21 Nisan 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / OTOBÜSÜ KAÇIRMIŞ MİLLET VE SİYASİLERİMIZ

Cahit UYANIK 

Ünlü ozanlarımızdan Sabahattin Eyüboğlu'nun bir şiirinde  'Sen otobüsü kaçırmış bir milletin oğlusun" dizesi geçer. Cumhuriyet Devrimi'ne gönülden bağlı Eyüboğlu'nun dizesi o kadar derin sosyolojik anlamlar taşır ki, ciltler dolusu kitap yazılsa bu kadar büyük etki yapamaz. Çünkü Eyüboğlu, Anadolu'yu ve Anadolu insanını çok yakından tanıyan nadir sanatçılarımızdandı. Yaptığı sanatın toplumsal kökleri Anadolu toprağındaydı. Öyle ki sevdiğine 'Karadutum, çatalkaram, çingenem' diye sesleniyordu. Aşk, bundan yalın daha nasıl anlatılır? Eyüboğlu'nun kendi toplumuyla barışık özellikleri şiir ve resimlerine o kadar güzel yansımıştır ki sözlerle anlatılamaz.

ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ın geçen Cumartesi günü DSP Lideri Bülent Ecevit'le görüşmesinden sonra yaptığı "Beni Yüce Divan'a gönderin, aklanayım" açıklaması rahmetli Eyüboğlu'nun dizesini aklıma düşürdü. Otobüsü kaçırmış milletin, otobüsü kaçırmış siyasi lideri!

Yılmaz gibi siyasette 15 yılı devirmiş, bu sürenin yarısını da siyasi parti lideri olarak geçirmiş bir figürün, yıllarca mücadele verdiği rakibiyle Yüce Divan konusunda anlaşmasının siyasi faturası olacağını mutlaka bilmesi gerekiyordu. 

Yılmaz, aklama-paklama operasyonu yapıldığı günlerde kendisini "Baykal, merkez sağın iki liderini tasfiye etmek istiyor. Bunu önlemek için birbirimizi akladık" diye savunmuştu. Biz de Baykal'a bu kadar büyük komplo teorileri atfetmenin, Baykal'ın ismini her siyasi oyuna alet etmenin hatalı olduğunu yazmıştık. Siyasi tasfiyenin milletin inisiyatifinde olduğunu hatırlatmıştık. Sonuçta millet aklama-paklamanın iki baş rol oyuncusunu tasfiye etti. Şimdilerde Yılmaz Yüce Divan'a gitmek istiyor ama Çiller "Hayır gerek yok" diyor. Açıkçası Çiller uçuruma yuvarlanırken Yılmaz'ı da aşağı çekmişti. Onun beyhude olduğuna inandığımız uçurumdan çıkma çabalarına bile izin vermek istemiyor.

Aslında Yılmaz otobüsü kaçırma konusunda ilk değil, son örnek. Siyasi tarihimiz bunun çok çarpıcı örnekleriyle dolu. Şimdilerde en üst düzeydeki Demirel-Ecevit konsensusunun 20 yıl önceki halini hatırlayın. Birbirinin yüzüne bakmayan, elini sıkmayan, isimlerini bile telaffuz etmeyen bu iki siyasi figür de, millet adına otobüsü kaçırmışlardı. Neden mi? 

Demirel-Ecevit konsensusunun 1970'lerde gerçekleştiğini varsayalım. Türkiye şu anda tam bir demokrasi ülkesi olabilirdi. Merkez sağda Adalet Partisi, merkez solda Cumhuriyet Halk Partisi bulunurdu. Tıpkı İngiltere'deki Muhafazakar Parti-İşçi Partisi, ABD'deki Demokrat Parti-Cumhuriyetçi Parti gibi... Demirel ve Ecevit 1970'lerde vermeleri gereken siyasi olgunluk sınavını şimdilerde vermeye çalışıyorlar. Siyasette merkez sağ  ve merkez sol kutbunu oturtmaya çabalıyorlar. Anlayacağınız Eyüboğlu'nun otobüse benzettiği toplumsal değişim hızla koşuyor; Demirel ve Ecevit yetişmeye çalışıyorlar. Bakalım yetişip direksiyona oturabilecekler mi?

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 10 Mayıs 1999 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder