29 Nisan 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / IMF'NIN 2 KRİTİK GÜNDEM MADDESİ

Cahit UYANIK 

Yine IMF'li günler başladı. IMF'nin pek zahmetsiz geçen 9'uncu Gözden Geçirme ziyaretinin ardından bu defa, hayli tartışmalı bir hafta bizi bekliyor. IMF'nin bu ziyarette bakacağı iki şey var: 2002 Yılı Bütçesi ve enflasyon hedeflemesi.

2002 Yılı Bütçesi öyle hazırlanmalı ki Türkiye'yi yüzde 6-7'lik küçülmeden yüzde 4'lük büyümeye götürebilsin. Bütçenin zorluğu sırf kamu finansman dengelerinin bozuk olmasından kaynaklanmıyor. Bu sefer ekonominin de dengesi bozuk.  Kapanmış işletme ve şirketler, sokaktaki milyona yaklaşan işsizler ordusu,  daralmış iç ticaret hacmi ve gözlerinin feri sönmüş ithalat... Bütün bunlar devletin en büyük umudu bağladığı gelir, kurumlar, KDV ve dış ticaret vergilerinin çok fazla artmayacağının işareti. Kamu maliyesi kitaplarında 'otomatik istikrar mekanizması' olarak adlandırılan bu vergiler, şimdi tersine işlev görüyor.

Ama öbür yandan devletin masraflarında en küçük bir azalma yok. Özel sektör işten çıkarmalar bir yana çalışanlarının maaşlarında indirime giderken, memur zamları göz kamaştırıyor. Ancak devlette çalışan sayısında ne azalma var ne de çalışanların veriminde en küçük artış... Yine devlet dairelerinde vatandaşa eziyet gırla gidiyor. 

Her kavramın içini boşalttığımız gibi devlet, bu sefer de toplam kaliteyi ele aldı. Devlet dairelerinde bir 'müşteri memnuniyeti' modasıdır gidiyor. Bu ülkede Memurin Muhakemet Kanunu ve 657 Sayılı Devlet Memurları Yasasındaki basına konuşma yasağı sürdükçe 'devlette müşteri memnuniyeti' sloganı aldatmacadan öteye geçmez. Bu konuda öncülük yapan, Resmi Gazete sayfaları arasında toplam kalite kavramını boğmaya çalışan bazı siyasilerin daha samimi olmalarında fayda var. Devletteki diğer yolsuzluk ve israf kanallarını ise biz yazmaktan bıktık siz de okumaktan... Bu konulara girmeyelim, gerek yok. 

IMF'nin ilgileneceği ikinci konu ise enflasyon hedeflemesi demiştik. Türkiye, şimdilik bu kavrama mal bulmuş magribi gibi sarıldı. Ama bu yöntemin patentini elinde bulunduran iktisatçı bile, Türkiye'de enflasyon hedeflemesi koşullarının henüz olgunlaşmadığını söylüyor. Ülke, önümüzdeki 4 ayda dolar kurunun ne olacağı konusunda sıtma nöbetleri geçirirken, sokaktaki insan enflasyon zulmü altında hiç bu kadar ezilmemişken Ekim ayında çıkıp da  "Ceeee... Biz enflasyon hedeflemesine geçtik ha... Haberiniz ola..." demenin ne anlamı var? Sokaktaki 1 milyona yakın işsiz ve her gün işsizler ordusuna eklenen binlerce kişi varken enflasyon hedeflemesi diye tutturmak mantıklı değil. Çünkü insanlar şu anda enflasyon değil karınlarını doyurmanın derdine düşmüş vaziyetteler. 

Az önce toplam kalite kavramında yaptığımız analiz burada da geçerli. Koşullarını oluşturmadan geçeceğimiz enflasyon hedeflemesi, birkaç ay sonra elimizde zavallı bir oyuncağa dönüşebilir. Sanırım IMFye bu konunun iyice izah edilmesinde büyük fayda var. Oyuncağa çevireceğimize, bir süre erteleyelim daha iyi...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 10 Eylül 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder