' diye bir söz vardır  ya... Her yıl yaz aylarında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (UNDP) açıkladığı İnsani Gelişme Raporu da tüm dünya ülkelerine boy biçiyor. Ne yazık ki biz ekonomi habercilerine de son yıllarda Türkiye'nin boyunun ne kadar kısalmakta olduğunu yazmak düşüyor. Bu yılki kısalma ise felaket: Tamı tamına 11 ülke daha geriledik. Toplam 175 üyenin bulunduğu ülkeler sıralamasında 85'incilikten 96'ıncılığa düştük. Ha gayret desek, dünyanın en gelişmiş ilk 100 ülkesi arasına bile giremeyeceğiz. Olumsuzu başarmak konusundaki olağanüstü maharetimizi kullanmamak dileği ile şu İnsanı Gelişme Raporu neymiş, ona bakalım...

UNDP her yıl dünya ülkelerini sırf rakamlara dayanan ekonomik güçleri değil, insani yaşam standartlarını da dikkate alacak şekilde alt alta sıralıyor. Bu standartlar; 40 yaşına kadar yaşama olasılığı, okuryazarlık durumu, sağlıklı içme suyuna ulaşabilme, sağlık harcamalarının toplam harcamalara oranı, telefon sayısı, internet aboneliği, ar-ge harcamalarının durumu, toplumda ve eğitimde cinsiyet eşitliği, çocuk ölüm oranı,  karbondioksit emisyonu, sıtma hastalığı oranı gibi kriterleri içeriyor. BM böylece ekonomik gücün insanların yaşam kalitelerini iyileştirmekte kullanılıp kullanılmadığını tespit etmeye çalışıyor. Türkiye, İnsanı Gelişme Endeksinin orta gelişmişlik düzeyindeki ülkeleri arasında bulunuyor. Bu, toplam 175 ülkelik listenin 56-141 arasındaki basamaklarını kapsıyor. 142-175 düşük gelişmişlik düzeyini, 1-55 arası da yüksek gelişmişlik düzeyini anlatıyor. Yani Türkiye'nin yüksek gelişme düzeyine çıkması için 40 basamak atlaması gerekiyor. Tersine, düşük gelişmişlik düzeyine ise 45 basamak daha var. Yani Türkiye 2003 yılı endeksine göre, tam sırat köprüsünün üzerinde.

19 Şubat 2024 Pazartesi

TÜİK, VATANDAŞIN ALGILADIĞI (HİSSEDİLEN) ENFLASYONDA SINIRI YÜZDE 300'E YÜKSELTTİ

TÜİK “Algıladığınız enflasyon ne kadar?” sorusuna verilebilecek cevabı 100 puan birden artırdı

TÜİK, VATANDAŞIN ALGILADIĞI ENFLASYONDA SINIRI YÜZDE 300'E YÜKSELTTİ

Cahit UYANIK

Uzun yıllardır enflasyonu eksik hesaplamakla eleştirilen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK); tüketici eğilim anketinde “Algıladığınız enflasyon ne orandadır?” sorusuna verilebilecek en yüksek cevap seviyesini yüzde 200’den yüzde 300’e çıkarttı. Ancak TÜİK bu değişikliğin eğilimlere etkisini sınırlamak için, yüzde 200   üzeri olarak verilen cevapları yüzde 200’e indiriyor. Bu bilgi; Merkez Bankasının hazırlayarak 8 Şubat 2024 tarihinde yayınladığı 2024 Yılı 1. Enflasyon Raporundaki bir dipnotta paylaşıldı.

Ankette vatandaşa enflasyona ilişkin 2 soru soruluyor

TÜİK ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ortaklaşa olarak, her ay 4.884 hane üzerinde Tüketici Eğilim Anketi düzenliyor. Bu ankette tüketicilere, başka soruların yanı sıra enflasyonla ilgili de iki soru yöneltiliyor:

1) Geçen 12 aylık döneme göre, gelecek 12 aylık dönemde tüketici fiyatlarının nasıl değişeceğini bekliyorsunuz?

2) Geçen 12 aylık dönemde tüketici fiyatlarının yüzde kaç arttığını/azaldığını düşünüyorsunuz? Lütfen tahmini oran veriniz.”

25 Ocak 2024 Perşembe

MEMNUN, MUTLU VE UMUTLU MUYUZ?

Cahit UYANIK 

İstatistikler günümüzde yaşamımızın bir parçası oldu. Çünkü rakamlarla konuşmak ve bilgiye dayanmak bir düşüncenin, bir analizin gücünü daha artırıyor. Türkiye'nin de hayli eski bir istatistik geçmişi var. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), 1926 yılında bizzat Atatürk'ün altına imza attığı bir kararname ile kurulmuş. DİE, günümüz Türkiyesinde istatistiklerin yüzde 85'ini üreten çok önemli bir kurum. DİE, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliğine hazırlık kapsamında önemli değişimler geçirip daha gelişecek. DİE'yi artık sırf ekonomiyle ve geleneksel istatistikleri toplarken değil, güncel hayatımıza ilişkin istatistikler hazırlarken de görebileceğiz. Zaten bütün dünyada da istatistik kavramı yavaş yavaş sosyal alana kayıyor. 

DİE'nin bu yeni dönemdeki çalışmalarının ilk habercisi geçtiğimiz günlerde "Yaşam Memnuniyeti Araştırması" ile görülmeye başlandı. Bu endeks, gelişmiş ülkelerde uzun zamandır yapılıyor.  Bazen literatürde karşımıza ' Hoşnutsuzluk Endeksi ' olarak çıkıyor. DİE, bu çalışmaya ' Yaşam Memnuniyeti' demeyi tercih etmiş. İlk olarak 2003 yılındaki durumu tespit etmeye yönelik olan bu çalışma, önümüzdeki dönemde düzenli olarak yinelenecek ve böylece toplumun genel yaşam memnuniyeti ölçülmeye çalışılacak. DİE, insanlarda memnuniyet ile mutluluk arasında çok önemli bir bağ bulunduğunu bilerek, önce insanların mutluluk düzeylerini ölçmeye çalışmış. 

Mutluluk, çoğumuz için subjektif bir kavram. Üzerine şiirler, kitaplar yazılan bu kavramı Türk istatistikçileri şöyle tanımlamış: "Acı, keder ve ızdırabın yokluğu ve bunların yerine sevinç, neşe ve tatmin duygularının varlığıyla karakterize edilen durum; hayattan genel olarak memnun olma hali." Peki ya memnuniyet? O kavram ise "İhtiyaçların ve isteklerin karşılanmasından doğan tatmin duygusu" olarak formüle edilmiş. Mutluluğu bir kuşun kanat çırpışında bile yaşayabilen şairlere, yazarlara göre oldukça kuru bir tanım ama olsun; amaç istatistik üretmekse bu kadarını hoş görmeliyiz.

9 Ocak 2024 Salı

YÜZDE 7-10 ENFLASYONA HAZIR OLUN VEYA EKONOMİNİN GÜNAHINA GİRMEK

F: Cahit Uyanık

Cahit UYANIK 

Bir ekmek almaya gittim

Ankara Halk Ekmek 5 TL'den 6,5 TL'ye çıkmış

Yani yüzde 30 zam yemiş.

Ekmeğin TÜFE'deki ağırlığı yüzde 2,5...

E o zaman...

Türkiye genelinde ekmeğe ortalama yüzde 30 zam gelirse ki bu mümkün,

Şubat ayında açıklanacak Ocak ayı enflasyonu

Hiç bir şeye zam gelmese, sadece ekmek fiyatı artsa;

Yüzde 0,008 yani yüzde 1'in biraz altında hesaplanır. 

14 Aralık 2023 Perşembe

MUTLU SONLA BİTEN YILAN HİKAYESİ: MERNİS

Cahit UYANIK 

Biz çocukken hepimizin evinde nüfus deftercikleri vardı. Halen kullandığımız pasaportlara benzeyen nüfus deftercikleri, gri kapağındaki kırmızı ay-yıldızla çoğumuzun belleğine kazındı. Bu deftercikler, kimi zaman annemizin çeyiz sandığında, kimi zaman bir valizin en ücra köşesinde, bazen de evin en güzel yerini işgal eden elektrikli radyoların üzerindeki sağlam ve tartışılmaz yerini yıllarca korudu. Daha sonra bu deftercikler ortadan kayboldu. Yerine kadınlar için pembe, erkekler için mavi renkli 'kart' tipi nüfus cüzdanları verildi. 

Bu yeni nüfus cüzdanlarıyla biraz daha 'birey' olduk. Sandıktan, valizden,  radyonun üzerinden inen kimliğimiz cebimizdeki cüzdanlara sığdı. Nüfusumuzu ve vatandaşlığımızı ispatlayan bu belgenin kendisi değişti ama Nüfus İdaresi korkusunu üzerimizden bir türlü atamadık. Tozlu büyük defterler, pullu dilekçeler, yazışmalara günler sonra verilen resmi ve anlaşılmaz cevaplar ile uzayıp giden başvuru kuyrukları bizim için hep korkulu rüya oldu. Oysa bir devletin vatandaşıyla ilk ve koparılması mümkün olmayan en güçlü bağını simgeleyen nüfus kayıtlarının sağlıklı, düzgün, anlaşılır şekilde tutulması gerekmez miydi? Bu kayıtlar, değiştirilmesi en zor ama ulaşılması en kolay bilgiler niteliği taşımalıydı değil mi?

İşte kısaca MERNİS diye bildiğimiz 'Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi' 1972 yılında bu düşüncelerle doğdu. Yani tamı tamına 31 yıl önce Türkiye nüfus kayıtlarındaki karmaşanın azaltılması ve nüfus hizmetlerinin kolaylaştırılması için bu projenin temelini attı. Aradan geçen 31 yılda sistem ancak oturtulabildi ve geçen aydan itibaren tam olarak hizmet vermeye başladı. Artık nüfus cüzdanınızı kaybettiğinizde, yeni bir çocuğunuz doğduğunda, bir yakınınız vefat ettiğinde gerekli nüfus işlemleri birkaç dakika içinde bitirilebiliyor.

13 Ekim 2023 Cuma

EKONOMİDE BÜYÜRKEN NEDEN İŞSİZLİĞİ YENEMİYORUZ?

Cahit UYANIK 

Türkiye'de Mart aylarının sonu ekonomi dünyası açısından her zaman tartışmalı geçer. Çünkü bu ayın sonuna doğru Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), geride bırakılan yılın ekonomik büyümesini veya küçülmesini açıklar. Eskiden tartışmalar, büyümenin (veya küçülmenin) nereden kaynaklandığı üzerine odaklanırdı. Bazen iç piyasanın canlanması, bazen de "stoka üretim" dediğimiz ve üreticilerin piyasaya değil stoklarını doldurmaya yönelik üretimleri üzerinde durulur, büyümenin nedeni açıklanmaya çalışılırdı. Küçülme yani kriz dönemlerinde ise çoğu zaman sorumlu kur politikası olurdu. İzlenen düşük kur politikası nedeniyle ülke sıcak para cenneti haline gelir, ama bu politika aynı zamanda ithalat baskısını da artırıp ihracatı duraksatınca ülkeyi krize yani küçülme dönemine dahil ederdi.

Verimlilik artışı etkisi 

Bütün bu tartışmalarda çoğu zaman ihmal edilen şey, büyümenin istihdam yani işsizlik üzerinde etkileri olurdu. Ekonomi yorumcuları ve analiz yapanlar, Türkiye'deki işgücü piyasasının kendi içindeki kısır dengelerini 'veri' kabul ederlerdi. Yani Türkiye'de işgücünun yapısı ve verimlilik düzeyi fazla değişmediği için, büyümeyle birlikte rahatlayan, küçülmeye birlikte dengeleri bozulup işsizliğin arttığı bir geleneksel tavır görülürdü. Ama 2001 Krizinden sonra bu durum değişti. Dalgalı kura geçilmesiyle birlikte işletmeler, kur düzeyini bir veri değil 'rekabet değişkeni' olarak görmeye başladılar. Bu değişkenin olumsuz etkilerinden korunmak en önemli yollardan birisi de işletmelerde verimliliği arttırmaktı. Verimlilik en basit anlatımıyla birim giderle daha fazla üretim yapabilmek anlamına geliyor. Bu değişim işletmelerdeki işgücü verimliliğinin önemli olduğu sonucunu da doğurdu.

4 Ağustos 2023 Cuma

YENİ ULUSAL HESAP YÖNTEMİ, 2007'DE BÜYÜMEYİ VE KİŞİ BAŞINA GELİRİ YÜKSELTTİ

Cahit UYANIK

Geçen ayki yazımda Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) üzerinde neredeyse 4 yıldır çalıştığı yeni ulusal hesap yönteminin ayrıntılarını anlatmıştım. İki ay üst üste benzer konuda yazı yazmamaya çalışıyorum. Ama yeni hesaplama yöntemi açıklandıktan sonraki dönemi izleyen ilk sonuçlar olduğu için, 1998 bazlı rakamlara göre hesaplanan 2007 büyüme rakamlarını anlatıp izah etmekte fayda var. Ama önce temel verileri ortaya koyalım.

TÜİK'in açıklamasına göre 2007 yılı GSYH değeri cari fiyatlarla 856.4 milyar YTL, ABD doları cinsinden 658.8 milyar dolar, sabit fiyatlarla ise 101 milyar 46 milyon YTL oldu. Üretim yöntemi ile hesaplanan GSYH 1998 bazlı yeni seriye göre 2007 yılı dördüncü üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla yüzde 3.4 arttı. Son çeyrekte GSYH cari fiyatlarla yüzde 9.9 artışla 221.2 milyar YTL, sabit fiyatlarla ise yüzde 3.4’lük artışla 25.9 milyar YTL oldu. Sabit fiyatlarla GSYH büyüme oranı yeni seri milli gelir hesabına göre 2007’nin ilk çeyreğinde yüzde 7.6, ikinci çeyrekte yüzde 4, üçüncü çeyrekte yüzde 3.4 olmuştu. Son çeyrekte yüzde 3.4 rakamı tekrarlanırken yılın tümünde büyüme yüzde 4.5 düzeyinde gerçekleşti. Kişi başına düşen GSYH ise 2007'de 9.333 dolar oldu.

4 YILLIK ÇALIŞMANIN ARDINDAN MİLLİ GELİR HESAPLAMA YÖNTEMİNDE 2008 YILINDA BÜYÜK VE ÖNEMLİ BİR REVİZYON AÇIKLANMIŞ; ANİDEN 2.520 DOLAR ZENGİNLEŞMİŞTİK!

YENİ MİLLİ GELİR HESAPLAMASI KAYIT DIŞI

EKONOMİYİ DAHA İYİ KAPSAYACAK 

Cahit UYANIK

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mart ayı başında 4 yılı aşkın süredir devam ettirdiği milli gelir revizyon çalışmasını bitirerek kamuoyuna açıkladı. Çeşitli tartışmaların ötesinde 2006 yılı için daha önce 5.480 dolar düzeyindeki kişi başına gelirin aslında 7.500 dolar olduğu açıklandı. 2006 için 1987 bazlı hesaplamalar dikkate alındığında 576.3 milyar YTL olan gayrisafi yurt içi hasıla, 1998 bazlı yeni hesaplamada 758.4 milyar YTL'ye çıktı. Aradaki 182.1 milyar YTL'lik rakam yüzde 31'lik artış anlamına geliyor. Kurum, revize rakamları 10 yıl geriye yani 1998 yılına kadar geri de götürerek, araştırmacıların ve karar alıcıların işini kolaylaştırdı. 

TÜİK, yeni milli gelir revizyonunu iki ana faza oturttu. Bunlar; 1)Yöntem değişiklikleri, 2)Kapsam genişlemesi. TÜİK, revizyon kapsamında hesaplama yaparken 15 yöntem ve 11 kapsam değişikliğine gittiğini açıkladı. TÜİK Başkanı Ömer Demir, konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında istatistik jargonunda "En iyi revizyon, yapılmayan revizyondur" şeklinde bir değerlendirme bulunduğunu belirterek, Türkiye'nin Avrupa Birliği hesaplarına uyum ve Türkiye'deki kayıt dışılığı daha iyi kapsayabilmek için bu revizyonu yaptığını söyledi. Demir, yabancı uzmanlardan 300 adam/günlük (yaklaşık 10 ay) destek alındığını belirterek, sonuçlandırma aşamasına geldikleri çalışmaları, en son aralık ayında Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) yetkilileriyle gözden geçirdiklerini söyledi.

4 Nisan 2023 Salı

"ICE-INTERCONTINENTAL EXCHANGE INC." NEDİR

Intercontinental Exchange, Inc. (ICE) 2000 yılında kurulmuş, küresel finansal borsaları ve takas odalarını işleten ve ipotek teknolojisi, veri ve listeleme hizmetleri sağlayan bir Amerikan şirketidir.  

Fortune 500, S&P 500 ve Russell 1000'de listelenen şirket, finans ve emtia piyasaları için borsalara sahiptir ve düzenlenmiş 12 borsa ve pazar yeri işletmektedir.  

Buna Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avrupa'daki ICE vadeli işlem borsaları, Avrupa'daki Liffe vadeli işlem borsaları, New York Borsası, hisse senedi opsiyon borsaları ve OTC enerji, kredi ve hisse senedi piyasaları dahildir.  

18 Aralık 2022 Pazar

ASGARİ ÜCRET VE/VEYA ASKERİ ÜCRET TOPLUMU...

Cahit UYANIK

Tv haber bültenlerinde izliyorum...

Sokak röportajlarında çoğu insan

Asgari ücreti, "askeri ücret" diye telaffuz ediyor


İlk bakışta bir dilbilgisi hatası gibi görünse de...

Ülkemizdeki 30 milyon çalışanın 15 milyonunun asgari ücret

Ve etrafında (artı-eksi %10) bir ücret kazanabildiğini,

Emeklilerin çoğunun da asgari ücreti uzaktan dahi göremediğini düşünürsek...


Sokaktaki yurttaşların bazılarının 

Tek tipleşen kazançlarını, büyük kitlelerin tek tip davranış kalıplarına uyabilmesine

Büyük önem verilen askerlikle benzeştirmesinin geri planında; 'asgari ile askeri aynı şeydir nasıl olsa' gibi

Daha derin kabullenmeler ve adlandırmalar bulunduğunu

düşündürtüyor bana...

16 Aralık 2022 Cuma

BU, ASGARİ ÜCRETİN 8.250 TL OLMASI DEMEK. ASGARİ ÜCRETTE TARİHİ 442 $'LIK ZİRVE YENİDEN GÖRÜLEBİLİR

Cahit UYANIK

Yarın Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2023 yılında uygulanacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantısını yapacak. Tespit edilecek asgari ücret ise büyük ihtimalle, gelecek yılın ilk 6 ayında uygulanacak. 2023'te kim kazanırsa kazansın; seçimlerden sonra, ikinci 6 ay için yeni bir asgari ücret belirleneceğini düşünüyorum. Çünkü TR'de oldukça yüksek enflasyon ortamı hüküm sürüyor ve bu ortamın gelecek sene de yaşanacağı herkesin kabulü.

TR'de asgari ücret çok geniş bir kitleyi ilgilendiriyor. Bu konuda DİSK'in "Asgari Ücret Gerçeği" adlı raporları oldukça güzel bilgiler veriyor. Bu rapora göre TR'de asgari ücret ve altında ücretlerle çalışanların oranı %33,8. Yani 30 milyon çalışanın yaklaşık 10 milyonu asgari ücret ve altında maaşlar alıyor. Asgari ücretin %10 fazlası kadar maaş alanları da buna eklediğimizde, toplam oran yüzde 49'a geliyor. Yani asgari ücretle doğrudan ilgili çalışan sayısı 15 milyon kişiye yaklaşıyor. Bu sebeple asgari ücret geniş kitlelerin yaşam standartları açısından oldukça önemli bir göstergedir. MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı birkaç gün önce, asgari ücretin 2023 yılında hükümetin enflasyon hedefi kadar artırılmasını istemiş ve böylece geçmişte kalan bir uygulamadan bahsetmişti: Enflasyon hedeflemesi. Hedef enflasyon kadar artırım, enflasyon hedeflemesinde kullanılan bir araç. Buna göre hükümet ve TCMB ortaklaşa bir enflasyon hedefi belirleyerek ilan ediyor ve bu hedefi tutturmak için de elinden gelen yapıyor; ekonominin diğer unsurlarından da buna uygun davranmasını bekliyor. TR'de enflasyon hedeflemesinin çok güzel uygulandığı yıllar yaşandı ve hatta bu model sayesinde tek haneli, %8 rakamlarına inmiş enflasyonları da gördük.

7 Kasım 2022 Pazartesi

TÜİK YENİ BELİRLEDİĞİ TURİZM GELİRLERİNİ EKLEDİ, NET HATA VE NOKSAN (NHN) 6,4 MİLYAR DOLAR AZALDI

Cahit UYANIK

Ekonomide geçen haftanın en önemli gelişmelerinden biri TÜİK'in açıkladığı turizm gelirleri istatistiğine ait revizyondu. Revizyon, tespit edilen yeni turizm geliri kalemlerinin eklenmesi ve hesaplama yöntemindeki bazı değişiklikleri içeriyordu. Revizyon; hem içeriği hem de yarattığı sonuçlar itibarıyla oldukça önemli bir gelişmeydi. Çünkü ödemeler bilançosuna yazılan "Turizm gelirleri" + "Seyahat gelirleri" denilen kalemleri olumlu yönde etkiledi. (Kısa süreli ülkemizi ziyaret edenlerin harcamalarını turizm gelirleri; 1 yıl ve daha uzun kalan yabancıların harcamalarını da seyahat gelirlerinde izliyoruz.) Daha önce kayıt altına alınamayan bazı turizm ve seyahat gelirleri, uygulanan ve kullanılan yeni yöntemler sayesinde kayda alınmaya başladı.

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, 1 hafta kadar önce Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada yılın ilk 8 ayında 28 milyar doları aşan NHN'nin önemli kısmının kayda alınamayan turizm gelirlerinden kaynaklandığını söylemişti. Yeni gelirler, ödemeler bilançosundaki cari açık ile net hata ve noksan (NHN) kalemlerini de olumlu yönde etkiledi. Şöyle ki:

TÜİK revizyonla, geriye doğru 10 senelik eski ve yeni rakamları tablo halinde açıkladı ki burada 2022 yılının ilk 6 ayına ait eski ve yeni veriler de bulunuyordu. İlk 6 aydaki cari açığımız 32,5 milyar dolardı. Turizm+seyahat gelirlerimiz bu revizyon sonrasında toplam 6,4 milyar dolar artınca, cari açığımız 26,1 milyar dolara geriledi. Eskiden NHN içinde bulunan, bu kayda alınamayan turizm ve seyahat gelirleri; artık kendi kalemlerinde yer alacak. Yani çift kayıt usulü uygulanabilecek. (Eskiden tek taraflı bir kayıt yapılıyor, kaydın karşı tarafı bulunamadığı için NHN'ye yazılıyordu.) Yılın ilk 6 ayında NHN 17,5 milyar dolardı. Kayıt edilebilen turizm+seyahat gelirlerini düştüğümüzde NHN böylece 11,2 milyar dolara geriledi. Yani NHN'de %37 civarında bir azalmayla karşı karşıyayız. Dünya Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, turizm+seyahat gelirleri revizyonu sonrası yılın ilk 8 ayındaki 28,3 milyar dolarlık NHN'nin 21,7 milyar dolara; cari açığın da 39,7 milyar dolardan 33,1 milyar dolara düşeceğini hesapladı.

31 Ekim 2022 Pazartesi

FED FAİZ KARARI VE TDİ VERİSİ KRİTİK. AB ENFLASYONU YÜZDE 10'U AŞARSA JUMBO FAİZ ARTIŞI ZEMİNİ GÜÇLENİR

Cahit UYANIK

Ekonomik veriler son aylarda sürekli gündemde. Çünkü ekonomilerin sağlık durumu iyi değil. Bunun en önemli belirtisi enflasyonun sürekli yükselişi ve kontrol altına alınamayışı... Bu hem içeride hem dışarıda böyle. Dışarıda özellikle faiz artışlarına rağmen bu durum yaşanıyor. Yıllık %1-2 enflasyona alışık ülkeler, %10-20 enflasyona kadar çıktılar. Yüksek enflasyonda önemli iki etken yüksek enerji ve gıda fiyatları. Merkez bankaları panik halinde faiz artırıyor ama bir yandan da resesyon kaygıları ile mücadele ediyorlar. İnsanlığın enflasyonla ilgili tecrübesi gösteriyor ki, öncelikli olarak yapılması gereken şey fiyat istikrarının sağlanması. Yani %10-20 civarına yükselmiş enflasyonların %5'e, oradan da %1-3 arasına indirilmesi gerekiyor.

Türkiye'de 3 Kasım 2022-perşembe günü Ekim-2022 enflasyonu açıklanacak. Beklentiler çok iyi değil ve ortalamalar %3,6'lık bir enflasyona işaret ediyor. Yıllık enflasyon beklentisiyse %85,6'da yoğunlaşıyor. Anketlerde yıl sonu enflasyonun ise %70 olması genel bir beklenti. Hükümetin ve TCMB'nin yıl sonu hedefi ise %65 civarında. TCMB'nin Ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketinde ise yıl sonu tahmini %67,8'de... Enflasyonda ilk büyük kırılma Aralık-2022 enflasyon rakamı açıklandığında yaşanacak baz etkisiyle görülecek ve bu etki sonraki 2 ayda da sürecek. Fakat TCMB ve hükümetin %22 ve %25 olarak tahmin ettiği 2023 yıl sonu enflasyonu piyasa uzmanları ve bazı önemli yabancı kuruluşlar tarafından kabullenilmiş değil. Onlar enflasyonu 2023'te %50 olarak tahmin ediyor. Sonuçta enflasyonda düşük çift haneden bile çok uzağız.

02 Kasım 2022-çarşamba günü ise FED faiz kararı var. Beklenti 0,75 puan artış yapılması yönünde. Ancak tartışma 13-14 Aralık 2022'deki son FED toplantısında ne yapılacağında yoğunlaşıyor. WSJ gazetesinde bundan 1 hafta-10 gün kadar önce çıkan haberde bazı FED üyelerinin Aralık toplantısında 0,75 değil 0,50 puan artıştan yana olduğu belirtilmişti. Bu haberin çıktığı günler sessizlik döneminin başlangıcına denk geldiği için, FED üyelerinin kamuoyuna yaptığı açıklamalara bakarak bu haberin kontrolü yapılamadı. Bu sebeple çarşamba günkü FED kararı sonrasındaki karar metni ve FED Başkanı Powell'ın açıklamaları dikkatli şekilde izlenecek. FED'in Aralık ayında 'pivot' yapıp yapmayacağının izleri aranacak. Vadeli işlemciler şu anda Aralık toplantısındaki 0,50 ve 0,75 faiz artışı ihtimallerini neredeyse aynı oranlarda tahmin ediyorlar.

3 Ekim 2022 Pazartesi

BU 2 VERİ TL İÇİN ÖNEMLİ. TÜRKİYE'DE EYLÜL ENFLASYONU YÜZDE 4'Ü, ABD'DE TARIM DIŞI İSTİHDAM (TDİ) 250 BİNİ GEÇERSE DOLAR GÜÇLENİR

Cahit UYANIK

Bu hafta içte ve dışta açıklanacak iki veri TL'nin değeri açısından önemli olacak: Türkiye'de eylül ayı enflasyon verisi ve ABD'de eylül ayı tarım dışı istihdam (TDİ) rakamları...

Enflasyonun eylül ayında yüzde 3'ü geçeceği genel bir beklenti. Merkez Bankası Piyasa Katılımcıları Anketinde yüzde 2,98; AA Finans'ın anketinde yüzde 3,53 (Yıllık enflasyon yüzde 84,3), Bloomberg HT Anketinde yüzde 3,6 (Yıllık enflasyon yüzde 84,5) artış bekleniyor. Bu görüntüye aykırı tek gösterge rakam ise İTO Ücretliler Geçinme Endeksinin eylülde yüzde 6,06 artması... İTO'nun tüketici fiyat artışı göstergesi olarak da kullandığı bu endeksteki 9 aylık artış yüzde 72,9, yıllık artış ise yüzde 107,4 oldu ve son 24 yılın rekorunu kırdı.

Nisbeten ılımlı bir artışın görüldüğü ağustostan sonra enflasyon beklentilerinde eylüldeki bu ani yükselişin sebebi, elektrik ve doğal gaz fiyatlarına 1 Eylül 2022'de yapılan yüklü zamlar... Son tarife düzenlemeleri ile elektriğe ve doğal gaza konutlarda yüzde 20 zam gelmişti. Diğer abone gruplarındaki zamlar ise yüzde 51'e kadar yükselmişti. Bu zamların TÜFE'yi 0,8 puan doğrudan artıracağı, dolaylı etkiyle elektrik ve doğal gaz zammının eylül ayı enflasyonunu 2-2,5 puan kadar yukarı taşıyacağı hesaplanıyor. (Elektrik fiyatlarının TÜFE içindeki ağırlığı yüzde 2,33, doğal gaz fiyatlarının ağırlığı ise yüzde 1,55'tir).
Bu sebeple TÜİK'in 03 Ekim 2022-pazartesi sabahı açıklayacağı rakamın tahminlere yakın gelmesi bekleniyor. Eğer açıklanacak artış rakamı yüzde 4'ün üzerinde olursa, bu dolar/tl kurunu da yükseltecek yeni bir etken olacaktır. Bu hafta TL'nin değerini etkileyecek ikinci önemli veri ise ABD TDİ olacak. 07 Ekim 2022 tarihinde açıklanacak TDİ'de beklenti 250 bin kişilik artış olması yönünde... Bu artış, Ağustosta 315 bin olarak gerçekleşen TDİ rakamının düşüşe geçtiği yönünde bir beklentiyi yansıtıyor.

30 Eylül 2022 Cuma

BİR ENFLASYON SORUNU YOKMUŞ GİBİ KONUŞULUYOR AMA... EYLÜLDE ENFLASYON YÜZDE 4, YIL SONUNDA YÜZDE 72-73 OLABİLİR

Cahit UYANIK

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, bugün düzenlenen "Ekonomik Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar Zirvesi" adlı toplantının açılışında yaptığı konuşmada "Yeni ekonomi politikamızın Türkiye ekonomisinin tüm yapısal sorunlarını çözmeyi amaçladığı aşikar. Eğer yeni ekonomi modelini uygulamaya almasaydık, durgunluk ve buna bağlı birçok sorunla karşı karşıya kalacaktık, enflasyon sorun olmaya devam edecekti" dedi.

Böylece Nebati cümlesinin son kısmıyla, Türkiye'de enflasyon sorunu bitirilmiş gibi konuştu. Oysa yeni model uygulanmaya başladıktan sonra, enflasyon yüzde 16'dan resmi rakamlara göre yüzde 80'e kadar yükseldi. Bazı bağımsız ölçümlere göre ise yüzde 180 oldu. Bu iki rakamın aritmetik ortalaması bile yüzde 120'yi geçiyor. Öyleyse ülkemizde fiilen yüzde 100'ün üzerinde bir enflasyon mevcut. Bu ortamda böyle bir cümle kurulabilmesine doğrusu hayret ettim.

Ünlü sosyalistlerimizden, 60'lı yıllarda Meclis'e ilk giren sosyalist parti özelliğine sahip Türkiye İşçi Partisinin (TİP) kurucularından Prof. Dr. Sadun Aren, Türkiye'de piyasa ekonomisini en iyi anlayan, en basit ve anlaşılır biçimde anlatabilen bir isimdi. 70'li yıllarda yazdığı "100 Soruda Ekonomi El Kitabı" adlı eseri okuyuculardan büyük ilgi görmüş, kolay okunabilen ve basit anlatımıyla baskı üzerine baskı yapmıştı. Aren sanki, 70'li yılların Mahfi Eğilmez'iydi.

23 Eylül 2022 Cuma

FAİZDE HEDEF YÜZDE 9. MB SANAYİ ÜRETİM AZALIŞINI BAHANE EDİP 'EKONOMİYE DESTEK İÇİN' FAİZİ YÜZDE 12'YE İNDİRDİ

Cahit UYANIK

TCMB beklendiği gibi (Ağustosta başlattığı faiz indirme davranışını sürdürerek) Eylül-2022'de 1 haftalık repo ihale faizini (politika faizi) 1 puan indirdi ve yüzde 12'ye getirdi. TCMB'nin yayınladığı karar metninde; jeopolitik risklerde artış, küresel enflasyon ve faizdeki yükseliş, dış pazarlardaki zayıflamanın sonucu olarak ekonominin öncü göstergelerinde gerileme görüldüğü belirtilerek, ekonomik büyümeyi desteklemek adına faiz indirimine gidildiği savunuldu.

TCMB'nin bahsettiği öncü gösterge, daha önce vurguladığımız gibi sanayi üretim endeksindeki (SÜE) Temmuz ayında yaşanan (Biraz da uzun Kurban Bayramı tatilinin etkisiyle) güçlü gerilemeydi. Aceleci TCMB, bu önemli göstergenin Ağustos ayında da bozulmaya devam edeceğini düşünüyor olmalı ki, faiz indirimini gerçekleştirdi.

TCMB'nin kararında yıl sonu enflasyon hedeflerine net bir atıfta bulunulmadı. Bu konuda belki, 5 iş günü sonra açıklanacak tutanak özetlerinde bir ayrıntı yakalanabilir. Ancak TCMB'nin son piyasa katılımcıları anketinde (PKA) yer alan yıl sonu enflasyonundaki 3 puanlık düşüşü de dikkate aldığını düşünüyorum. PKA'daki bu düşüş eğilimi ile ekonomideki yavaşlama emarelerinin önümüzdeki aylarda da sürebileceği varsayımıyla, TCMB'nin faiz indirimlerine devam ederek Aralık ayında yüksek tek hane yani yüzde 9 faize gelebileceğini tahmin ediyorum.

21 Eylül 2022 Çarşamba

MB YARIN KENDİ FAİZİNİ; FED, RUSYA'NIN SERTLEŞMESİ VE SANAYİ ÜRETİMİNDEKİ DÜŞÜŞE BAKARAK BELİRLER

Cahit UYANIK

TCMB yarın açıklayacağı kritik faiz kararını hangi unsurlara bakarak belirleyebilir? Bence burada 3 önemli etken ön plana çıkıyor:

1) RUSYA'NIN UKRAYNA İLE SAVAŞTA SONBAHARDA DAHA SERTLEŞMESİ, JEOPOLİTİK RİSKLERİ VE KÜRESEL FAİZLERİ ARTIRIR: Rusya bugün aldığı kararla kısmi seferberlik ilan ederek 300 bin sivili silah altına alacağını duyurdu. Bu, neredeyse orta büyüklükteki bir ülkenin ordusu kadar asker sayısına denk geliyor. Karar, Rusya'nın sonbaharda savaşı genişletmesi ve sertleştirmesi demek... Bu, jeopolitik risklerin iyice yükselmesi ve savaşın yayılma ihtimalini artırıyor. Böylesi bir savaş ortamında küresel faizler artarken faiz indirme kararı vermek, TCMB için biraz zor olabilir.
2) FED'İN BUGÜNKÜ 0,75 VEYA 1 PUANLIK FAİZ ARTIŞ KARARI, TCMB'Yİ ETKİLEYEBİLİR: FED'in 0,75 puan faiz artırması sonrası, Türkiye'nin faiziyle kıyaslandığında aradaki makas iyice açılacak. Normal bir faiz politikası izlense Türkiye'nin buna (enflasyonu düşük olsa bile) 0,75 puan faiz artışıyla cevap vermesi gerekirdi. Ancak tam tersi yapılıp faiz indirimi ile cevap verilirse, döviz hareketleri açısından hayli zorlanabiliriz. Bu hareket Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü de zayıflatır. Merkez Bankasının faiz indirdikten sonra, rekabet gücü endişesiyle döviz kurunun ipini gevşetmesi ihtimali de bulunuyor ki, buna imkanı var. Çünkü TL son aylarda bir miktar değerlenmişti.

TCMB, FED'in yapacağı artırımın olumsuz etkilerini dikkate alarak bu ay pas geçmeyi de düşünebilir. Ancak TCMB'nin faiz kararlarında FED'i dikkate alıp almadığını bilemiyoruz, elimizde veri yok. Çünkü TCMB PPK karar tutanaklarının tamamı, (çoğu ciddi merkez bankasının aksine) kamuoyuna açıklanmıyor. Bunun yerine karardan 5 iş günü sonra tutanaklar özetlenerek duyuruluyor ki buraya bakarak; kararda FED veya ECB gibi küresel merkez bankası kararlarının etkili olup olmadığını anlayamıyoruz.