30 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ŞEFFAFLIĞIN Ş'Sİ PROBLEMİ

Cahit UYANIK 

Başbakan Bülent Ecevit'in rahatsızlığı, Türkiye'de uygulanan ekonomik programın henüz tüm yönleriyle hazmedilemediğini gösterdi. Yoksa tam bir poker ustası pozu takınan ve sinirleri cımbızla alınmış gibi görünen IMF Türkiye Masası Şefi Juha Kahkonen 'diazem' yerine geçecek açıklamalar yapar mıydı? Ecevit'in hastaneye yatırılması, deney tüpleri içinde kuzu kuzu duran ancak el dokundurulmayan bazı sıvıların (problemlerin) sertlik derecesini ortaya koyan bir turnusol kağıdı görevi de gördü.

İlk problem dalgalı kur ile şeffaflık arasındaki doğrusal ilişkinin bir türlü anlaşılamamış olması. Dalgalı kur, tüm kur sistemleri içinde belki de en hassası ve siyasetçilere endeksli olanı... Ülkeyi yönetenler ne kadar şeffaf davranıp her karar ve davranışını camdan bir toplantı odasının içinde icra ederse o kadar iyi. Politikacıların ülkenin iç borç stokunun üçte ikisinin dövize endekslenmiş bulunduğunu, dolardaki bir zıplamanın otomobillerdeki sol ayna gibi sürekli takip edilen faiz dışı fazla hedefini tehlikeye atacağını bilip buna göre davranmaları gerek. 

Öyle eve kapanıp kendi kendini tedavi etmeye çalışmak, bakın ne tatsızlıklara yol açtı. Herşeyden önemlisi Ecevit'in sağlığı bir hafta-10 gün geç düzelecek. Size önemsiz gibi gelse de bu zaman dilimi, söz gelimi 2001 Şubat ayı sonunda milyonlarca kişinin kaderini kökten değiştirdi. Hesaplarsanız, 19 Şubat ile 1 Mart arasında sadece 10 gün vardı.

Ecevit'in rahatsızlığının ortaya çıkardığı ikinci problem ise daha 3 yıl önceki seçimlerde yaklaşık 7 milyon kişinin oyunu alan bir partinin geleceğinin iyice belirsiz olduğunun anlaşılmasıydı. Siyasi kulislerde fısıltıyla konuşulan Rahşan Ecevit-Hüsamettin Özkan anlaşmazlığı, Başbakan'ın hastalığı ile iyice su yüzüne çıktı. Özkan'ın yanı sıra Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz da Rahşan Hanım'dan pek hazzetmiyorlar anlaşılan... Onlar da Ecevit'i evinde ziyarete gitmediler. Rahşan Hanım-MHP çekişmesi zaten dillere destan ama Yılmaz'la ne sorun var? Şimdilik bilinmiyor. 

Bütün bunlar önümüzdeki bir yıl içinde yapılması neredeyse kesinleşen seçimlerde DSP'ye genel başkan arayışlarının gölgesinde yaşanıyor. DSP'nin başına Kemal Derviş geçebilir mi? Şimdilik geçemez, çünkü önce DSP'ye üye olması gerekir. Üyelik için son izin mercii ise Rahşan Hanım. Üyelik formuna imza atar mı, bu bir muamma. İsmail Cem olabilir mi? Belki çünkü Ecevit Ailesi ile arası çok iyi. Ama geniş kitleler onu kabullenir mi, bilinmez. Hüsamettin Özkan ne yapabilir? Eğer "Siyasete Ecevit'le girdim, onunla çıkar giderim" sözünü unutursa şimdilik en güçlü aday O. Ama muhtemel bir DSP Kurultayında Rahşan Hanım'la sert bir hesaplaşmayı göze alması kaçınılmaz görünüyor.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 20 Mayıs 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder