3 Ağustos 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / AB, 'KALİTELİ TÜRKİYE' İSTİYOR

Cahit UYANIK 

FRANKFURT - Frankfurt, Almanya'nın ve önümüzdeki yıl euronun fiilen dolaşıma girmesiyle Avrupa Birliğinin (AB) finans başkenti olmaya hazırlanıyor. Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa'nın en büyük borsalarından birisini bünyesinde barındıran Frankfurt, dev gökdelenlerin 400-500 yıllık tarihi mimariyle nasıl iç içe yaşatılabileceğinin güzel bir örneğini sergiliyor. İçinde 15 bin kişinin çalıştığı belirtilen devasa gökdelenler, erken kararan akşam saatlerinde yanan ışıkları ve gece boyunca süren pırıl pırıl siluetleriyle adeta hiç uyumayan dünya finans piyasalarının göstergesi gibiler.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) Frankfurt'taki Heim Textil Fuarına düzenlediği gezi ilginç bir zamanlamaya denk geldi. Daha birkaç yıl önce inşa edilip bitirilen Fuar Merkezi, Frankfurt'un yüzlerce yıllık 'fuar kenti' olma özelliğini yansıtıyor. Binaları arasında özel araçlarla gidilip gelinebilen bu dev tesis, önümüzdeki yıllarda Türk iş adamlarının sıkça ziyaret edeceği bir merkez olacak gibi görünüyor.

Hatta TOBB ve DTM, Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın şahsında devletin ağırlığını kullanarak bu merkezde sabit bir bölüm kiralamak istiyor. Eğer fuar yönetimiyle bu konuda anlaşma sağlanırsa önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağımız, dünyanın ticaret ve finans merkezlerinde kurulacak olan yerleşik 'Türk Ticaret Merkezleri' ağının ilk örneklerinden birisi olacak. 

Ev tekstili ağırlıklı Heim Textil Fuarına 130'u aşkın Türk firması katılmıştı. Ama fuardaki diğer binlerce firma arasında 130 sayısının çok da fazla bir hükmü yoktu. Türkiye gibi tekstil konusunda yaklaşık 50 yıldır çaba gösteren bir ülkenin bu fuara en az 250-300 firma ile katılması gerekiyordu. 

TOBB'un gezisinde Almanya'da artık sayıları 55 bini geçen Türk iş adamlarıyla da ortaklaşa bir toplantı düzenlendi. Toplantıya katılan Frankfurt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Wolfgang Klinz'in Türkiye'nin tam üyeliği için yapılan 8-10 yıl tahminlerini bile iyimser bularak bu sürenin uzayabileceğini söylemesi, Alman iş dünyasının Türkiye'ye bakışını yansıtması açısından ilginçti. 

Ancak genel toplantının hemen ardından düzenlenen sektörel toplantılarda bir araya gelen Türk iş adamları ve Almanya'daki Türk iş adamları arasındaki içten görüşmelerde Klinz'in neden bu kadar uzun bir süre verdiği ortaya çıktı. Çünkü Almanya'daki Türk iş adamları bile Türkiye'den gelen mallardaki düşük kaliteden ve göz ardı edilmiş hijyen koşullarından şikayetçi oldular. Türkiye'deki kalite ve sağlık koşullarına ilişkin belge veren laboratuvarların hiç muteber olmadığını anlattılar. 

Küçük sektörel toplantılarda bile Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin kalite kültürünün yerleşip güçlenmesinden geçtiği ortaya çıkmış oldu. 4 günlük gezinin ardından edindiğimiz izlenim şu: Türkiye, AB'ye tam üye olmak istiyorsa hamasi nutuklar ve içi boş rejim tartışmalarını bırakıp işine bakmalı. Avrupalı, 'Kaliteli Türkiye'yi AB masasına oturtmak istiyor.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  15 Ocak 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder