Dış ekonomik ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dış ekonomik ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / REFORMLARIN REFORME EDİLME SÜRECİ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de 5 yıllık kalkınma planı ve yıllık ekonomik programın kıymet-i harbiyesi kalmadı. Önümüzdeki günlerde Türkiye'de neler olup biteceğini merak edenlerin Avrupa Birliğinin (AB) Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB) ile Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasına (DB) sunduğu mektuplara bakması gerekiyor.

Türkiye'nin AB'nin KOB'una karşılık kabul ettiği Ulusal Program mı? Onu boş verin gitsin. İhale Yasası Meclis'ten geçip Cumhurbaşkanının onayında olduğu günlerde bile, eşik değerlerin bir defa daha değiştirilmesi için AB yetkilileri bürokraside ve ilgili bakanlar nezdinde kulis yapabildiler. Üstelik de arkalarına  DB ve IMF'nin desteğini alarak...

Merak etmeyin Türkiye, en geç Mart ayı sonuna kadar Ulusal Programını revize etmek zorunda. Yeni Ulusal Programımız büyük ihtimalle AB'nin istekleri doğrultusunda şekillenecek. 2002'nin takvimi, bir ay daha dişinizi sıkarsanız iyice netleşecek demektir. 

Türkiye'de olup biteceklerin gün gün sayıldığı bir başka doküman ise yeni stand by karşılığı IMF'ye sunduğumuz Niyet Mektubu... Mektup o kadar detaylı ki masanızdaki ajandanızı açıp tek tek tarihleri ve yapılacakları not etme hissi uyandırıyor. Bunu yapmazsanız sanki çok önemli gelişmeleri kaçıracaksınız da büyük kayıplara uğrayacakmış gibi oluyorsunuz. Kredi portföyünün üçte birini Türkiye'ye kullandırdığını her açıklamasında dikte ettiren IMF'nin, bundan sonra kendisine başvuracak ülkelere bu dokümanları 'Model mektup' olarak sunması beklenebilir.

10 Haziran 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ÇİFTE MEKTUPLU TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ

Cahit UYANIK 

Uluslararası Para Fonundan (IMF) sonra Dünya Bankası (DB) da Türkiye için külliyatlı miktarda bir krediyi onayladı. DB'ye, IMF'ye verilen Niyet Mektubuna çok benzeyen 'Kalkınma Politikası Mektubu' sunuldu. Bu iki mektup, ileride sırf iktisat tarihçilerinin değil sosyal ve siyasal tarih yazarlarının da 'çıkış noktası' kabul edeceği temel metinlerden olacak. Umarız bu çıkış noktasının 'varış noktası' Türkiye'nin bir refah toplumuna dönüşmesi olur.

Bu iki mektubun verildiği ortam, kıyaslamak gerekirse 24 Ocak Kararları ile aynı kefeye konulabilir. Çünkü 24 Ocak 1980 Kararları da ülkedeki temel yapısal problemleri çözmeye yönelik köklü önlemleri içeriyordu. Ülke ekonomisini ithal ikamesine dayalı bir yapıdan, rekabetçi ve dışa açık bir ihracat ülkesine dönüştürmeye talipti. 24 Ocak'ta konulan hedeflerin bazılarına ulaşıldı bazılarına ulaşılamadı. Askeri darbe ile siyasetin parçalı bir yapıya dönüşmesi başta avantaj gibi göründü. Ama 8-10 yıllık nispi bir istikrar döneminin ardından parçalı siyaset yapısı sistemi içten içe kemirmeye başladı.

Ekonomide ise başlangıçta büyük teşviklerle patlayan ihracat 1989'dan sonra durakladı. Çünkü nakit teşviklere son verilmişti. Türkiye'deki güçlü iç pazar yapısı, sanayinin ihracata dönük yapılanmasını hep engelledi. Popülist siyaset anlayışı ise nispeten düşük olan satın alma gücünün açığını kapattı ve iç pazara üretimi ödüllendirdi. Ekonominin üçer aylık dilimler halinde çizdiği cennet-cehennem tablolarının geri planında hep ekonomiye pompalanan karşılıksız kaynaklar mevcut.

9 Haziran 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / WOLFENSOHN NE DEMEK İSTEDİ?

Cahit UYANIK 

Dünya Bankası (DB) Başkanı James Wolfensohn karizmatik kişiliğiyle Türkiye'den adeta rüzgar gibi geçip gitti. Avustralya'da doğan, Amerika'da büyüyen, güzel sanatlar eğitimi almış, çello ustası Wolfensohn; Malatya sarı sıcağında yaşam savaşı veren köylülerle ılımlı diyaloglar kurabildi. Anlayacağınız Wolfensohn tam bir 'dünya vatandaşı' gibi davrandı. Wolfensohn'un sıcak ve dostça tavırları, son 10 yıldır dünyaya pompalanan küreselleşmenin nasıl bir insan tipi yaratması gerektiğine iyi bir örnekti. 

Ancak küreselleşmenin geride bıraktığı deneyim, hiç de Wolfensohn'un şahsında somutlaşan insan tipini ortaya koyamadı. Uzak Doğu'da başlayan, Rusya'da çöreklenen, esintileri bile Türkiye'yi yatağa düşüren global kriz; intiharlar, iflaslar, işsizlik dalgası, rüşvet ve yolsuzluğun kurumsallaşması, yasa dışı göçün hızlanması, insan ticaretinin patlaması, uyuşturucu ticaretinin zirveye çıkması gibi yan etkiler yarattı. Yani insanlık küreselleşmeden yarar değil zarar gördü.

Wolfensohn, İstanbul'daki ilk gününde küreselleşmenin önündeki sorunları bildiğini belirten çok net mesajlar verdi. Dünya nüfusundaki hızlı artışın iş bulmayı giderek zorlaştıracağını, insanların hoşnutsuzluğunun dini düşüncelerle desteklenmiş siyasi akımları iyice güçlendireceğini anlattı. Wolfensohn, verdiği bu iki mesajı Türkiye'ye bağlamayı çok iyi başardı. Çünkü Türkiye önünde 100 milyonluk nüfus projeksiyonu olan bir ülke. Bu, önümüzdeki yıllarda işsizlik sorununun giderek ağırlaşacağının işareti. 

27 Mayıs 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ABD HAZİNESİ'NİN GARANTİSİ REDDEDİLMELİ

Cahit UYANIK 

Türkiye uzun zamandır görülmedik bir askeri hareketlilik içinde. Tekirdağ'dan Güneydoğu'ya askeri birlik kaydırılması, tankların garajlarından çıkıp yollara dökülmesi, kurulan çadırlar ve seyyar köprüler birşeylerin kararının verildiğini gösteriyor. Anlaşılan o ki Türkiye, arka bahçesi konumundaki Kuzey Irak'ta önemli düzeyde bir askeri güç konuşlandıracak. Bu gücün ağırlıklı olarak mekanize birliklerden oluşan ve 50 bin kişiyi aşan bir büyüklüğe kadar ulaşacağı yönünde tahminler var. Ancak neler olacağını bekleyip görmemiz gerekecek.

Düğmeye basılacak olan gelişme ise Çarşamba günü ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Birleşmiş Milletler'de yapacağı konuşma olacak gibi görünüyor. ABD şimdilerde yüzlerce milyon dolar döktüğü bir askeri harekatı, içi boş delillere dayandırmayacak kadar akılcı bir ülke. Çarşamba gününden sonra büyük bir askeri harekat için adımlar daha hızlı atılmaya başlanacak.

Bu ortamdan Türkiye'nin nasıl etkileneceği ise meçhul. Askeri açıdan büyük bir problem olması mümkün görünmüyor. Çünkü Silahlı Kuvvetler bölgenin en güçlü ordusu sayılabilir. Onunla sürtüşmek Saddam dahil kimseye pek hayır getirmez. Ancak ekonomik geleceğimiz açısından neler yaşanacağı konusunda aynı iyimser öngörüde bulunmak imkan dahilinde değil.

31 Mart 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE FİNANS YAYGARACILARI

Cahit UYANIK 

Yıllar önce ekonomi gazeteciliğine başladığımda yabancı ekonomilerin başlarına gelen felaketler, yeni yeni Türk okuyucusunun ilgisini çekiyordu. Krizden krize sürüklenen ABD'nin arka bahçesi Brezilya, Meksika, Şili, Venezuela ve Arjantin'le ilgili haberleri okurken 'Vah, vah, vah' diye iç geçirdiğimi hatırlıyorum. 

Şimdi Hazine Müsteşarlığı Basın Müşaviri olan arkadaşım Orsoy Girgiç'in Brezilyalı futbolcunun tekinin Avrupa takımlarından birisinde, ülkesinin ödeyemediği dış borçlara karşı rehin kalışına ilişkin haberi birkaç gün gazetelerin ilk sayfalarından inmemişti. O zaman bizim için gırgır ve makara konusu olan bu tip manzaralar, 2003 yılının Kurban Bayramı öncesinde gelip kapımıza dayandı.

Türkiye, gırtlağına kadar borca batmış bir vaziyette. Artık Türkiye'nin borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği tartışması bir yana, yabancı bir Hazine'nin garantisi ciddi ciddi konuşuluyor. Düyun-i Umumiye, İstanbul'dan kalkıp binlerce kilometre ötedeki senatörlerin, milletvekillerinin iki dudağı arasına, oradan yerini bile bilmediğimiz binalardaki, Türkiye'yi hala padişahlıkla yönetiliyor sanan uzmanların disketlerine kadar yayılma istidadı gösteriyor. Çok yazık, çok...

24 Mart 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KAPILANMAK VE YAPILANMAK

Cahit UYANIK 

Kavşak noktasına yaklaşıldığı anlaşıldıktan sonra AB tartışmaları iyice sertleşti. Çünkü AB en geç bu yıl sonuna kadar bize bir şeyler söyleyecek ve Türkiye'deki birçok gelişme buna göre belirlenecek. Bu ortamda yine ulusal problematiğimiz nüksetti. Konuları demeçler ve nutuk atarak tartışıyoruz. 1963'te açılmış bir vizyonu 39 yıl sonra tartışıp komik duruma düşüyoruz. Tartışmaların çoğu temelsiz ve 'dedim-dedi' ekseninde gelişiyor. Oysa Avrupalılar kendi kendimize değil onlarla tartışmamızı bekliyorlar.

Peki tüm siyasi partilerde AB konusunda genel bir konsensus oluşmuşken, AB karşıtlarının sesinin bu kadar gür çıkmasını neye bağlamalı? Elbette ki kafa karıştırma çabasına...Türkiye, AB konusunu bugüne kadar hep 'kapılanmak ve yapılanmak' olarak gördü. Tam üye olunca AB bütçesinden büyük fonlar koparılıp ekonomide ne kadar sorunlu alan varsa yeniden yapılandırılacaktı. 

Ancak Soğuk Savaş bittikten sonra AB üyesi olmak isteyenlerin sayısı artınca işler değişti. AB şimdilerde önümüzdeki yıl tam üyelik müzakeresine başlayacağı 10 ülkeyle 2010 yılını nasıl bulacağının hesaplarını yapıyor. Daha geçen hafta sonu yapılan İspanya'daki zirvede bu genişlemenin nasıl finanse edileceği ayrıntısıyla tartışıldı. Bir uzlaşmaya varıldığı da söylenemez. 

23 Mart 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / HAVUÇ-SOPA

Cahit UYANIK 

ABD'nin kullandıracağı 8,5 milyar dolarlık kredi Türkiye'nin üzerinde uygulanan havuç-sopa politikasının en önemli aracı haline geldi. Öyle bir havuç ki bir ucunda IMF ile ilişkiler, öbür tarafında Irak'a asker gönderme konusu var. Zavallı ülkemiz o havucu mideye indirmek için sürdürdüğü uzun koşusunda sopa yiye yiye bir hal oldu. 

Uzaktan bakıldığında Türkiye; havuç canavarı, ABD vatandaşı çizgi film kahramanı tavşan Bugs Bunny'nin maceralarındaki yan karakterlerden birisi olarak görülebilir. Hani o kredi Türkiye'ye 4'üncü Gözden Geçirme sonrasında yani Mayıs ayında verilecekti? Olmadı. Havuç bir adım daha öteye gitti. Hani o kredi 5'inci Gözden Geçirme sonrasında gelecekti. Olmadı. Tam ulaştığımızı  sandığımız anda havuç, yine bir Gözden Geçirme sonrasına götürülüp bırakıldı. Aman dikkat, Bugs Bunny bizi uçurumdan aşağı yuvarlamasın.

15 Mart 2024 Cuma

İSLAM DÜNYASINDA TÜRKİYE'NİN EKONOMİ KONULARINDAKİ ÖNCÜLÜĞÜ 25 YAŞINA ULAŞTI

Cahit UYANIK 

Türkiye geçen Kasım ayı başında İstanbul'da ekonomi ağırlıklı, önemli ve çok sayıda ülkenin veya uluslararası kuruluşun katıldığı bir toplantıya daha ev sahipliği yaptı: İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesinin (İSEDAK) 25'inci toplantısı... Türkiye daha bu toplantıdan 1 ay önce IMF-Dünya Bankası Sonbahar Dönemi Yarıyıl Toplantılarına ev sahipliği yapmıştı. Böylece Türkiye ve İstanbul, dev kongre organizasyonları yapma konusundaki becerisini de dünyaya iyice göstermiş oldu.

Peki İSEDAK toplantılarının önemi neydi? Bu konuya daha önce az ilgi duymuş veya hiç bilgi sahibi olmayanlar için öncelikle İKT'yi anlatıp, ondan sonra İSEDAK'a geçmekte fayda var. İKT, günümüzde nüfusunun çoğunluğu veya bir kısmı Müslüman olan ülkelerin üye olduğu, Genel Sekreterliği Suudi Arabistan'ın  Cidde şehrinde bulunan ve üye ülkeler arasında politik, ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal dayanışma ve işbirliğini amaçlayan uluslararası bir kuruluş. Teşkilatın üye sayısı 57. Ayrıca birçok gözlemci üyesi var. İKT, Birleşmiş Milletlerden sonra en fazla üyeye sahip teşkilat. İKT'nin resmi dilleri ise İngilizce, Fransızca ve Arapça. İslam ülkelerinin devlet başkanlarının katılacağı bir zirve konferansı tertiplenmesi fikri, İsrail işgali altında bulunan Kudüs'teki El-Aksa Camisinin 1969 yılı Ağustos ayında kundaklanmasına bir reaksiyon olarak ortaya çıktı ve 1969 yılı Eylül ayında 24 ülkenin katılımıyla Rabat'ta Birinci İslam Zirve Konferansı gerçekleştirildi. Böylece İKT'nin temelleri atıldı. Bunu takiben 1970 yılı Mart ayında İslam Ülkeleri Dışişleri Bakanları Cidde'de toplandı ve İKT Genel Sekreterliğini kurdu. 

İKT Anayasası (Charter) ise 1971 yılında yapılan İkinci İslam Ülkeleri Dışişleri Bakanları Konferansınca hazırlandı ve 1972 yılında toplanan Üçüncü Dışişleri Bakanları Konferansı tarafından onaylandı. İslami dayanışmanın önemini vurgulayan ve üye ülkelerin Birleşmiş Milletler Anayasasına ve insan haklarına saygılı olduklarını belirten bu Anayasa, 1 Şubat 1974 tarihinde Birleşmiş Milletlerce tescil edildi. İKT'nin faaliyetleri esas olarak Zirve Konferansları, Dışişleri Bakanları Konferansları ve Daimi Komitelerin toplantıları tarafından belirleniyor. Bu toplantılarda İslam ülkelerinin siyasi, ekonomik ve kültürel meseleleri görüşülerek, üye ülkeler arasında dayanışma ve işbirliğini amaçlayan kararlar alınıyor. İKT'nin en üst düzeyde yöneticiliği olan Genel Sekreterlik görevini şu anda bir Türk, Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu yürütüyor. 

14 Aralık 2023 Perşembe

SEN DE AKLINI KULLAN, TL'Yİ KORU!

Cahit UYANIK 

Ahaber TV'nin internet sitesi FED'in faiz artışını "skandal" diye yorumlamış...

Herkes kendi türküsünü söyler. FED kendi parasını koruyup kollamakla yükümlüdür.

Ne demişti 71'de ABD Hazine Bakanı: Dolar bizim paramız ama sizin probleminiz...

Beyaz saçlı kadın Yellen'in umurunda mı TL, Türkiye, Tayyip veya Trump...

Merkez Bankası bağımsızlığının bedelini çok ağır şekillerde ödemiş ABD ne yapacaktı?

Bize mi soracaktı?

19 Kasım 2023 Pazar

ACILARIN EKONOMİ YÖNETİMİ

Cahit UYANIK 

Acıların ekonomi yönetimi...

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ve

FED Başkanı Jerome Powell...

Ekonomiyi adam etmek için saçını süpürge etmiş Janetiye ile..

Bindelik fiyat artışlarını izlemekten helak olmuş acıların çocuğu Küçük Jeromecik...

14 Kasım 2023 Salı

TÜRKİYE'DE BU YIL (2009) SUYUN VE PARANIN ULUSLARARASI KADERİ KONUŞULACAK

Cahit UYANIK

Türkiye ve İstanbul, bu yıl oldukça önemli toplantılara ev sahipliği yapacak. Toplantılarda yaşamın temel unsuru suyun ve ekonominin temel unsuru paranın kaderi konuşulacak. Toplantılardan ilki 16-22 mart tarihleri arasında yapılacak 5'inci Dünya Su Forumu. İkinci önemli toplantı ise 6-7 Ekim'deki Uluslararası Para Fonu (IMF)-Dünya Bankası Yıllık Toplantısı. Su sorunlarına çözüm bulmak için, küresel işbirliğine doğru atılan en önemli adımlardan biri olarak tanımlanan 5'inci Dünya Su Forumunun ana teması "Su İçin Farklıkların Birleştirilmesi” başlığını taşıyor.

Bu ana tema Avrupa ile Asya, Orta Doğu ile Afrika, Güney ve Kuzey arasındaki coğrafi kavşak noktalarının altını çizmesinin yanında dünyanın zengin ve fakir, gelişmiş ve gelişmekte olan bölgeleri gibi çeşitli su kültürleri arasındaki kavramsal ayrılıklara gönderme yapıyor. “Farklılıkların Birleştirilmesi” kavramı aynı zamanda yerel, ulusal, bölgesel ve küresel çapta su kullanıcıları, karar-alıcılar, su uzmanları ve çalışanları arasında ileri seviyede bir bilgi alışverişi ve gelişkin bir anlayış oluşturma hedefini de ifade ediyor. Bu farklı bakış açıları arasında bir alışveriş sağlamak amacıyla köprüler inşa etmek, farklılıkların üzerine çıkma ve çeşitli taraf ve sektörleri bir araya getirme fırsatları yaratacak.

6 Kasım 2023 Pazartesi

ÇOK ULUSLU YATIRIM DEVLERİNİN TÜRKİYE'DEN İSTEKLERİNİ NASIL YORUMLAMALIYIZ?

Cahit UYANIK

Türkiye'de zaman zaman iç siyasi gündem o kadar yoğunlaşıyor ki, üzerinde uzun uzun çalışılan ve ayrıntılı organizasyonlar için uğraşılan ekonomi toplantılarında çıkan sonuçlar bile dikkatli biçimde değerlendirilemiyor. Türkiye bundan 5 yıl önce "Türkiye Yatırım Danışma Konseyi" toplantısının ilkini düzenlemek için büyük çaba sarf etmişti. Çünkü tüm dünyada, doğrudan yabancı sermaye çekmek isteyen ülkelerin hemen hepsinde bu tip organizasyonlar yapılıyordu. Bu toplantılarda hükümet yetkilileri ile büyük mali güce ve yatırım portföyüne sahip çok uluslu şirketlerin üst düzey yöneticileri bir araya geliyordu. Toplantıda hükümetin yapmak istedikleri ile o şirketlerin ülkeyi nasıl gördükleri ve yatırım ortamının sürmesi için neler yapılması gerektiğini tartışmaları bekleniyordu. Türkiye, ilk toplantıyı düzenledikten sonra devamını getirdi ve geçtiğimiz 18 Haziran tarihinde bu zirvenin beşincisini gerçekleştirdi. Maalesef; oldukça yüksek seyreden iç siyasi gündem ve belki de kanıksandığı için toplantıdan çıkan sonuçlar, yeteri kadar tartışılmadı ve değerlendirmelere konu olmadı.   

"Türkiye Yatırım Danışma Konseyi Beşinci Toplantısı Sonuç Bildirisi" 18 uluslararası şirketin üst düzey yöneticisinin Türkiyeyi 2008 yılı itibarıyla nasıl gördüğü ve geleceğe yönelik beklentilerinin çok ayrıntılı bir özeti gibiydi.  Bildiride YDK üyeleri olarak, Türkiye’de yatırım ortamına ilişkin kaydedilen gelişmeleri değerlendirmek ve bundan sonra belirlenecek öncelikler hakkında tavsiyelerde bulunmak üzere davet edilmiş olmaktan onur duyulduğu belirtiliyordu. Beşinci Konsey toplantısının 2004 yılında yapılan ilk Konsey toplantısından bugüne kadar Türkiye'nin yatırım ortamının iyileştirilmesi kapsamında katettiği aşamanın teyit edilmesi bakımından uygun bir zemin yarattığına dikkat çekilen bildiride, "Türkiye 2004 yılına kadar, uzun yıllar boyunca  yıllık yaklaşık 1 milyar ABD Doları tutarında uluslararası doğrudan yatırım çekmiştir. Bugün, Türkiye 2007 yılında çektiği 22 Milyar ABD Doları tutarındaki uluslararası doğrudan yatırım girişi açısından gelişmekte olan ülkeler arasında beşinci, dünyada ise on altıncı sırada yer almıştır. Bu anlamda hükümeti tebrik ediyoruz. Son altı yıldaki güçlü büyüme performansı sayesinde Türkiye, GSYH açısından dünyanın on yedinci, Avrupa’nın altıncı büyük ekonomisi haline gelmiştir" deniliyordu. Böylece bildiride, kendi çalışmaları ve tavsiyeleri ile artan yabancı sermaye yatırımları arasında doğrudan bir bağlantı kuruluyordu.

18 Eylül 2023 Pazartesi

MANŞET HABERİ / GAZETE SAHİBİ VE VERGİ UZMANI MASUM TÜRKER KİMDIR? TÜRKER, DERVİŞ'TEN SONRA ZOR BİR GÖREVE SOYUNMUŞTU

VERGİCİ BAKANIN SINAVI 

Vergi dünyasının yakından tanıdığı Masum Türker'e vergi reformu çalışmalarında büyük iş düşecek.

Türker, ekonomik programın tavizsiz yürütüleceği ve seçim ekonomisi uygulanmayacağını söyledi.

Derviş'ten boşalan Devlet Bakanlığı koltuğuna oturan DSP İstanbul Milletvekili Masum Türker'i erken seçip bitip hükümet kurulana kadar zorlu günler bekliyor. Türker'in IMF'ye sunulan Ek Niyet Mektubunda yer alan ve ağırlıkla eylül ve ekim aylarına yoğunlaşacak olan vergi reformu çalışmalarında önemli rol üstlenmesi bekleniyor. 

Türker'in ilk sınavı bugün yapılacak 3 ay vadeli referans bono ihalesi olacak. 1 katrilyon 61 trilyon liralık kağıtlara önümüzdeki 3 ayda uygulanacak faizin tespit edileceği ihale, Derviş'in istifasının Hazine'ye getirebileceği ek yük hakkında fikir verecek. Türker'i bekleyecek en önemli kararlardan birisi, IMF'ye verilen 'Ekim sonuna kadar 16 bin kişi emekli edilecek' sözünü yerine getirmek olacak.

Cahit UYANIK

Ankara - Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevine getirilen DSP İstanbul Milletvekili Masum Türker'i, erken seçim bitip yeni hükümet kurulana kadar zorlu günler bekliyor. Türker'in IMF'ye sunulan Ek Niyet Mektubunda yer alan ve ağırlıkla Eylül ve Ekim aylarına yoğunlaşacak olan vergi reformu çalışmalarında önemli rol üstlenmesi bekleniyor. Türker, aynı zamanda bir vergi uzmanı olduğu için şimdiye kadar IMF ile yıldızı pek barışmayan Maliye bürokrasisi ile Fon arasında katalizör görevi yürütebileceği ifade ediliyor. Son niyet mektubu görüşmelerinde IMF'nin Maliye Teftiş Kurulunu lağvettirmeye çalışması büyük tepki toplamıştı.

14 Eylül 2023 Perşembe

TÜRKİYE'NİN UYGULADIĞI 'KOMŞULARLA İHRACAT STRATEJİSİ' İŞE YARADI MI? İHRACATTA SAĞLIKLI ARTIŞ İÇİN NE YAPILMALI?

İHRACAT MALİYETLERİNDE YAPI DEĞİŞİKLİĞİ ZAMANI

Cahit UYANIK

Türkiye, artık 1980 öncesinde olduğu gibi, ihracatının petrol ithalat faturasını bile karşılamaktan aciz olduğu günlerin çok uzağında bulunuyor. Dış ticaret, ithalat ve ihracat boyutu ile öğrenildi. Türkiye, dünya ticareti içinde yavaş yavaş kendisine önemli bir yer edinmeye başladı. Önümüzdeki yıl 220 milyar doları geçecek olan dış ticaret hacmi, 2008'de 250 milyar doları bulacak. İhracatın ise 2008'de 105-110 milyar dolar aralığına oturması bekleniyor. 2008'de dış ticaret hacminin gayri safi yurt içi hasılaya oranının ise yüzde 60'a çıkması bekleniyor. Bu oran, Türkiye'nin gerek iç pazarda ürettiği, gerekse dışarıdan mal ithal edip katma değer ekleyerek yeniden dışarıya satabilme becerisinin hayli geliştiğini gösteriyor. Yani Türkiye'nin sanayi yapılanması da ihracat odaklı oldu denilebilir.

Türkiye, 2001 yılına kadar ihracatındaki artışlarını daha çok parasal teşvikler vererek veya kur ayarlamaları yoluyla yani mini devalüasyonlarla rekabet gücü sağlayarak artırmıştı. Ancak bu politika ile sağlanan geçici rahatlamalar zaman zaman ciddi tıkanmalara yol açtı. Soruna kalıcı çözüm bulmak için çeşitli çıkış yolları arandı. Bu konudaki ilk girişim komşu ülkelerle ticareti artırma stratejisinin uygulanmaya başlanmasıydı. Türkiye'nin henüz dalgalı kura geçmediği yılda yani 2000'de uygulamaya soktuğu bu stratejsi, amacına ulaşarak ihracat ve ithalat rakamlarını artırdı.

10 Ağustos 2023 Perşembe

IMF İLE ANLAŞMAYA VARILDI: 10 PUANLIK ENFLASYON ARTIŞI ANCAK 2 YILDA ERİTİLEBİLECEK

Enflasyonda sapma

10 PUAN 2 YILDA ERİTİLEBİLECEK

Cahit UYANIK

Ankara - Hazırlıkları süren 3'üncü Ek Niyet Mektubu'na 2002 yılı enflasyon hedefi TEFE yüzde 7, TÜFE ise yüzde 9'a revize edilerek konulacak. Bu hedef, Aralık-1999'da verilen ana niyet mektubunda yüzde 5 ve yüzde 7 olarak öngörülüyordu. 

Belirlenen bu yeni hedeflerle, programın başında verilen "3 yıllık dönem sonunda enflasyonu tek haneli rakamlara indireceğiz" şeklindeki söz de tutulmuş olacak. Ekonomi yönetimi, bu revizyona gerekçe olarak programın ilk yılındaki 10 puanlık sapmanın 2 yıla tolere edilebileceğini gösteriyor.

Finansal Forum'un edindiği bilgiye göre Carlo Cottarelli başkanlığındaki IMF Heyetinin yaklaşık 20 gün süren temasları sırasında kritik müzakere konusunu Ekonomik Program'ın 2 ve 3'üncü yılındaki enflasyon hedefi oluşturdu. Yüksek petrol fiyatları ve Euro'nun hiç hesapta olmayan zayıf gidişi gibi gelişmelerle, uluslararası faiz oranlarının yüksek seyretmesi nedeniyle 2000 yılı enflasyon hedeflerinin 10'ar puanlık sapma göstereceği konusunda hemfikir olundu.

6 Ağustos 2023 Pazar

'MECBURİ' EKONOMİK PARTNERİMİZ: IMF

Cahit UYANIK

Ekonomi gündeminde en sık tartışılan konuların başında Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkisi geliyor. Türkiye'nin yeni bir stand by anlaşması (destek anlaşması) imzalama niyetini geçen yıl dile getirdiği IMF,  yıllardır ekonomik partnerimiz durumunda. Peki nedir bu IMF? Günlük hayatımızı yakından ilgilendiren ve etkileyebilen bu kurumu gerçekten iyi tanıyor muyuz? Ne zaman ve nasıl kurulmuştur? Ne iş yapar? Türkiye IMF ile ne zamandan bu yana ilişki içinde bulunuyor? IMF ile Türkiye'nin gelecekte ilişkisi nasıl olabilir? Bu yazıda IMF ile ilgili akla gelen sorulara cevap vermeye çalışacağım.

IMF, bir BM kuruluşudur

Herşeyden önce IMF, bir Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşu. IMF'de en büyük hisse yani teknik deyimle kota, Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) olduğu için IMF,  bazen bir ABD kuruluşu olarak düşünülüyor.  Ama öyle değil. Fon'un merkezi ABD'de, ama başkanı Avrupa kökenli olmak zorunda. Başkan yardımcısının da ABD kökenli olması bir başka gelenek. 

10 Temmuz 2023 Pazartesi

1990-1991'DEKİ KÖRFEZ KRİZİ TÜRK İŞ DÜNYASINI NASIL ETKİLEDİ?

Merkez Bankası "İktisadi Yönelim Anketi"

"EN KÖTÜ, EN DÜŞÜK, EN OLUMSUZ"

Merkez Bankasının sanayicilerin nabzını yokladığı anketin sonuçları kötümser bir tablo çizdi. Sanayicilerin verdikleri cevaplarda "en kötü, en olumsuz, en düşük" gibi tanımlamaların yoğunluğu dikkat çekiyor.

Cahit UYANIK

Ekonomide tehlike sinyalleri iyice belirginleşmeye başladı. Herkes "Yarın ne olacak?" kaygısı içinde. Döviz kurları ve faizlerdeki tırmanış, gittikçe büyüyen bütçe açıkları, açık veren cari ödemeler dengesi karamsar tablodan küçük kareler... 

Bu manzara içinde Merkez Bankasının 1987 yılı sonundan beri düzenlediği ve ekonominin 'halet-i ruhiyesi'nin belirlenmeye çalışıldığı İktisadi Yönelim Anketinin sonuçları da olumsuz göstergelere bir yenisini kattı.
 
1990 Aralık, 1991 Ocak-Şubat dönemini kapsayan ve İstanbul Sanayi Odasına kayıtlı toplam 522 firmaya uygulanan ankette "Sanayi dalınızdaki genel gidişat konusunda, bir ay öncesine kıyasla görüşünüz nedir?" sorusuna ağırlıklı olarak olumsuz cevaplar verildi. Anket sorularına verilen cevaplarda, büyük çoğunlukla yaşanılan ortamın "en kötü, en olumsuz, en düşük" gibi ifadelerle tanımlanması dikkat çekti.

12 Kasım 2022 Cumartesi

IMF, TÜRKİYE'YE YENİ TEMSİLCİ ATADI: AZİM SADIKOV. IMF, HÜKÜMETE FAİZLERİ HEMEN ARTIRMASINI ÖNERDİ

Dr. Azim Sadıkov, 
 IMF'nin 7. Türkiye Temsilcisi oldu

Cahit UYANIK

Türkiye, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile neredeyse 12,5 yıldır 'diplomatik bir ilişki' sürdürüyor. IMF Türkiye Masası her yıl sonbaharda gelip ekonomik verilerimizi topluyor, 2 hafta kalıp yüz yüze görüşmeler yapıyor. Buna '4. Madde Görüşmeleri' veya 'Gözden Geçirme Görüşmeleri' deniliyor. IMF, bu yıl da 14-26 Ekim 2022 tarihlerinde TR'de imiş. Hiç haberimiz olmadı. Haberi olanlar da duyurmadı. Ne Hazine ve Maliye Bakanlığı, ne IMF Genel Merkezi ne de IMF Türkiye Temsilciliği bir açıklama yayınladı. Oysa eskiden bu ziyaretler Hazine'nin internet sitesinde ilan edilirdi. 04 Kasım 2022 tarihinde IMF'nin ABD'deki merkezinden, TR Masası Şefi Donal McGettigan başkanlığındaki heyetin ziyaretiyle ilgili bir basın açıklaması yayınlandı.

Basın açıklamasında 2021 yılı sonlarında yapılan politika faiz indirimlerinin TR'nin mevcut kırılganlıklarına eklendiği, TL'nin değer kaybettiği ve bunu yüksek enflasyonun izlediği anlatılarak, Rusya-Ukrayna Savaşı sonucunda yükselen ithal enerji fiyatları dolayısıyla TR'nin enflasyonist sürece girdiği vurgulandı. Alınan önlemler kapsamında kur korumalı mevduat (KKM) ve kredi büyümesini sınırlamak için BDDK ile TCMB'nin aldığı makro ihtiyati tedbirlere değinilen açıklamada, TR ekonomi yönetimine bırakılan 'tavsiye notu' veya 'ön ülke raporu'ndan ayrıntılar da paylaşıldı. (Toplanan verilerle IMF TR Masası tarafından daha geniş bir ülke raporu da hazırlanıyor. Bu rapor Ocak-2023 tarihinde IMF İcra Kurulunda ele alınıp görüşülecek.)

Tavsiyeler çerçevesinde; öncelikle TCMB üzerinden bir okuma yapılarak merkez bankası bağımsızlığının güçlendirilmesi ve politika faiz oranlarının hemen artırılması istendi. Bu yapılırsa enflasyonun daha kalıcı şekilde azaltılacağı ve TCMB döviz rezervlerinin güçlendirileceği ifade edildi. Açıklamada daha sonra sıkı maliye politikasına geçilmesi gerektiği vurgulanarak; artan mali riskler ve yüksek enflasyon göz önüne alındığında bunun savunmasız kişileri (desteğe muhtaç) hedefleyen yardım sağlama kararlarını da kolaylaştıracağı belirtildi.

10 Eylül 2022 Cumartesi

FAİZİ ARTIRDILAR AMA AVRUPA RESESYON KORKUSUYLA ENFLASYONLA MÜCADELEDE HALA ÇEKİMSER; GÖZLER FED'DE

Cahit UYANIK

Avrupa Merkez Bankası (ECB-AMB), 08 Eylül 2022 tarihli toplantısında faizleri 0,75 puan artırma kararı aldı. Bu ECB'nin euroyu yönetmek üzere kurulduğu 1999 yılından bu yana tek seferde yaptığı en yüklü faiz artırımı oldu. Ancak hayli yüksek oranlı bu artış kimseye bir heyecan vermedi. Bunun sebebi 13 gün sonra FED'in de 0,75 oranında faiz artışı yapacak olmasından kaynaklanıyor. Böylece bu iki rakip paranın arasındaki dengeler bozulmamış olacağı için, piyasalar ECB'nin faiz ayarlamasına net bir tepki vermedi. Piyasalar, 20-21 Eylül 2022 tarihindeki FED toplantısında alınacak kararı beklemeye başladı.

Benim tahminime göre ECB, 1 puanlık (100 baz puanlık) bir artış yapsaydı heyecan yaratabilir ve gelecekteki enflasyonla mücadeleye yönelik daha güçlü bir mesaj verebilirdi. Oysa ECB Başkanı Lagarde, bu ayarlamayı 'önden yüklemeli artış' olarak nitelendirdi. Bu ilginç tanımlamayı, bundan sonraki faiz artışlarının daha düşük oranlarda yapılacağı şeklinde yorumlayabiliriz. Nitekim ECB'nin yıl sonuna kadar 0,50+0,50 olmak üzere toplam 1 puanlık artışla yılı yüzde 2,25 faizle kapatmayı hedeflediği konuşuluyor.
Aslında ECB Başkanı Bayan Lagarde, aylardır enflasyonla mücadelede geç kalmakla yani faiz artışını zamanında yapmamakla suçlanıyor. Çünkü Euro Bölgesinde enflasyon şu anda yüzde 9,1 düzeyinde bulunuyor. ECB kanadı ise hızlı ve yüksek bir faiz artışının, euro kullanan Avrupa ekonomilerini resesyona sokacağını ve daha temkinli olunması gerektiğini savunuyor.

3 Eylül 2022 Cumartesi

G-7 ÜLKELERİ MALİYE BAKANLARI RUS PETROLÜNE FİYAT SINIRI (TAVAN) KOYDU. KARAR TÜRKİYE'Yİ DE ETKİLER

Cahit UYANIK

G-7 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Japonya, Almanya, İtalya, Kanada+AB) Maliye Bakanları; 02 Eylül 2022 tarihinde, Rusya'nın elde ettiği petrol gelirini azaltarak Ukrayna ile giriştiği savaşı finanse etmesini sınırlandırmak için ilginç bir karara imza attı. Buna göre Rus ham petrolü ve işlenmiş petrol ürünleri alımlarında bir üst fiyat sınırı (tavan) belirlenecek. Söz konusu önlem, tavan fiyat tespiti yapılmasının ardından ham petrol için 5 Aralık 2022'de, rafine ürünler için ise 5 Şubat 2023'te uygulamaya konulacak.

Alınan bu karar 160-170 yıllık petrol tarihinde ilginç bir dönemeç oluşturuyor. Çünkü bu önlem hayata geçirilebilirse, petrol tarihinde ilk kez satıcılar değil alıcılar petrol fiyatı tespit edecek. Petrolün tarihinde hep satıcılar (Rockefeller Ailesi, 7 Kız Kardeşler denilen dünya çapında petrol araması ve rafinajı yapan 7 uluslararası petrol şirketi, OPEC, emtia piyasaları, OPEC+ ülkeleri) fiyatları belirler olmuştur.

Bu konu aslında ilk olarak yaz ayları başında dile getirilmişti. Anlaşılan aradan geçen 3 ayda konu hayli olgunlaştırıldı. Şimdi önümüzdeki 3 ayda da bu fiyat tavanının nasıl uygulanabileceği belirlenirken, ülkelere mesele hakkında bilgilendirme yapılacak. ABD Hazine Bakanı Yellen, bu önlemi uygulamak için Hindistan ile yapılan görüşmelerin umut verici olduğunu ifade etti. Çin ve Türkiye için ise bir söylemde bulunmadı.