23 Nisan 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / VATANDAŞIN SAĞDUYUSU VE DERVİŞ

Cahit UYANIK 

Kemal Derviş, Türkiye'deki macerasının ilk 18 aylık bölümünü CHP ile noktaladı. CHP Derviş'e ön yargı ile yaklaşmadı. Derviş ise hiçbir zaman CHP'siz bir gelecek planlamadığını açıkladı. Derviş ile CHP arasındaki ilişkilerin samimiyeti konusunda şu anda ne söylense boş. Bu ilişkinin nereye gideceğini gelecek zaman gösterecek. Derviş şu anda baraj altı olan bir partinin, seçimlerde birinci veya ikinci olmasına yardımcılık misyonuna soyunmuş görünüyor. Karşılığında da seçimler sonrası oluşacak hükümette yeniden ekonominin sorumluluğunu üstlenmek istiyor. 

Peki Derviş'in CHP'ye getirisi olabilir mi? Yoksa Derviş aksi tesir yapıp CHP'nin oylarını daha azaltabilir mi? Günlerdir büyük siyasi gazetelerimizin yazarları Türkiye'yi gezip dolaşıyor. Ortaya çıkan sonuçlardan birisi, Derviş'in kararsızların oylarını etkileyebilecek bir isim olduğu yönünde... Derviş'e kızanlar da var. Ancak son tahlilde 200 milyar dolarlık borç yükünün yüzde 35-40'ının görev zararları ve banka hortumlamalarını kapatmak için devletin yaptığı borçlanmalar olduğunu vatandaş da çok iyi biliyor. Yaşanan bu durumda Derviş'in rolü ne? Tabii ki sıfır. Bu günahın vebali 1980'lerin sonuna yani Turgut Özal'ın izlemeye başladığı sıcak para politikasına kadar gidiyor, Vatandaş, bir film şeridi gibi gözünün önünde akıp giden olayların sorumlularını çok iyi biliyor. Onun içindir ki Geçmişteki olumsuzluklarda vebali-günahı olmayan isimlerden Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal ve elbette Kemal Derviş ön plana çıkıyor.

Burada vatandaşın bir sağduyu noktasına dikkat çekmek istiyorum. Sokaktaki insan özellikle IMF'den yaka silkmiş vaziyette. Özellikle 21 Şubat 2001 Krizine gelinmesinde IMF'nin beceriksiz telkinlerinin rolünü çok iyi biliyor. Ancak daha sonra Türkiye'ye akıtılan cömert kaynakları da dikkatle takip ediyor. Çünkü bu paralar önünde-sonunda bir borç. 

Türkiye'deki politikacı esnafı ise IMF ve Kemal Derviş'i birbirine karıştırarak vatandaşın önüne bir eleştiri bulamacı sunuyor. Oysa sokaktaki ortalama vatandaş Derviş'i 'Kanamayı durduran, doları frenleyen, dürüst, temiz, yalan söylemeyen, politikayı fazla önemsemeyen, liderliğe soyunmak varken haddini bilen' bir isim olarak algılıyor. Dikkat ederseniz bütün bu özellikler mevcut politikacıların çoğunda bulunmuyor. 

Sonuçta vatandaş IMF'yi pek sevmiyor ancak Türk politikacı esnafından nefret ediyor. Vatandaşın yapabildiği bir başka şey ise IMF'yi ve Derviş'i ayrı ayrı varlıklar halinde değerlendirebilmesi... Bakalım bu sağduyu noktası önce sandığa, sonra  Türkiye ekonomisine istihdam ve istikrar olarak yansıyabilecek mi?

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 26 Ağustos 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder