15 Nisan 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR/ BASİT HESAP - KARIŞIK SONUÇ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de son 6-7 yıldır yaşananlar, basit gibi görünen hesapların aslında karışık sonuçlara hizmet ettiğini gösterdi. Ve ne yazık ki 'basit hesap - karışık sonuç' ikileminden medet umanların hepsi, devletin finansal zafiyetini kullandılar. Finansal zafiyet, bazen Meclis'ten geçmeyen yasa kisvesi altında bazen de özelleştirme kumpası şeklinde kendini gösterdi. Biraz bilmece gibi oldu ama son olaylardan bir örnek çıkarabiliriz.

Devlet yıllar önce tüm dünyaya özelleştirme yapabildiğini göstermek istiyordu. Aynı günlerde Hazine'de dağ gibi banka izin başvuruları yığılmıştı. Basit bir arz-talep projeksiyonu yapıldı. 2'si tabela bankası olmak üzere 4 banka satışa sunuldu. "Nasıl olsa müşterisi var" diye düşülünüyordu. Bu bankalardan en fazla tanınan Sümerbank'ı, hiç tanınmayan bir iş adamı alıverdi. Çünkü banka ihalesinin perde arkasında tehditler ve ihale cinlikleri yaşanıyordu. Devlet, "Ak para, kara para fark etmez" diyen yöneticilere emanet olduğu için, ihale prosedüründeki söylentilere kulak tıkadı. 

Bankayı bir tefeciden borçlanarak veya onun adına satın alan kişi, sonrasında 'Özelleştirme müdavimi' kesildi. Anlı-şanlı sanayi devlerini geride bırakarak bir çırpıda POAŞ'a 1 milyar 160 milyon dolar teklif edebildi. Çünkü banka sahibi olurken uygulanan model, daha büyük bir şirketi satın almak için rahatça kullanılabilirdi.

Bu kişi 2000 yılı Kasım ayında Mali Şube'e gözaltında iken  verdiği ifadede Sümerbank'ın 550 milyon dolarlık parasını üzerine geçirdiğini itiraf etti. İşte bu ifade 'basit hesap-karışık sonuç' ikileminin bir tezahürüydü. Eğer POAŞ ihalesi bu kişinin üzerinde kalsaydı, devlet kendi vatandaşını dolandırmış olacaktı. 

Çünkü bu garip işadamı yüzde 100 devlet garantisi altında, yüksek faizler vererek topladığı mevduatları, finans cambazlıķlarıyla iç edip; POAŞ'ın özelleştirme bedelinin yarısını ödeyiverecekti. Zaten devlet de 1 milyar 160 milyon doların yarısını peşin istiyordu. O işadamı borcun geri kalan kısmını ise POAŞ'ın kendi sinerjisiyle kazanıp kolayca ödeyebilirdi.

Önce tefeci parasıyla banka al, o bankayla halktan devlet garantisi altında dağ gibi mevduat topla, topladığın parayı off-shore hesaplara aktar, sonra o para ile devletin en nadide mücevherlerinden birisine sahip olmaya kalk... Bunlar olacak işler değil ama olmuş. Basit bir hesap, karışık yollardan geçirilerek kapatılmaya çalışılmış. Bundan sonrası için ders olsun...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 13 Kasım 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder