28 Nisan 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 10 PUANLIK UZMANLIK SORUSU

Cahit UYANIK 

Türkiye'de 'kaynak' sözü siyasetçilerin diline ilk kez Refahyol Hükümetinde pelesenk oldu. Erbakan Hocanın 'Davul tozu minare gölgesi' cinsinden ülkeyi kurtaracak kaynak paketleri iktisat literatürünün ancak hayal tacirliği bölümüne yerleştirilebilir. Hayali kaynaklar sebebiyle 1997 yılında 'sıfır' açıkla bağlanan bütçenin Türkiye'ye hediyesi, askeri ihtilalin kıyısından dönülmesi, post-modern darbe günleri ve yüzde 99'luk enflasyon olmuştu. 

Daha 4 yıl önce ülkeyi maceradan maceraya sürüklemeye niyetli bu iktidarın ortaklarından biri ve diğer ortağının hizip başının Türkiye'de şimdilerde 'umut' olmaya başlamasını acaba neye bağlamalıyız? Herkesin cevabı bilerek 10 puan kazanmayı garantileyeceği bu uzmanlık sorusunun cevabı, 57'inci Hükümettir. Yalnız bu hükümetin hakkını yemeyelim. Aylardır sözü edilen paketten çok gerçekçi iki kaynak çıktı: Zam ve vergi. Zaten Türkiye'de kaynak denilince akla gelen iki şey bu iki sözcüktür. Siyasetçilerimiz, sorunlara çözüm bulmaktansa gelecek seçimi garantileyecek işlerle uğraştıkları için, ülke ekonomisi  bir türlü sağlıklı ve gerçekçi kaynaklarla donatılamaz. 

Şimdi sizin "İktidarın hakkını yemeyin. Bir sürü yapısal reform yaptı" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Bu değerlendirme doğru ancak eksik olur. Çünkü mevcut iktidar bu yapısal reformları, kendi yarattığı sorunlar yumağını çözmek için kabul etti. Ancak neyin, ne için yapıldığı pek iyi bilinmediği için söz gelimi Bankalar Yasası ve onunla ilgili düzenlemeler son 3 yılda onlarca defa değiştirilebildi. Sonuç: Koskoca bir tıssss...

Oysa Türkiye'nin kur çapası öncesinde üstü küllenmiş bankacılık problemlerini  çözmesi gerektiği, bizzat Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Derviş tarafından dile getirilmedi mi? Öyleyse bu noktada 57'inci Hükümeti yapısal reformlar yapmaya değil, gelecek seçimi garantilemeye çalışan bir hükümet kategorisine sokabiliriz.

Bu hükümetin neyi, ne için yaptığını pek bilmediği konusundaki son örnek geçen hafta yaşandı. Devletin resmi açıklamalarında afilli cümleler kurularak, IMF ile stand by imzalanacağı duyuruldu. Hediyesi de 10 milyar dolarmış. Ancak bu para karşılığında  ne gibi acı ve sıkıntılar çekileceği konusunda, önümüzdeki ay başında bir fikrimiz  olacak. Çünkü IMF gelip istek listesini o zaman önümüze koyacak. 

Peki biz Şubat-Mayıs ayları arasında dalgadan dalgaya düşerek yeni bir ekonomik program hazırlamamış mıydık? Bu program bizi 3 yıl götürmeyecek miydi? Bizi sadece Enis Hoca ile Usame bin Ladin mi bu hale getirdi? Bu uzmanlık sorularının cevabını mı merak ediyorsunuz? Bence bu cevabı bir süre sonra millet verecek.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 19 Kasım 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder