9 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KELEPÇEDE DEMOKRASİYİ BULMAK

Cahit UYANIK 

Çok uzun yıllar önce gazetelerde bir fotoğraf yayımlanmıştı: Zavallı bir çocuk, elleri zincirlerle kelepçelenmiş, iki yanında iki jandarma, başı öne eğik, üstünde mahkum elbisesi adliyede yürüyordu. Kimbilir hangi mahkemeye çıkacak ve acımasız katillerle iflah olmaz hırsızların oturduğu tahta sırada, sırtına alacağı hükmü bekleyecekti. 

O yıllarda biz gazeteciler sosyal sorunlara daha duyarlıydık. Fotoğraf büyütüldü. Fotoğrafı çeken meslektaşımıza ödül üstüne ödül verildi. O saniyelik enstantane ve küçük bir deklanşör tıklaması, uzun yıllardır ayak sürütülen çocuk mahkemeleri ve çocuk cezaevlerine giden yolu açtı. Türkiye'de hala çözüldüğü söylenemeyen sokak çocukları ve suçlu çocuklar sorunsalı da küçük bir aşama kaydedildi. Türkiye'de çocuklar mahkemeye artık kelepçe ile getirilmiyor.

Kelepçe meselesi yine gündemde. Hakkında soruşturma açılıp gözaltına alınan iş adamları, bürokratlar ve eski politikacılara kelepçe vurulmalı mı? Yoksa ellerini kollarını sallayarak savcının, hakimin karşısına mı getirilmeli? Batı'da benzeri suçlar için hakkında soruşturma yürütülenlere kelepçe vuruluyor mu? Polisler acaba kelepçelemeyi toplumsal bir linç unsuru olarak mı kullanıyor? 'Koluna girme' psikolojisi ile insanların sorgu sürecindeki direnci kırılmaya mı çalışılıyor? Kafalar her zaman olduğu gibi karışık. Sapla saman birbirine karışmış. Kimi öyle olsun diyor, kimi böyle...

Birileri çıkıp da kelepçe vurmanın şu an Türk hukukundaki yerini anlatsa birazcık aydınlanacağız. Hele hele bu uygulamanın Batı'da nasıl yapıldığını da anlatırsa herkesi büyük bir yükten kurtarmış olacak. Türkiye'de 'Kitap yazdı' diye eline koluna kelepçe vurulan binlerce aydın var. Zaman zaman bu uygulamadan gazeteciler de nasibini alıyor. 

Acaba fikir suçlularına kelepçe vurmak ne kadar doğrudur? Batı'da fikir suçu diye birşey olmadığı için, herhalde bize özgü bir uygulama getirmeliyiz. Batı'daki devlet başkanlarına veya siyasilere yakın çalışan bazı kişilerin, bırakın ellerini, ayaklarından zincirlenerek mahkeme salonuna getirildiği fotoğrafları gazetelerde görmüştük. Buna ne diyeceksiniz? Demek ki Batı, kelepçede de demokrasiyi kurmuş. Kimin, ne koşullarda kelepçeleneceği belli. Kuralları çiğnediķce kelepçenin zinciri biraz daha sıkılıyor.

Türkiye tam bir yargısız infazlar ülkesi. İnsanlar hak etmedikleri halde bazen yaşamlarını, bazen de onurlarını kaybedebiliyorlar. Ne yazık ki kelepçe de bir yargısız infaz unsuru olarak kullanılmaya başlandı. Türkiye eğer önümüzdeki günlerde bu operasyonları genişletip temiz bir toplum yaratma yolunda adımlar atmaya devam edecekse, kelepçede demokrasiyi de kurmak zorunda. Uygar bir ülke kimi, neden kelepçelediğini dünya aleme kolayca açıklayabilmeli.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 23 Ocak 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder