25 Nisan 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / DOKTOR FIKRASI GİBİ...

Cahit UYANIK 

Bankacılık sektörümüzün durumu, bir iyi bir de kötü haberi aynı anda veren doktor fıkralarına benzedi. BDDK Başkanı Engin Akçakoca'nın bahsettiği enflasyon muhasebesinin banka bilançolarında yaratacağı 'stok düzeltimi' etkisi aynı anda iki işe yaradı. 

Birinci olarak; 1970'ten sonra bilançoya giren sabit kıymetlerin gerçek değerlerinin eklenmesiyle banka sermaye yeterlilik rasyoları aldı başını gitti. 'Bankaların Bankası BIS'in yüzde 8'lik uluslararası sermaye yeterlilik rasyosu ne kelime... En mütevazı banka yüzde 20 sermaye rasyosu açıkladı. BIS'in yakında bizim gibi ülkeler için koyacağı yüzde 12'lik sermaye rasyosunu da solladık. Maşallah ki maşallah...

BDDK diyor ki: "Bankaların gizli rezervleri tahmin ettiğimizden büyükmüş". Benden BDDK'ya açık çağrı: Bu gizli rezervler neymiş, biz de öğrenelim. Yoksa banka kasalarının içindeki tabloların altında minik minik gizli kasalar mı varmış? Eğer bu konuda tatmin edici bir açıklama yapılmazsa Türk kamuoyu eksik bilgilendirilmiş olur. İleride banka mevduatlarının yüzde 100'ü üzerindeki garantiyi kaldırmaya hazırlanan BDDK'nin sözüne kimse inanmaz. 

Zaten bu açıklama yapılır yapılmaz S&P'nin bankacılık analistleri ağızlarının altındaki baklayı çıkardılar. Açıklanan rasyoların gerçeği yansıtmadığını ileri sürdüler. "Elin ağzı torba değil ki büzesin. Söyler onlar" demeyin. Ha bir de unutmadan... IMF Türkiye Masası Şefi Juha Kahkonen de yalancı durumuna düşürüldü. Kahkonen, bankaların sermaye açığının beklenen düzeyde yani 3-4 milyar dolar olacağını söylememiş miydi? Doktor fıkrasının kötü haberi böyle...

Rahatlatıcı haberi ise sona sakladım. Eğer sermaye açığı beklendiği düzeyde çıksaydı, dış borç stokumuz 4-5 milyar dolar daha şişecekti. Bunu çevirmek için ya dış piyasalarda daha çok çırpınacak ya da içeride ek Hazine ihaleleri düzenleyip faizi yükseltmek durumunda kalacaktık. Şimdi dış borç stokumuz 120 milyar doların altında kalabildi. Rahatla rahatlayabilirsen...

Kötü haber sayısını çoğaltmamak için bankaların hepsinin zarara geçtiğini, karlarına enflasyon muhasebesi uygulanırken vergilerine uygulanmamasının dünya muhasebe tarihinde görülmemiş bir örnek olduğunu vurgulamak isterim. Bankalarımız bu bilançolarını ellerine alarak sendikasyona çıkacaklar. Kredi bulabilirsen bul. Sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 25 olduğunu iddia eden bir bankaya eloğlu "Bu sermaye nereden geliyor?" diye sormayacak mı? Sermayenin alt bileşenlerine bakmayacak mı? Ne kadarı kasada kilitli, ne kadarı toprak üzerinde gayrimenkul, bakmayacak mı? Bakacak bakacak... Ama sonu ne olacak, belli değil. 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 17 Haziran 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder