22 Nisan 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / SÜRÜKLENİP GİDERKEN GÖZDEN KAÇANLAR

Cahit UYANIK 

Türkiye, uzun yıllardır büyüyüp duran, zonklayan, sızlayan, zaman zaman ülkenin ateşini yükselten en önemli pislik odaklarından birisi olan yolsuzlukla mücadele ediyor. Yapılan mücadele bankalar, gümrük ve naylon fatura yolsuzlukları üzerine yoğunlaşmış durumda. Oysa bu cerahatı besleyen birkaç odak daha var. Bunlardan birisi de İhale Yasası ve devlet ihaleleri.

Devlet her yıl çok sayıda inşaat, onarım ve satın alım ihalesi düzenliyor. Bu ihalelerin sayısının 20-30 bin arasında değiştiği ifade ediliyor. Ayrıca ihale yapılmadan sadece teklif toplanarak yapılan işler de var. Türkiye gibi orta boy bir ülkedeki şirket zenginliğinin ve ticaret sicili körlüğünün arka planında da hep bu ihaleler var. Kurulan şirketlerin çoğu paravan, Devlet ihalesinde 'kalabalık' yapması için kurulmuş durumdalar. Devlet bu ihalelerin yasal dayanağı konumundaki 2886 Sayılı Kanunu değiştirmek için yaklaşık 10 yıldır uğraşıyor. Başka bir deyişle, ayak sürüyor. 

Çünkü bu ihale sistemi ile siyasi düzen arasında yakın finansman ilişkileri var. Meclis'e bugün ve geçmişte belli bir müteahhit grubunun temsilcisi olarak girmiş onlarca milletvekili ismi sayabilirim. Hatta bir ara Bayındırlık Bakanlığı yapmış bazı bakanların, yasa gereği almaya hak kazandıkları A tipi müteahhitlik karnesi ile ne paralar kazandığını öğrenmiştik. Bu konuda değişiklik yapılma sözü verildi ama bir adım atılmadı. 

Bu hükümet de Devlet İhale Yasası değişikliği konusunda bir taslak hazırlamıştı. Ancak bu taslağı yokuşa sürmek için klasik yönteme başvuruldu. Taslak onlarca üniversite, sivil toplum kuruluşu ve meslek kuruluşuna gönderildi. Eh tabi bu taslakla ilgili yüzlerce görüş toplanmış oldu. Şimdi çık çıkabilirsen işin içinden... 

Avrupa Birliği, İhale Yasasındaki değişikliğe büyük önem veriyor. Çünkü Türkiye'deki bu ihalelere girip mal satmak istiyor. Verilen önem, son açıklanan Katılım Ortaklığı Belgesinin kısa vadeli hedefler bölümüne alınarak gösterildi. Yani bu konuda da yolun sonuna gelindi. Hükümet bu yasayı da 2001 yılı içinde değiştirmek zorunda.

Türkiye'de yolsuzluk denilen büyük problemi besleyen daha onlarca kaynak var. Adliyeler, İMKB, sermaye piyasaları, kamu bankaları bunlardan sadece akla gelen birkaçı... Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'nin yolsuzluklardan tamamen kurtulması mümkün değil. Ancak asgariye indirmek ve yapanın yanına kar bırakmamak önemli. Yolsuzluk gerçeğini tartışırken bir şeyi daha göz ardı etmemeliyiz. Yolsuzlukların hemen hepsi ile siyasetin finansmanı arasında yakın ilişki var. Bir an önce Batılı standartlarda bir Siyasetin Finansmanı Kanunu çıkarılması kaçınılmaz görünüyor. 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 27 Kasım 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder