19 Haziran 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / SEÇİM İSTEMEYENLERİN HESABI NE?

Cahit UYANIK 

Başbakan Mesut Yılmaz'ın Bankalar Birliğindeki açıklamaları sırasında en kritik soru şuydu: Eğer Rusya Krizi olmasaydı, yine bu tedbirleri alır mıydınız? Yılmaz'ın soruya verdiği 'hayır' cevabı, bir pişmanlığın ve mecburiyetin açık ifadesi gibiydi. Toptan eşya fiyat artış hızının yüzde 70'lerin altına doğru iniş gösterdiği bir ekonomide, yüzde 150'leri yani yüzde 80'e yakın reel getiriyi kendine reva gören bir finans sisteminiz varsa başbakanların bile eli kolu bağlanır elbette...

Başbakan Mesut Yılmaz'ın bundan sonra dikkat etmesi gereken noktalar açıkça ortaya çıktı. Finansçılar, istedikleri parasal tavizi koparır koparmaz reel siyasete de müdahale etmeye başladılar. "Seçim istemezük" diye bağıranların arasına katıldılar. Bu grup daha seçim kararının verildiği 1 ay öncesine kadar "Rahat nefes aldık. En azından önümüzdeki 9 ayı şimdiden görebiliyoruz" demiyor muydu? Neden seçim istemeyenlerin sesi daha çok çıkmaya başladı ve bu koroya finansçılar da katıldı? 

Bunun siyasetin üst yapı ilişkileri ile yakın bağları var. Yani siyasetin ekonomideki 'bölüşüm' fonksiyonundan söz ediyorum. Yılmaz, milli iradenin her türlü çıkar ve çıkar grubunun üzerinde olduğunu düşünerek adımlarını ayarlamalı. 

Şimdi şapkayı önümüze koyup düşünelim. Bu ülkede Mart ayında bir mahalli seçim yapılması zorunluluk mu? Evet. Bir an için erken genel seçimden vazgeçildiğini ve sadece mahalli seçim yapıldığını düşünelim. Bu seçimden başarısız veya sadece eski oy oranını koruyarak çıkabilen bir Anasol-D Hükümetini düşünebiliyor musunuz? Oy tabanı ile siyasetin üst yapısı arasındaki uyumsuzlukların otorite boşlukları doğurması kaçınılmazlaşır. Çünkü CHP ve diğer muhalefet partileri iyice huzursuzlanır.

1999 sonbaharında erken seçim yine yapılır. Bunun ekonomiye yansıması ise enflasyonun ve faiz oranlarının yükselmesi olur. Ta ki 1999 sonuna kadar... Bunun tersi, yani mahalli seçimlerden mevcut hükümetin başarılı çıkması da gelecek yıl sonbaharda bir erken genel seçime götürür bizi... Neden mi? Yılmaz-Ecevit ikilisi mahalli seçimlerdeki başarısını çoğunluk hükümetine tahvil etmek ister de ondan... İzlenecek seçim ekonomisi, yine 'yüksek enflasyon-yüksek faiz' kısır döngüsünü beraberinde getirir. Böyle bir ortamdan kimlerin nemalandığını ise bilmeyen kalmadı. 

İki seçimin bir arada yapılması belki biraz zahmetli olacaktır. Ancak Türkiye'nin 1999/2003-2004 arasındaki siyasi ufku ortaya çıkacaktır. İyi-kötü alt yapısı kurulan Enflasyonla Mücadele Programı kararlılıkla uygulanabilecektir. Türkiye'de yıllardır mahalli ve genel seçimlerin bir arada yapılması tartışılır durur. Siyasetçiler 'ah keşke olabilse' derler. Şimdi fırsat ayağa gelmişken bunu tepmek, Türk siyasetini 21. Yüzyılın ilk 10 yılında da karmaşa ve istikrarsızlığa götürecektir.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 07 Eylül 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder