18 Nisan 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ÇOCUK GÖZÜYLE SİYASİ AHVALİMİZ...

Cahit UYANIK 

Rahmetli yazar Onat Kutlar'ın çok güzel bir öyküsü vardı. Kutlar, ilişkileri çok iyi gözlemleyen bir çocuk kahramanın, baba evinin büyük bahçesinin ortasında gelişen olayları analiz edip, doğrudan herkesin yüzüne söylemesini o güzel Türkçesi ile anlatmıştı. Söz gelimi çocuk, zamansız evi ziyaret eden misafirin yüzüne "Hadi sen kalk git bakalım. Çünkü şu anda şöyle şöyle bir olayın ortasına dalıverdin" demişti hatırladığım kadarıyla... Türkiye'deki siyasi ortam da Kutlar'ın çocuk kahramanına ihtiyaç gösteriyor bence...

Hatalar zinciri Başbakan Bülent Ecevit'in tedavi sürecinde başladı. Bir stajyer doktorun dahi bildiği kortizon kullanmanın getirebileceği yan etkiler göz ardı edilerek, Ecevit ABD seyahatine hazırlanıldı. Ankara kulisleri şimdilerde Ecevit'e normalin 4 katı kortizon verildiği söylentileri ile çalkalanıyor. Komplo teorilerinin baş rolünde hep Ecevit'in sağlık problemi var. Ama kim, bu söylentiler hakkında ne yapıyor belli değil. 

Ecevit, Ocak-Şubat ayında birbirinden dolgun fotoğraflar verirken eşi Rahşan Hanım'ın "Ona her gün balık yediriyorum" diye yandaşı gazetecilere haber sızdırmasına ne demeli? Tam bir komedi. Ecevit'in Mayıs ayı başında 10 gün boyunca evine kapanıp içeriye bir Allah'ın kulunu davet etmemesi de trajikomikti. O yaştaki bir insanın günlerce kaburga kırığı acısı çekmesine hangi yürek dayanır? Yaşamı binbir badire içinde geçen Ecevit'in kaburga kırığı acısını önemsememe gücü olabilir. Ama halkın yeni bir ekonomik krizi kaldıracak gücü yok. Neyse... Şimdilerde kimse Ecevit'in sağlığını konu etmiyor zaten. Ecevit, bazen günde 12-14 saat çalışıyor. Kimseden tık yok. Varsa yoksa Özkan-Cem-Derviş Üçlüsünün maceraları...

Yine Kutlar'ın çocuk kahramanını hatırlayalım. Ecevit, Olağanüstü Kongreyi toplantıya çağırıp partisinde demokratik bir yarışı başlatabilir. Bu yarıştan kim galip çıkarsa halkın kabulüdür. AB'ci ve küreselleşmeci Cem mi, IMF ve Dünya Bankası ile uluslararası finans çevrelerinin mutemet adamı Derviş mi, sır çantası ve işbitirici Hüsamettin Özkan mı, ulusalcı Kıbrısçı ve ABD yanlısı Şükrü Sina Gürel mi..? Ona DSP delegesi karar vermeli.

Ecevit elbette bir adayı işaret edebilir. Ama bu işarete uyulur mu, bilinmez. Süleyman Demirel DYP'yi bırakırken İsmet Sezgin'i işaret etmişti ama medya ve iş dünyası destekli, demir topuklu leydi iktidara gelivermişti. Leydi gelince, Erdal İnönü gitmişti. Bu durum DSP'yi de ihya etmişti. Siyasette de tıpkı ekonomide olduğu gibi; kötü (ehven) paranın iyi (değerli) parayı kovması sürecine benzer gelişmeler yaşanmıştı. Sonuç, 220 milyar dolar iç ve dış borç, küreselleşmenin askeri senaryolarında başrol ama ekonomik senaryolarında ise sürekli dayak yiyen zavallı figüran rolü...

Kutlar'ın çocuk kahramanı şimdilerde büyüdü, işe girdi, işsiz kaldı ve istikbali meçhul bir halde baba evinin o büyük bahçesinin ortasında kendi kendine bütün bunları sayıklıyor olmalı...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 15 Temmuz 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder