15 Haziran 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ZAMANIN GÖRELİLIĞİ VE SOSYAL GÜVENLİK REFORMU

Cahit UYANIK 

Ünlü düşünür Einstein zamanın göreli (rölatif) olduğunu söylediğinde bazı insanlar ne demek istediğini anlamamışlardı. Çünkü insanoğlu çok uzun yüzyıllardan bu yana zamanı ölçüyor, biçiyor ve bölüyordu. Bu kavram üzerine daha fazla eklenecek ne vardı ki? Einstein, söylemek istediği şeyi verdiği bir örnekle süsleyince, insanların önünde yeni bir ufuk açıldı. 

Einstein sıkışan bir insanın dolu bir tuvaletin kapısında geçirdiği 5 dakika ile güzel bir hanımın yanında geçirdiği sürenin görünürde aynı olduğunu söylüyor; ancak ilk durumdaki 5 dakikanın yıllar gibi geldiğini, ikinci durumdaki aynı sürenin ise birkaç saniye gibi geçtiğini anlatıyordu. Einstein uzun yıllar kafa patlattığı bu teoriyi en cahil insanın bile anlayabileceği kadar basite indirgiyordu ama zamanın göreliliği,  insanlık tarihinin en önemli teorilerinden biri olmaya hak kazanıyordu.

Türkiye tüm bilimsel çevrelerce 'kıt kaynak' olarak nitelenen 'zaman' konusunu çok nadiren tartışıyor. Tartıştığı zaman da yanlış tartışıyor. Zamanın tartışma konusu yapıldığı son konu sosyal güvenlik... Hükümet nasıl ve neden tespit ettiğini bir türlü izah edemediği 58-60 yaş meselesine takıldı kaldı. Türkiye'deki tüm işçi ve işveren kesimleri, artık hiç bir işyerinde 58 yaşında kadın veya 60 yaşında erkek işçi çalıştırılmadığını ağız birliği etmişçesine teyit ederken, hükümet kararında ısrarcı... Anlaşılan hükümet SSK ve Bağ-Kurluları gözden çıkardı; sadece Emekli Sandığından insan emekli etmek istiyor. Çünkü devlet kapısı hariç, günümüzde ne SSK'lı için iş garantisi ne de Bağ-Kurlu için ekonomik istikrar garantisi var. 

Biliyoruz ki Avrupa'da insanlar 60 yaşından önce emekli olamıyor. İşverenler çalıştırdığı insanlara 50'sini devirince 'Artık yaşlanmaya başladı' gözüyle bakıyor. Aslında bu işçileri  işten çıkarmak istiyor ama karşısında dağ gibi sosyal devlet var. İş Güvencesi Yasası işverenin başında demoklesin kılıcı gibi sallanıyor. İşveren, çok haklı şartlar oluştuğunda ancak devletin gözetimi altında işçi çıkarabiliyor. 

Türkiye'de ise durum farklı. Türk işvereni 40'ını geçince işçilere yaşlandı gözüyle bakıyor. İş Güvencesi Yasası, İşsizlik Sigortası Yasası yok. İşsizlik oranı almış başını gitmiş. Yeni iş alanı açılmıyor. Üstelik insanlar 40'ına kadar çalışırken bile kötü sürprizlerle karşılaşabiliyor. Bir gece yarısı bindiğim taksinin şoförü gırtlak kanseri sonucu boğazına yerleştirilmiş aletle konuşarak, 20 yıl TIR şoförlüğü yaptığı şirketin tek gün bile sosyal güvenlik primi yatırmadığını küfürler ederek anlatmıştı. Özendiğimiz Avrupa gibi olmak için Türkiye'nin 58-60 yaş şartını getirirken, iş yaşamıyla ilgili diğer koşulları da iyileştirmesi gerekiyor.

Anlayacağınız hükümet bu hafta Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısında bazı olumlu değişiklikler yapmazsa, işçiler Einstein'ın teorisi anlatılırken hep olumsuz örnek olarak anılacak. "Türkiye'de 60 yaşına gelip emeklilik hakkı kazanmak için geçirilen süre, Batı'da 90 yaşına kadar çalışmaya bedeldir" diye...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 19 Temmuz 1999 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder