24 Nisan 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 2000'E GİRMEK

Cahit UYANIK 

Türkiye yeni binyıla, yeni bir başlangıçla giriyor. Cuma gecesi yarısından itibaren bir 'destek' yani 'stand by' ekonomisi olduk. Bu yeni başlangıçtan beklediklerimiz belli. Ama yeni başlangıcın neler götüreceğini şimdiden kestirmek zor. 

Umumi manzara pek hoş değil. Ülkeyi yönetenler, sorunların önemli bir bölümünün yabancı destekle çözülebileceğini kabul etmiş durumdalar. Yönetenleri böyle davranmaya iten sebepler ise ortada. 50 yıldır demokrasiyi ve serbest piyasa ekonomisini 'istediğini yapabilmek' olarak algılayıp aynı kafa yapısına sahip temsilcileri Meclis'e göndermişiz.

Devlet, toplumsal uzlaşmayı sağlayan ve ona hizmet eden bir yapıdan, menfaat dağıtım mekanizmasına dönüşmüş. Dağıtılan her menfaat, gelecekte daha bağımsız ve özgür karar alma hakkımızı biraz daha kısıtlamış. Enflasyon, her türlü gizli melanete kılıf haline gelmiş. Hal böyle iken 'Her halk, layık olduğu rejimi bulur' sözüne hak vermemek mümkün değil. Yavaş yavaş yuvarlandığımız menfaat çukurundan 2000 yılı boyunca çıkmaya çalışacağız. Açıkçası stand by'la birlikte Türk halkı olarak yabancı desteğe muhtaç olduğumuzu milletçe kabul etmiş durumdayız.

Türkiye bunu başarabilecek mi? İmzaladığımız bu anlaşma acaba 'son stand by' olarak tarihe geçecek mi? Stand by'ın istediklerini yapabilirsek nasıl bir ülke haline geleceğiz? Bu soruların cevabı Niyet Mektubunun içinde gizli. Mektubun giriş cümlelerinde bol bol 'fakirlik edebiyatı' var. Enflasyonun her türlü ilişkiyi bozduğu ve ülkedeki fakirleşmeyi hızlandırdığı ifade ediliyor. Bu sözlerin edebiyat olmaktan öteye geçmesi gerekiyor. Eğer ülkeyi yönetenler bu ana eksenden şaşmazlarsa stand by, 'hayırlara vesile olan' bir uluslararası metin olarak tarihe geçer.

Türkiye'nin daha önce imzaladığı ve yüzde 90'ında başarısız olduğu stand by anlaşmalarında olduğu gibi Niyet Mektubu, yeni menfaat dağıtım mekanizmalarına kılıflık yaparsa hiç şansımız yok. Tarım reformu yapılacaksa fakirlikle mücadele için olmalı. Sosyal güvenlik reformu, bankacılık reformu ve Maliye reformu için de ana eksen değişmemeli. Yaptığımız reformların ülkedeki kişi başına geliri 10 bin dolar seviyesine yükseltecek yeni mekanizmaları kuracağını bilmemiz ve görmemiz gerekli. 

Türkiye 2000 yılına stand by gibi güçlü bir araçla giriyor. Bu gücü iyiye veya kötüye kullanmak bize kalmış. İyiye kullanırsak geleceği kurtarabiliriz, kötüye kullanırsak geleceği oluşturmakta hayli zorlanabiliriz. 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 03 Ocak 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder